28 Ekim 2020 Çarşamba

Kaz Dağlarını tahrip eden Alamos Gold çekiliyor mu? | Şirket haberi yalanladı

 29 Ekim 2020 09:19

 Son Güncellenme Tarihi: 29 Ekim 2020 15:38


Kaz Dağlarında altın madeni arayan Alamos Gold, devletten tazminat alarak sahayı terk ediyor. CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç: Alamos verdiği zararı ödemeli.

Alamos Gold, Kaz Dağlarını terk etti. Fotoğraf: Ferzan Aktaş

       Paylaş

Özer AKDEMİR
İzmir

Alamos Gold altın şirketinin Kaz Dağından çekildiğine dair haberler üzerine bölgeye giden Kaz Dağları Kardeşliğinden Ferzan Aktaş, sahanın boşaltılmaya başladığını söyledi. Alamos Gold'un çekildiğine dair açıklama yapan CHP Doğa Haklarından Soruml Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ise Alamos'un verdiği zararın ödenmesi gerektiğni belirtti. Öte yandan madenci şirket yaptığı açıklamada haberleri yalanlayarak, Kaz Dağında altın madeni faaliyetinden vazgeçmelerinin söz konusu olmadığını ileri sürdü.

JANDARMA DA NÖBET ALANINDAN ÇEKİLMİŞ

Tarım Orman İş Sendikası Başkanı Şükrü Durmuş'un Alamos Gold'un devletten tazminatını alarak Kaz Dağından çekildiğine yönelik açıklamalarının ardından şirketin Kirazlı'daki şantiyesinin girişine giden Kaz Dağları Kardeşliği üyeleri kapıdan çıkan bir kamyonun kendilerini görünce alalacele bölgeden ayrıdığını söylediler.

Kaz Dağları Kardeşliğinden Ferzan Aktaş bugün maden alanının girişinde yaptıkları gözlemleri şöyle anlattı; "Biz iki kişi gittik maden şantiyesinin girişine. Kapının hemen girişinde arkası kapalı dorse olan bir kamyon ve etraftaki birkaç kişi bizi görür görmez alalacele bölgeden ayrıldılar. Her zaman birçok güvenlikçi ile nöbet tutulan şantiye girişinde hiçkimse yoktu. Yolda yoğun araç giriş çıkış izleri vardı. Biz pankart asıp şarkılar söyledik. Gelen giden kimse olmadı. Ayrıca Balaban Tepesindeki bir yılı aşkın nöbet tututğumuz alandan da jandarma ayrılmış. Jandarma nöbet bekliylordu günlerdir". Alamos Gold'un dün internet sitesinde madenle ilgili ruhsat çalışmalarının devam ettiğine dair açıklama yaptığını belirten Aktaş, ihtiyatlı bir sevinç içinde olduklarını söyledi.


"UZUN SOLUKLU MÜCADELENİN SONUCU"

Haberlerle ilgili görüştüğümüz Kaz Dağları Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı ve Ekoloji Birliği Eş sözcüsü Süheyla Doğan Alamosgold'un  Kirazlı Proje alanını terk etmek üzere Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü ile bir protokol imzaladığını ancak henüz protokola ulaşamadık ve detaylarını bilmediklerini belirterek; "Alamos’un alanı terketmek durumunda kalması çok önemli bir kazanımdır ve 2010’lu yılların başından  bugüne kadar sürdürülen uzun soluklu bir mücadelenin sonucudur. ÇED süreçleri döneminde verilen köylerde yapılan çalışmaların, halkın katılımı toplantılarının, hukuki mücadelenin, su ve vicdan nöbeti çağrısı ve organizasyonunu, 400 günden fazla 7+24 sürdürülen çadırlı nöbetin devam ettirilmesinin, her mücadelenin önemi çok büyük ve kıymetlidir" dedi.


Alamosgold’un alanı terketmek zorunda kalmasının çok önem olduğunu ancak iktidarın hesaplarının henüz bilinmediğini kaydeden Doğan, "Projenin Türkiye Varlık Fonu’na veya başka bir yandaş şirkete devri ihtimali vardır. Her ihtimali gözeterek bundan sonraki mücadelemizi buna göre planlayacağız ve şekillendireceğiz" dedi.

VARLIK FONU ENDİŞESİ

Burhaniye Çevre Platformu (BURÇEP) Yürütme Kurulu üyesi Süleyman Eryılmaz'da Süheyla Doğan gibi madenin Varlık Fonu'na devri ile ilgili ihtimale dikkat çekti. Eryılmaz: "Geçenlerde varlık fonunda Maden AŞ. adında bir şirket kuruldu ve bu şirket yoluyla özellikle metalik madencilik faaliyetlerinin sürdürüleceği ifade edildi. (Milli ve yerli bir şirket yani) Alamos'a benzeri yabancı sermayeli şirketlerin işlettiği madenlere karşı en önemli karşı çıkışların birisi de emperyalist ve/veya yabancı şirketlerin ülkemizdeki yeraltı zenginlikleri (!) alıp götürdüğü savıydı. Bu bazen (hatta neredeyse her zaman) tüm diğer (doğanın talanı, ekolojik yıkım, havamızın suyumuzun ve toprağımızın zehirlenmesi vb) karşı argümanlarımızın  önüne geçti. Şimdi kaygım ve kuşkum şu dur ki : Alın işte tüm bu madenleri milli ve yerli bir şirket hem de devlet şirketi işletecek demeleri. Ve kuşkusuz ki bu şirketin taşeronları da "Beş'li çete" olacaktır." dedi.

ALAMOS GİTTİ AMA ŞANTİYE DURUYOR

Konuyla ilgili Çanakkale Meydanında "Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu" olarak yapılan basın açıklamasında Alamos Gold'un bölgeyi terkettiği ifade edildi. Kurul adına açıklamayı okuyan Pınar Bilir; Alamos Gold'un 27.10.2020 tarihi itibariyle işletme sahasını Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerine teslim ederek ayrıldığını belirterek, "Sahada yapılan inceleme sonucu şantiye binaları ve iş makinalarının saha içinde korunuyor olması bazı kuşkuları da beraberinde getirmektedir. Buradan başta orman bölge müdürlüğü olmak üzere ilgili kamu kurumlarını uyarıyoruz. Devir teslimin yasa ve yönetmeliklere uygun yapılmadığı konusunda kanaat oluşmaktadır" dedi. "Buradan elini ovuşturarak başka hayaller kuranları da uyarıyoruz. Yağma yok!" diyen Bilir, "Kaz dağlarını rantçılara yar etmeyeceğiz! Tahrip edilen bu alanın en kısa sürede eski haline dönüşmesi için çalışmaların bir an önce başlatılmasını, orman genel müdürlüğü tarafından ağaçlandırma çalışmalarının başlamaması durumunda bizler tüm sahanın rehabilite edilerek ağaçlandırılmasını taahhüt ve talep ediyoruz" diye konuştu.


YAPTIĞI YANINA KAR KALMAYACAK

Alamos Gold'un Kaz Dağını terkettiği iddiaları ile ilgili bir açıklama yapan CHP Doğa Haklarından Soruml Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç Cumhuriyet Bayramında böyle bir haber almanın sevindirici olduğunu belirterek; "Geldiği gibi gitti. Ama yaptığı yanına kar kalmayacak. Bu coğrafyaya verdiği zararın faturasını ya Alamos Gold ya da ona bu olanağı sağlayanlar ödemelidir” dedi.  

Reklam

KİMSE BAŞKA HESAPLAR PEŞİNDE KOŞMASIN

Doğu Biga Madencilik isimli firmayla birlikte Kaz Dağlarının canını okuyan Alamos Gold’un ruhsat uzatım talebinin kabul edilmediğini ve sahanın terkinin beklenen bir haber olduğunu belirten Öztunç, “Dileriz bu saha eski haline getirilmek üzere ağaçlandırılır. Kimse başka hesaplar peşinde koşmasın, Alamos Gold gitti diye mücadelemiz bitmedi. O sahayı tekrar ağaçlandırmak için çalışmalar başlatacağız” dedi. Alamos Gold’a tahkim yoluyla tazminat ödeneceğine dair iddiayı da değerlendiren Öztunç, “Bu topraklara zulmeden Alamos Gold, öyle hiçbir şey olmamış gibi gitmemeli, verdiği zararın faturasını ödemelidir. Alamos Gold’a devlet kasasından gidecek tek kuruşun dahi, bunda kusuru olanlara rücu edilmesi gerekir. Alamos Gold zengin olsun diye canından, yerinden yurdundan olan ağaçların, kuşların, böceklerin, cümle orman canlısının hakkı var parada” dedi.

ALTINCI ŞİRKETTEN YALANLAMAHİÇBİRYERE GİTMİYORUZ

Öte yandan Alamos Gold'un Kaz Dağındaki şirketi Doğu Biga Madencilik yaptığı açıklamada bölgeden ayrıldıkları haberlerini yalanladı. Sahadaki varlıklarını sürdürdüklerini ve ruhsatla ilgili işlemlerin devam ettiğini ileri süren altıncı şirket açıklamasında ruhsatın onaylanmadığı gibi bir durumun söz konusu olmadığı ileri sürüldü. Şirket açıklamasında şöyle dedi; "Şirketimizin bulup geliştirdiği bu yer altı kaynağı ile ilgili amacında ve hedefinde hiç bir değişiklik söz konusu değildir. Şirketimiz, ne tahkim süreci içerisine girmiş ne de başka bir hukuki yola başvurmuştur. Habere konu hadise; tamamen Maden Mevzuatı ve ona bağlı olarak Orman Mevzuatındaki düzenlemelere ilişkin Orman Bakanlığının bir tasarrufuna dayanmaktadır. Haberde şirketimizin maden ruhsatı ile ilgili satışına dönük ifadeler tamamen gerçek dışıdır, yalandır. Sahada Orman Bakanlığının yaptığı, tamamen mavzuattan kaynaklı bir uygulamadır."

https://www.evrensel.net/haber/417606/kaz-daglarini-tahrip-eden-alamos-gold-cekiliyor-mu-sirket-haberi-yalanladi

25 Ekim 2020 Pazar

Enerji ve maden şirketlerine ‘yol temizliği’ yasası (Pazar yazısı)

 25 Ekim 2020 03:05

Elinde kuruyan üzüm tutan kadın isyan etti

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

PAZAR
      Paylaş

Önümüzdeki haftalarda TBMM’ye yeni bir torba yasa gelecek. Toplam 46 maddelik torba yasa tasarısı ile KDV Kanunu, Maden Kanunu, Doğal Gaz Piyasası Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, Elektrik Piyasası Kanunu ve Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu olmak üzere 7 kanunda değişiklik öngörülüyor.

GEREKÇESİ NİYETİ AÇIK EDİYOR

Torba yasanın adı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”. Yasanın gerekçe kısmını okumak bile neden çıkarıldığına dair net bilgiler veriyor: “Sonuç olarak yapılan değişiklikler ile maden, doğal gaz ve elektrik sektöründe faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör yatırımcılarının faaliyetlerini daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmesini temin etmek...”

Torba yasa teklifinin komisyon görüşmelerinin tutanaklarına bakıldığında teklifi sunan AKP İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu’nun teklifi neden getirdiğine dair hiçbir rapor ve istatistik sunmadığı görülüyor. Şatıroğlu niyetini zaten açılış konuşmasında söyledikleri ile açık açık ortaya koymuş; “Öncelikle, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 5 ayrı maddesinde yapılan düzenlemeler ile tamamen, yatırımcı ve işletmecilerimiz lehine birtakım kolaylıklar getirmeye çalıştık… Arazi ihtiyacına ilişkin düzenlemelerde de yine yatırımcı lehine kolaylıklar getirmeye çalıştık… jeotermal kaynak kullanan işletmecilerden tahsis edilen idare payı işletmeci lehine daha hakkaniyetli, daha adaletli bir şekilde yeniden düzenlendi… MTA’ya jeotermal sahaların yatırıma açılması, ihale edilmesi esnasında altı yıla kadar taksitlendirme yapma imkanı sağlayarak bu jeotermal sahaların ekonomiye kazandırılması önündeki bir engeli aşmaya çalıştık.”

SERMAYE ÖRGÜTLERİNE DAVET, EKOLOJİ ÖRGÜTLERİNE RET!

Yasa’nın 13 Ekim’de başlayan alt komisyon görüşmelerine katılarak görüşlerini aktarmak isteyen Ekoloji Birliği ve diğer çevre örgütlerinin temsilcilerine “Davet edilmedikleri” gerekçesiyle toplantıya katılım izni verilmedi. Davet edilenler kimler peki? Kamu kurum ve kuruluşları (Bakanlıklar, EPDK, BOTAŞ, MTA vb.) dışında davet edilen sektör temsilcisi kurumları sayalım ki net fotoğraf ortaya çıksın; “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, MÜSİAD, TÜSİAD, ASKON, YASED, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB), Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER), Elektrik Üreticileri Derneği, Türkiye Madenciler Derneği, Hidroelektrik Santralları Sanayi İş Adamları Derneği, Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği, Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği, Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği”. Komisyona sermaye örgütleri dışında sadece Maden Mühendisleri Odası ve Elektrik Mühendisleri Odası davet edildi. Taslağın görüşmeleri 21 Ekim’de üst komisyon görüşmesi ile tamamlandı. Her zamanki gibi Cumhur İttifakı sayısal çoğunluğuna dayanarak taslağı kabul edip TBMM’ye gönderdi. 

EKOLOJİK YIKIMIN ÜZERİNE TÜY DİKECEK

Enerji ve maden sektöründeki şirketlere büyük imtiyazlar, vergi muafiyetleri ve haklar getiren yasa ekolojik açıdan ise yıkımı daha da katmerleştirecek. Zaten yıllardır ülkenin dağları, ovaları, ormanları, akarsuları, kıyıları, meraları sermayeye rant aktarma aracı haline gelmişken bu yasa tüm bu yıkımın üzerine adeta tüy dikecek! 

Reklam

Neler mi var torba yasada? Kısa kısa aktarmaya çalışalım; 

  • Her şeyden önce “tek adam rejimi”nin damgası var. Cumhurbaşkanına büyük yetkiler devredilirken, kamusal denetim mekanizmaları yok ediliyor. Mesela Cumhurbaşkanının izni ile halihazırdaki kanunlardan muaf olacak enerji şirketleri kuruluyor.
  • Maden, enerji, petrol şirketlerinin önünde engel olarak duran mülkiyet hakları, koruma kanunları ve kamusal denetimler ortadan kaldırılıyor. Enerji yatırımları için gereken taşınmazlar kolayca, “kamu yararı” şartı aranmaksızın istimlak ediliyor ve halkın, köylünün topraklarına el konulup sermayeye devrediliyor.
  • Şirketlerin yatırımlarında altyapı hizmetlerinin kamu tarafından sağlanması öngörülüyor. 
  • Araba lastikleri gibi havaya yoğun miktarda zehirli gaz salan maddeler, orman ürünleri ve çöp yakarak elde edilen enerji de “Yenilenebilir” sayılarak teşvik ediliyor. Son aylarda ekoloji gündeminde önemli bir tartışma konusu olan biyokütle santrallerinin önü daha da açılıyor.
  • Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destek Mekanizmasının (YEKDEM) kapsamı genişletiliyor. Tutanaklara göre 2019 yılında YEKDEM’den HES, RES, JES, GES şirketlerine aktarılan teşvik 25 milyar lira!
  • Ruhsatları biten maden şirketleri süre bitiminden 12 ay önce başvurmaları halinde ruhsat süreleri uzatılıyor. Bu süre içinde başvurmazlarsa maden şirketleri için çerez parası bile olamayacak 100 bin lira gibi bir ceza ödeyecekler! (Bu madde geçtiğimiz yıl ruhsat süresi biten Kaz Dağlarında 400 bin ağacın katili Alamos Gold gibi şirketler için adrese teslim bir kıyak olarak yorumlanıyor.)
  • Maden işletmeleri ruhsat sahaları dışında tesis kurabilecekler. Faaliyet sırasında eğer ruhsat sahalarını 20 metreden fazla aşmışlarsa para cezası ödeyecekler. 
  • Ruhsat alanı dışında yani mücavir alanlarda da (Tedbirsiz ve dikkatsizlik kılıfı ile para cezası ödenerek) ağaç kesimi yapabilmenin önü açılıyor. 

EKOLOJİ BİRLİĞİNDEN EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNE ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI

Ekoloji Birliği, Meclise sunulan Elektrik Piyasası Kanunu’nu “Sermaye gruplarının doğayı talan etmesinin önünü açan bir yol temizliği” olarak niteleyerek geri çekilmesi çağrısında bulundu. Birlik tarafından yapılan açıklamada; “Bu yasa teklifi de göstermektedir ki, sorun yalnızca ekolojik yıkım değil, kapitalizmin bir saldırısıdır. Bu nedenle yasa teklifinin geri çektirilmesi için emek, demokrasi mücadele güçleri ile ekoloji mücadelesi veren güçler birlikte hareket etmek zorundadır” denildi.

Ekoloji Birliği’nin yasanın geri çekilmesi talebiyle başlattığı imza kampanyasına https://t.co/cLZOJx5yJS bağlantısından ulaşılabilir. 

https://www.evrensel.net/yazi/87402/enerji-ve-maden-sirketlerine-yol-temizligi-yasasi

23 Ekim 2020 Cuma

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer 550 gününü anlattı

 23 Ekim 2020 18:52

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “İzmir’de Başka Bir Hayat Mümkün” başlıklı toplantıda 550 günlük çalışmalarını anlattı.

Fotoğraf: İzmir Büyükşehir Belediyesi


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, göreve seçildiğinden bugüne kadar geçen 550 günde yaptıkları çalışmaları anlattı. Soyer, "Barış içinde bir arada yaşamanın yollarını hep birlikte bulacağız. Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız" dedi.

"TEMEL ÇIKIŞ NOKTAMIZ REFAHI ARTIRIP ADİL DAĞILIMI SAĞLAMAK"

Kentin farklı kesimlerinden temsilcilerin davet edildiği toplantı, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezinde düzenlendi. Toplantıda Soyer, İzmir’deki temel çıkış noktalarının şehrin yerelden kalkınma mücadelesini büyütmek, refahı artırmak ve adil dağılımı sağlamak olduğunun söyledi.

Geride kalan 550 günlük sürede İzmir tarımını çeşitlendirmek ve ürünlerin satışını desteklemek için birçok adım attıklarını belirten Soyer, "Köylerin mahalle statüsüne geçmesiyle, Türkiye tarımı toplumun hiçbir kesiminin inkar edemeyeceği bir düzeyde zarar gördü, örselendi. Biz, hem bu büyük adaletsizliğe son vermek, hem de İzmir ekonomisine güç kazandırmak için başka bir tarım mümkün diyoruz" diye konuştu.

Tarıma yaklaşımlarının dört temel ilkeye dayandığını belirten Soyer bunları, "Yerli tohuma ve yerli hayvan ırklarına sahip çıkmak, ürünleri işlemek, kooperatifleşmek ve ürünü ulusal ve uluslararası piyasada pazarlamak" olarak sıraladı.

"HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ"


Doğaya dair politikalar üretmenin ve uygulamanın yerel yönetimlerin de asli görevlerinden biri kabul edildiğini belirten Soyer, İzmir’de kişi başına düşen yeşil alan miktarını 2 kat arttırmak ve 30 metrekareye çıkarmak için tüm teknik çalışmaları tamamladıklarını ifade etti.

Reklam

Soyer, “Yaşayan Parklar adını verdiğimiz çok özel 35 parkı, şehrin çeperindeki Meles Vadisi, Gediz Deltası, Yamanlar Dağı ve Yarımada’da Olivelo Alanı’ndan başlamak üzere tüm il geneline yayıyoruz.” dedi.

Soyer, Gediz Deltası için UNESCO Dünya Doğa Mirası başvurusunu gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

Sunumunun sonunda dünyada hüküm süren adaletsizlik ve emek sömürüsüne dikkat çeken Soyer, konuşmasını şu vurgu ile sonlandırdı:

"İzmir’de bir yandan limanla, teknolojiyle, demokrasiyle, tarımla, turizmle refahı büyüteceğiz... Bir yandan da bu adaletsizlikle, haksızlık, hukuksuzlukla, yoksullukla, bölünmüşlükle mücadeleye devam edeceğiz. Emin olun kazanacağız.  Bunu hep birlikte başaracağız."

ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLAR

Soyer'in 550 gün sunumunda öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

  • Bornova Gökdere’de sokak hayvanları için rehabilitasyon ve sahiplendirme merkezinin temelini atıldı, 2021'de tamamlanacak.
  • Her türlü ayrımcılık ve nefret söylemiyle mücadele ederek barış ve insan hakları kültürünün şehrin her köşesine yayılmasını sağlamak amacıyla Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürlüğü’nü kuruldu.
  • Şu ana kadar açılan 6 Masal Evi’nde; çalışmayan 275 kadına kurslar verildi. Süt Kuzusu projesi yeni üretici kooperatifleri ile birlikte gelişerek 30 ilçeye ulaştı.
  • Kırsal kalkınma projeleri, Halkın Bakkalı, üretici ve semt pazarlarında kadın üreticilere öncelik sağlanırken, Meslek Fabrikasında, kadınlara meslek kazandıran istihdam garantili eğitimler veriliyor.
  • Narlıdere metro inşaatını yüzde 65 tamamlandı. Öz kaynaklarla 11,2 km metro 2022 yılında kullanıma sunulacak. Buca Metrosu çalışmaları sürüyor, Çiğli tramvayı 2023 yılında hizmete girecek. Otobüs filosunun üçte birini yenilendi. Avrupa’nın en genç deniz filosuna sahip olan İZDENİZ, yeni gemilerle güçlendirilecek. İzmir’de kent içi bisiklet altyapısı güçlendiriliyor.
  • Pandemi koşullarında “Kriz Belediyeciliği” uygulamasına geçildi. Uzaktan eğitimde; evinde internet ve bilgisayarı olmayan öğrenciler için Belediye tesisleri eğitim merkezlerine dönüştürüldü. İnterneti olmayan 20 bin öğrenciye 4 GB internet, 3 bin öğrenciye de tablet dağıtılıyor.
  • İnsanların komşularını seçme hakkını koruyarak, yani yaşam kültürünün aynı kalmasına dikkat ederek yerinde kentsel dönüşüm yapılıyor. Ege Mahallesi’nde ihale sonuçlandı. Örnekköy’de üçüncü ve dördüncü etaplar sırada.
  • Yeni Otogar projesinin uluslararası bir mimari proje yarışmasıyla belirlendi.
  • Güzelbahçe’de kent merkezine çok yakın bir noktada mavi bayraklı halk plajımızı açıldı. Karataş ve Karşıyaka’da da mavi bayraklı plaj için çalışılıyor. Körfezi temizlenecek, Konak’tan Karşıyaka’ya yüzülecek. 378 km’lik bir kanal ile Yağmur suyu ile pis suyu ayrıştırılacak.
  • Tarihi Yıldız Sinemasını ve Bıçakçı Han geçmişlerine yakışacak şekilde gözde kültür ve sanat merkezleri haline dönüşecek.  Ülkenin opera binası olarak inşa edilen ilk yapısı Mavişehir’e yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosunu hayata geçirilecek.
  • Dünya’nın en büyük yemek gastronomi fuarı Terra Madre Anadolu’da ilk defa İzmir'de,  2022 yılında düzenlenecek. 2026 Botanik EXPO’sunu İzmir’de düzenlenecek.

SUNUMDA GÖREMEDİKLERİMİZ

  • İzmir otogarı yenilenirken, tam karşısında ve 1 km yakınında bulunan, kentin ortasında kalan iki çimento fabrikası ile ilgili bir söz söylenmedi.
  • Sunumda kirli su ve yağmur suyunun ayrıştırılması için 378 km kanal yapılacağı belirtilirken, kentin su toplama havzasında 10 yıldır işletilen ve yeraltı-yerüstü suları kirlettiği kanıtlanan Efemçukuru altın madeni ile ilgili bir cümle yoktu.
  • Yollara döşenen 2 milyon 285 bin metrekare parke ve kilit taşı Aliağa-Foça arasındaki "tehlikeli atık" sınıfındaki cüruflardan mı elde edildi?
  • Aliğa bölgesindeki termik santral ve demir çelik fabrikalarının kentin havasını kirlettiği ortadayken bunlara dair de bir söz yoktu sunumda.
  • https://www.evrensel.net/haber/417180/izmir-buyuksehir-belediye-baskani-tunc-soyer-550-gununu-anlatti

(İzmir/EVRENSEL)

21 Ekim 2020 Çarşamba

Silopi Termik Santrali - 2. Bölüm | Çepeçevre Yaşam

 



Cudi Dağı'nın eteğinde, iki termik santralin arasında olan Silopi'de yaşayan halk, termik santrallerin yıkıcı etkilerine karşı mücadelelerini ve yaşadıklarını anlattı.

 21 Ekim 2020 21:28
    Paylaş

Cudi'nin eteğinde iki termik santral arasına sıkışıp kalan Şırnak'ın Silopi ilçesinde yurttaşlar yaşam savaşı veriyor.

Yıllardır çatışmalı bir bölgede olmanın verdiği gerginlikte, termik santrallerin sağlığa ve çevreye verdiği yıkıcı etkilere karşı yaşam alanlarını korumaya çalışan Silopililer, genç yaşlara kadar inen kanser hastalıklarını ve verimi gittikçe düşen ürünlerini anlatıyor.

Özer Akdemir'in hazırlayıp sunduğu Çepeçevre Yaşam Silopi Termik Santrali, ikinci bölümü ile Evrensel WebTV'de. (Evrensel WebTV)

https://www.evrensel.net/haber/417005/silopi-termik-santrali-2-bolum-cepecevre-yasam?a=cb8

Reklam

JES'e karşı toprağını savunan Salihli halkına açılan davanın ilk duruşması yarın

 21 Ekim 2020 15:51

JES’e karşı mücadele verirken jandarmanın müdahalesine maruz kalan Salihli köylüleri hakkında açılan davanın ilk duruşması yarın görülecek.

Fotoğraf: Volkan Dalmaz


Özer AKDEMİR

Yaşam alanlarını JES şirketinden korumak isterken jandarmanın müdahalesi sonrası yaralanıp gözaltına alınan Salihli Hacıbektaşlı Mahallesi halkına üstüne bir de dava açılmıştı. Biri çocuk yaşta toplam 33 mahalleli ve avukatları hakkında "Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtira rağmen dağılmama ve görevi yaptırmamak için direnme" suçlamalarıyla açılan davanın ilk duruşması yarın Salihli Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek.

“SEN MİSİN JES'E DİRENEN!”

Salihli Hacıbektaşlı Mahallesinde konutların ve okulların yanı başına SANKO Şirketi tarafından yapılmak istenen JES'e karşı mahalleli yaşam nöbetine başlamıştı. Üç okula birkaç yüz metre uzaklıkta, en yakın konutun 10 metre dibinde, Salihli'yi tepeden gören bir konumda kurulmak istenen JES'e karşı 2019 yılının ilk günlerinde mahalleli çadır nöbetine başlayarak şirketin iş makinelerinin alana girişine engel olmuşlardı. 2019 Ağustos ayının sonlarında iş makinelerinin JES inşaat alanına girebilmesi için jandarma mahalleliye müdahale etmiş, birçok mahallelinin yaralandığı biber gazlı, joplu müdahalede 26 yurttaş gözaltına alınmıştı. Bu müdahalenin ardından yaralanan yurttaşlar jandarma görevlileri hakkında görevi kötüye kullanma, işkence yapma ve basit yaralama suçlamasıyla suç duyurusunda bulunurken, olaylar sırasında yaralandıkları ileri sürülen jandarma erleri de mahalleliden şikayetçi olmuştu.


JANDARMAYA TAKİPSİZLİK HALKA DAVA

Şikayet dilekçelerini inceleyen Salihli Cumhuriyet Savcılığı biri çocuk yaşta 33 mahalleli ve yurttaşların avukatı hakkında dava açarken jandarmalara yönelik şikayetler hakkında ise takipsizlik kararı verdi. Aynı zamanda Salihli Çevre Derneği Başkanı da olan mahallelinin avukatı Seçil Ege Değerli ve yaşı küçük olan mahallelinin davası ayrılırken 32 yurttaş hakkında açılan davanın ilk duruşması yarın Salihli Asliye Ceza Mahkemesinde yapılacak.

“TOPRAĞIMIZI RANTA AÇANLAR BİZİ YARGILIYOR”

Salihli Çevre Derneği ve Hacıbektaşlı halkı yarınki duruşma ile ilgili tüm ülkedeki ekoloji örgütlerine ve emek-demokrasi güçlerine dayanışma çağrısında bulundu.

Sağlık içinde doğayla barışık bir yaşam için mahallelerinin içine kurulmak istenen JES'e karşı direndiklerini belirten Hacıbektaşlı halkı, dayanışma çağrısında "Şimdi toprağını savunan bizleri yargılıyorlar. Memleketin her karış toprağını halkın yararı için değil sermaye çıkarları için ranta açanlar, alın teri toprağa karışmış bizlerdi toprağından kopararak güvencesiz işçiliğe mahkum edenler bugün bizleri yargılayanlardır. Havasına, toprağına, suyuna sahip çıkanları, 'bu memleket bizim. Sağlıklı ve ekosistemle barışık yaşamak istiyoruz' diyenleri davamıza sahip çıkmaya, toprağını savunanları savunmaya davet ediyoruz" dediler.

https://www.evrensel.net/haber/416971/jese-karsi-topragini-savunan-salihli-halkina-acilan-davanin-ilk-durusmasi-yarin

Reklam

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...