02 Ekim 2020 17:35
Nevşehir'de köylüler bilgilendirilmeden "ÇED gerekli değil" kararı verilen bazalt madeni sahasında 2800 yıllık Hitit Kalesi bulunuyor. "Kayalar köyümüzün kalbidir" diyen köylüler yarın eylem yapacak
Fotoğraf: Karaburç Köyü Doğayı Koruma ve Geliştirme Platformu
Özer AKDEMİR
İzmir
Nevşehir Hacıbektaş'a bağlı Karaburç ve Karaburna köyleri arasında işletilmek istenen bazalt madenine köylüler karşı çıkıyorlar. "ÇED gerekli değildir" kararı verilen bazalt ocağı ile ilgili geçtiğimiz günlerde dava açarak hukuki süreci başlatan köylüler yarın da büyük bir eylemle maden işletmesine karşı seslerini yükseltecekler.
HİTİT KALESİ BAZALT MADENİNİN RUHSAT ALANINDA
Pandeminin en hızlı dönemlerinde 4-5 ay önce iki köyün ortasındaki bir noktada çalışmalara başlayan şirkete karşı 25 Eylül 2020 tarihinde Karaburç Köyü Doğayı Koruma ve Geliştirme Platformu tarafından bazalt ocağına karşı Kayseri Bölge İdare Mahkemesinde dava açıldı. Platform şirkete verilen "ÇED gerekli değildir" kararının iptalini istedi.
Telefonla görüştüğümüz platform üyelerinden İsmail Alper Yavuz bin dönümlük bir alanda işletme ruhsatı alındığını belirterek, toplam 650 bin lira bedelli bir proje için yüzyıllardır bu bölgede yaşayan insanların evlerinden edilmek istendiğini dile getirdi. Maden sahasının hemen dibinde bulunan tarihi Karaburna Kalesinin de maden ruhsatlı alan içerisinde yer aldığını belirten Yavuz, "Karaburna kalesi 2800 yıllık Hitit yazıtlarının bulunduğu 1. derece arkeolojik sit alanıdır. Bu maden sahası için köylü bilgilendirilmemiştir. ÇED raporu kararı 'halkı bilgilendirme toplantısı' yapılmadan masa başında alınmıştır" diye konuştu.
"SEHVEN RUHSAT VERİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"
Maden ruhsatlı alan içerisinde evlerinin ve tarlalarının da bulunduğunu aktaran Yavuz, "Proje tanıtım dosyasında, maden ruhsatlı alanın tamamının hazine arazisi olarak belirtilmesine rağmen yüzde 80 oranında mera, geri kalan yüzde 20 alanın ise kişisel mülk, tarla, ev ve arsa olduğunu görüyoruz. Baştan savma hazırlandığı aşikar olan proje tanıtım dosyasına Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve Nevşehir Valiliğince sehven onay verildiğini düşünmekteyiz" dedi.
Bölgede 4-5 aydır tıraşlama ve işletme ön hazırlıkları yapan şirketin 10 yıl için işletme izni aldığını ifade eden Yavuz, şirketin daha işin başında sorumsuzca davrandığını, çalışırken toz çıkmaması için yapması gereken sulamayı bile yapmadığını söyledi. Yavuz şirketin işçi sağlığı iş güvenliği konularında da son derece sorumsuz davrandığını belirterek, "Halihazırda fiili olarak hasar verilen doğanın yarısı maden ruhsatlı alan dışında kalmaktadır. Yetkililerin bunu görmemesi ve müdahale etmemesi bizler için hayal kırıklığıdır" dedi.
"MADEN İŞLETMESİNİN HİÇBİR KAMU YARARI YOK"
Bazalt ocağının ileri de Karaburç ve Karaburun köylerini de yutacağı endişesini taşıdıklarını belirten Yavuz, "Karaburç ve Karaburna köyünde madenciler tarafından işlenen kayalar şirket için adi bir taş olsa da yüzyıllardır burada yaşayan köy halkı ve yabani hayat için yaşamın ta kendisidir. Ayrıca maden ruhsat sahaları, kızıl şahin gibi nesli tükenme tehdidi altındaki bazı canlı türlerinin de yaşam alanıdır" diye konuştu.
Çevreyi korumanın Anayasa tarafından devlete ve yurttaşa verilmiş bir ödev olduğunu kaydeden Yavuz, "Üç-beş kişinin kazancı uğruna bir toplum, kültür, tarih, binlerce hektar tarım ve mera alanları talan edilmektedir. Anadolu'muzun kadim nimetleri olan üzüm bağları ve buğday tarlaları ile ün salmış bu köylerde ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan tarım alanlarımız risk altındadır. Yaklaşık 10 yıl önce köyümüze ait neredeyse bütün meraların Orman Genel Müdürlüğüne devredilmesiyle zaten hayvanlarını otlatacak yer bulamayan köylümüz için, bu maden işletmesi kıyımdan başka bir şey değildir. Oysa sadece köyümüzde mevcut olan 1.616 küçükbaş hayvanın ekonomik değeri bile bu madenden üç kat daha değerlidir.
Yavuz, insan yaşamı, yabani hayat, su kaynakları, tarım arazileri, kültürel, sosyal ve psikolojik faktörler de göz önüne alındığında bu madende hiçbir kamu yararı olmadığını belirtti.
"KAYALAR KÖYÜMÜZÜN KALBİDİR!"
Yöre köylerinde yaşayan insanlar olarak bu madene karşı çıktıklarını vurgulayan Yavuz, "Burada doğduk, burada ölmek istiyoruz. Bu madenin köyümüzde yaşamı tamamen bitireceğinin farkındayız! Kayalar bizim suyumuzun kaynağıdır. Su olmadan yaşam olmaz, buğday olmaz, üzüm olmaz! Kayalar yabani hayatın sığınağıdır, yabani hayat olmadan çiçek açmaz, bal olmaz! Kayalar ve meralar koyunlarımızın otlağıdır. Koyun olmadan et olmaz süt olmaz! Kayalar köyümüzün kalbidir. Köylerimizi, doğamızı ve yaşamımızı, herkesten habersiz sessizce masa başında hazırlanan bir parça kağıt üzerindeki ruhsata hapsetmeyin!" dedi.
İŞLETME KARABURNA KÖYÜNE SADECE 145 METRE
15 Ağustos 2017’de "ÇED gerekli değildir" raporu verilen bazalt ocağı Mustafa Eken adlı birisine ait. Nevşehir İl Çevre Müdürlüğü'ne sunulan proje tanıtım dosyasına göre (PTD) bölgede Karaburna ve Karaburç köyleri arasında iki farklı sahada yapılmak istenen bazalt madeni için toplam 99,42 hektarlık alan için ruhsat alınmış. Ruhsatlı alanın içerisinde 18,16 hektarlık bir kısmında "Moloz Bazalt Ocağı" işletmesi planlandığı görülürken, bu alanın yüzölçümü 25 hektarın alıntında olduğu için "ÇED gerekli değildir" raporu verilmiş. Toplam 10 kişinin çalışacağı işletme, Karaburun köyüne sadece 145 metre uzaklıkta!
350 METRE YAKININDAN FAY GEÇİYOR!
Ruhsat sahası içinde bulunan Hitit döneminde kalan Karaburun Kalesi ve Hitit yazıtları ile ilgili PTD'de herhangi bir bilgiye yer verilmemiş. Oysa PTD'nin ekinde yer alan "Teknik Raporda", bölgenin Kırşehir-Nevşehir-Niğde-Aksaray Çevre Düzeni Planında arkeolojik sit alanı içinde kaldığına dikkat çekilerek ilgili kurumlardan görüş alınması gerektiği ifade ediliyor. Aynı teknik raporda bölgenin tarımsal nitelikli arazi olduğu ve "jeolojik sakıncalı alan" içerisinde kaldığı belirtilerek 350 metre yakınından fay geçtiğinin altı çiziliyor.
https://www.evrensel.net/haber/415525/2800-yillik-hitit-kalesi-bazalt-madeni-ruhsat-alaninda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder