Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Batı Anadolu’nun jeolojik özellikleri nedeniyle adeta bir
açık hava müzesi olması gereken Beşparmak (Latmos) Dağları ne yazık ki maden
ocakları tarafından her geçen gün biraz daha tahrip ediliyor. Dağın hemen her
yanında pıtrak gibi çoğalan maden ocakları tarihi, kültürü, eşsiz jeolojik
yapıyı ve dağın üzerindeki tüm canlı yaşamını geri dönülemez biçimde yok
ediyor.
Tarih öncesi kaya resimleri, dünyada çok ender gnays
kayaların zaman içerisinde aldığı jeolojik yapısı, bitki örtüsü ve yaban
hayvanı varlığı ile tüm dünyanın ilgisini çeken Beşparmak Dağları, Aydın-Muğla
il sınırları içerisinde yer almakta. 8500 yıllık kaya resimlerinin kaç
tanesinin dağdaki maden ocakları tarafından tahrip edildiği bilinmiyor.
Ekoturizm potansiyeli son derece yüksek olan dağların bugünkü içler acısı hali
Aydın Çevre Mücadelesi Platformu’nun (AYÇEM) yaptığı gezide de gözler önüne
serildi. Platform üyelerinin Beşparmak Dağları'na yaptığı gezi, dağların maden
ocakları tarafından geri dönülemez biçimde tahrip edildiği ve dağın her yanının
adeta maden yaraları ile kaplı olduğunu ortaya koydu.
FISTIK ÇAMLARI, ENDEMİK TÜRLER, HAYVANLAR...
Platform, maden ocaklarının yarattığı tahribat nedeniyle
Türkiye’de lokal yayılım gösteren fıstık çam ormanları, 7’si endemik olmak
üzere toplam 22 adet bitki taksonu ve hayvanların tehlike altında olduğunu
açıkladı.
AYÇEM sözcüsü Dr. Metin Aydın, Beşparmak Dağlarındaki
Çavdar-Avşar köyleri arasında yer alan bölgedeki çevre sorunlarını
yerinde tespit etmeye yönelik iki yıl önce de bir gezi yaptıklarını aktararak,
“Çavdar köyüne yaptığımız ziyarette köylülerin en önemli şikayeti köylerinden
her gün geçen maden ocaklarına ait 150-200 adet ağır tonajlı araçların
yarattığı gürültü, toz, yoğun trafik, evlerde çatlakların oluşması idi. Köylüler
bu tozlara bağlı arı ölümlerinin arttığını, çam fıstık ağaçlarında hastalıklar
ve ürün kalitesinde azalma olmaya başladığını da söylemişti.” dedi.
YOLLAR DELİK DEŞİK, HER TARAF TOZ İÇİNDE
Aradan geçen iki yılda köydeki sorunların aynen devam
ettiğini gözlemlediklerini kaydeden Aydın, açılması planlanan demir madeninin
ise köylülerin tepkileri sonrası şimdilik rafa kaldırıldığını öğrenerek
sevindiklerini söyledi. Çavdar-Karakaya köyü arasında yer alan Feldspat ve
Kuars Maden ocaklarının sayısı ve etki alanlarının 2 yıl öncesine göre
arttığına dikkat çeken Aydın, “Yollar, ağır tonajlı maden ocağı araç trafiğine
sahip olması nedeni ile delik deşik, toz duman içinde. Karakaya köyünde köyün
tepesine kurulan maden ocağı, köydeki en yakın eve 15-20 metre mesafeye kadar
yaklaşmış. Bir yerleşim yerine bu kadar yakın mesafede maden ocağına
nasıl izin verilir anlamak mümkün değil” dedi. Sürekli patlatılan
dinamitler, geçen araçlar nedeni ile köyün toz altında olduğunu ifade eden
Aydın, bu tozlara bağlı köyde nefes darlığı, tansiyon, kalp ve kanser hastalık
sayılarında artış olduğunu, köyün içme sularının da her geçen yıl daha derine
kaçtığını söyledi.
UNESCO LİSTESİ YERİNE URANYUM!
Aydın’ın, yöredeki gözlemleri ile ilgili son aktardığı örnek ise adı
‘kanser köy’e çıkan Söke’nin Kisir köyü oldu. Kisir’in Osmankuyusu mevkiindeki
eski uranyum sondaj alanlarında yapılan ölçümlerde normalin 486 kat fazlası
radyasyon ölçüldüğünü hatırlatan Aydın, “Aydın il sınırları içinde Beşparmak
Dağlarında Çavdar-Avşar arasında bulunan maden ocakları sayısının 10 kat daha
fazlası Karpuzlu-Çobanisa-Hatipkışla-Ovapınarı arasında yer almaktadır.
Aydın’da Menderes havzasında yer alan jeotermal santrallerin yaptığı çevre katliamının
benzerini Beşparmak Dağlarında maden ocakları yapmaktadır. UNESCO Dünya Kültür
Mirası listesine girmeyi hak eden Beşparmak Dağlarının maden ocakları ile talan
edilip yok edilmesi kabul edilemez” dedi.
Son Düzenlenme
Tarihi: 16 Mayıs 2017 22:00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder