04 Mayıs 2017 04:24
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Kanserden ölümler nedeniyle adı “Kanser köy”e çıkan Söke
Kisir köyünde, bu kadarına da olmaz dedirten bir durum yaşandı. Köydeki
kanser olaylarının en büyük şüphelisi durumunda olan eski uranyum sondajlarının
bulunduğu bölgeye mandıra yapıldı!
EGEÇEP’lileri geçtiğimiz hafta sonu konuk eden Kisir Köyü
Muhtarı Baki Suna, Osmankuyusu mevkiinde bulunan ve tamamlanma aşamasına gelen
mandıra tesislerini göstererek, “Yıllarca verdiğimiz mücadeleye rağmen buna
engel olamadık. Biz ‘Kanserden ölüyoruz, çare bulun’ dedikçe yetkililer tam
tersini yapıp bir de buraya mandıra kurulmasına izin verdiler” diye tepki
gösterdi. Gazetemize konuşan uzmanlar da, uranyum sondaj bölgesine mandıra
yapılmasının büyük bir hata olduğu, bir an önce gerekli tedbirlerin alınması
gerektiğini söyledi.
‘DEVLET BİZİ GÖZ GÖRE GÖRE ÖLÜME TERK ETTİ’
EGEÇEP’liler, uranyum sondajlarının olduğu alanda evi
bulunan, daha önceki ölçümlerde gelen bilim insanlarına rehberlik yapan Yusuf
Çenesiz’i ziyaret etti.
Yusuf Çenesiz de köyündeki onlarca yurttaş gibi kansere
yakalanmış, aylardır böbrek ve akciğer kanseri tedavisi görüyordu. Sondaj
kuyuları arasında bahçesi olan, hayvanları da burada otlanan Yusuf Çenesiz’in
evi de yüksek radyasyon oranın ölçüldüğü kuyulara 20-30 metre uzaklıkta.
Yıllardır gidecek başka yerleri, olanakları olmadığı için uranyumla iç içe
yaşamak zorunda kaldıklarını anlatan Çenesiz, “Türkiye Cumhuriyetinde adalet
diye bir şey yok. Yaşayan yaşayacak, ölen ölecek. Devlet bizi göz göre göre ölüme
terk etti. Üç çocuğum var üçünü de buraya sokmuyorum” dedi.
GÖRÜR GÖRMEZ ‘BUNUN BURADA OLMAMASI LAZIM’ DEDİM
Geçtiğimiz haftalarda yöreye giderek ölçümler yapan, daha
önce de Manisa Köprübaşı’daki uranyum madenleri kaynaklı kirliliği raporlamış
olan Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Ahmet Şaşmaz da, mandıranın kurulduğu alanı ilk gördüğünde “Bunun burada olmaması
lazım” dediğini aktardı. İşletmenin dere yatağı üzerine kurulduğunu belirten
Şaşmaz, “Üst zonlarda yüksek oranda uranyum cevherleşmelerinin gözlendiği
yerlere çok yakın bir bölge. Hayvan beslenme alanları muhtemeldir ki içme
ve kullanma suyunu bu bölgeden alacak ve açılacak sondaj kuyuları daha derin
zonlarda uranyum içeren birimler içerisinden beslenen suları alacaklardır.
Etkilenmemesi mümkün değil ama ne oranda etkilenebilir bunu çalışmak gerek”
dedi.
SULARI İNCELEMEK LAZIM
Bölgede su ve toprakta ne oranda uranyum olduğunun
belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Şaşmaz, “Özellikle sular burada en
önemli faktör, çünkü insan veya hayvanlar bu tür toksik elementleri en kolay ve
direk yolla sular vasıtasıyla bünyelerine alırlar. Bu da direk olarak vücudu
etkiler ve en tehlikeli olan da budur” diye konuştu. Yörede evi bulunan Yusuf
Çenesiz’de özellikle böbrek kanserinin görülmesinin ilginç olduğunu ifade
eden Şaşmaz, “Bölgedeki uranyumlu su kaynakları olabilir diye düşünmemek elde
değil” diye ekledi.
DERHAL TEDBİR ALINMALI
Yörede geçtiğimiz yıllarda ölçümler yapan ve “Burası afet
bölgesi ilan edilmeli” diyen Almanya Nükleer Karşıtı Hekimler Seksiyonu
Üyesi Radyolog Doktor Alper Öktem de, mandıra ile ilgili valilik ve savcılığın
acilen tedbir alması gerektiği görüşünde. Öktem, “Radyoaktif maddeler besin
zincirine zaten giriyor; oradaki su, bitkilere. Şimdi de besi hayvanlarına,
oradan da bunu yiyen insana geçer” dedi.
'ETE, SÜTE, PEYNİRE URANYUM GEÇECEK!'
Prof. Dr. Hayrettin Kılıç (Nükleer Fizikçi): Bu tesiste
yasayan tüm hayvanların su ihtiyacı (eğer şehir şebekesinden gelmiyorsa) o
bölgedeki su kuyularından alınacak, bu kuyu sularındaki uranyum ve diğer
radyoaktif maddeler direk bu hayvanların ürettiği süte ete peynire geçecek.
Eğer bu hayvanlar o bölgedeki otlardan beslenecekse aynı problem mevcut.
EVRENSEL’İN HABERLERİ ORTAYA ÇIKARMIŞTI
15-20 yıldır hemen her evden bir kanserli ölüm olayının
ortaya çıktığı Kisir köyündeki bu kanser olaylarının nedeni, Evrensel ve
kapatılan Hayat Sesi TVnin Çepeçevre Yaşam programının gündeme getirdiği
haberler sonrası yaşanan gelişmelerle açıklık kazanmıştı. O zamana kadar
bölgedeki kuars ve felspat madenlerinin yarattığı kirlilikten şüphelenen
köylülerin aklına 40 yıl önce bölgede yapılan uranyum sondajları gelmemişti. Manisa
Köprübaşı’daki eski uranyum madeni kaynaklı radyoaktif kirlilikle ilgili haber
ve programların yapıldığı bir sürece denk gelen televizyon çekimlerinde köye 4-5 kilometre uzaklıktaki
uranyum sondajları gündeme getirilince sorunun kaynağının burada olabileceği
düşünülmeye başlandı. Köyün yaylası durumundaki Osmankuyusu adlı bölgede
bulunan uranyum sondaj alanlarında bilim insanları tarafından ardı ardına
yapılan ölçümlerde izin verilen limitlerin 450 katını aşan değerlerde radyasyon
olduğu ortaya çıktı. TBMM’ye birçok soru önergesi verilen, diğer basın-yayın
organlarında da uzun süre tartışılan köydeki kanser vakaları ve uranyum
sondajlarının ilişkisi, başta TAEK olmak üzere diğer devlet kurumları
tarafından hep geçiştirildi. Alanın doğal uranyum yatağı olduğu ve yüksek
radyasyon oranının da bu nedenle olağan olduğunu ileri süren TAEK, Köprübaşı’da
yaptığı gibi Kisir’de de sorumluluğunu unutturma yolunu seçti. Şubat 2014’te
gazetemiz Evrensel’in haberi ile ortaya çıkmasından bu yana uranyum sondajlarının
olduğu bölge ve köyde hiçbir önlem alınmadığı gibi, son olarak sondaj alanına
onlarca büyükbaş hayvanın yer alacağı mandıra yapılmasına izin verildi.
Son Düzenlenme Tarihi: 04 Mayıs 2017 10:57
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder