Ülke gündemini yakalamak deveye hendek atlatmakla
eşdeğerken, ekoloji bu gündelik siyasi dilin bir adım gerisinde bırakılıyor.
Fakat Ekoloji Birliği bir gerçekliği örnek vererek hatırlatma yapıyor; Ülkenin
siyasi atmosferi istediği kadar ‘seçim ve geçim endeksli’ olsun, geceleri
jeotermallerin kötü kokuları nedeniyle nefes alamayan Aydın'lıların birincil
gündeminin temiz hava olmasının önüne geçemiyor.
Mart 2018’de Eskişehir’de 56 yerel ekoloji örgütünün bir
araya gelmesiyle kurulan Ekoloji Birliği’nin bir gövde gibi davranan üyeleri
birlikte hareket etme iradesiyle buluştuklarını anlatıyorlar. Sinop’tan
Mersin’e, Trakya’dan Van’a, İzmir’den Artvin’e kadar birçok yörede farklı
alanlarda çalışan örgütler herhangi bir çatı örgütlenmesinden farklarını
birlikte çalışmaya ya da birbirlerinin yaralarını sarmaya dair heyecanlarıyla
açıklıyorlar.
Ekoloji mücadelesinin sandıkta kendini dayatması gerektiğine
dair tartışmalara ise OHAL gölgesinde geçmeyen son seçimi, 7 Haziran 2015’i
örnek veriyorlar. “İnsanların kendi politik çalışmasını yapabildiği zaman, en
yakıcı gündemini de oy tercihinde ön plana çıkarmışlardı” diyorlar.
Birlik bugün Antalya Finike’de 2017 yılında öldürülerek
Türkiye’de ilgili kesimlere de bir mesaj verdiği düşünülen çevre
savunucuları Ali-Aysin Büyüknohutçu çifti için ülke genelinde basın
açıklamaları, eylem ve etkinlikler düzenliyor. Böylece ekoloji mücadelesinde
sesler daha güçlü, cümleler daha anlaşılabilir duyulabilir gibi gözüküyor.
Ekoloji Birliği ile, kendilerini konuştuk.
Biraz sessiz sedasız ama ciddi bir örgütlenmeyle kuruldu
gibi gözlemledim Ekoloji Birliği’nin oluşumunu. Siz nasıl anlatırsınız?
Ekoloji Birliği’nin ilk adımının atıldığı 11-12 Kasım 2017
Bergama Buluşması’na ülkenin değişik yerlerinden 11 ekoloji örgütü çağrıcı
oldu. Çağrı metninde yaşamın her alanında saldırıların hızla arttığı, siyasi
iktidarın tam desteğini alan şirketleri, doğayı acımasızca talan
ettiğinin altı çiziliyordu. Ülkedeki hukukun ayaklar altında olduğuna, bin bir
emek ve masrafla kazanılan davaların “hukukun arkasından dolanılarak” işlevsiz
hale getirildiğine dikkat çekilerek, hükümetin en küçük barışçıl eylemlere bile
acımasızca saldırdığı bir dönemde yapıldı bu çağrı. Tüm bu olumsuz gelişmeler
karşısında yurdun her köşesinde yürütülen mücadelelerin kendi yerellerinde
kalmaları sonrası, sermayenin gücü karşısında küçük kazanımlar dışında başarılı
yeterli bir direnç gösterilemiyordu. 11 çağrıcı örgüt, bu tespitleri yaptıktan
sonra “bir araya gelip, mücadelelerin kalıcı çözümler sağlayabilmesi için
bundan sonra nasıl mücadele edilmesi gerektiğini, güçlerimizi nasıl
birleştirebileceğimizi, bunun için neler yapabileceğimizi konuşup
tartışmamızın zamanı geldi” diyerek Ekoloji Birliği’nin ilk adımlarını attı.
Bergama Buluşmasına kadar benzerleri yapılan ekoloji örgütleri
buluşmalarından farkı, ortak mücadele, ortak örgütlenme, birlikte direnme
perspektifi ve kararlılığının ortaya konması idi. Bu kararlılık iki günde tüm
sorunların tüketilemediği Bergama Buluşmasının Sonuç Bildirgesi’ne de yansıdı
ve ikinci buluşmanın, 24-25 Marttaki Eskişehir Buluşmasına da zemin hazırlandı.
Eskişehir Buluşmasında, ortak mücadele için gerekli olan ortak ilkeler,
program, örgütsel yapı ve eylem takvimi gibi konuların tartışıldığı çok yoğun
iki günlük bir mesainin ardından Ekoloji Birliği 56 yerel ekoloji örgütünün
katılımı ile kuruldu.
‘Ekoloji Birliği’nin
oluşumunda gazetecilerin de katkısı var’
Ekoloji konusunda bir dönem farklı medyalardan benim de
içinde olduğum “Ekoloji Gazetecileri” gibi bir grubun oluşmasıyla da belki konu
hakkında önemli bir kamuoyu baskısı yaratılmıştı. Katılır mısınız? Bazı
insanlar o işleri bıraktılar, bazılarının da mecraları kapandı, elbette devam
edenler de var. O etkinin ‘azalması’ size nasıl yansıdı? Ve sizce bu etki nasıl
azaldı?
Ülkedeki ekoloji mücadeleleri dönemsel olarak iniş
çıkışlı bir gelişim seyri gösterse de, siyasi iktidarın doğa talanına yönelik
baskıların artmasına paralel bir gelişim seyri içinde oldu diyebiliriz.
Hükümetin uyguladığı ekonomik politikaların yaşam alanlarının hava, su, toprak
kirliliği, mülksüzleştirme, tarımsal alanların tarım dışı kullanımı, ülke
kaynaklarının sermayeye peşkeş çekilmesi yerellerdeki ekoloji mücadelelerini de
geliştirdi. Bu yerel mücadelelerin bazıları dönemsel başarılar ya da kayıplar
sonrası sönümlenirken, başka başka yerlerde farklı alanlara dönük yeni mücadele
dinamiklerinin ortaya çıktığını görüyoruz. Toplumdaki diğer mücadele alanları
ile de bağlantılı olan bu yerel mücadeleler, kitlesel halk-köylü desteği ile
geliştiği oranda uzun erimli oldular.
Bu ekolojik odaklı yerel mücadelelere, henüz “havuz”a
girmemiş, “sahibinin sesi” değil halkın, emekçinin, doğanın sesi olmaya, gerçek
habercilik yapmaya çalışan sizler gibi gazeteciler de işlerinin düzgün yaparak,
kalemlerini satmayarak destek verdiler. Ekoloji Birliği’nin oluşumunda bu
gazeteci dostlarımızın ve onların çalıştığı basın-yayın-medya kuruluşlarının
önemli katkıları vardır.
Ülke gündemi çevre tahribatını göstermeye ve yaşam
savunusuna izin vermiyor mu? Yoksa bu ikisi zaten iç içe kavramlar mı? Bir
yandan da ‘çevre’ meselesinin biraz ‘çerez’ gibi görüldüğü zamanları geçtik mi?
Ülke gündeminin çok hızlı değiştiği, ekoloji meselelerinin
ve mücadelelerin bu gündemin gerilerinde kalabildiği ya da bırakılmak istendiği
bir gerçek. Ancak, ülkenin siyasi atmosferi istediği kadar “seçim ve geçim
endeksli” olsun, geceleri jeotermallerin kötü kokuları nedeniyle nefes alamayan
Aydın’lıların birincil gündeminin temiz hava olmasının önüne geçemiyor. Ya da
şu an ülkenin dört bir yanında sularına, topraklarına, ormanlarına, evlerine,
meralarını çeşitli gerekçelerle el konulmak istenen, talan edilme, kirletilme
tehdidi ile karşı karşıya kalan halkın birincil gündem maddesi hala kendi yaşam
alanlarını korumak. Bunun daha görünür olmamasının, ülkenin diğer gündemleri
arasında öne çıkamamasının nedenlerini, siyasi atmosferin baş döndürücü hızla
değişimi kadar, yine bu siyasi atmosferin yarattığı “hukuksuzlaştırma, basını
susturma” politikaların da etkili olduğunu söylemek mümkün. Buna rağmen ekoloji
mücadelesi aynı politikaların devamı durumunda, önümüzdeki dönemde de ülkenin
en önemli mücadele dinamiklerinden birisi olacak.
‘Birlik kendi
siyasetini oluşturuyor’
Ekoloji Birliği içinde kimler / hangi örgütlenmeler var?
Birliğe ihtiyaç neden ve bu birliğin başka türlü çatı örgütlenmelerinden nasıl
bir farkı var?
Ekoloji Birliği’nin temel taşını yerellerde ekoloji
mücadeleleri veren ekoloji örgütleri oluşturuyor. Ülkenin dört bir yanından,
Sinop’tan Mersin’e, Trakya’dan Van’a, İzmir’den Artvin’e kadar birçok yörede,
farklı alanlarda mücadele eden ekoloji örgütlerinin güç, eylem birliği,
dayanışma zemini olması amacıyla kuruldu Birlik. Sadece içinde yer alan ekoloji
örgütlerini değil, dışarıda hali hazırda var olan yerellerdeki hareketle
bütünleşme amacını önüne koydu. Mücadelenin darlaşmasının önüne geçilmesi
amacıyla siyaseti kendi bulunduğu alanlarda verdiği mücadeleler düzleminde
tanımladı. Siyasi partilerle olan ilişkisini de bu alanlardaki duruşu ile
belirledi. Kendi siyasetini kendisi oluşturmayı yeğlerken ülkedeki diğer emek,
demokrasi, barış vs gibi mücadele dinamikleriyle dayanışmayı da hedefleyen bir
pozisyonu yeğledi.
Örneğin BirGün Yazarı Gazeteci Özgür Gürbüz geçtiğimiz
günlerde Açık Radyo’da yayınlanan, Utku Zırığ’nın hazırladığı Yeşil Bülten’e
katıldı ve “Çevre Mücadeleleri oya dönüşen bir harekete evrilmeli, İnsanlar
mücadelesini sandığa yansıtabilmeli” dedi . Bu yorumu siz nasıl
değerlendirirsiniz?
Benzer söylemler son yıllardaki seçimler öncesinde hep dile
getirilmiştir. Ekolojik temelli mücadeleleri var eden sistemin uygulayıcısı
politikalara karşı halkın seçimlerde oylarını, bu politikaları reddeden, doğayı
koruyan, suyun metalaşmasına karşı çıkan, toprağı, havayı temiz tutacak bir
siyasi hatta doğru yönlendirmesini istemek elbette son derece anlaşılabilir bir
yaklaşım. Ancak, ülkemizde seçmen tercihlerini belirleyen onlarca faktörden
sadece birisi bu. Evet, en önemli en yakıcı, en yaşamsal bir konu ekoloji
mücadelesi ama tek başına seçmen davranışlarını belirlemede, yönlendirmede
yeterli derecede belirleyici olamayabiliyor. Ekoloji Mücadelelerinin sandığa
yansıdığı dönemlere örnek olarak vereceğimiz 7 Haziran 2015 seçimlerinin bir
analizini yaparsak, bunun nedenlerini de anlayabiliriz belki. Bugünkü gibi OHAL
şartlarında yapılmayan, silahların sustuğu, kanın dökülmediği, demokratik
hoşgörünün belirli ölçülerde yaşandığı, tüm eşitsiz yarış koşullarına rağmen insanların
kendi politik çalışmasını yapabildiği koşullarda halk gerçek gündemini, en
yakıcı gündemini oy tercihinde öne çıkarabilmişti.
Bugün Büyüknohutçu çiftinin öldürülmesi hatırlatılacak
Ekoloji Birliği’nin gündeminde bu ara neler var?
9 Mayıs’ta Finike’de katledilen Ali-Aysin Büyüknohutçu
çiftinin katledilmesinin yıl dönümünde ülke genelinde basın açıklamaları, eylem
ve etkinlikler yapacağız. Nükleer santral dayatması, termik santrallerin
yarattığı tahribatlar, vahşi madencilik kaynaklı doğa kıyımları, kültürel
varlıklarımıza yönelik tehdit ve yok etme politikaları, “çılgın projeler”e
karşı mücadele gibi onlarca konu önümüzdeki süreçte Ekoloji Birliği’nin
gündemleri arasında yer alıyor.
Pratikte birbirinden uzak ve ülke çapına yayılan bir
örgütlenme biçimi kurdunuz. İç işleyişi nasıl çalışıyor?
Örgütsel temsiliyeti esas alan ancak uzmanlık gerektiren
belirli komisyonlarda (Bilim, Hukuk, Sosyal medya vs) bireysel katılımı da
dışlamayan Meclis tipi bir örgütlenmemiz var. Birliğin bütün bileşenlerinden
temsilcilerin yer aldığı Meclis 6 ayda bir toplanıyor. 17 örgüt temsilcisinden
oluşan Koordinasyon’un toplanma sıklığı 45 gün. Koordinasyon içinden iki örgüt
temsilcisi basınla ilişkileri yürütebilmek için “eş sözcü” olarak belirlendi.
Eş sözcüler 6 ayda bir yapılan meclis toplantısında değişecek.
Aranıza yeni örgütlenmeler de katılıyor mu? İlgi nasıl? Ve
belki buna bir ek olarak bu birlik ekoloji dünyası için heyecan yarattı mı?
Kuruluş deklarasyonu ile birlikte Ekoloji Birliği’ne katılım
için birçok yeni başvuru geldi. Ekoloji Birliği henüz kuruluş aşamasını tam
olarak yapabilmiş, tüm kurumlarını, işleyişini oturtabilmiş bir yapıda değil.
Herşeyden önce, çok farklı yörelerden, çok farklı sorunlara karşı mücadele eden
örgütlerin bir arada çalışması, dayanışması, birbirini tanıyıp, güvenerek ortak
mücadelenin yol yöntemlerini geliştirmesi için zaman gerekli. Küçük küçük
adımlarla ilerlemeye, ilerlerken de eksik, gediklerimizi düzeltmeye
çalışıyoruz. Birbirimizin sorununa karşı ortak hareket etmeyi başarabildiğimiz,
birbirimizin yarasına merhem olabildiğimiz, dayanışmayı örebildiğimiz sürece
Birlik gelişecek, büyüyecek etkisini daha da çok hissettirecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder