Toplum gönüllüleri (TOG) Çanakkale, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında 'Genç Hafta' etkinlikleri düzenledi. TOG Üyeleri, Atikhisar Barajı?nda yaptıkları kampta Gazeteci-Yazar Özer Akdemir ile bir araya geldiler. Akdemir, söyleşide, Atikhisar Barajı su havzası üzerindeki altın madenlerine dikkat çekerek, "Atikhisar'ı sadece halk kurtarabilir" dedi.
Toplum gönüllüleri (TOG) Çanakkale, 19 Mayıs Atatürk’ü
Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında ‘Genç Hafta’ etkinlikleri düzenledi. Atikhisar
Barajı’nda kamp yapan TOG Üyeler, burada Evrensel Gazetesi İzmir Muhabiri
gazeteci Özer Akdemir ile söyleşi düzenleyerek çevre sorunlarına ilişkin
konuştular. Akdemir, yaptığı söyleşide TOG’un hazırladığı atölyelerde genç olma
ve gençlik sorunları üzerine konuştu. Akdemir, çevre sorununun neden
gençlik sorunu olduğunu anlattı. Atikhisar Barajı’nı bekleyen tehlikelerin
konuşulduğu söyleşide Akdemir; “Çanakkale’nin çeşitli yerlerinde yapılacak olan
altın işletmeciliği, açık havada bir teknikle yapılacak. Bu, dünyanın en vahşi
yöntemidir. Şuanda Bergama’da yapılan yöntem bu değil ama buralarda yapılacak
olanlar yığın liçi tekniğidir. Oradan çıkan sıvı atıklar, cevheri alınmış,
altını alınmış, gümüşü alınmış pasalar, böyle bir yere yığılacak ve doğada
100’lerce yıl, binlerce yıl kalacak. Altın işletmeciliği klasik anlamda bir
madencilik faaliyeti değil. Bu, aynı zamanda bir kimyasal işletme ve ayrıca
tehlikeli atık sınavına girecek boyutlarda işlemler yapılan ve ona göre
önlemlerin alınması gereken bir kimyasal işletmedir” dedi.
“Bergamalı köylüler, kadınıyla, erkeğiyle mücadele verdi”
Atikhisar’ın maruz kaldığı tehlikenin bir örneğinin de
Bergama’da yapıldığını söyleyen Akdemir; “Durum böyle olunca Bergama köylüleri
bunları öğrendikten sonra altın işletmeciliğine karşı mücadele etmeye
başladılar. Bu mücadele, 1990’ların başında başlayıp 2005’e kadar süren önemli
bir mücadele sürecidir. Bu sürecin başka bir önemi de Türkiye’de ilk altın
madenciliği Bergama’da başladı. Köylülerin, yapmadıkları eylem de kalmadı, 17
köy bir araya geldi, yürüdüler, İstanbul’a gittiler, Boğaz Köprüsü’nü
kapattılar, bu madenin çevresinde birçok eylem gerçekleştirdiler, aslında çok
yaratıcı eylemler de yaptılar. Yani Türkiye’de şimdiye kadar hiçbir zaman
yapılmamış eylemleri yaptılar. Erkekler, üst tarafları çıplak bir şekilde
İstanbul’da Ankara’da bildiri dağıttılar. Kadınlar, o döneme kadar hiçbir
şekilde sokağa çıkmamış, eylem yapmamış kadınlar, bir anda mücadelenin önüne
geçtiler” dedi.
“Köylüler, sadece şirketle değil, hükümetle de mücadele
verdi”
Akdemir, “Yani böyle bir niteliksel dönüşüm de yaşandı ve
tam bu dönüşümün olduğu süreçte Bergama köylülerinin karşılarında uluslararası
bir şirket vardı ama Bergama köylüleri karşılarında sadece bir şirket
olmadığını, iktidarın da bütün devlet olanaklarıyla uluslararası şirketin
yanında olduğunu gördü. Yani daha düne kadar kendi çocukları olarak
benimsedikleri polisin, jandarmanın kendilerine karşı cop kullandıklarını, gaz
sıktıklarını görmeye de başladılar. İşte orada da bilinçsel bir dönüşüm
yaşandı. Bergama’daki bütün cevherleri tükettiler orada hazır siyanür tesisini
kurdular, Havran’daki cevheri alıyorlar, kamyonlarla Bergama’ya getiriyorlar
Bergama’da da bunları siyanürlü işleme tesisinde ayrıştırıyorlar. Bergama bir
kapıydı, altın madencileri de Bergama kapısından içeri girdi. Bergama’dan sonra
Kışladağ’a girdiler ve Kışladağ, şuanda Avrupa’nın en büyük atın madeni
şirketidir. Atikhisar Barajı çevresindeki alanda yapılmak istenen altın
işletmeciliği eğer yapılırsa barajın kirlenmesi hemen hemen garanti oluyor”
dedi.
“Başkan Gökhan, yıllardır çevrecilerle birlikte çırpınıyor”
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın çevre konusundaki
mücadelesine de dikkat çeken Akdemir; “Bunu Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür
Gökhan çok iyi biliyor. O yüzden başkan yıllardır çırpınıyor çevrecilerle
birlikte ama bir belediye başkanı ne yapabilir. Bu altın madenini durduracak
mesele hukuktur, eğer hukuk yoksa halktır. Kaz Dağı bölgesinde 7-8 tane altın
madeni var. Bunların işletmesi hukuken durdurulmuştu. Bütün altın madenlerinin
ÇED’leri iptal edildi. Çünkü dar bir alanda bu kadar altın madeni olmaz. Kaz
Dağı gibi dünyanın en önemli ekosistemine sahip olan bir yerde altın
işletmeciliği yapılır mı? Yani böyle yerlerde 7-8 tane altın madeni
projelendiriliyor ve mahkeme de buna dur diyor. Daha sonra yerel mahkemenin
karaları Ankara’ya gitti ve bu karalar orada bozuldu” ifadelerini kullandı.
“Başkan Gökhan, suyunu Çanakkalelilerle kurtarması
gerekiyor”
Atikhisar Barajı’nda yapılan çalışmaları sadece
Çanakkalelilerin durdurabileceğini söyleyen Akdemir; “Altın madencileri, şuanda
Kirazlı’da, Balaban’da, Söğütlü tarafında, Ağı Dağı tarafında ağaç katliamına
başladılar. Sadece burada kesilmesi düşünülen 1 milyon ağaçtan bahsediliyor.
Çanakkale Belediye Başkanı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun
yaptığı şeyleri yapmaması gerekiyor. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, buradaki
yaşam alanını korumak istiyorsa bunu Çanakkalelilerle halletmesi lazım.
Çanakkaleliler buraya gelecek ve burada nöbet tutacaklar. Buradaki suyu korumak
lazım bu su gittiği zaman Çanakkale içmeye su bulamayacak. Başkan bunun çok iyi
biliyor. bu durumu korumak için hukuk artık hafif kalıyor. Çünkü hukuk, burada
bir yere kadar gitti ve tıkandı. Bundan sonra halkın kendi yaşam alanını koruma
mücadelesi başlamak zorunda. Türkiye’de birçok alanda yaşam mücadelesi
veriliyor. Termik santrallerle ilgili mücadele bu bölgeyi de kapsayan bir
mücadele. Çünkü sadece bu alanda 21 tane termik santral yapılmak isteniyor.
Bütün dünya Fukuşima’dan sonra nükleer santralden vazgeçerken ‘nükleer silah
yapacağı, nükleer silah sahibi olacağım’ sevdasıyla bu ülkenin hükümeti resmen
kumar oynuyor. O nükleer santralin çevreye vereceği zarar sadece Türkiye ile
sınırlı kalmayacak, bunun etkinsi bütün dünya hissedecek” dedi.
(Baykal Sağlam)
https://www.evrensel.net/haber/353121/gazeteci-akdemir-canakkaledeydi-atikhisari-sadece-halk-kurtarir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder