06 Mayıs 2018 04:36
Özer Akdemir yazdı: Allianoi sular altında bugün.
Unuttuğumuz gün yitik bir kent olacak o da!..
Özer AKDEMİR
Nymphe Heykeli (Su Perisi) Bergama Müzesinde, mavi bir
duvarın önünde ziyaretçilerine gülümsüyor bugün. İki bin yıl sonra gün yüzü
gördü Nymphe. Genç arkeologlar bin bir emekle temizlediler onu yüzyılların
kirinden, tozundan. “Burada kalsın, taş yerinde ağırdır” dediler, kabul
edilmedi. “Allianoi dünya mirasıdır, baraj sularına gömülmesin” dediler,
dinlenmedi. Özenle çıkarıldı yerinden Nymphe ve müzede bir köşeye konuldu.
Sonra unutuldu!..
Allianoi sulara gömüldü birkaç ayda. Antik kentler
gömütlüğüne dönen Anadolu’da yüzlerce yitik kentten birisi oldu, sonra o da...
***
Bergama Müzesi’nin birkaç yüz metre uzağında toplanan grup
“Hasankeyf Allianoi gibi yok olmasın” diyordu. 12 bin 500 yıllık kadim kent
Hasankeyf’in, Dicle’nin suları altında boğulmaması istendi. Basın açıklamasında
bir kişi vardı ki bu sözler onun için çok daha anlamlıydı.
Bir gün önce, Bergama Kültür Merkezinde yapılan “Son veriler ışığında Allianoi’un tıp tarihindeki yeri” konulu sunumunu dolu gözlerle yapan Prof. Dr. Ahmet Yaraş’tan bahsediyoruz. Boğazına kadar gelen duygu selini bastırıp “Galenos’un hastanesini bulduk ama kazılmasına izin vermediler” derken yaşadığı hayal kırıklığı, işine aşık bir bilim insanının duygularının dışa vurumuydu.
Bir gün önce, Bergama Kültür Merkezinde yapılan “Son veriler ışığında Allianoi’un tıp tarihindeki yeri” konulu sunumunu dolu gözlerle yapan Prof. Dr. Ahmet Yaraş’tan bahsediyoruz. Boğazına kadar gelen duygu selini bastırıp “Galenos’un hastanesini bulduk ama kazılmasına izin vermediler” derken yaşadığı hayal kırıklığı, işine aşık bir bilim insanının duygularının dışa vurumuydu.
Allianoi antik kentini bulan, kazan ekibin başı, antik
kentin baraj suları altında kalmaması için direnen, hemen her türlü çabayı
gösteren o güzel insanların hocası Ahmet Yaraş, buruktu o gün.
Yeni doğan kızına Allianoi’un içinden akan İlya Çayı’nın
adını veren, kızının bebekliğinin, çocukluğunun geçtiği kazılar süresince antik
kentle böylesi bir gönül bağı da kuran Yaraş, dünyada Roma döneminden günümüze
kalan en korunaklı sağlık yurdu olarak tanımladığı antik kentin sular altında
kalmış olmasına herkesten daha fazla üzüldü kuşkusuz.
Allianoi ile ilgili verdiği her demeçte, katıldığı her
söyleşide, onu anlatırken gözlerinin dolması, sesinin titremesi ve bazen
kendine engel olamayıp gözyaşı dökmesi de bu yüzdendi. “Emek zay olmadan sızlar
mı yürek”...
***
Basın açıklamasının ardından Allianoi’ya gittik. Daha
doğrusu bir zamanlar Allianoi olan yere! Şimdi sular altındaydı ve artık orası
Yortanlı Barajıydı!
Barajın kıyısında durduk. Allianoi kazısında görev yapmış
Arkeolog Bülent Türkmen, bizlere ne kaybettiğimizi bir kez daha anlattı; “şu
gördüğünüz iki kıyının arasındaydı Allianoi. Kazılar boyunca dört yüzün
üzerinde tıp araç gereci çıkardık. Daha pek çok şey çıkarabileceğimizi bizler
biliyorduk ama buna izin vermediler. Apar topar üzeri çamurla kapatıp sulara
gömüldü Allianoi. Bu çamurun yapıları sulardan koruyacağı söylendi. Geçen yıl
sular çekilince kazı alanının bir kısmı açığa çıktı. Gidip baktım. Yapı
duvarları yok olmuştu!”
Allianoi’un sulara gömülmesinden çok kısa bir zaman önce
yapılan son eylemi anımsadım. 2010 yılı ekim ayıydı. Antik kentin ortaya
çıkarılan yapıları üzerine “Horasan Harcı” denilen, bilim insanlarının ise “göz
boyama çamuru” olarak tanımladığı kırmızı bir çamur örtülmüştü. Ve artık
giremediğimiz kazı yerinin dışında, tel örgülerin, jandarma barikatının
arkasından son kez baktık Alliano’ya. Tam orta yerde büyük bir vinç yıllarca
korkunç bir sabır ve özenle ortaya çıkarılan buluntuları kumla yeniden
dolduruyordu. Utandık!
Evet, daha antik kent sulara gömülmeden, ona son kez
bakarken, içimizdeki hüznü bile bastıran bir utanç vardı hepimizde. Onu
koruyamamanın, çocuklarımıza bırakamamanın, dünya kültürüne armağan edememenin
utancı. İçinde birazcık da olsa yurt, doğa, kültür sevgisi olan, emeğin
değerini yüreğinde hisseden, insan olarak kalabilmenin bir gereğiydi o utanç
duygusu.
En çok da Ahmet Yaraş utanmıştı bu “kültürel barbarlığa”
tanıklık etmekten. “Gördüklerimden utanıyorum” diye yazmıştı, Allianoi
sulara gömülürken; “... Tırnaklarımla kazdığım, hayatımın en güzel 12 yılını
verdiğim yerin yok oluşunu izliyorum.”
Antik kentin yaşatılması, sulara gömülmemesi, geleceğe
taşınması için, başta onu gün yüzüne çıkaran arkeologlar olmak üzere bir çok
kişi çaba gösterdi. Hukuk mücadelesi de yıllarca sürdü. Buna rağmen siyasi
iktidarlar, açıkçası o bölgeden alacakları 5-10 bin oy uğruna, ömrü 50 yıl
sonra dolacak olan bir baraja, 2 bin yıllık antik kenti feda ettiler!
Utanç ne, utanmak nasıl bir şey bilseler, Hasankeyf gibi
dünyanın göz bebeği, Dicle’nin sevgilisi, insanlık tarihinin belki de ilk
yerleşim yerlerinden birisi olan bir güzelliği sular altına gömmek isterler
miydi?
***
İlya Çayı’nın kıyısında durduk. Her şeyden habersiz, duru
yeşil bir su idi İlya. Önümüzden, sessizce akarak Yortanlı Barajını
dolduruyordu. Su Perisi’nin yurdu, suların altında günbegün yok oluyordu ve biz
İlya’nın akışına bakıp yine utandık...
***
Sulara gömülmeden birkaç ay önce son durumunu haberleştirmek
için gitmiştim Allianoi’ya. Kazı yerinin iki bekçisi de işten çıkarıldığı için
in cinin top oynadığı antik kenti, Ahmet Hoca’nın küçük kızı İlya’nın kedisi
Makarna ile gezmiştik. Daha o zamanlar terk edilmişliğin hüznü vardı
Allianoi’da ve onu terk etmeyen sadece Makarna kalmıştı! Haberin başlığını da onun
bu sadakati belirledi; “Yitik kentin kedisi”.
Şöyle demiştik Allianoi’nin o kederli halini anlatırken;
“Yeniden dikilen her sütun, toprakta kazılan her oda, bir
kez daha gün ışığı gören her mozaik yitip gitsin isteniyor. Üzeri yeniden doldurulacak
tarihin. Allianoi, yitik bir kent olacak yeniden ve ‘Su Perisi’nin yurdu’
su’yla örtülerek unutturulacak bu kez. Allianoi şimdiden yitik bir kent gibi
kendi sessizliğine terk edilmiş. Her şey geride bırakılıp gidilmiş. İlya’nın
kedisi bekliyor şimdi, Su Perisi’nin kenti Allianoi’yu…”
Allianoi sular altında bugün. Unuttuğumuz gün yitik bir kent
olacak o da!..
Utanmak insan olarak kalmanın gereğidir bu utanmazlık
çağında.
Unutmaksa bizi utanmazlık çağının bir parçası haline
getirir, ne yazık ki!
Utanmaktan korkma, ağlamaktan da.
Ama asla unutma!...
Son Düzenlenme Tarihi: 06 Mayıs 2018 09:47
https://www.evrensel.net/haber/351735/allianoiyi-unutmak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder