21 Temmuz 2019 09:29
Cadde bir insan nehri gibi akıyordu. Günün hemen her saati
kalabalıktı ama akşam üzerleri, iş çıkış saatinde bir başka doluluk oluyordu.
Caddenin girişine yakın bir yerde, belediyenin kültür merkezi olarak kullandığı
binanın önünde beş on dakika içerisinde bir kalabalık toplandı. Ellerinde uzun
pankartlar, dövizler, fotoğraflar vardı.
Daha kalabalık gelmeden caddeye çıkan sokakların köşe
başlarını tutan, telsizli, küçük el kameralı sivil polisler, kitle toplanmaya
başlar başlamaz hareketlendi. Telsizlerin sinir bozucu uyarı sesleri sıklaştı,
kameralar çalıştırıldı.
Önce, açılan geniş pankartın arkasında gördüm onu, Dostum’u.
Patilerinden tanıdım desem yeridir. Beyaza çalan açık sarıydı patileri.
Kendisiyle ilgilenenlere iki ayağının üzerinde durarak patilerini uzatırdı hep.
Yanında bir arkadaşı vardı bu sefer.
Yine de emin olmak için yan taraftan pankartın arkasına
doğru baktım. Evet Dostum’du, yanılmamıştım. Arada, insanların göğüslerine
kadar gelen pankartın ötesini görmek için yere eğilip öbür yana bakıyordu.
Yanındaki arkadaşının sarı, siyah alaca renkleri vardı gövdesinde.
‘Dostum’ diye seslendim. Hemen döndü seslendiğim yana,
kuyruğunu sallayarak koştu geldi yanıma. Patilerini ellerime doğru uzattı.
Burnunu bacaklarıma yasladı. Başını okşadım, gözlerine baktım. Uzun
kirpikli, sürmeli gözleriyle, her daim hüzünlü bakışlarıyla baktı o da...
Çok uzun sürmedi bu muhabbet faslımız. Bir megafondan
yükselen sesler, birbirine iyice sokulup slogan atmaya başlayan kalabalık
nedeniyle Dostum’un yanından ayrılıp, pankartın ön tarafına, kitleden birkaç
metre uzaklıktaki gazetecilerin yanına yöneldim. Caddenin tam ortasında,
yaklaşık 30-40 kişinin katıldığı eyleme polis “Yayaların geçişine engel
olmayın” türünden bir iki cılız homurdanma dışında bu sefer ses çıkarmadı.
Sadece caddenin tam ortasındaki eylemci grubun yan taraflarından geçmeleri için
akıp giden kalabalığa yol göstermekle yetindiler.
Konuşmalar bittikten sonra grup bir süre daha devam etti
eylemlerine. Ellerindeki dövizleri pankartların önüne bırakıp alkışlarla
dikkatleri çekmeye, dertlerinin duyulmasını sağlamaya çalışıyorlardı.
Tam bu sırada Dostum ve alacalı arkadaşı pankartın önüne
geldiler. Bir süre, sanki yazılanları okuyormuş gibi ağır ağır dolandılar. Önce
Dostum, arkasından alacalı arkadaşı yerdeki dövizlerin üzerlerine uzanıp
yattılar.
İstanbul Kısırkaya’da yapımı planlanan hayvan
barınağının “bir toplama kampı” olacağı ve hayvanların buralarda acı çekerek
öleceği endişesi ile birkaç ilde eş zamanlı yapılan eylemde taşınan dövizlerin
birisinin üzerinde “Hayvan deneyleri cinayettir” yazıyordu. Bir başkasında ise
“Toplama kampları yıkılsın hayvanlara özgürlük!”.
Dostum bu sefer kendileri için yapılmış bir eyleme destek
veriyordu...
**
Bu tür sokak eylemlerinin birçoğunda Dostum gibi sokak
köpeklerinin katılımına tanıklık etmişizdir.
2013 yılındaki Gezi Parkı olayları sürecinde, polisin
binlerce göstericiye yoğun gaz ve tazyikli su ile saldırdığı dönemde gazdan
etkilenen sokak köpeğinin görüntülerinin yanı sıra ona yardım etmeye çalışan
güzel yürekli gençlerin varlığı da unutulmaz karelerden birisi olarak
belleklerdedir. “Eylem” adı verilen bu sevimli köpeğin, polisin gözaltına almak
için yere yatırıp ters kelepçe taktığı bir gencin başına gitmesi, teselli etmek
ister gibi onu koklaması, yalaması ve nihayetinde etraftaki polislerce
tekmelerle uzaklaştırılması da görüntüler arasındadır. Geçtiğimiz günlerde bir
aracın altında kalarak yaşamını yitirdi Eylem...
Eylem ve Dostum’a çok benzeyen, belki de aynı cins bir köpek
bu sefer Aydın Kızılcaköy’de geldi yanımıza. Adı Reks’miş. AYÇEP’li
arkadaşlarla ziyaretlerine gittiğimiz Kızılcaköylüler aylardır topraklarında
yapılmak istenen JES’e karşı, köy meydanına kurdukları çadırda direniyorlardı.
Sohbetlerin ardından çadırın önünde çektirdiğimiz fotoğrafa Reks de girdi.
Dostum bir anda yok oldu ortalıktan. Ne Konak, ne Kıbrıs
Şehitleri ne diğer yerlerdeki eylemlerde göründü bir daha. Kimi dedi ölmüş kimi
barınağa götürülmüş dedi. Yitip giden binlercesi gibi Dostum’un ayak sesleri de
aniden eksildi sokaklarımızdan!..
Eylem, Dostum, Reks ve adını bilemediğimiz onlarca köpek...
Bu dünyayı birlikte bölüştüğümüz ama çoğu kez bunun farkında bile olmadan diğer
birçok canlı gibi yaşamlarını zehir ettiğimiz dostlarımız...
Bizim hep yanımızda oldular. Yaşamı, emeğimizi,
özgürlüklerimizi korumak için yaptığımız eylemlerimize katıldılar. En sıkıntılı
anılarımızda yanımızda durdular. Onların değerini eksikliklerinin yarattığı
boşluğun acısını duyumsamadan bilelim.
Dünya yalnız bizim değil. Yaşamı bu güzel hayvan
dostlarımızla sevelim, bölüşelim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder