Özer AKDEMİR
29 Nisan 2017
Güneşli bir pazar günü. Bahar kendini göstermeye başlamış
iyice. Bir baba 2-3 yaşlarında çocuğunu kucağına almış önlerinde uzanan, yeşil
otların bürüdüğü tepecikleri gösteriyor. Yanlarında 7-8 yaşlarında oğulları
çömelmiş, elindeki sopayla toprağa şekiller çiziyor. Tepeciğin etrafında çoğu
yerleri kesilmiş, sökülmüş, paslanmış dikenli tel örgüler var. Örgülerin
kesildiği yerlerden giren yeni kuzulamış koyunlar tepecikteki yeşil otların
tadını çıkarıyorlar. Tepeciğin eteklerindeki yıkık dökük tesislerin hemen
dibinden belli belirsiz bir buğu yükseliyor. Diğer yerlerde yok bu buğu sadece
oradan, ince, için için yanan bir ateşten çıkar gibi tütüyor...
PASTORAL TABLONUN ÖTE
YÜZÜ
Türkiye'nin üçüncü büyük kenti İzmir'in merkez ilçelerinden,
Gaziemir'in Aktepe ve Emrez Mahallelerinin hemen yanı burası. Kesilmiş tel
örgülerle çevrili yeşil tepecik eski bir kurşun fabrikasının bahçesi. Pastoral
bir tablodan çıkmış gibi görünen yeşil otlar, sarı papatyalar, yaseminler,
gelincikler arasında otlayan kuzular "İzmir'in Çernobili"nin üzerinde
geziniyorlar! Altlarında, tam olarak miktarı, nereden geldiği bilinmeyen
radyoaktif atıklar gömülü. Tepeciğin eteklerinde, eski fabrikanın terk edilmiş
tesislerine yakın bir yerde tüten buğu ise bu atıkların bir gün önce yağan
yağmur suları ile tepkimesinden oluşan radyoaktif dumanlar!
ÜSTTE YEŞİL ÇİMEN
ALTTA NÜKLEER ATIK!
Bir pazar gününün keyfini, on binlerce konutun orta yerinde
kalmış bu yeşil adacıkta, çocukları ile, doğa ile baş başa geçirdiğini sanan
babaların çoğunun haberi dahi yok bu tehlikeden. Kurşun fabrikasının bir kaç yüz
metre ötesine kondurulan dev AVM'leri dolduranların, hemen yakınından geçen,
kenti havaalanına bağlayan, şehirlerarası yolu kullanan yolcuların sağlıkları
allaha emanet! Yakında bu arazinin dibinde toplu konutlar yükselecek! İzmir
Büyükşehir Belediyesi'nin kentsel dönüşüm alanı ilan ettiği 122 hektarlık arazi
nükleer atıkların gömüldüğü eski kurşun fabrikasına komşu!
DEVLET AYMAZLIĞI
Devlet kurumlarının 2007 yılından bu yana varlığını bildiği
fabrika bahçesindeki nükleer atıklar ancak 2012 yılında gazetelere yansıyınca
kamuoyunun gündemine gelmişti. TAEK alanda radyoaktif Europium-152 bulunduğunu
açıklarken, 2013'de İzmir Valiliği Koordinasyonunda sondaj ve analizler sonunda
danışmanlığını Prof. Dr. Alper Baba'nın yaptığı raporda "...alanda,
yaklaşık olarak 10.125 m3
atık içerikli bir kirlenme tespit edildi, bu atıklarda Europium 152
(Eu-152) radyoaktif element ile birlikte toprakta kurşun, arsenik, çinko ve
mangan gibi toksik elementler bulundu..." deniliyordu.
KAŞ YAPARKEN GÖZ
ÇIKARMADAN
Uzun uğraşlar, açılan davalar sonrası bu nükleer atıkların
bölgeden kaldırılmasına karar verildi. Önce, hiçbir güvenlik önlemi almadan,
çevresel etkisi gözetilmeden, kamyonlara yüklenerek götürülmek istenen bu
nükleer atıkların, özellikle EGEÇEP ve mahallelinin çabaları sonrası daha
usulüne uygun bir şekilde bertaraf edilmesi gündeme geldi. Bu alana girişlerin
önlenmesi için çekilen tel örgüler ise zamanla yıprandı, tahrip edildi ve
insanlar, hayvanlar yine bu nükleer tehlike altında bulunan alanı kullanmaya
başladılar.
Atıkların bertarafı ve taşınması ile ilgili son girişimde
"şeffaf" bir şekilde gerçekleştirileceği sözü verilen çalışmalar,
yine kapalı kapılar ardında yürütülmeye devam ediliyor. Oysa Aktepeli, Emrezli
yurttaşlar yıllardır yaşam alanlarının içindeki bu nükleer atık belasından bir
an önce, ama kaş yaparken gözün çıkarılmadığı bilimsel yöntemlerle kurtulmak
istiyorlar.
HALKA DEĞİL TAŞ
OCAKLARINA VERİLDİ
Son yıllarda büyük bir kentsel gelişim gösteren Gaziemir'de
hızla artan nüfusun kullanımı için gerekli olan sosyal donatı ve yeşil alanlar
için belediyenin başlattığı girişimler ne yazık ki yine Ankara'dan döndü. Gaziemir
Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol'un rekreasyon projesi için istediği alanı
belediyeye vermeyen Çevre ve Orman Bakanlığı içinde binlerce zeytin ağacının
olduğu yerde faaliyet göstermek isteyen iki taş ocağına ruhsat vermekte bir
sakınca görmedi! Daha ilk aşamada binlerce ağacı kesen taş ocaklarının verdiği
zararlar sadece ağaç katliamıyla da sınırlı değil üstelik. Toz, gürültü,
derelerin hafriyatla doldurulması gibi birçok çevre ve halk sağlığı sorununu da
beraberinde getiriyor bu işletmeler.
SON DARBE İMAR İZNİ
SON DARBE İMAR İZNİ
Gaziemir tüm çevresel sorunlarına rağmen yüz ölçümünün
%65'ni kaplayan ormanlar ile Kaz Dağı'nın eteklerindeki Çanakkale'den sonra
Türkiye'nin havası en temiz yerleşimleri arasında yer alıyor. Bu ormanlar
Gaziemir kadar İzmir'in de akciğerleri. AKP Hükümetinin ilçe yüzölçümünün üçte
biri olan 210 hektarlık yeşil alanı belediyenin görüşünü bile sormadan bir
kalemde imara açması ilçenin bu yeşil dokusu ve temiz havasına vurulmuş en
önemli darbelerden birisi.
Kapasitesini sürekli arttıran AVM'ler de yarattığı nüfus ve
trafik yoğunluğu ile ilçenin temel çevresel sorunları arasında yerini almış
durumda.
Hiç doymayacak gibi görünen rant odaklı uygulamalar ve
onlarca yılın kirliliği arasında sıkışan, nefes almaya çabalayan, temiz havayı
koklamak, suyu yudumlamak isteyen bir kent Gaziemir. Ülkemizdeki tüm kentler
gibi.
Bir yudum İzmir bir nefes Gaziemir istemek en temel yaşam hakkı değil mi?(Evrensel Gaziemir Eki)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder