29 Temmuz 2017 Cumartesi

‘Rant için yakılan ormanlarla Sur’da yapılanlar aynı’ (DİHA)

HDK Ekoloji Meclisi: Ormansız gelecek olmaz
İZMİR – 2. Orman Çalıştayı’nda konuşan Mezopotamya Ekoloji Hareketi aktivistlerinden Güner Yanlıç, “Nasıl orman yangınları ormanlık alanların ranta açılması için bilinçli olarak çıkarılıyorsa, Sur’da çatışmanın olmadığı iki mahalledeki yıkım da aynı mantıkla yapılıyor” dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi’nin gerçekleştirdiği 2. Orman Çalıştayı, konuşmacıların sunumları ile devam etti. “Orman ve ormancılığın insan ve doğa ile tarım üzerindeki etkileri” başlığı altında sunum yapan Orman Mühendisi Besim Sertok, Cumhuriyet tarihinden bu yana orman ve ormancılıkta “Devlet ormancılığı/Devlet kapitalist ormancılığı” olarak adlandırılacak bir isimlendirmenin ortaya çıktığını söyledi.

Devletin ormanları halktan koruması sürecinden halkın ormanları devletten koruması sürecine girilmesini değerlendiren Sertok, 1980 sonrası “Katılım” kavramının öne çıkarılması ile yönetenin halk olduğu izlenimi verilmek istendiğini aktardı.

‘RANT İÇİN YAKILAN ORMANLARLA SUR’DA YAPILAN AYNI’ 

Mezopotamya Ekoloji Hareketi aktivistlerinden Güner Yanlıç da, OHAL süreci ile birlikte çalışma alanlarının daraltıldığını söyledi. Sur’da halen sokağa çıkma yasağının devam ettiğini belirten Yanlıç, “Nasıl orman yangınları ormanlık alanların ranta açılması için bilinçli olarak çıkarılıyorsa, Sur’da çatışmanın olmadığı iki mahalledeki yıkım da aynı mantıkla yapılıyor. Yine Hevsel Bahçeleri’nde de aynı durum söz konusu. Hevsel Bahçeleri’nin ranta açılması gibi çalışmalar, OHAL sürecini kendilerine fırsat olarak kullanan sermaye çevrelerince sürdürülüyor” dedi.

Bölgede ekonomik ve güvenlik nedenleri ile çıkan orman yangınlarıyla karşılaştıklarını belirten Yanlıç, “Bölgedeki orman yangınlarını araştırmak için yaptığımız çalışmada orman yangınlarının çatışmaların yeniden başladığını ve helikopterlerle gerilla alanlarının taranması sonucu çıkma durumuyla karşılaştık. Herhangi bir çatışma olmamasına rağmen ormanlık alanların taranması sonucu yangınların meydana gelmesinin canlı tanıkları olduk” diye ifade etti.

EKOLOJİK GÖÇLER ORTAYA ÇIKTI

Güvenlik politikalarının bölgeye yansıyan önemli etkilerinden birinin de yapılan güvenlik barajları olduğuna dikkat çeken Yanlıç, “Örneğin bununla, Hasankeyf gibi tarihi bir yer baraj suları altında bırakılacak. Bu barajlarla ilgili her ne kadar ‘bunlar sulama barajlarıdır, Türkiye’nin endüstriyel faaliyetleri için yapılıyor’ dense de güvenlik gerekçesiyle bu barajların inşa edilmek istendiğini biliyoruz. Bu nedenlerle ekolojik göçler ortaya çıkıyor. Ekolojik nedenlerle yaşadıkları yerleri terk eden insanlar, güvenlik politikalarının sonucu olarak, yeniden göçe maruz kalmaktadır. Koçerler bunun önemli örneklerinden biridir” diye konuştu.

‘BERGAMA’DA CEMAATİN YAPTIĞINI ŞİMDİ AKP YAPIYOR’


Ardından Evrensel gazetesi Ekoloji muhabirlerinden Özer Akdemir de, “Üç beş ağaç için” konulu sunumunu yaptı. Ekoloji mücadelesi verenlerin mücadele tarzının değişerek büyüdüğünü belirten Özer, çok sayıda bölgede verilen ekoloji mücadelesinden örnekler verdi.

Özer, Bergama’da bulunan ve kayyum atanan Koza Altın Madenine ait madencilik faaliyetinin 8 yıllığına kurulduğunu ancak 18 yıldır sona ermediğini hatırlattı. Cevher olmamasına rağmen çalışmanın sürdürüldüğünü belirten Özer, “Fethullah Gülen Cemaati” ile ilişkisi olduğu gerekçesi ile Koza Altın’a kayyum atandığını ancak yapılanların değişmediğini “Cemaatin ya da FETÖ dediklerinin yaptığını şimdi AKP yapıyor” dedi.

Ekoloji mücadelesinin hukuk ile kazanılamayacağının Artvin Cerattepe’de ortaya çıktığını belirten Akdemir, “Ekoloji mücadelesini hukukla kazanacağını düşünenler yanılıyorlar” dedi.

Çalıştay yapılan tartışmalarla sona ererken, sonuç bildirgesinin daha sonra açıklanacağı belirtildi.
29 Temmuz 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...