13 Aralık 2018 Perşembe

Ekoloji ve sınıf mücadelesi ilişkisi



Partisi Balıkesir İl Örgütü Burhaniye'de ekoloji mücadelesi ve sınıf mücadelesi arasındaki ilişki başlıklı söyleşi gerçekleştirdi.
 Ekoloji ve sınıf mücadelesi iliÅŸkisi
Emek Partisi Balıkesir İl Örgütü tarafından gerçekleştirilen söyleşide ekoloji mücadelesi ve sınıf mücadelesi arasındaki ilişki tartışıldı. Söyleşide konuşan Prof. Dr. Aykut Çoban “Ekolojik mücadele bir sınıf mücadelesidir; sınıf mücadelesi de ekolojik bir mücadeledir” dedi.
‘EKOLOJİ MÜCADELESİ ÖZÜ İTİBARİYLE ANTİ KAPİTALİSTTİR’
Burhaniye Cem Evinde gerçekleştirilen söyleşi de ilk olarak konuşan Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir, kapitalizmin her şeyi meta olarak görmesi sonrası doğayı talana yöneldiğini belirterek, bu talana karşı yerellerde verilen ekoloji mücadelelerinin özü itibariyle anti Kapitalist bir nitelik taşıdığını söyledi.
‘EKOLOJİK SORUNLAR SINIF BAĞLAMINDAN KOPUK DEĞİLDİR’
Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi iken barış imzacıları arasında olduğu için 2017 yılında KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. Aykut Çoban, ekolojik sorunların, ilk bakışta insanlığın tümünü içine alan sorunlar gibi görünse de, toplumsal yapılardan ve toplumsal sınıf bağlamından kopuk olmadığını dile getirdi. Ekolojik sorunlar bakımından toplumsal sınıflar arasında en az üç düzeyde eşitliksizliğin söz konusu olduğunu söyleyen Çoban, eşitsizliğin ekolojik sorunların yaratılması sürecinde başladığını belirtti. Bu eşitsizliğin “ekosistem üzerinde en ağır yükü kimler oluşturuyor?” sorusuyla ilgili olduğunu aktaran Çoban, “Her bir insan ortalama bir Amerikalı kadar karbon ayak izi oluştursaydı, dokuz dünyaya gereksinme duyacaktık” dedi.
‘SORUNA YOL AÇANLA SORUNA MARUZ KALAN ÖZDEŞ DEĞİL’
Ekolojik sorunlardan etkilenme bakımından da eşitsizlik olduğunu dile getiren Çoban, “Her şeyden önce, soruna yol açanla soruna maruz kalan özdeş değildir. Sorunun oluşumunda en az pay sahibi olan emekçi kesimler, örneğin iklim değişmesinin etkilerinden en çok etkilenenlerdir” dedi. Emekçi, yoksul, ezilen kesimlerin ekolojik sorunlardan ve risklerden kurtulma olanaklarının ya hiç olmadığını ya da çok sınırlı olduğunu kaydeden Çoban, bu kesimlerin yaşadıkları semtlerin, havası en kirli yerler olduğuna dikkat çekti.

‘ EKOLOJİK AÇI REÇETE DE EMEKÇİLERE’
Ekolojik sorunların siyasal olarak benimsenen çözüm yollarının yarattığı eşitsizlikler olduğuna da vurgu yapan Çoban, “Hakim görüşler çerçevesinde, ekolojik sorunlar ve etkileri tüm insanlığa mal edildiği içindir ki, haliyle, çözümün gerektirdiği sorumluluk, yük ve maliyet de herkese dağıtılacaktır. Oysa hem soruna yol açmak bakımından hem de etkilerine maruz kalmak bakımından bir eşitsizlik vardır. Ekonomik acı reçeteler gibi, ekolojik acı reçeteler de emekçi kesimlerin önüne konur” diye konuştu.
‘TEMELİNDE KAPİTALİZM VAR’
Tüm ekolojik eşitsizliklerin temelinde kapitalizmin işleyiş mantığının yattığını kaydeden Çoban, “Kapitalist ülkelerde ekolojik sorunların kaynağında, sürekli genişleme üzerine kurulu üretim ve tüketim yapıları vardır. Üretim ve tüketim, kârlılık düzeyinin korunarak sermeye birikiminin sürmesini sağlayacak biçimde örgütlenmiştir. Marx’ın da vurguladığı gibi, kapitalizmde üretilen tüm değer, emeğin ve doğanın sömürüsü üzerine temellenmiştir” dedi.
‘EMEK VE EKOLOJİ MÜCADELESİ TEK BİR DİRENİŞTİR’
Sermayenin doğayı tahrip etmesine karşı emeğin mücadelesinin, emeğin sermaye tarafından sömürülmesine direnişi kadar kaçınılmaz olduğunu belirten Çoban, “Bu iki mücadele, aslında, sermayenin, emeği ve doğayı boyunduruk altına almasına karşı yürütülen tek bir direnişin iki yönüdür. Bu iki mücadele, insanlığın daha ekolojik ve daha insansal gelişme içinde refahı üretmesini sağlayacaktır. Bunun gerçekleşmesi, işçilerin, toplulukların, çevrecilerin ortak ekolojik çıkarlar etrafında bağ kurma ve birleşme yeteneğine bağlıdır. Emeğin sömürüsüne karşı verilen mücadele ile doğanın yağmalanmasına ve sömürülmesine karşı verilen mücadele birbirinden ayrı değildir” dedi.
‘İŞÇİLER VE SENDİKALAR ETKİN ROL OYNAMALI’
Çalışma koşulları, çevre ve sağlıkla ilgili bilinçlenmenin işyeri ortamında başladığını, işçilerin üretim sırasında çevreyi ve sağlığı tehdit eden unsurlarla gün boyu sıkça karşılaştıklarını aktaran Çoban, “Bu bakımdan işyerinde ve fabrika dışında ekolojik bilincin ve yasal düzenlemelerin biçimlenmesinde işçilerin ve sendikaların etkin rol oynaması gerektiği açıktır. “ diye konuştu.
‘SERMAYE İŞÇİLERİ NEDEN AYARTIYOR ?’
Bazen işçilerin çevre önlemlerine karşı çıktıkları örneklere de rastlanıldığını hatırlatan Çoban, “bu durum aslında bir halkla ilişkiler stratejisi olarak belirir. Sermaye çıkarları kamuoyunu inandıracak bir gerekçe değildir. Oysa işçiler eliyle çevre koruma istihdam ve ekonomik büyümenin karşıtı olarak gündeme sokulursa daha inandırıcı görünür. Sermayenin çevre korumaya karşı kendisine ittifak aradığında işçileri ayartmasının nedeni budur” dedi. (Balıkesir/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...