23 Aralık 2018 14:49
Diyarbakır'da gerçekleştirilen 'Yerel Yönetimler Ekoloji
Buluşması'nın sonuç bildirgesinde 'Ekolojik belediyeler istiyoruz' denildi.
Geçtiğimiz hafta Diyarbakır'da gerçekleştirilen "Yerel
Yönetimler Ekoloji Buluşması"nın sonuç bildirgesi açıklandı. Yerel
seçimlerde ekolojik bir belediyecilik siyaseti ortaya koyan adayları görmek
istendiğine vurgu yapılan bildirgede, “Böylesi adaylarla gerekli dayanışmayı
göstereceğimizi taahhüt ederken; doğaya ve kente karşı işlenecek suçlar
karşısında her zaman mücadele içinde olacağımızı ilan ediyoruz” denildi.
LEYLA GÜVEN'E ADANDI
İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi'nde
gerçekleştirilen çalıştaya Mezopotamya Ekoloji Hareketi, DTK Ekoloji Komisyonu,
HDP Ekoloji Komisyonu, Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ve Hevsel Bahçelerini
Koruma Platformu’nun çağrısıyla Ekoloji Birliği, EGEÇEP, İstanbul Kent
Savunması, Yeşil Sol Parti, HDK Ekoloji Meclisinden temsilciler katıldılar. 31
Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel yönetim seçimleri öncesinde
gerçekleştirilen çalıştayda "İklim krizi gerçeği, yerel yönetimlerin rolü
ve politika önerileri", "Alternatif üretim politikaları ve yerel
yönetimlerin rolü", "Ekosistemin ve sucul havzalarının korunmasında
yerel yönetimlerin rolü ve önemi", "Kent ve Kentleşmede yerel
yönetimlerin rolü" başlıklarında tartışmalar yapıldı. Çalıştay, Viranşehir
belediye başkanı seçildikten sonra hapse atılan ve son seçimde HDP'den
milletvekili seçilmesine rağmen cezaevinde tutulmaya devam edilen, halen açlık
grevinde olan Leyla Güven’e adandı.
SEÇİMLERDEN SONRA BELEDİYELER DAYANIŞMA İÇİNDE OLMALI
AKP-MHP faşist iktidarının, kapitalist ve otoriter
yöntemlerle, toplumun demokratik kazanımlarına ve doğaya karşı savaş açtığının
vurgulandığı çalıştayda, kayyum sistemiyle halk iradesine karşı darbe yapıldığı
dile getirildi. 31 Mart yerel seçimlerinde, demokrasi güçlerinin belediyeleri
kazanarak iktidarı geriletmesinin kritik önemde olduğu tespitinde ortaklaşılan
çalıştayda, seçimlerden sonraki dönemde, ülkenin dört bir yanında, demokrasiye
inanan belediyelerin dayanışma içinde olması gerekliliğine vurgu yapıldı.
EKOLOJİK BELEDİYECİLİK ADAYLARI İLE DAYANIŞMA
Çalıştay sonuç bildirgesinde "Ekoloji mücadelesi
yürütenler olarak; ülkedeki hak ve özgürlüklerin gelişmesi, doğa üzerindeki
baskının azaltılması ve merkeziyetçi politikalara karşı yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu doğrultuda mücadele eden partiler
ve adaylarla birlikte çalışacağımızı deklare ediyoruz" denildi. Bildirgede
yerel seçimlerde ekolojik bir belediyecilik siyaseti ortaya koyan adaylarla
dayanışma içinde olunacağının altı çizilirken, "doğaya ve kente karşı işlenecek
suçlar karşısında her zaman mücadele içinde olacağımızı ilan ediyoruz"
denildi.
YEREL YÖNETİMLERDEN TALEPLER
Bildirgede, ekoloji örgütlerinin yerel yönetimlerden
taleplerinden bazıları şöyle ifade edildi;
Sistem belediyeciliğinin dayandığı, yandaşlara sermaye
aktarımının motorize gücü olan asfalt-beton-imar artışı belediyeciliğine karşı,
kentlerdeki inşaat faaliyetleri sınırlandırılmalı hatta durdurulmalı, imar
tadilatlarına kesinlikle son verilmelidir.
Zaman kaybedilmeden kentlerin ekolojik sınırlarını (göl, nehir,
dere, mera, su havzaları vb.) dikkate alan düzenlemeler geliştirilmelidir.
İnsan haklarından olan kent hakkının tanındığı, cinsiyetçi, mülkiyet merkezli
kentleşme yerine, ucuz, sağlıklı, iklimi, doğayı ve barınma hakkını gözeten
kentleşmeyi talep ediyoruz.
Mevcut durumu iyileştirmek için mülkiyet transferi değil,
doğa ve toplumu gözeten, kaynakları doğa ve toplum için harcayan ekolojik bir
belediyeciliğe geçilmesini istiyoruz. Endüstriyel ve kanserli tarım
uygulamalarına karşı, yerel üreticiyi/köylüyü desteklemeli, kendi dinamiklerine
dayanan kooperatiflerin kurulması ve geliştirilmesi için gerekli destek
sağlanarak, kırdaki üreticiler ile kentteki üreticiler arasındaki ilişkileri
geliştirebilecek üretim ve tüketim kooperatiflerinin (gıda, tarım, enerji, vb.
kooperatifler) desteklenmesi, yaygınlaştırılması için yerel yönetimlerin
sorumluluk ve rol üstlenmesini talep ediyoruz.
EKOLOJİK BİR BELEDİYECİLİK İÇİN
Bildirgede ekolojik belediyecilik çözümü için de şu maddeler
sıralandı;
* Belediye kaynakları artık dar bir kesime değil, halka
ve doğaya aktarılması temel şarttır.
* Kaynakların halka aktarılması ile temel ihtiyaç kadar
su ücretsiz verilmeli, ücretsiz toplu taşıma, ücretsiz belediyecilik
hizmetlerine geçilerek sosyal adalet için adım atılmalıdır.
* Tarımın ana vatanı Anadolu ve Mezopotamya için gıda artık
temel bir sorundur. Belediyeler üretici ve kentlinin ortak olacağı
kooperatiflerin kurulmasını örgütlemeli, kaynak ayırmalı, yerel
tohumlarla gıdada kendine yetebilen bir kent modeline geçerek tarım şirketlerine
boyun eğmeden, halkına ucuz, sağlıklı gıda sunabilmelidir.
*Küçük çiftçiliği desteklemek için, tarımda kullanılan
makineler için halkla beraber çalışmalar yapılmalı, belediyeler, araç
ekipmanları için tarım araçları hangarları kurmalıdır. Bu alandaki
kooperatiflerle birlikte hareket edilmelidir.
* Şirketlerin ve tekelci sermayenin ihtiyaçlarına göre
değil, yurttaşların ihtiyaçları önceleyen ve enerji tasarrufunu önemseyen
enerji politikaları geliştirilmelidir. Enerji ihtiyacı kamu ve/ya enerji kooperatifleri
eliyle sağlanmalıdır. Atık üretmeyen bir politika ekolojik belediyecilik ile
mümkündür.
* Yerel yönetimler, kapitalist üretimin ortaya çıkardığı
iklim değişikliğine karşı mücadeleyi sosyal adaleti temel alarak
başarmalı, kömür, petrol, gaz, asfalt ve betona bağımlılıktan kurtaran
politikalar uygulanmalıdır.
* Suyu hapseden ve gasp eden şirket faaliyetleri,
barajlar, maden ocaklarına karşı mücadele yürütülmelidir.
Dere, nehir ve göl yataklarındaki yapılaşmaya karşı
mücadele edilmelidir. Zarar veren uygulamalar sökülüp atılmalıdır. Su
havzalarının korunmasında, halkla beraber politikalar ve pratik uygulamalar
geliştirmelidir.
* Özelleştirme ve taşeronlaştırmaya son verilerek, daha
önce özelleştirilen bütün hizmetlerin geri alındığı, halkçı ve sosyal
belediyecilik anlayışına uygun olarak tüm hizmetlerin, belediye kurumları ve
personeli tarafından yürütüldüğü, hizmetlerin piyasalaştırılmasına ve kâr aracı
haline getirilmesine son verildiği, hizmetlerin halka ucuz, kaliteli ve sürekli
bir şekilde ulaştırıldığı bir yerel yönetimden yanayız.
KADIN EMEĞİ VURGUSU
Bütün bunların başarılmasının eksiksiz temsiliyet,
demokratik katılım ve demokratik uygulama ile mümkün olabileceğine dikkat
çekilen bildirgede, "Kadınların yerel yönetimlerde etkin olması için, eşit
temsilin esas alınması gereklidir. Sosyal, ekonomi ve belediye yönetim
alanlarında kadın emeğinin korunup desteklenmesini talep ediyoruz"
denildi.
Bildirgede, "Ekolojik yaşam için her zaman her yerde
mücadele edecek olan bizler, belediye seçimlerinin demokrasi güçleri tarafından
kazanmasını; doğayı, toplumu gözeten ekolojik belediyeciliğin hayata
geçirilmesinin asıl hedef olması gerektiğini görüyor, halkımızın ve adayların
şimdiden ekolojik belediyeciğin kazanması için çalışmaya başlaması"
çağrısı yapıldı. (İzmir/EVRENSEL)
TAM METİN:
Yerel Yönetimler
Ekoloji Buluşması Sonuç Bildirgesi
15 Aralık 2018
Ekolojik krizin, kayyumların yarattığı
demokrasi krizinin ve siyasi-ekonomik krizin ortasında Mezopotamya Ekoloji
Hareketi, DTK Ekoloji Komisyonu, HDP Ekoloji Komisyonu, Hasankeyf’i Yaşatma
Girişimi ve Hevsel Bahçelerini Koruma Platformu’nun çağrısıyla; Ekoloji Birliği,
Yeşil Sol Parti, HDK Ekoloji Meclisi, EGEÇEP, İstanbul Kent Savunması’ndan
temsilcilerin ve akademisyen Beyza Üstün, Çiftçi-Sen’den Abdullah Aysu
katılımıyla, 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel yönetim seçimleri
öncesinde, 15 Aralık 2018’de Diyarbakır’da, “Yerel Yönetimler için Ekoloji Buluşması” yapıldı.
Buluşmada;
•
İklim krizi gerçeği, yerel yönetimlerin rolü ve
politika önerileri,
•
Alternatif üretim politikaları ve yerel
yönetimlerin rolü,
•
Ekosistemin ve sucul havzalarının korunmasında yerel
yönetimlerin rolü ve önemi,
•
Kent ve Kentleşmede yerel yönetimlerin rolü,
başlıklarında kapsamlı tartışmalar ve öneriler
geliştirilmiştir. Bu başlıklarda kararlaşmalar yaşanmış, demokratik ekolojik
yerel yönetimlerin önemi vurgulanmıştır. Toplantımız Küçükdikili’de örnek bir
belediyecilik ortaya koyan ve Viranşehir belediye başkanı seçildikten sonra
hapse atılan ve şimdi ise halkın oyları ile milletvekili seçilmesine rağmen
tutsak edilen, açlık grevi direnişinde olan
Leyla Güven’e adanmıştır.
Buluşmada, AKP-MHP faşist iktidarının, kapitalist ve
otoriter yöntemlerle, toplumun demokratik kazanımlarına ve doğaya karşı savaş
açmış olduğu vurgulanmış, kayyum sistemiyle halk iradesine karşı darbe yaptığı
tespitini dile getirilmiştir. 31 Mart yerel seçimlerinde, demokrasi güçlerinin
belediyeleri kazanarak iktidarı geriletmesinin kritik önemde olduğu tespitinde
ortaklaşılmıştır. Seçimlerden sonraki dönemde, ülkenin dört bir yanında,
demokrasiye inanan belediyelerin dayanışma içinde olması gerekliliği vurgulanmıştır.
Ekoloji mücadelesi yürütenler olarak;
•
Ülkedeki hak ve özgürlüklerin gelişmesi, doğa
üzerindeki baskının azaltılması ve merkeziyetçi politikalara karşı yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu doğrultuda mücadele
eden partiler ve adaylarla birlikte çalışacağımızı deklare ediyoruz. Bu
kapsamda özgürlükçü, ekolojik toplumun hayat bulduğu, özyönetimi esas alan,
yurttaşların aktif katılımının sağlandığı yerel yönetimlerin oluşturulmasını
zorunlu görüyoruz.
•
Yerel seçimlerde ekolojik bir belediyecilik
siyaseti ortaya koyan adayları görmek istediğimizi, böylesi adaylarla gerekli
dayanışmayı göstereceğimizi taahhüt ederken; doğaya ve kente karşı işlenecek
suçlar karşısında her zaman mücadele içinde olacağımızı ilan ediyoruz.
Ekoloji örgütleri
olarak yerel yönetimlerden taleplerimiz şunlardır:
Mevcut durumda belediyecilik politikaları ile doğa ve
topluma ihanet edilmiş, kentler inşaata doymuştur. Mevcut kentleşme anlayışı
kırsalı yutmakta; suyu, toprağı ve tüm diğer doğa varlıklarını asfalta ve
betona dönüştürmektedir. Bu durum sosyal, ekonomik, kültürel hayatı olumsuz
etkilemekte, iklimsel ve toplumsal krizlere yol açmaktadır. Sistem
belediyeciliğinin dayandığı, yandaşlara sermaye aktarımının motorize gücü olan
asfalt-beton-imar artışı belediyeciliğine karşı, kentlerdeki inşaat
faaliyetleri sınırlandırılmalı hatta durdurulmalı, imar tadilatlarına
kesinlikle son verilmelidir.
Zaman kaybedilmeden kentlerin ekolojik sınırlarını (göl,
nehir, dere, mera, su havzaları vb.) dikkate alan düzenlemeler
geliştirilmelidir. İnsan haklarından olan kent hakkının tanındığı, cinsiyetçi,
mülkiyet merkezli kentleşme yerine, ucuz, sağlıklı, iklimi, doğayı ve barınma
hakkını gözeten kentleşmeyi talep ediyoruz.
Mevcut durumu iyileştirmek için mülkiyet transferi değil,
doğa ve toplumu gözeten, kaynakları doğa ve toplum için harcayan ekolojik bir
belediyeciliğe geçilmesini istiyoruz. Endüstriyel ve kanserli tarım
uygulamalarına karşı, yerel üreticiyi/köylüyü desteklemeli, kendi dinamiklerine
dayanan kooperatiflerin kurulması ve geliştirilmesi için gerekli destek
sağlanarak, kırdaki üreticiler ile kentteki üreticiler arasındaki ilişkileri
geliştirebilecek üretim ve tüketim kooperatiflerinin (gıda, tarım, enerji, vb.
kooperatifler) desteklenmesi, yaygınlaştırılması için yerel yönetimlerin
sorumluluk ve rol üstlenmesini talep ediyoruz.
Bu noktada ekolojik
belediyecilik çözümü için;
1. Belediye
kaynakları artık dar bir kesime değil, halka ve doğaya aktarılması temel
şarttır.
2. Kaynakların
halka aktarılması ile temel ihtiyaç kadar su ücretsiz verilmeli, ücretsiz toplu
taşıma, ücretsiz belediyecilik hizmetlerine geçilerek sosyal adalet için adım
atılmalıdır.
3. Tarımın
ana vatanı Anadolu ve Mezopotamya için gıda artık temel bir sorundur.
Belediyeler üretici ve kentlinin ortak olacağı kooperatiflerin kurulmasını
örgütlemeli, kaynak ayırmalı, yerel
tohumlarla gıdada kendine yetebilen bir kent modeline geçerek tarım
şirketlerine boyun eğmeden, halkına ucuz, sağlıklı gıda sunabilmelidir.
4. Küçük
çiftçiliği desteklemek için, tarımda kullanılan makineler için halkla beraber
çalışmalar yapılmalı, belediyeler, araç ekipmanları için tarım araçları
hangarları kurmalıdır. Bu alandaki kooperatiflerle birlikte hareket
edilmelidir.
5. Kentler enerjiye,
çöpe ve binaya doymuştur. Şirketlerin ve tekelci sermayenin ihtiyaçlarına göre
değil, yurttaşların ihtiyaçları önceleyen ve enerji tasarrufunu önemseyen
enerji politikaları geliştirilmelidir. Enerji ihtiyacı kamu ve/ya enerji
kooperatifleri eliyle sağlanmalıdır. Atık üretmeyen bir politika ekolojik
belediyecilik ile mümkündür.
6. Yerel
yönetimler, kapitalist üretimin ortaya çıkardığı iklim değişikliğine karşı
mücadeleyi sosyal adaleti temel alarak başarmalı, kömür, petrol, gaz, asfalt ve betona bağımlılıktan
kurtaran politikalar uygulanmalıdır.
8. Suyun
ticari bir meta ve stratejik bir silaha dönüştürülmesine karşı suyun tüm
canlılar için erişilebilir kılınıp, su kaynaklarının kullanım süreçlerinin
ekoloji öncelikli ve demokratik katılımcı yöntemlerle yapılması gerekir. Suyu
hapseden ve gasp eden şirket faaliyetleri, barajlar, maden ocaklarına karşı
mücadele yürütülmelidir.
9. Dere,
nehir ve göl yataklarındaki yapılaşmaya karşı mücadele edilmelidir. Zarar veren
uygulamalar sökülüp atılmalıdır. Su havzalarının korunmasında, halkla beraber
politikalar ve pratik uygulamalar geliştirmelidir.
10. Özelleştirme
ve taşeronlaştırmaya son verilerek, daha önce özelleştirilen bütün hizmetlerin
geri alındığı, halkçı ve sosyal belediyecilik anlayışına uygun olarak tüm
hizmetlerin, belediye kurumları ve personeli tarafından yürütüldüğü,
hizmetlerin piyasalaştırılmasına ve kâr aracı haline getirilmesine son
verildiği, hizmetlerin halka ucuz, kaliteli ve sürekli bir şekilde
ulaştırıldığı bir yerel yönetimden yanayız.
Bütün bunların başarılması eksiksiz temsiliyet, demokratik
katılım ve demokratik uygulama ile mümkündür. Kadınların yerel yönetimlerde
etkin olması için, eşit temsilin esas alınması gereklidir. Sosyal, ekonomi ve
belediye yönetim alanlarında kadın emeğinin korunup desteklenmesini talep
ediyoruz.
Sonuç olarak;
31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşecek seçimlerin, yaşama
ekolojik bakış açısının hayat bulduğu, özyönetimci, özgürlükçü, yurttaşların
aktif katılımının sağlandığı, kamusal önceliklerin ve ekolojik çıkarların temel
alındığı ekolojik dönüşümün başlangıcı olması için herkesi göreve çağırıyoruz.
Ekolojik yaşam için her zaman her yerde mücadele edecek olan
bizler, belediye seçimlerinin demokrasi güçleri tarafından kazanmasını; doğayı,
toplumu gözeten ekolojik belediyeciliğin hayata geçirilmesinin asıl hedef
olması gerektiğini görüyor, halkımızın ve adayların şimdiden ekolojik
belediyeciğin kazanması için çalışmaya başlaması çağrısını yapıyoruz. Aksi
takdirde; tek adam, tek merkez iktidarında ekosistem ve toplumsal yapı ciddi
risklerle karşı karşıya kalacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder