Şirketlerin, küçük çiftçinin tohumuna el koymasına önayak
olan Yerel Tohum Yönetmeliğine karşı Danıştay'da dava açıldı.
Özer AKDEMİR
Küçük çiftçinin tohumuna şirketler tarafından el konulmasını
düzenlediği iddiaları ile tepkileri üzerine çeken Yerel Tohum Yönetmeliğine
dava açıldı. Aralarında TMMOB'a bağlı bazı odalar, EGEÇEP, Ekoloji Kolektifi,
çeşitli yerel ekoloji örgütleri, köylü sendikaları ve derneklerin olduğu 25
kurum Danıştay'a yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali için
başvurdu.
TOHUM STRATEJİK BİR ÜRÜNDÜR
Geçtiğimiz günlerde Danıştay'a verilen dava dilekçesinde
Ekim ayının son haftasında Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren tam adı
"Yerel Çeşitlerin Kayıt Altına Alınması, Üretilmesi Ve Pazarlanmasına Dair
Yönetmelik"e karşı dava açan ekoloji, çevre örgütleri, meslek odaları,
köylü sendikaları ve diğer derneklerin konuyla olan ilişkileri sıralanarak dava
ehliyetlerinin olduğu dile getirildi. Tohumun binlerce yıllık tarımsal birikim
sonunda elde edilmiş ortak bir miras olarak tanımlandığı dilekçede, tohumun çok
önemli bir çoğaltma, üretim ve beslenme aracı olduğunun altı çizildi. Tohum
olmazsa tarım ve gıdanın olamayacağının kaydedildiği dilekçede, tohumun aynı
zamanda stratejik bir ürün olduğu için, nitelikli ve kaliteli tohumlara sahip
olanların tarım ve gıdayı kontrolü altında bulunduracağına dikkat çekildi.
ÇİFTÇİNİN ATALIK TOHUMUNA EL KONULUYOR
Genetik kaynak olarak koruma altına alınan tohumların
ticarete konu edilmesi, pazarlanması, üretilmesinin kanun yerine yönetmelikle
düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunun ifade edildiği dilekçede şöyle denildi;
"Tohum gibi genetik zenginlik kaynakları, servetlerin korunması kamu
güvenliği için elzemdir. Bu yönetmelikle çiftçinin ve küçük köylünün analık,
atalık tohumlarına tescil mekanizmasıyla el konulmakta, bu kamusal tohumlar
yönetmelikle özel mülkiyete konu edilmekte, tarımsal üretimde kotalar yolu ile
hem genetik kaynaklar tarım tekellerinin kontrolüne geçmekte hem de tarımsal
çeşitliliğin güvencesi olan yerel çeşit niteliğindeki tohumların kontrol
mekanizmaları kamu denetiminin dışına çıkmaktadır".
İPTAL İSTEMİNİN GEREKÇELERİ
Dava dikeçsinde yönetmeliğin neden iptal edilmesi
gerektiğine dair gerekçeler şöyle sıralandı;
Yönetmelik, dayanağı olan 5553 sayılı kanunun genetik
kaynakların koruma ve kullanma dengesini sağlama amacına aykırı sınırlamalar
içermektedir. Bu nedenle Anayasanın 7, 13 ve 123. maddelerine ve 5553 sayılı
Kanuna aykırıdır.
Genetik kaynakların biçimsel olarak kayıt altına alınması
değil, geliştirilmesi, iyileştirilmesi gerekir. Aksi durumda yerel çeşitlerin
genetik kaynak olarak muhafazası, iyileştirilmesi olanaksız hale gelecektir.
Genetik kaynakların bir kamusal mal olduğunun kabulü ile bu kamu hukukuna tabii
biçimde kullanma koşullarının da düzenlenmesi gerekmektedir.
Genetik kaynaklar özellikleri gereği endüstriyel tohumlar
gibi değerlendirilemez, yerel çeşitler üzerinde kullanım hakkı yaratan
düzenlemelerin yönetmelikle yapılması hukuka aykırıdır. Yönetmelikte yerel
genotiplerin çoğaltımı, yerinde idamesi ve sürdürülebilir kullanımı yerine pazarlanmasına
odaklanılmıştır.
YEREL TOHUMLAR TOPLUMUN VARLIK ZEMİNİDİR
Yerel çeşitler, kamu mülkiyeti rejimine tabii doğal servet
niteliğinde kamusal mallardan olduğundan bu yönetmelik Anayasa'nın 168.
Maddesine aykırıdır. Yerel tohumlar genetik ve biyolojik çeşitliliğin ve bu
anlamda da toplumun varlık zeminidir. Genetik kaynaklar tıpkı su gibi, hava
gibi yaşamsal bir kaynaktır. Toplumun neslinin devamı, ülkenin varlığı, gıdanın
geleceği bu genetik kaynaklara bağlıdır. Bu nedenle stratejik bir önemi vardır.
Kamu güvenliği ile ilgilidir.
Yönetmeliğin genetik kaynaklara yönelik sadece kullanım
yönüyle düzenleme yapması, bu düzenlemenin kanunun koruma kullanma dengesi
amacına aykırı olması, kullanım koşullarının kanunla düzenlenmesi gereği
nedeniyle yönetmeliğin tamamının iptali gerekir.
TOHUMLAR ÜZERİNDE SAHİPLİK DURUMU ORTAYA ÇIKACAK
Kamu mülkiyetine tabii yerel çeşitler üzerinde
"tescil" yoluyla yönetmelikle özel mülkiyet rejimi kurulamayacağının
altının çizildiği dilekçede, başvuru sürecinde alınan çeşitli ücretlerin olayın
ticari boyutundan ziyade yerel çeşitlerin korunması ve üretilmesine odaklanması
gereken başvurucular açısından önemli bir sorun yaratacağı dile
getirildi.
Yönetmeliğin yerel çeşitleri korumaktan ziyade, onları
ticari bir faaliyetin konusu haline getirdiğine vurgu yapılan dilekçede,
tohumlar üzerinde bir sahiplik durumunun ortaya çıkacağı ifade edildi.
Dilekçede, "Oysa ki beklenen, hastalık ve zararlılar açısından gerekli
kontrollerin yapılması koşuluyla yerel çeşitlerin korunması ve çiftçilerin,
köylülerin bunları üretip, satışını serbestçe yapabilmesine olanak sağlanmasıdır"
denildi. dilekçede, yerel çeşitlerin ticaretinin yapılması durumunda uygulanan
10 bin liralık para cezasının güncel miktarla 24 bin lirayı aştığının altı
çizilerek, "bu kadar para cezaları bulunurken, yeni yapılan düzenlemenin
uygulanabilirlik sorunu da göz önüne alındığında, yönetmeliğin niçin
çıkarıldığı sorusu akıllara gelmektedir" denildi.
YÜRÜTMENİN DURDURULARAK İPTAL EDİLMESİ İSTENDİ
Yerel çeşitlerin özel kişi veya kurumlarca kayıt altına
alınmasını sağlamak yerine kamu yararını, biyoçeşitliliğin korunmasını ve gıda
güvencesini göz önüne alarak kamu kurumları tarafından kayıt altına alınması
gerektiğinin işaret edildiği dilekçede, "çiftçilerin, köylülerin kullanmak
istedikleri yerel çeşitlere kolaylıkla ve kamusal yollarla ulaşabilmeleri sağlanmalıdır.
Bu onların hakkıdır ve bu hak kendilerine verilmedir" denildi. Dilekçenin
sonunda yönetmeliğin Anayasa'ya ve çeşitli yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle
yürütmesinin durdurularak iptal edilmesi istendi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder