08 Ağustos 2019 09:12
Madenci şirket siyanürle altın çıkarmanın Atikhisar
Barajı’nı etkilemeyeceğini, 200 bin ağaç kesilmediğini iddia ediyor. Tüm bu
açıklamaları Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey yanıtladı.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Kaz Dağları’ndaki altın madenciliğinin yol açtığı korkunç
görüntüye ve 200 bin ağacın kesilmesine karşı on binlerce yurttaşın yaptığı
yürüyüşün yankıları devam ediyor. Bu büyük tepkiye karşı madenciler ve AKP
yetkilileri ve yandaş medya savunmaya, hatta karşı saldırıya geçti. Yıllardır
hemen her çevre hareketinde dolaşıma sokulan “Bu hareketlerin ardında ülkemizin
kalkınmasını istemeyen dış güçler var” yalanı Kaz Dağları’nda da gündeme
getirildi. Öte yandan şirketin yöneticileri de konuya dair basın açıklamaları
yaparak kendi bakış açılarından meseleyi açıklamaya çalıştı. Madencilere göre
maden sahası Kaz Dağları’ndan 40 kilometre ötede, siyanür kullanılacak liç
alanı Atikhisar Barajı’nın su toplama havzasının dışında, 200 bin ağaç
kesilmesi işi gerçek değil. Tüm bu açıklamaları konunun uzmanı Dr. Eşref
Atabey’e sorduk.
Fotoğraf: Evrensel/Özer Akdemir
O BÖLGEDE BİRÇOK ÇALIŞMAYA KATILDIM
Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey’in Türkiye’de
jeoloji ve tıbbi jeoloji alanında birçok kitabı bulunuyor. Söz konusu maden
sahalarının olduğu yerlerde 2002 yılında jeolojik çalışmalar yaptıklarını, Biga
Yarımadası’nın jeolojik ve ekonomik jeolojisi diye iki yıllık bir projede
çalıştıklarını aktaran Atabey, “Tüm Kaz Dağları ve Biga Yarımadası’nı Atıkhisar
Barajı, çevresi vd. gayet iyi biliyorum. 2007 yılında da bölgenin tıbbi
jeolojik araştırmasını yaptım. Tüm jeolojik unsurların halk sağlığına etkilerini
araştırdım” diye konuştu. Konuya dair henüz yayımlanmamış bir kitabı da
bulunduğunu söyleyen Atabey, maden şirketi yöneticilerinin açıklamalarında
geçen konulara dair yönelttiğimiz soruları yanıtladı.
O TOPRAK 6 YIL SONRA ‘ÖLÜ TOPRAK’ OLUR
1. Bitkisel toprak depolanması ne kadar bilimsel, o toprak
6 yıl sonra gene aynı toprak mıdır?
Bitkisel toprak depolanması dediği, orman altı humuslu,
organik materyalli toprak örtüsü. Ağaçları kesip, kökledikten sonra varsa
üstteki organik kökenli malzemeyi, toprağı sıyırarak, daha sonra maden sahasını
terk ettikten sonra kullanmak amacıyla depoluyorlar. Tabii ki 6 yıl sonra aynı
özelliklerde toprak olamaz. Yağmur suyu ile yıkanma ile hem mineralleri, hem
humus özelliğini yitirir. Orijinalindeki gibi toprağı canlı tutan organizmalar
olmaz. Yani ölü bir toprak haline gelir.
SU HAVZASI ANLAMINI YİTİRİR
2. Su havzaları tanımı, 14 kilometre ötedeki
bir baraja madenin etki etmemesi olası mı? Harita üzerinde su havzası dışında
kullanılan siyanürün sulara etkisi olmaz mı?
Su havzası tanımı dere, çay ve nehirlerin kollarıyla
birlikte kapladığı alan, yani suyu toplama alanı. Siyanürün havza dışında
etkisi muhakkak olacaktır. Özellikle kireçtaşı kayaları karstik, boşluklu olur.
Su havzası dışında bile olsa, yer altı su yolu, boşluklarla dere ve nehri
kirletebilir. Havaya siyanür karışması durumunda zaten su havzası anlamını
yitirmiş olur.
BÖLGE AKTİF DEPREM KUŞAĞINDA
3. Jeomembran örtüsünün sızdırmazlık meselesi ne kadar
güvenilir?
Jeomembran çok iyi olsa bile sızdırmazlık güvenliği her
zaman risklidir. Maden sahası Türkiye’nin en aktif deprem kuşağı içinde yer
almaktadır. Sarsıntılarda membran havuzları, atık çamur havuzları
etkilenecektir.
KAZ DAĞLARI BİR DAĞ SİLSİLESİNİN ADIDIR
4. Kaz Dağı’na 40 kilometre uzaklıkta olması meselesi ne?
Burası Kaz Dağı zirvesinin 40 kilometre kuzeyinde
Çanakkale-Çan yolu üzerindeki Kirazlı köyü civarında. Kaz Dağları denildiğinde
sadece tepe anlaşılıyor. Kaz Dağları güneyden Küçükkuyu-Altınoluk’tan başlar,
kuzeydoğuya doğru uzanarak Çan-Yenice-Kalkım’a kadar devam eder. Kaz Dağları
bir dağ silsilesinin adıdır. Kaz Dağları’nın kuzeyinde demek ancak yanıltma
içindir. Toros Dağları denilince ne anlaşılıyorsa yani Muğla’dan başlayıp ta
Hakkari’ye oradan İran Elbruz Dağları’na uzanan dağ silsilesi anlaşılıyorsa Kaz
Dağları da aynı anlamı taşır.
TOPRAK KALMIYOR
5. Ağaçlar kesildikten sonraki fotoğrafla toprak
sıyrıldıktan sonraki fotoğraf farklı diyorlar. Her ne olursa olsun oradaki
orman ekosisteminin yok edilmiş olduğu gerçek değil mi?
Ekosistem tamamen yok oluyor. Toprak kalmıyor. Yer altı
suyu azalıyor, yok oluyor, kirleniyor. Çevredeki ağaçlar kuruyor, maden
çevresinde asit maden drenajı dediğimiz asidik sular oluşuyor. Bu asidik sular
tüm canlı yaşamını tehdit ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder