9 Ağustos 2019 Cuma

Sıfırı tüketen AKP doğanın talanına girişti


 09 Ağustos 2019 08:58


AKP Hükümeti doğal yaşam alanlarını bir bir sermayenin yağmasına açıyor. En son 200 bin ağacın kesilmesiyle gündeme gelen Kaz Dağları’ndaki talan, ülkenin dört bir yanında sürüyor.

Sıfırı tüketen AKP doğanın talanına girişti
Özer AKDEMİR
İzmir
AKP Hükümeti’nin çevre talanına dönük artan uygulamaları, tepkilerin de artmasına neden oldu. Altın madencileri tarafından 200 bin ağacın kesildiği Kaz Dağları’nda on binlerce yurttaş doğa talanına karşı yürüyüş yaptı. Dört bir yanı JES’lerle çevrili olduğu için adeta nefes alamayan Aydınlılar yeni jeotermal ihalelerine karşı meydanlara çıktı, ihale yapılan Kaymakamlık binası önünde nöbete başladılar. Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı’nın su tutmaya başlaması, 12 bin yıllık kentin kadim kayalarının dinamitlerle uçurulması, dünyanın en temiz gölleri arasında gösterilen Salda Gölü’ne millet bahçesi yapılması planı, Ege Bölgesi’nin yaşam kaynağı Murat Dağı’nda altın madenciliği girişimi, Fatsa-Ünye arasındaki gittikçe büyüyen altın madeni, hedefteki Munzur dağları…
AKP'NİN ELİNDE TEK SERMAYE DOĞA KALDI!
Bir çırpıda sayabildiğimiz bu sorunları çoğaltmak mümkün. Gittikçe de artıyor. Sorunlara karşı mücadeleler de paralel oranda gelişiyor. Peki neden son dönemde bu kadar arttı bu doğaya yönelik saldırılar. Hemen hemen yanıt ortak; “AKP’nin sermayeye kaynak aktarımı için doğayı metalaştırmaktan başka elinde bir şey kalmadı”. Öte yandan ülkemizde kapitalizmin içinden geçtiği ve her geçen gün derinleşen krize karşı yağmacı-talancı sermayenin “krizi boşa harcamamak” politikası da var bir yanda. AKP krizi doğanın talanına çevirmekte kararlı görünüyor. Tek hesaplayamadığı şey aslında tek korktuğu şey; halkın tepkisi, ya da “yeni bir Gezi”…

Fotoğraf: Evrensel
KAZ DAĞLARI’NDA TALAN VE EKO KIRIM
Kaz Dağları’nda altın işletmeciliği girişimi 10 yılı aşkın bir tarihi geçmişe sahip olsa da son birkaç yıldır bu girişimlerin kiminde işletmeye geçme aşaması, kimisinde de ÇED süreçleri devam ediyor. Örneğin Lapseki Şahinli’de birkaç yıldır altın işletmeciliği yapılıyor. Dağın 40 farklı yerinde altın işletmeleri için ruhsatların verildiği, izinlerin çıktığı iddiaları var.
ÇANAKKALE SU HAVZASINDA ALTIN MADENİ
Kanadalı Alamos Gold şirketinin taşeronu Doğu Biga Madencilik tarafından işletilmek istenen Kirazlı Altın Madeni Çanakkale kent merkezine 25 km uzaklıkta. Kentin içme suyunu sağlayan Atikhisar Barajı ise bu madene kuş uçuşu 14 km uzaklıkta. Tıpkı İzmir Efemçukur Altın Madeni gibi, tıpkı Artvin Cerattepe altın-bakır madeni gibi kentin su havzasında, siyanür liçi yöntemi ile bir madencilik faaliyeti için şirket gün sayıyor. ÇED raporunda 40 bin ağacın kesileceği söylenirken 200 bin ağacın kesildiği, hatta bu rakamın 300 bini aştığı uydu görüntülerini yorumlayan orman mühendisleri tarafından dile getiriliyor. AKP Hükümeti ise kraldan daha kralcı bir tutumla kesilen ağaç miktarını 13-14 bin olarak küçültmeye çalışıyor. Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, şirketin yeterince algı oluşturamamasından şikayet ediyor, on bini aşkın insanın maden sahasına yürümesini ve alana girmesini “CHP’nin işi” olarak daraltmaya çalışıyor.   
ESKİ DEFTERLER YENİDEN AÇILIYOR
Kaz Dağları’ndaki bu korkunç doğa talanı görüntüsü hem buna karşı mücadele edenler hem de bu talanı yapanlar için “eski defterlerin” tekrar karıştırılmasına da yol açıyor. Çevre hareketleri “neden 200 bin ağaç kesilmeden bunu önleyemedik” özeleştirisine, Bergama köylü hareketinden bu yana gelen mücadelenin deneyimlerine yoğunlaşırken, karşı taraf bu hareketi boğmak için en kullanışlı yalanlardan birisini “Alman Vakıfları-dış güçler” iftirasını gündeme sokmak, tekrar köpürtmekle meşguller.
Fotoğraf: DHA
SALDA GÖLÜNE MİLLET BAHÇESİ
AKP Hükümeti dünyanın en temiz beşinci gölü, Türkiye’nin en temiz gölü olan Burdur Yeşilova’daki Salda Gölü’nü kirletmek için de kolları sıvamış durumda. Mars yüzeyinde bulunan toprak yapısıyla benzer özellikler taşıyan Salda, bembeyaz kumsalları nedeniyle “Türkiye’nin Maldivleri” olarak da biliniyor.  Salda, aynı zamanda dünyanın en derin üçüncü, Türkiye’nin en derin gölü ve 110 farklı kuş türünün yaşam alanı. Başka bir ülkede olsa ayakla bile basmanın yasaklanacağı bir doğa harikası Salda’ya, AKP “millet bahçesi” yapmak istiyor. Bu projenin ortaya çıkmasının ve tepkilerin ardından AKP Hükümeti yine yalana sarıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, millet bahçesi projesi ile Salda Gölü'ne gelen vatandaşların bungalov evlerde, kafeteryalarda dinlenebileceğini, yürüyüş yollarında gezebileceğini ve 44 kilometrekare olan göl yüzeyiyle birlikte 295 kilometrekarenin korunacağını ileri sürdü. Salda gibi bir doğa harikası olan Trabzon Uzungöl’ün benzer şekilde yapılaşmaya açılmasının ardından ortaya çıkan görüntü, eğer proje yaşama geçerse Salda’nın da aynı şekilde olacağı endişelerine neden oluyor. Gerçekten de Bakanın “Çivi bile çakılmayacak” dediği Salda Gölü’ne yapılacak olan yapılara bakıldığında bu endişenin ne kadar da haklı olduğu görülüyor. Salda Gölü’nde inşa edilecek yapılar; 1 kıraathane binası, 1 sağlık binası, 2 yönetici binası, 2 satış binası, 1 oturma binası, 1 mutfak, 1 bulaşıkhane, 2 kafe, 2 mescit, 6 büfe, 4 giyinme birimi, 4 tuvalet!..
AKP’nin Salda'ya, millet bahçesi yapma projesinin ihalesi 31 Temmuz’da yapılırken, Burdurlu 5 yurttaş bu projeye dava açtı. Isparta İdare Mahkemesi verdiği ara kararda ihale ile ilgili tüm belgeleri Bakanlıktan istedi. Mahkemenin bu ara kararı Salda’nın geleceği açısından yaşamsal önemde.
Fotoğraf: İnanç Yıldız / EVRENSEL
HASANKEYF BOĞULUYOR!
Ilısu Barajı su tutmaya başlaması ile birlikte 12 bin yıllık Hasankeyf için son giderek daha da yaklaşıyor. Hükümet sular altında kalacak olan kentteki binlerce yıllık kayaları dinamitlerde patlatmaya devam ediyor. Göstermelik olarak taşınan birkaç tarihi eserin yanı sıra yüzlerce dünya kültür mirası alanına girebilecek anıt ve eser, 12 bin yıllık bir kültür ömrüne 50 yıl biçilen bir barajın sularına teslim edilmek üzere.


Fotoğraf: Evrensel/Özer Akdemir
EGE'NİN CAN DAMARINA ALTIN MADENİ
Şu sıralar ülke gündemine gelen bir başka çevre olayı ise Murat Dağı’nda yapılmak istenen altın işletmeciliği.  Murat Dağı Gediz Havzası, Büyük Menderes Havzası ve Sakarya Havzasının birleştiği noktada, bulunan Murat Dağı, bu üç havzayı da besleyen suları da kaynağı. Gediz, Büyük Menderes, Banaz Çayı ve Porsuk Çayı Murat Dağından doğmakta. Yani dağ bir su deposu gibi. 200 binin üzerinde nüfusa sahip Uşak Şehir Merkezinin, Gediz ilçesinin, Banaz İlçesinin ve dağın çevresindeki onlarca köyün içme ve kullanma suları Murat Dağından gelmekte. Bu üç havzadaki tüm tarım arazileri murat dağından gelen sularla beslenmekte. Murat Dağı’ndan çıkan sular üç havzada birçok ilin topraklarından geçmekte, buralarda sulama, kullanma ve içme suyu olarak kullanılmakta. İşte böylesine hassas ve milyonlarca insanın yaşam kaynağı olan suyun kaynağı bir dağ da altın madeni kurmak için onlarca sondaj kuyusu açılmış durumda. Bu talan girişimine karşı açılan davada bilirkişi keşfi ise önümüzdeki günlerde 19 Ağustos tarihinde yapılacak.

Fotoğraf: DHA
AYDINLI JES NÖBETİNDE
Dört yanı jeotermal enerji santralleri ve kuyuları ile çevrelenmiş, bu JES'lerden çıkan gazlar nedeniyle kapı pencere açamaz duruma gelmiş, "dağlarından yağ, ovasından bal akan kent" iken şimdi "çürük yumurta kokulu kent olarak anılmaya başlanmış Aydın'da, 64 yeni jeotermal sahasının ihalesi kentlileri ve köylüleri hareketlendirdi. Bu ihalelere karşı Aydın kent meydanında miting gibi basın açıklaması yapıp mücadele kararlılıklarını ortaya koyan Aydınlılar, ihalenin yapılacağı günlerde ise soluğu kaymakamlık binası önünde aldılar. Düdük ve alkışlarla ihaleyi protesto eden Aydınlıların bu tepkileri mi, yoksa işin içinde dönen başka "Çapanoğulları mı var?" bilinmese de ihaleye ilk iki gün hiçbir şirket girmedi. Aydınlılar yine de ihale şartnamesinde bulunan tuzak maddelerin işlerliğe kavuşmaması için nöbetlerine devam ediyor.
FATSA-ÜNYE'YE BAK KAZ DAĞINI GÖR!
Ordu'nun Fatsa ve Ünye ilçeleri arasında faaliyetlerini sürdüren altın madeninin doğada yarattığı tahribat önlenmez ise Kaz Dağları'nı da benzer bir hale getireceği endişesini haklı çıkarır cinsten. 2012 yılında ilk kazmanın vurulduğu İngiliz Startex ve yerli ortağı Bahar Madencilik yöredeki orman örtüsünü tamamen yok ettiği gibi, çevrede bulunan köylerin içme sularını ve meyve bahçelerini de kurutmaya devam ediyor. Şirket iki ay önce kapasite artışı için ÇED sürecini başlattı. Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) kapasite artışı yapılırsa madenin işletme alanının üç katı kadar büyüyeceğini, 2040 dönüm tarım alanı ve 1400 dönüm kestaneliğin yok olacağını belirterek genişlemenin durdurulması için kampanya başlattı.
Fotoğraf: Zeynel Cebeci / Wikimedia Commons (CC-BY-SA 3.0)
MUNZUR DAĞININ TAMAMI MADEN SAHASI
Dünyanın en temiz su kaynaklarına sahip, doğa harikası, biyolojik çeşitlilik ile eşsiz bir konumdaki, nesli tükendi sanılan Anadolu Parsı'nın yaşadığının kanıtlandığı tek yer olan Dersim Munzur Dağları’nın tamamı maden sahası ilan edildi. 60 kilometre uzunluğundaki Munzur Dağları’nda 145 madencilik projesi bulunuyor. Uzmanlar Munzur'a yönelik bu maden talanı girişiminin bölgenin insansızlaştırılması, kimliksizleştirilmesinin bir parçası olarak değerlendiriyorlar.
İSTANBUL'UN DERDİ DE BÜYÜK
İstanbul mega projelerin mega sorunlarını ile her geçen gün daha çok hissetmeye başladı. Şimdilik dillendirilmese de vazgeçildiğine dönük bir açıklamanın olmadığı Kanal İstanbul Projesi demoklesin kılıcı gibi bölgenin başının üzerinde sallanıyor. Kuzey Ormanları’nı yok eden 3. havalimanının sorunlarına yenileri eklenirken en yetkili ağız Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turan’dan havalimanının yanlış yere yapıldığının itirafı geldi. Trakya'da, Istrancaları talan eden madencilik, taş ocakları, longoz ormanları ile ünlü İğne Ada’ya yapılacağı söylenen üçüncü nükleer santral. Akkuyu'da nükleer santral inşaatı devam ederken, Sinop'ta şimdilik iptal edildiği haberi ile geçici bir rahatlama yaşanmakta.  
HAYVANCILIĞI BİTİREN RES TALANI
Sayfada gördüğünüz başlıklar ilk etapta sayabileceğimiz, şu an da kamuoyunun gündemine oturan ekolojik tahribat noktaları. Bunların dışında Karadeniz'de devam eden HES, Yeşil Yol, Cerattepe altın madeni çalışmaları, Doğu-Güneydoğu'daki termik santraller, İliç Altın Madeni, taş-mermer ocakları, yine Akdeniz'in güzelim dağlarını delik deşik eden mermer şirketleri, İç Anadolu'nun ortasında bozkırın suyunu saatte 216 bin litre tüketen altın madeni, Ege kıyılarında hayvancılığı bitirme noktasına gelen, halkın yaşam alanını işgal eden RES talanı, denizlerde balık çiftlikleri, tarlalara kurulan güneş enerji santralleri...
EKOLOJİ MÜCADELELERİNİN BİRLİK SÜRECİ
Bunların dışında ülkenin hemen hemen her kentinde, ilçesinde, köyünde irili ufaklı çevre sorunları var. Tüm bunlara karşı bugüne kadar bölük pörçük süren ekoloji mücadeleleri ise 2018 Mart ayında kurulan Ekoloji Birliği ile ortak mücadele, güç, eylem birliği ve dayanışma sürecine girmiş durumda.

Kaz Dağları’nı savunma, antiemperyalist bir çevre mücadelesidir

AKP’den Kaz Dağları açıklaması: Kesilen ağaçların yerine başka yere ağaç dikildi

Kanada Komünist Partisi: Kanada tekelleri dünyaya ve insanlara zarar veriyor

5 soruda Kaz Dağları talanı

Salda Gölü'nün milli park olmasına hayır diyen hükümet millet bahçesinde ısrarcı

Hasankeyf’ten Batman’a yürüyüşe geçen HDP'liler gözaltına alındı

Murat Dağı Ege'nin yaşam kaynağı

Aydın’da JES ihalesine katılan olmadı ama tehlike geçmiş değil

ORÇEV'den Fatsa'daki siyanürcü şirketin alanını genişletmesine karşı kampanya

Munzur Dağları’nın tamamı maden sahası ilan edildi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...