03 Ağustos 2019 07:51
Murat Dağı’nda yapılmak istenen altın işletmeciliğine karşı
açılan davada 19 Ağustos’ta yapılacak bilirkişi keşfi öncesi Kütahya Barosu gazetecileri
Murat Dağı’na götürerek maden sahasını gezdirdi.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Ege Bölgesi’nin en önemli ovalarını sulayan nehirlerin
kaynağı Murat Dağı’nda yapılmak istenen altın işletmeciliğine karşı yöre
halkının tepkisi yükseliyor. Altın madeni projesine karşı açılan davada bu ayın
19’unda yapılacak olan bilirkişi keşfi öncesi Kütahya Barosu bir grup
gazeteciyi Murat Dağı’na götürerek maden sahasını gezdirdi.
MADENE MAYIS AYINDA ÇED OLUMLU BELGESİ VERİLDİ
Kütahya Barosu Kent ve Çevre Komisyonu Başkanı Av. Ali İhsan
Bakır ve Avukat Büşra Candan’ın ev sahipliğinde Evrensel, Cumhuriyet ve BirGün
muhabirlerinin yöreye gerçekleştirdiği gezide rehberliği Göynük köyünden Emekli
Öğretmen Mustafa Aksu ve Karaağaç köylüleri yaptı. Yol boyu altın madeni
projesi hakkında bilgi veren Av. Ali İhsan Bakır, Uşak Kütahya il sınırında
bulunan Murat Dağı’nda altın madeninin yaklaşık 10 yıldır gündemde olduğunu,
önce devlete ait olan projenin sonradan özel sektöre devredildiğini anlattı.
Yörede önemli çevre ve sağlık sorunlarına neden olan antimon madenciliği ve
kömür madenciliğinin halen sürdüğüne dikkat çeken Bakır, “Yapılmak istenen
altın madeni yöre açısından tam bir felaket olur. Altın madenine geçtiğimiz
mayıs ayı içerisinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ÇED olumlu
belgesi verildi. Anadolu Export adlı şirket şu ana kadar bölgede 60’ın üzerinde
sondaj kuyusu açmış durumda” dedi.
Fotoğraf: Evrensel/Özer Akdemir
DÖRT BÜYÜK NEHİR MURAT DAĞI’NDAN DOĞUYOR
Murat Dağı’ndan doğan Büyük Menderes, Gediz, Porsuk ve Banaz
Çayı’nın Gediz, Büyük Menderes ve Sakarya havzalarını beslediğine dikkat çeken
Bakır, madenden Kütahya, Uşak, Aydın, Manisa, Eskişehir ve İzmir’e kadar olan
çok geniş bir alanın etkileneceğini dile getirdi. Madenin ruhsat alanının 535
hektarı bulduğunu ve alanın yüzde 95’inin ormanlık olduğunu belirten Bakır, “27
milyonu pasa 4 milyonu cevher olmak üzere 31 milyon tonluk bir taş, toprak,
dinamitlerle patlatılacak. Bölge zaten 1. derece deprem bölgesi. 50
kilometrelik Emet-Simav fayı Murat Dağı’ndan geçiyor. Ayrıca Emet-Gediz fay
hattında büyük depremler yaşandı” dedi. Altın madenciliği sırasında çıkacak
olan tozun tarıma, hayvancılığa, canlı yaşamına büyük zararı olacağını ifade
eden Bakır, “Murat Dağı’nda 142 endemik bitki var ve bunların üç tanesi sadece
Murat Dağı’nda yetişiyor” diye konuştu.
19 AĞUSTOS’TA BİLİRKİŞİ KEŞFİ VAR
Kütahya ve Uşak baroları başta olmak üzere yörede yaşayan 53
yurttaşın da katılımı ile madene verilen ÇED olumlu kararına karşı dava
açtıklarını belirten Bakır, “Yürütmeyi durdurma talepli davamız nedeniyle
mahkeme heyeti 19 Ağustos’ta bilirkişi keşfi yapılmasına karar verdi. Biz bu
keşfe çok iyi hazırlanacağız ve Murat Dağı’nda altın madenciliğinin neden
yapılmaması gerektiğini bilirkişilere anlatacağız. Yöre halkı da madene olan
tepkilerini dile getirecek” dedi. Madene karşı Kütahya’da yapmak istekleri
mitinge valiliğin izin vermediğini ifade eden Bakır, köy muhtarlarına ve
yurttaşlara da kaymakamlıklar tarafından madene karşı gelinmemesi yönünde
baskılar yapıldığını söyledi. Bakır, “Bu tür davalarda barolar ‘Sizin
ehliyetiniz yok’ diye devre dışı bırakılmak isteniyor. Şu ana kadar bize böyle
olumsuz bir karar gelmedi ve biz de ısrarla yaşamı savunmanın, hukuku
savunmanın görevimiz olduğunu söylüyoruz. Sermaye rant peşinde bizler halkın ve
doğanın çıkarları için mücadele ediyoruz.” diye konuştu.
Fotoğraf: Evrensel/Özer Akdemir
MADEN SONDAJLARI SULARI DERİNLERE KAÇIRDI
Ekibe, Gediz ilçesinden katılan Emekli Öğretmen Mustafa
Aksu, dağı karış karış gezdiğini, arıcılık yaptığı için bitkileri ve yaban
yaşamını çok iyi bildiğini belirterek, “Antimon madenine yakın köylerde çok
yüksek oranda kanserler var. Altın madeni bölgenin sonu olur” dedi. Ekibe maden
sahasına en yakın köy olan Karaağaç’tan köylülerin katılımı sonrası madenin
siyanürle sondaj kuyuları, cevher zenginleştirme ve pasa döküm alanı olarak
belirlenen yerler gezildi. Pasaların döküleceği alanın köylerine 360 metre uzaklıkta
olduğunu aktaran köylüler, madenin sondajlarından sonra köy sularının sürekli
daha derine kaçtığını ve yeni kaynak bulmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Fotoğraf: Evrensel/Özer Akdemir
DAĞIN DORUĞUNDA BİLE SONDAJ YAPILMIŞ
Murat Dağı’nın eteğinde yapımı yaklaşık 1.5 yıl önce
durdurulan Küçüksu Barajı maden alanına çok yakın. Köylüler neredeyse
tamamlanma aşamasındaki barajın yapımının neden durdurulduğunu bilmediklerini
söylerken, akıllara “Acaba tıpkı Efemçukuru altın madeni ve Çamlı Barajı
ilişkisinde olduğu gibi altın madeni çalıştırılabilsin diye mi?” sorusu
geliyor. Karaağaç köylüleri ile bölgede, tamamen ormanlık alanda yapılan gezide
onlarca sondaj kuyusunun açıldığı görülürken, sondajların Murat Dağı’nın en
yüksek yerlerinden Asar Kayası’na kadar çıktığı dikkat çekti. Bütün vadiyi
kuşbakışı gören Asar Kayası’nda tarihi ne zaman olduğu bilinemeyen ve bir kısmı
tahrip edilmiş su sarnıçları ve eski yapı izleri de vardı. Gazetecilerin gezisi
Murat Dağı yaylaları ve kaplıcalarında sona ererken, altın madenciliğinin yayla
ve termal turizmine de olumsuz etki yapacağı dile getirildi.
ORMAN OLMAZSA YAŞAM OLMAZ
Karaağaç köylülerinden Ormancılık Kooperatifi Başkanı Şükrü
Aksoy “Bayrağı, vatanı seviyoruz ama ormanı da çok seviyoruz. Bu ormanlar
olmazsa yaşam olmaz buralarda” derken, eski bir maden işçisi olan Ekrem Özkan,
“Karaburun’da, Ödemiş’te cıva madenlerinde çalıştım ben. Son derece sağlıksız
koşullarda. Yunanistan’ın “Bize de zarar veriyor diye şikayet ettiği o madenler
şimdi kapatıldı. Bu altın madeni açılırsa köydeki 35-40 traktörle valiliğin
önüne gidelim, eşyalarımızı oraya yıkalım” dedi. Köylülerden Mehmet Aksu’da
yıllarca kömür madenlerinde çalıştığını belirterek, “Şimdi tekrar madenle burun
buruna geleceğiz. Çocukluğumuzun geçtiği, anılarımızın bulunduğu yerleri delik
deşik ediyor madenciler” diye konuştu.
DEPREM VE SİYANÜR ENDİŞESİ
Köylüler, deprem bölgesinde yaşadıklarını ve bir deprem
durumunda zehirlerin sulara karışacağı endişelerini dile getirdi. Köylüler,
madenin tesisi kurduktan sonra bölgeden ayrılmayacağını ve tıpkı Bergama gibi
başka yerlerden getirdikleri cevherleri bu tesiste siyanürle ayrıştıracaklarını
da düşünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder