24 Ağustos 2019 19:04
Altınoluk’ta düzenlenen Ekofest’te, Kaz Dağları direnişi,
kapitalizmin çevreye tahribatı ve çevre mücadeleleri konuşuldu.
Bu yıl beşincisi gerçekleştirilen Kaz Dağı Ekofest'te
yapılan söyleşide Türkiye'deki ekoloji mücadelesi ve Kaz Dağları direnişi
konuşuldu. Festival 21-24 Ağustos tarihleri arasında Altınoluk'a bağlı Narlı
Köyü yakınlarındaki Darıdere Tabiat Parkı'nda gerçekleştirildi.
Festivalin üçüncü günü gerçekleştirilen Ekoloji mücadelesi
söyleşisinde moderatörlüğü yapan Mehmet Akbulut, ekolojik yıkım ile kapitalist
sistem arasındaki ilişkiye dikkat çekti.
Söyleşinin ilk sunumunu yapan Evrensel İzmir Temsilcisi ve
Ekoloji Birliği Yürütme Kurulu Üyesi Özer Akdemir, Kaz Dağları mücadelesinin
yeni bir mücadele olmadığını belirterek, “Ne yazık ki Kaz Dağları’nda altın
işletmeciliğine ülkenin dört bir yanındaki yurttaşların dikkati 200 bin ağaç
kesildikten sonra çekilebildi. Oysa daha 2010'un başlarında yöre köylüleri bu
mücadelenin içerisine kazanılabilseydi Kirazlı'daki doğa kıyımı
yaşanmayabilirdi” dedi. Akdemir, ülkenin çeşitli yerlerindeki ekoloji mücadelelerini
eko kurgu türünden öykülerle anlattığı Mart ayında Yeni İnsan yayınevinden
çıkan dördüncü kitabı “Doğa ve Direniş Öyküleri”nden öyküler aktarırken,
edebiyatın, şiirin ve sanatın her türünün mutlaka ekoloji mücadelelerini
anlatması, yönünü bu direnişlere dönmesi gerektiğini ifade etti.
“MÜCADELELERİ BİRLEŞTİRMEK GEREK”
Aynı zamanda festivali düzenleyen Kaz Dağı Koruma
Derneği'nin başkanlığını da yapan Ekoloji Birliği Eş Dönem Sözcüsü Süheyla
Doğan sunumunda Kaz Dağlar’ındaki ekolojik sorunlar ve mücadeleleri anlattı.
Kaz Dağı Koruma Derneği ve Ekoloji Birliği hakkında bilgiler veren Doğan,
Ekoloji Birliğinin ülkedeki tüm ekoloji mücadelelerini birleştirmek ve
dayanışma ağını oluşturmak için çaba gösterdiğini ifade etti.
Kaz Dağları ve çevresindeki ekolojik yıkım projeleri ve
tehditler hakkında bilgiler veren Doğan, bu tehditleri şu başlıklar halinde
sıraladı:
“Altın Madenciliği-Metalik Madencilik, Termik Santrallar,
Kömür Ocakları, Baraj Projeleri, RES Projeleri, JES Projeleri, Derin Deniz
Deşarjı Projeleri, Eski Çöplükler, Yoğun Yapılaşma, Yanlış imar politikaları.”
Kaz Dağları çevresindeki termik santrallerin ve proje
aşamasındakilerin toplam kurulu gücünün 13 bin 600 MW'ı bulacağını ifade eden
Doğan, bunun yörede havanın, toprağın, suyun ölümü anlamına geleceğini
belirtti. Kaz Dağları’nın dört bir yanında işletme ruhsatı olan 40’ın üzerinde
altın madeni projesinin bulunduğunu vurgulayan Doğan, arama ruhsatlarının ise
yüzlerle ifade edilen sayılara ulaştığının altını çizdi. Doğan konuşmasının
sonunda bütün ekolojik saldırılara karşı yerel mücadele örgütlerinin güçlerini
birleştirmesi gerektiği, hukuki fiili direniş süreçleri ile yaşam alanlarının
korunmasının geleceği kurtarmak adına son derece önemli olduğuna dikkat çekti.
BU YILKİ ANA TEMA: GIDA
Ekofest, her yıl Kaz Dağları yöresindeki bir çevre sorununa
veya çözümüne odaklanıyor. 2014’te Mıhlı Çayı üzerinde yapılmak istenen Mıhlı
Barajı’na, 2015’te “ormanların” önemine, 2017’de “toprak” konusuna, 2018
yılında “enerji” konusuna dikkat çeken Ekofest'in bu yılki teması ise
"Gıda". Festivalde konunun uzmanlarının sunumlarının yanı sıra,
çeşitli atölye ve konserler her yıl ekolojistleri ve doğa severler bir araya
getiriyor. (Çanakkale/EVRENSEL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder