TABİATI KORUMA KANUNU
BU HAFTA MECLİSTE
Sinem Uğurlu
Kamuoyunda Tabiat
Kanunu olarak bilinen “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı”
bu hafta meclis gündeminde görüşülecek. Yaşam savunucularının tüm tepkilerine
rağmen hazırlanan tasarı, şimdiye kadar yapılmış korumadan en yoksun düzenleme
olarak ifade ediliyor. “Doğanın talan edilmesinin yasallaşması” anlamına gelen
tasarı metninin tamamında doğanın korunmasından çok ekonomik faaliyetler için
kullanımına vurgu yapılıyor. İşte yasa tasarısının getirdikleri ve
götürdükleri:
KORUMA DEĞİL KULLANMA
“Koruma-kullanma dengesi” ifadesiyle, doğa kaynaklarının asıl
olarak kullanılması amaçlanıyor. Yani ülkenin doğal değerleri
“sürdürülebilirlik” adı altında ekonomik faaliyete açılacak, doğa kaynaklarının
özel kişi ve şirketlere tahsis edilebilmesi kolaylaşacak.
KİMİN ÜSTÜN YARARI?
Tasarı’nın 8. maddesinde “Üstün kamu yararı” ifadesi yer
alıyor. Bu ifade ile doğal alanlara zarar verebilecek birçok yatırımın önü
açılacak. 8. maddenin 4. bendinde yer alan “Çevreye yarar” ifadesine dayanarak
madencilik, enerji, sanayi, tarım, turizm gibi doğaya zarar verebilecek pek çok
yatırım kolaylıkla gerçekleşebilecek. HES’ler, milli park üzerine yapılmak
istenen sanayi tesisleri, maden işletmeleri “Üstün kamu yararı ve stratejik
kullanım” olarak tarif edilebilir ve Bakanlar Kurulu bu yatırımlara izin
verebilir.
DOĞAL KORUMA ALANLARI KALKIYOR
Yasa tasarısında “Doğal Sit” statüsü kaldırılıyor. 6.
maddede “Gerçek veya tüzel kişilerin önerileriyle daha önce belirlenmiş ve ilan
edilmiş korunan alanların sınırlarının değiştirilebileceği, kısmen veya tamamen
farklı statü kapsamına alınabileceği veya koruma kararlarının
kaldırılabileceği” belirtiliyor. Bu, doğal koruma alanlarının artık ‘korumasız’
kalacağı anlamına geliyor.
TEK YETKİ BAKANLIKTA
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tek başına “son sözü”
söyleyebilecek bir konuma getiriliyor. Bu durumda bağımsız görüş verebilecek
bilimsel kurumların ve halkın katılımı engelleniyor. Zaten Tasarı’nın
hazırlanış biçimi de, meslek odaları ve kitle örgütleri tarafından ‘katılımcı’
olmadığı gerekçesiyle eleştiriliyor.
MİLLİ PARKLAR RAFA KALKIYOR
Tabiatı Koruma Yasa Tasarı’nın 57. maddesinde, “2873 sayılı
Milli Parklar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır”ifadesi yer alıyor. Böylece,
doğanın ve yaşam alanlarının talan edilmesinin önündeki son engellerden biri
olan Milli Park Kanunu da ortadan kalkmış oluyor. Örneğin, HES’lere karşı
açılan davalarda Milli Parklar Kanunu önemli bir dayanak oluşturuyordu. bu
kanuna dayanarak pek çok HES hakkında yürütmeyi durdurma kararı çıkıyordu.
Artık, HES şirketlerinin işi mahkemelerde daha da kolay. (İstanbul/EVRENSEL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder