06 Ocak 2017 04:35
Özer Akdemir 2016'nın ekoloji gündemini derledi.
2016’nın son ayları çevre haberleri açısından yine
yoğun bir gündeme sahipti. 2017’ye, OHAL’in ağır baskılarının ve her geçen gün
artan şiddet sarmalının yol açtığı karamsar tabloya rağmen güzel bir
geleceğe dair umudun korunduğu, ekoloji mücadelesinin hiç bitmeyeceğini
gösteren örneklerle girildi.
HER DEVRİN KORUNANI KOZA ALTIN ŞİRKETİ
KASIM 2016: İstanbul-Çanakkale Otoyol Projesi’nin
binlerce sayfayı bulan ÇED raporunda yer alan bir ifade ülkede yıllardır
tartışılan ÇED gerçeğinin bir başka örneği oldu. Kasım 2016’nın ilk günlerinde
yer alan habere göre ÇED raporunda, proje çevresindeki korunması gereken
alanlardan bahsedilirken yüzlerce kilometre ötedeki bir milli park, projenin üç
kilometre ötesinde olarak gösterilmişti! Çanakkale Savaşlarının geçtiği
alanlardan Bolayır Yıldız Tabyası da bu ÇED raporundaki bilgilere göre tam
otoyolun ortasında kalıyordu.
12-13 yıl süren AKP-FETÖ ortaklığı sürecinde en çok
palazlanan şirketler arasındaki KOZA Altınla ilgili iki değişik haber 2016’nın
son aylarında gündeme geldi. Gülen Cemaatine yakınlığı ile bilinen İpek
ailesinden alınıp FETÖ operasyonları sürecinde TMSF’ye devredilen Koza Altın
Şirketi, kayyım atanması süreci gibi kısa bir geçiş dönemi dışında en çok
kollanan-korunan şirketlerden birisi idi. TMSF’ye devredildikten sonra şirketin
yine eskisi gibi korunup kollandığı şirketin iki işletmesine daha çevre izni ve
lisans belgesi verilmesi ile gün yüzüne çıktı. Şirkete yönelik bu
koruyup-kollama sadece izinlerle kalmadı. Daha önce çıkarılan vergi affına
dayanılarak, AKP-FETÖ çatışması sürecinde şirkete kesilen 900 milyon TL’ye
yakın cezanın 833 milyon 737 bin 760 TL’si affedildi!.
İZMİR’İN EKOLOJİ GÜNDEMİ
Çevre düzeni ve imar planlarında “tarım ve orman alanı”
olarak geçen Çerkezköy-Silivri arası ile Tekirdağ Vize yakınlarındaki iki
bölge’nin “Enerji Üretim Alanı” ilan edilerek termik santraller yapılması
çalışmalarının yankısı İstanbul’dan da duyuldu. Ekoloji örgütleri tüm dünyanın
fosil yakıtlardan vazgeçtiği bir süreçte, büyük ekolojik maliyetleri olan bu
projelere karşı harekete geçtiler.
2016’nın son aylarında ise ekoloji gündemi İzmir’lilerin daha çok Basmane Çukuru denilen eski garaj alanı ve Kültürpark’a yönelik yeni projelere karşı mücadelesi ile geçti. 18 yıldır yılan hikayesine dönen Basmane Çukuru’nun AKP’ye yakınlığı “aşk” derecesine varan Sancak Grubunun Folkart inşaatına verilmesi sonrası ortaya konan gökdelen projeleri İzmirlileri isyan ettirdi. İzmirliler projelere ‘kentin göbeğinde kazıklar’ ve “İzmir’in mezar taşları” yorumları yaptılar. Kültürpark’ın yeni bir proje ile inşaat alanı haline getirilmek istenmesi ile eş zamanlı olan Folkart gökdelenleri projesi, gökdelenlere yüzde 30’u İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) hizmet birimleri olması şartı ile izin veren İBB’nin bu tutumuna tepkileri de beraberinde getirdi. İzmir’deki birçok meslek ve ekoloji örgütleri kurdukları Kültürpark Platformu ile hem Basmane’ye yapılmak istenen Folkart gökdelenlerinin hem de Yeni Kültürpark projesinin geri çekilmesine dönük kampanyalar örgütlediler.
2016’nın son aylarında ise ekoloji gündemi İzmir’lilerin daha çok Basmane Çukuru denilen eski garaj alanı ve Kültürpark’a yönelik yeni projelere karşı mücadelesi ile geçti. 18 yıldır yılan hikayesine dönen Basmane Çukuru’nun AKP’ye yakınlığı “aşk” derecesine varan Sancak Grubunun Folkart inşaatına verilmesi sonrası ortaya konan gökdelen projeleri İzmirlileri isyan ettirdi. İzmirliler projelere ‘kentin göbeğinde kazıklar’ ve “İzmir’in mezar taşları” yorumları yaptılar. Kültürpark’ın yeni bir proje ile inşaat alanı haline getirilmek istenmesi ile eş zamanlı olan Folkart gökdelenleri projesi, gökdelenlere yüzde 30’u İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) hizmet birimleri olması şartı ile izin veren İBB’nin bu tutumuna tepkileri de beraberinde getirdi. İzmir’deki birçok meslek ve ekoloji örgütleri kurdukları Kültürpark Platformu ile hem Basmane’ye yapılmak istenen Folkart gökdelenlerinin hem de Yeni Kültürpark projesinin geri çekilmesine dönük kampanyalar örgütlediler.
RES’LERİN BU TEHLİKESİ İLK KEZ GÖRÜLDÜ
ARALIK 2016: 2016’nın son ayında iki haber diğerlerine
oranla daha çok kamuoyu tarafından tartışıldı. Bunlardan birisi yıllardır
“temiz-yenilenebilir enerji” cümleleri ile adeta pazarlanan rüzgar enerji
santrallerinin (RES) şimdiye kadar Türkiye’de görülmemiş bir tehlikesi ile
ilgiliydi. İzmir’de Çandarlı’ya 2 kilometre uzaklıkta yer alan RES’lerden
birisinin pervanesi kopmuş ve direklere sadece 200 metre uzaklıkta olan
Mavi Ege Sitesi sakinlerinin anlatımları ile adeta faciadan dönülmüştü.
Manisa’nın Turgutlu ilçesi Derbent Mahallesindeki Sabiha
Erturgut İlköğretim Okulunun bahçesindeki yüksek gerilim hattı direği ise ayın
en çarpıcı haberlerinden birisiydi. ‘Bu kadarı da olmaz’ dedirten bir şekilde,
ilköğretim okulu bahçesinin tam ortasında yer alan bu direkten tam 34 bin 500
volt elektrik akımı geçiyordu. Özellikle küçük yaştaki çocuklarda lösemi
riskini arttırdığı bilimsel olarak kanıtlanan bu yüksek gerilim hattının
üzerinde “ölüm tehlikesi” işaretleri vardı ve çocuklar bu direğin tam altında
teneffüs yapıyorlardı.
SULARIMIZI BAKIN KİMLER ÇALIYOR!
Kaz Dağı’nın kalbine, yıllardır termik santrallerin
yarattığı hava kirliliği ile boğuşan Çanakkale’nin Çan ilçesine 25, Edremit
Körfezi’ne kuş uçuşu 20
kilometre uzaklıkta yapılmak istenen Yenice Çırpılar
Termik Santrali, konumu itibariyle hem körfezin hem Kaz Dağı’nın adeta ölüm
fermanı olarak değerlendirildi!
Aralık ayının kuşkusuz en çok tartışılan ekoloji haberi bir
panel haberiydi. Konak Rotary Kulübü tarafından gerçekleştirilen Su
Atölyesindeki panelde Jeoloji Mühendisleri İzmir Şubesi Başkanı Alim
Murathan’ın verdiği bir bilgi ay içerisinde çokça tartışıldı. Murathan
İzmir’deki sanayicilerin yer altından 10 milyonlarca metreküp su çektiğini ve
bu suya bedel vermediğini söyledi. Murathan’ın verdiği örnek ise dünyanın en
zengin şirketleri arasında sayılan, meşrubat devi Coca Cola’nın kullandığı yer
altı suyu ile ilgiliydi. Murathan Coca Cola’nın Kemalpaşa’da bulunan
tesislerinin her yıl 1 milyon metreküp yer altı suyunu ücretsiz çektiği
bilgisini verdi. Aynı etkinliğin öğleden sonraki oturumunda yer alan Coca Cola
yetkilisine bu bilgilerin doğru olup olmadığı yönündeki bir soruyu ise şirket
yetkilisi yerine DSİ 2. Bölge Müdürü Hayati Çelenk yanıtladı; “Kanun böyle”!
Yer altı sularının sanayiciye ücretsiz olmasıyla ilgili tartışmalar bu haberin
ardından bir süre daha devam ederken, AKP’nin sanayicinin yanı sıra çiftçinin
de kullandığı yer altı sularına sayaç takarak ücretlendirme çalışmaları yaptığı
kulis bilgisi olarak gündeme geldi.
Dizi yazımız bitti. OHAL şartlarında girilen 2016’dan
2017’nin daha iyi olacağına dönük hiçbir işaret yok belki ama, Aydın efelerinin
jeotermal santrallerine karşı yükselttikleri direniş, Artvin’lilerin tüm
baskılara rağmen Cerattepe altın madenine karşı gösterdikleri kararlılık,
İstanbul’da, İzmir’de filizlenen kent savunmaları umudun hiçbir zaman
tükenmediğinin, ekoloji mücadelesinin hiç bitmeyeceğinin örnekleri arasında. (BİTTİ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder