19 Ekim 2017 12:55
İzmir'e su sağlayan barajların havzasındaki Efemçukuru altın
madenine karşı açılan davada verilen ikinci bilirkişi raporuna itiraz edildi.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
EGEÇEP, Efemçukuru Altın madeninin kapasite artırımı ÇED
olumlu belgesinin iptali ile ilgili davada verilen ikinci bilirkişi raporuna
itiraz etti. İlk bilirkişi raporunun tam aksine değerlendirmelerin yer aldığı
ikinci bilirkişi raporunu EGEÇEP bir "maden güzellemesi" olarak
yorumladı.
ÇED VE İŞLETME GÜZELLEMESİ
EGEÇEP adına davayı yürüten Avukat Arif Ali Cangı tarafından
İzmir 1. İdare Mahkemesine verilen itiraz dilekçesinde ikinci bilirkişi
raporunun Danıştay'ın bozma gerekçelerini karşılamadığı dile getirildi. Raporun
somut bilimsel verilerle tarafları tatmin eden bir belge olması gerektiğine
dikkat çekilen dilekçede, raporun sanki keşfe gidilmemiş gibi hazırlandığı
ifade edildi. Önceki bilirkişi heyeti tarafından işletmenin karış karış
incelenip örnekler üzerinde analizler yapılarak hazırlanan 107 sayfalık rapora
yönelik ikinci rapordaki yorumların "saygısızca" olduğunun dile
getirildiği dilekçede; "Sunulan Rapor; ÇED raporu ve işletme güzellemesi
niteliğinde bir belgedir" denildi.
‘ADETA BİRŞEYLERİ GİZLEMEK İSTER GİBİ...’
Keşif sırasında bazı yerlerde tekrar numuneler alınması ile
ilgili taleplerin karşılanmadığının ifade edildiği dilekçede, “Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ve davalı yanında katılan Tüprag firmasının vekilleri
‘adeta bir şeyler gizlenmek isteniyormuş gibi’ örnek alınmasına çok sert karşı
çıktılar. Her şey bir yana sırf bu karşı çıkışlara bakarak o işin mutlaka
yapılması gerekirdi” denildi.
KEŞFE NE GEREK VARDI?
Dilekçede “Toplam 7 sayfadan ibaret bilirkişi raporunun hiç
bir yerinde sahadaki gözlem ve incelemelere dayanan bir tespit bulunmamaktadır.
Böyle bir rapor düzenlenecekse keşfe ne gerek vardı?" Bilirkişilerin ÇED
raporu ile şirketin dilekçelerini esas alarak soyut değerlendirmelerle bir
rapor düzenlediği belirtilen dilekçede, "Böylesine zayıf bir raporla
Türkiye'nin 3. büyük kentinin su havzası için büyük risk oluşturan maden
işletmesinin hukuki denetimi yapılamaz" görüşlerine yer verildi.
KEŞİF TURİSTİK SEYAHATE DÖNÜŞTÜ
Keşif sırasında yapılan taleplere yanıt verilmediği,
Danıştayın bozma kararından sonra da sahadan örnekler alınması gerekirken
alınmadığının altının çizildiği dilekçede, "mahallinde yapılan keşifte
dava konusu ÇED raporundaki öngörülerin doğru olup olmadığı, taahhütlere uyulup
uyulmadığı, ÇED olumlu belgesiyle yapılan faaliyetin çevreye etkilerinin somut
biçimde tespiti yapılmamıştır. Bu haliyle yapılan keşif, amacı dışında bir tür
turistik seyahate dönüşmüştür". Bilirkişilerin bu "turistik seyahati"
için mahkemenin belirlediği 10.000 Tl'lik keşif parasının da İzmirliler
tarafından ödendiğini geçerken belirtelim!” denildi.
YENİ HEYETLE YENİ BİLİRKİŞİ RAPORU
Dilekçede “Tüm bu nedenlerden ötürü yeni bir bilirkişi
heyeti oluşturulması, yerinde örnekler alınarak analiz yapılmak suretiyle
yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini
ediliyoruz" denildi.
İLK RAPORA AKLA ZİYAN BOZMA GEREKÇELERİ
Davanın ilk bilirkişi raporu altın madeninin bölgedeki
yeraltı-yerüstü sularını kirlettiğini ortaya koymuştu. Madenci şirketin işini
bir hayli sıkıntıya sokan bu rapor ise akla ziyan gerekçelerle, "raporu
hazırlayan bilim insanlarının İzmir'deki üniversitelerde çalışmaları ve alınan
numunelerin analiz edildiği İYTE laboratuarının akredite olmadığı"
gerekçeleriyle Danıştay tarafından iptal edilmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder