22 Kasım 2012 Perşembe

ACI İNCİR… (Çanakkaledesin)


İzmir Tire ile İncirliova arasında kalan dar vadide kilometrelerce uzanan karayolu önce hafif bir eğimle yükselir, sonra yine aynı eğimle aşağıya doğru iner. Yolun iki yanında yeşilin her tonunun görülebildiği bir renk cümbüşü takip ediyor sizi. Bazen, küçük bir dereyi aşarken koyu yeşil söğütlerin öbeklendiği bir yerden geçiyorsunuz. Narların kırmızısı yanı başındaki elmanın sarısına karışmış. Tüm yol boyunca size arkadaşlık eden zeytin ağacı ise kadim zamanlardan kalmışlığını gururla sunuyor gözlerinize.
Bu neşeli yolun bir de acıklı öyküsü var aslında. Yıllanmış çamların bir bir sökülerek, yerine dikilen incir ağaçlarının öyküsü bu. Ballı lezzetleri, aylarca kendileri için emek verenlerin ağzını tatlandırmıyor bu aralar. Toplanıp, depolarda bekletilen tonlarca incirlerin alıcısı yok!…
SUSKUN KÖYLÜLER
Bu aralar Tire – İncirliova arasında kalan köylere yolunuz düşerse, evlerin altındaki mağaza denilen geniş beton depolarda, incir ayıran suskun köylülerle karşılaşırsınız. Bir yılın emeğini satamadığı için tarlasında çalışan işçinin ücretini bile ödeyemeyen, evlenemeyen, askerdeki oğluna harçlık gönderemeyen köylülerle…
Tire’nin Ortaköy köyünde ilk girdiğimiz depodaki iki kadın aslında köydeki bütün öyküyü özetliyordu. Kovana gelir gibi incirlerin bulunduğu depoya üşüşen bal ve yaban arılarının arasında incir ayıran iki kadın, balın tadı ile özdeşleştirilen incirin bu yıl ağızlarını tatlandırmadığını söylüyorlar. Ellerinin önünde, başının üstünde, incirlerin balından tatmaya çalışan arıların arsız vızıltıları arasında çalışan Hatice Çakır anlatıyor; “Durumumuz çok sakat. İncir para etmiyor. Satacağız ama müşterimiz yok. Bu sene 7 tane işçimiz vardı, 34 gün kaldılar. Kiraz ilçesinden geliyor işçilerimiz.  Onların parasını bile veremedik.”
İnciri kalitesine göre 5’e ayırdıklarını söylüyor Hatice Çakır. Hepsini satıp toplu bir para alabilirlerse bir yılı çıkarabiliyorlarmış. Bu yıl ise uzun süredir yaşadıkları en sıkıntılı yıl olmuş; “Bu sene ilk başta 3-4 lira arasında 1 ton kadar satıldı. Sonra durdu, şimdi alıcı yok”.
İNTİHAR EDEN ARI
Yanı başında incir ayıran Emine Sıncı da geçen yıl 3.5-3.75 liraya sattıkları incire bu yıl hiç alıcı olmamasından yakınıyor.  Tam konuştuğumuz ve depodaki arılardan bahsettiğimiz sırada parmağını arı sokuyor Sıncı’nın. Bir yandan acıdan yüzünü buruşturup parmağında arının soktuğu yerdeki iğneyi çıkarırken, bir yandan da “Arı sanki kendinden bahsedildiğini duydu. Kamerayı görünce de ünlü olmak için canını feda etti” diye şaka yapmaktan da geri durmuyor. Bal arıları birisini soktuktan sonra, iğnesinin ucunda iç organlarının bazılarını da bıraktıkları için ölüyorlar.
- Köylülerden Mustafa Turan Ağustos ayında esen rüzgarların ve kuraklığın bu sene incirin kalitesini düşürdüğünü anlatıyor. İncire bu yıl 2.5 liraya bile alıcı çıkmamış.
Mihnet Kocaoğlu’nun geçtiğimiz yıl 1 ton ürün aldığı bahçesinden bu yıl ancak 400 kilo incir çıkmış. Ülfet Kıvrak ise incirden başka geçim kaynaklarının olmadığını söylerken, “iki dağın arasında kaldığından mı nedir yetkililer bizim köyü görmüyor” diyor. Mülkiye Yüksel’in doğuda askerlik yapan oğlu, para gönderilemediği için izne gelemiyormuş. İki çocuğu olduğunu söyleyen genç anne Nurgül Çakır ise incirleri satamadıkları için geçimlerini sağlamakta çok zorlandıklarından bahsediyor.
BU YIL DA KALDIK BEKAR!
Dünyanın bir numaralı incirini üretmekle övünülen bir yerde, incirin satılamamasının nedenini öğrenmek istedikleri söyleyen Nurettin Yüksel, devlet desteğine ihtiyaç duyduklarını dile getiriyor. 3 yaşındaki torunu Melike’nin 35 derece sıcaklıkta incir topladığını söyleyen Mehmet Kıvrak’ın 56 yıllık yaşamında bu kadar zor durumda kaldıkları başka günleri olmamış. Akrabası İsmail Kıvrak ise 2 yıllık nişanlısı Yasemin’le düğün yapmayı planlarken, incirlerin satılamaması nedeniyle bu yılda evlenemediklerini söylüyor.
Milli gelirin arttığından bahseden hükümeti gelip köylüleri yerinde görmeye çağıran Veli Balcı; “Hükümet tarımı bitirdi. Üreticiler zor durumda. İnsanlar bankalardan kredi alıyorlar. Bunların ödeme günleri genelde bayramdan sonra geliyor. Kimisi başladı. İncirler satılmayınca bu paraları ödeyemiyoruz. İncirlerimiz organik. Bu incir yine de satılmıyor. Satılmamasının tek nedeni hükümetlerin politikaları” diye konuşuyor. Yeğeni Mehmet Ali Balcı ise “Fazla bir şey değil, sadece emeğimizin karşılığını istiyoruz” diyor.
SURİYE KİRİZİ İNCİRİ DE VURDU
Ortaköy’ün komşusu Başköy’de ki incir üreticilerinin durumu da farklı değil. Birkaç hayvanı olduğunu söyleyen bir köylü saman bulamadıklarını, iki balya saman alabilmek için kuyruk beklediğini anlatıyor. Köylüler, Suriye ile olan krizin incirin dış satımında önemli bir azalmaya neden olduğu düşüncesindeler. En büyük alıcılardan olan Çin’in Suriye krizinden sonra alımları azalttığını söylüyorlar.
Dünyanın en büyük incir üreticisi Türkiye’de Tire köylerindeki incir üreticileri kendi deyimiyle kara bir yıl yaşıyorlar. Her kimle konuşsanız emeğinin karşılığını alamamamın verdiği sıkıntıyı, yoksulluğu ve öfkeyi görmeniz mümkün. İncir köylünün ağzını tatlandırmamış bu yıl…
http://www.canakkaledesin.com/?p=1998

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...