Özer AKDEMİR
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel’in Aliağa’da kurulmak istenen termik santrallerle ilgili soru önergesine yanıt veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız elektrik sektöründe uygulanan politikaların esasını rekabete dayalı piyasaların geliştirilmesi oluşturduğunu belirterek, santrallerde kullanılacak yakıtın ve teknolojinin özel şirketlerin tercihinde olduğunu açıkladı. Buna göre, bir şirket kar el
de edeceğini düşünürse dünyanın en geri teknolojisini ve en zararlı yakıtını ülkemizde kullanabilecek!..
ALİAĞA’DA YAŞAM DURABİLİR!
Petro kimya, demir çelik fabrikaları, gemi söküm tesisleri, gübre fabrikası gibi 40’a yakın ağır sanayi kuruluşlarının yoğunlaştığı Aliağa - Foça arasında, bu tesislerin yarattığı çevre kirliliği çok önemli bir sorun halini aldı. Canlı yaşamına olduğu kadar su, toprak ve hava kirliliğinin üst düzeyde olduğu yapılan bilimsel araştırmalarla ortaya konan bölgede, bu kirliliğin önlenmesi ve temizlenmesi ile ilgili çalışma beklenirken, 7 tane birden termik santral yapımı gündeme geldi.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, bölgenin bu hassas durumuna dikkat çektiği soru önergesinde, yapılması planlanan 7 termik santralin Aliağa ve çevresinde telafisi olmayan kirlilik yaratacağını dile getirdi. Bakırçay Havzasının, tarım, turizm, sanayi ve bunlara bağlı ticaret sektörünün canlı olduğu bir merkez durumunda olduğunu belirten Tüzel, “Ağır sanayi tesislerinin yoğun olarak varlığını koruduğu ve yeterince arıtılmadan doğaya salınan atıkların havayı, toprağı ve yer altı sularını kirletmesiyle yaşamın birçok alanında ölümcül etkilere maruz kalan Aliağa'da, kanser vakalarının Türkiye ortalamasının çok üstünde olduğuna dair bulgular çevre ve sağlık örgütleri tarafından yapılan araştırmalarda ortaya konulmaktadır. Çevre örgütleri yaptıkları açıklamalarda, Aliağa'nın geleceğinin de tıpkı Kocaeli, Dilovası'nda olduğu gibi yaşamın durma noktasına gelebileceği uyarısında bulunmaktadır” dedi.
BİZ KARIŞMAYIZ ÖZEL SEKTÖR KENDİ BİLİR!
Tüzel’in “Bölge halkının talebi olan, doğanın ve halk sağlığının korunması için bölgede termik santral yerine temiz ve ekonomik olan rüzgar ve güneş enerjisi gibi seçenekleri değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna Bakan Yıldız imzasıyla verilen yanıtta, “Elektrik sektöründe uygulanan politikaların esasını rekabete dayalı piyasaların geliştirilmesi oluşturmaktadır. Özel sektör tarafından yapılacak olan yatırımlarda kaynak seçimi ve teknoloji seçimi gibi hususlar esasen rekabet şartlarında özel sektör tarafından yapılacak değerlendirmeler neticesinde kendileri tarafından” belirleneceği dile getirildi. Bununla birlikte Bakanlığın ileri teknolojinin kullanımı, yerli ve yenilenebilir kaynakların değerlendirilmesini özendirici politikalar geliştirdiğini ileri sürdü.
HERŞEY ENERJİ İÇİN
Yıldız, 2005 yılında yürürlüğe "Yenilenebilir Enerji Kanunu"nun, 2011 yılı başında yapılan değişikliklerle güncellendiğini ve yatırımcılara ek güvenceler sağlandığını belirtti. Bakan Yıldız’ın ek güvence sağlandığını açıkladığı sektörler arasında, ülkenin neredeyse bütün dereleri üzerine kurulması planlanan küçük HES’ler de var. Yenilenebilir enerji kaynaklarının ülke elektrik üretimindeki payının 2023 yılı itibariyle asgari % 30’a çıkarılmasının hedeflendiğini kaydeden Yıldızın bu hesabı içerisinde kurulması planlanan nükleer santraller de giriyor. HES’lerin yarattığı tahribat, termik santrallerin oluşturduğu kirlilik ve sağlığa etkilerinin yanı sıra, işin içine bir de nükleer santralin getireceği riskler eklenince enerji üretimi için yaşamın ikinci plana atıldığı eleştirileri ön plana çıkıyor.
TEK KONTROL ÇED SÜRECİ
Levent Tüzel’in soru önergesinde yer alan bu santraller ve ağır sanayi kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinde çevreye duyarlı en temiz ve ileri teknolojinin kullanılıp kullanılmadığı sorusuna verilen yanıtta ise ÇED sürecine vurgu yapıldı. Bakanlığın adres gösterdiği ÇED Raporu süreci, bu raporun nasıl-kimler tarafından verildiği, halkın görüşünün dikkate dahi alınmadığı, araştırma, inceleme sonuçlarına göre değil bu işi profesyonel olarak yapan özel şirketler tarafından birbirinin aynı raporlarla geçiştirildiği eleştirileri nedeniyle sıkça gündeme geliyor. Bakan Yıldız termik santrallerde kullanılacak kömürün ülke ekonomisine maliyeti ile ilgili soruya ise kamuya ait ithal kömürle çalışan termik santral olmadığı, özel sektörün kuracağı santrallerdeki maliyet hesabının ise bu şirketlerin sorumluğunda bulunduğu yanıtını verdi.
ALİAĞA’DA YAŞAM DURABİLİR!
Petro kimya, demir çelik fabrikaları, gemi söküm tesisleri, gübre fabrikası gibi 40’a yakın ağır sanayi kuruluşlarının yoğunlaştığı Aliağa - Foça arasında, bu tesislerin yarattığı çevre kirliliği çok önemli bir sorun halini aldı. Canlı yaşamına olduğu kadar su, toprak ve hava kirliliğinin üst düzeyde olduğu yapılan bilimsel araştırmalarla ortaya konan bölgede, bu kirliliğin önlenmesi ve temizlenmesi ile ilgili çalışma beklenirken, 7 tane birden termik santral yapımı gündeme geldi.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, bölgenin bu hassas durumuna dikkat çektiği soru önergesinde, yapılması planlanan 7 termik santralin Aliağa ve çevresinde telafisi olmayan kirlilik yaratacağını dile getirdi. Bakırçay Havzasının, tarım, turizm, sanayi ve bunlara bağlı ticaret sektörünün canlı olduğu bir merkez durumunda olduğunu belirten Tüzel, “Ağır sanayi tesislerinin yoğun olarak varlığını koruduğu ve yeterince arıtılmadan doğaya salınan atıkların havayı, toprağı ve yer altı sularını kirletmesiyle yaşamın birçok alanında ölümcül etkilere maruz kalan Aliağa'da, kanser vakalarının Türkiye ortalamasının çok üstünde olduğuna dair bulgular çevre ve sağlık örgütleri tarafından yapılan araştırmalarda ortaya konulmaktadır. Çevre örgütleri yaptıkları açıklamalarda, Aliağa'nın geleceğinin de tıpkı Kocaeli, Dilovası'nda olduğu gibi yaşamın durma noktasına gelebileceği uyarısında bulunmaktadır” dedi.
BİZ KARIŞMAYIZ ÖZEL SEKTÖR KENDİ BİLİR!
Tüzel’in “Bölge halkının talebi olan, doğanın ve halk sağlığının korunması için bölgede termik santral yerine temiz ve ekonomik olan rüzgar ve güneş enerjisi gibi seçenekleri değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna Bakan Yıldız imzasıyla verilen yanıtta, “Elektrik sektöründe uygulanan politikaların esasını rekabete dayalı piyasaların geliştirilmesi oluşturmaktadır. Özel sektör tarafından yapılacak olan yatırımlarda kaynak seçimi ve teknoloji seçimi gibi hususlar esasen rekabet şartlarında özel sektör tarafından yapılacak değerlendirmeler neticesinde kendileri tarafından” belirleneceği dile getirildi. Bununla birlikte Bakanlığın ileri teknolojinin kullanımı, yerli ve yenilenebilir kaynakların değerlendirilmesini özendirici politikalar geliştirdiğini ileri sürdü.
HERŞEY ENERJİ İÇİN
Yıldız, 2005 yılında yürürlüğe "Yenilenebilir Enerji Kanunu"nun, 2011 yılı başında yapılan değişikliklerle güncellendiğini ve yatırımcılara ek güvenceler sağlandığını belirtti. Bakan Yıldız’ın ek güvence sağlandığını açıkladığı sektörler arasında, ülkenin neredeyse bütün dereleri üzerine kurulması planlanan küçük HES’ler de var. Yenilenebilir enerji kaynaklarının ülke elektrik üretimindeki payının 2023 yılı itibariyle asgari % 30’a çıkarılmasının hedeflendiğini kaydeden Yıldızın bu hesabı içerisinde kurulması planlanan nükleer santraller de giriyor. HES’lerin yarattığı tahribat, termik santrallerin oluşturduğu kirlilik ve sağlığa etkilerinin yanı sıra, işin içine bir de nükleer santralin getireceği riskler eklenince enerji üretimi için yaşamın ikinci plana atıldığı eleştirileri ön plana çıkıyor.
TEK KONTROL ÇED SÜRECİ
Levent Tüzel’in soru önergesinde yer alan bu santraller ve ağır sanayi kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinde çevreye duyarlı en temiz ve ileri teknolojinin kullanılıp kullanılmadığı sorusuna verilen yanıtta ise ÇED sürecine vurgu yapıldı. Bakanlığın adres gösterdiği ÇED Raporu süreci, bu raporun nasıl-kimler tarafından verildiği, halkın görüşünün dikkate dahi alınmadığı, araştırma, inceleme sonuçlarına göre değil bu işi profesyonel olarak yapan özel şirketler tarafından birbirinin aynı raporlarla geçiştirildiği eleştirileri nedeniyle sıkça gündeme geliyor. Bakan Yıldız termik santrallerde kullanılacak kömürün ülke ekonomisine maliyeti ile ilgili soruya ise kamuya ait ithal kömürle çalışan termik santral olmadığı, özel sektörün kuracağı santrallerdeki maliyet hesabının ise bu şirketlerin sorumluğunda bulunduğu yanıtını verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder