22 Kasım 2012 Perşembe

Ağaçlar ayakta ölür!..

http://www.izmirizmir.net/ozer-akdemir-agaclar-ayakta-olur-y2757.html


Özer Akdemir

O da "90" yaşında. Yaşamında ilk kez sanık olarak hakim karşısında. Bakın hangi gerekçeyle…

“Ağaçlar için uğraştı. Ağaçlar gibi yaşadı. Ayakta ölmek istiyor”

20 Kasım 2012 Salı günü ülkenin iki farklı yerinde görülen iki ayrı dava ertesi gün gazetelerde kendine yer buldu. Her iki davada da yargılananların çoğunluğu 85-95 yaş arası kişilerdi. Bu davalardan birisinde yargılanan iki kişi yataklarında, kamera karşısında, çay kahve eşliğinde, ‘paşa keyfi’ yaparak ifade verdiler. Haklarındaki suçlamalar “darbe yapmak, binlerce insanın ölümünden sorumlu olmak, işkence gibi insanlık dışı muamelelere maruz bıraktırmak… vs”. Dikili’de görülen öbür davada yargılanan ve 90 yaşının fiziksel etkilerine rağmen mahkeme salonuna gelerek ifadesini veren diğer kişinin ‘suçu’ ise “altın madeninin yüzlerce ağacı kesmesini fotoğraf makinesi ile görüntülemeye çalışmak”!..

90 YILIN İLKLERİ

Dikili Adliyesinin kapısından girerken kendisini tanıyan polislerin ayağa kalkıp “Hoş geldiniz Hayrettin bey” dedikleri kişi 90 yaşındaki Hayrettin Karaca. Ülke kamuoyunda erozyon, ağaçlandırma ve çevre deyince ilk akla gelen, uyandırdığı sempatinin yanı sıra, özellikle üst yönetimindeki yapılanması nedeniyle ‘sermayenin çevre örgütü’ olmakla da eleştirilen TEMA Vakfı’nın kurucusu ve onursal başkanı. Adliye içinde üst kattaki mahkeme salonunun merdivenlerinden ağır ağır çıkarken, koluna girerek kendisine yardım eden TEMA Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Duygu Kutluay’a; “Heyecanlıyım biraz. İlk defa sanık olarak bir mahkemeye geleceğim. Tanık olmuştum ama sanık olarak ilk defa” diyordu. Karaca’nın yaşadığı bir başka ilk ise altın madencileri tarafından hakarete uğramak ve tehdit edilmek olmuş.

ALTINCIDAN TEHDİT VE HAKARET

Duruşma öncesi kaldığı otelde görüştüğümüz Karaca 90 yıllık yaşamında dünyanın birçok yerindeki altın madenlerini ve tahribata uğrayan doğal alanları gezdiğini belirterek, 2010 Nisan’ın da başına gelen ve “Hiç böyle bir muameleyle karşılaşmamıştım” dediği olayı şöyle anlattı: “Kozak yaylasında TEMA olarak düzenlenen bir toplantıya katıldım. Orada Koza Altın Şirketinin bölgede büyük doğa tahribatı yaptığı söylendi. Ben o maden için kesilen ağaçları görmek istedim. Giderken doğadaki tahribatın büyüklüğü beni çarptı. Hemen inerek yolun etrafındaki bu tahribatı fotoğraf makinesi ile çekmek istedim. Bu arada üç tane araçla etrafımızı çevirdiler. Bunlardan birisinden çıkan bir kişi, buradan öteye gidemeyeceğimiz söyledi. Ben, ‘Kaybolan doğayı ve tahrip edilen ekosistemi görmek için buradayım” dediğimde sert bir şekilde “Yeter artık. Seni ihtiyarlığına bağışladım daha uzatırsan gerekeni yaparım, haberin ola” dedi. Yanındaki üç kişi de üzerime yürüyünce bir tatsızlık çıkmasın diye dönmek zorunda kaldık”.

YAVUZ HIRSIZ

Bu olayın ardından altın şirketi Karaca ve yanındaki kişilerden ikisi hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçlamasıyla bir de dava açmış. Hayrettin Karaca bunu mahkemede “Yavuz Hırsız ev sahibi bastırmak istiyor” diye niteledi. Karaca’nın 2012 Alternatif Nobel Ödülü alacağının duyulmasının ardından şirket apar topar ona yönelik suçlamasından vazgeçerken, o hakime “onların bağışlamasına ihtiyacım yok” diyordu. Karaca, duruşma sırasında başına gelenleri, duygu kırıklıklarını anlatırken “Ben yaşamımı doğaya adamış biriyim. Kendim için değil ülkem için üzülüyorum” dedi.

Karaca, kendisiyle yaptığımız söyleşide TEMA Vakfını nasıl kurduklarını, nasıl gelişip uluslar arası bir güç haline geldiğini ve vakfın geleceği ile ilgili düşüncelerini de anlattı. Vakıf Başkanlığını bırakırken yaşadığı düş kırıklığını da üstü kapalı şu sözlerle ortaya koydu; “Gençler görev alsın istedim ama benden iki yaş küçük birisi göreve geldi”.

SORUMLU SERMAYE

Ülkenin en önemli tekstil sektöründen birisinin de kurucusu olan Karaca, açık yüreklilikle dünyadaki ekolojik yıkımdan sermayenin sorumlu olduğunu söylerken, bu yıkımı durdurmanın yolunu ise eğitim ve bireysel bilinçlenmede görüyordu. “Sen, ben, biz durdurabiliriz bunu. Marka giymeyerek, gereksiz tüketmeyerek, dilimize sahip çıkarak..” Karaca bunları söylerken gömleğinin tersyüz edilmiş yakasını ve aşırı yıkamadan kaynaklanan yırtılmaları gösteriyordu. Dilin bir ulusun varlığı ve bağımsızlığı için temel koşul olduğunu, Türkçenin yabancı sözcüklerden arındırılmasın önemini sıkça tekrarlarken, kendi ana dillerinde eğitim yapmak isteyen Kürtlerin taleplerine ise “Ana babaları öğretsin çocuklara. Ama okullarda öğretilmesine karşımı” sözleriyle karşı çıkıyor.

YAPTIKLARI TEMA’NIN ANLAYIŞINA AYKIRI

Karaca, TEMA Vakfının özellikle ağaçlandırma ve erozyonla mücadele için kurulduğunu söylerken, diğer çevre sorunları ile ilgili duyarsız kaldığı noktasındaki eleştirilere bu şekilde yanıt veriyor. Vakfın kurulduktan sonra para ihtiyacını gidermek için birçok kesime “el açıldığını” söyleyen Karaca, “Bu kişilerden paralar geldi. Sonra bunlar bağışçı olarak mütevelli heyetine girdiler. Asıl olan TEMA’nın savunduklarıdır” diyor. Loç Vadisinde HES kurmak isteyen, buna karşı çıkanlara da ben “TEMA’nın kurucularındanım” diyen Orya Enerji patronu ile ilgili şunları söylüyor, “bu kişi ben böyle bir şey yapacağım TEMA bana sahip çıksın diyor. Öyle bir şey olamaz. Bir kere senin yaptıklarınla TEMA’nın anlayışı birbirine zıt”.

Karaca, TEMA’yı ekolojik sistemin tahribi karşısında bir dünya kurtuluş hareketi gibi gördüğünü, gelecek nesillerin bunu mutlaka başaracağını söylerken, 90 yaşında, ilk kez sanık olarak çıktığı hakim karşısında da bu inancını yineledi. Yaptıkları darbenin hesabını yataklarında verenlere inat Dikiliye gelerek 90 yaşında dimdik ifade veren Hayrettin Karaca, orada bulunanlara “Ağaçlar için uğraştı. Ağaçlar gibi yaşadı. Ayakta ölmek istiyor” dedirtti…

İlgili haber için tıklayınız
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=498557446845279

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...