22 Kasım 2012 Perşembe

Yaşam talan edildi

  • http://www.evrensel.net/news.php?id=40041
  • AKP’NİN 10 YILLIK ÇEVRE SABIKASI KABARIK
  • Yusuf Gürsucu
  • AKP Hükümeti, 10 yıllık iktidar sürecinde geçmiş hükümetlere rahmet okutacak boyutta doğaya geri dönülemeyecek zararlar vermiştir. Sermayenin birikimi için en az emek sömürüsü kadar doğanın da sömürülmesini büyüterek, saldırılarına dizginsizce devam etmektedir. Aldıkları tüm kararlarda, çıkardıkları tüm yasa ve yönetmeliklerde sadece ve sadece sermayenin çıkarını düşünerek hareket ettiklerini görmemek mümkün mü? Kendi deyişleri ile 2023 yılına kadar iktidarda kalırlarsa, bizlere ne içecek su, ne ekecek toprak ne de barınacak bir ev bırakmayacaklar. 10 yılda doğal yaşam alanlarına, sit alanlarına, tarım alanlarına ve koruma alanlarına yönelik hazırladıkları yasaların ve fiili olarak gerçekleştirdikleri saldırıların 10. yılında bazı hatırlatmalar yapılması yararlı olacaktır.
    DOĞA DÜŞMANI YASALAR
    AKP Hükümeti geçen 10 yılda, Tarım Yasası ile tekelci tarım şirketlerinin önünü tamamen açarken, uygulanan taban fiyat ve kotalarla üretici köylüler adeta köle haline getirilmektedir. Geleneksel tarımın bitirilerek, hibrit ve GDO’lu tohumlarla tekelci tarımın yapılmasını ve birçok tarım toprağının da Etonol ekim sahaları haline getirilmesini sağlamaya çalışmaktadırlar.
    - Tohum Yasası ile bir yanda tohumlarımız dünya tekelleri tarafından patentlenip çalınması sağlanmış, diğer yandan da tohum üretim merkezleri bir bir kaatılmaya başlanmıştır. ABD tarım tekeli Cargill’in tarım topraklarımız üzerine kurduğu fabrikanın kapatılmasına yönelik mahkeme kararlarına ve halkın tepkisine rağmen, AKP hükümetince kuruluşu tamamlatılmıştır. Türkiye’de şeker kurulunda yer alan firma, kamuya ait şeker fabrikalarının kapatılması veya özel şirketlere devirleri ile şeker ve tatlandırıcıda tekel durumuna gelmiştir. GDO’lu tohumun ülkemize girişine öncülük yapan ve bu yolla geleneksel tarımımızın yok olmasına hizmet eden politikaları belirleyen bir pozisyonda faaliyetlerine devam etmektedir.
    - Çıkarılan Maden Yasası ile ülkemiz topraklarının %55 inde maden arama ve çıkarma işleri için yerli ve yabancı yüzlerce şirkete lisanslar dağıtılmıştır. Bergama’da başlayan ve bugün Kaz dağları, Eşme, Niğde, Artvin ve birçok bölgede süren altın madenleri, krom, taş ocağı gibi birçok madencilik faaliyetleri doğamızın ve sularımızın yok olması pahasına işletmeye açılmaya çalışılmaktadır. Gerekli gördükleri hallerde Sultanahmet Meydanında bile maden işletmesi kurabilecekleri süreci hızla örmektedirler.
    - YEK(Yenilenebilir Enerji Yasası) doğal alanlarımızın, özellikle tam koruma ve sit alanlarının içine veya tam ortasına enerji santrallerinin yapılabilmesini sağlamıştır.
    - Zeytin Yasasında yapılan değişiklikler ve yeni yönetmeliklerle zeytinlik alanlar sanayiye açılmış,
    - Kıyı Yasası ile kıyılarımız tam bir talan içine çekilmiştir.
    - Meclis komisyonunda kabul edilen ve meclis gündeminde bekleyen Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Yasası ile artık doğanın talan edilmesi hedeflerinde hiçbir yasal engel bırakmamayı amaçlamaktadırlar.
    - Çimento fabrikaları hemen her bölgede doğayı ve halkın sağlığını tehdit etmektedir.

    SU META HALİNE GETİRİLDİ
    SULARIMIZ HES ve benzeri yatırımlarla doğadan çalınıp sermayenin hizmetine sunuluyor. Tamamen metalaştırılıp, ticari değeri büyütülmek istenen, tüm canlıların yaşamsal kaynağı olan su, erişilmesi güç bir meta haline getirilerek kontrol altına alınıyor. Su, bu yolla Ortadoğu halkları ve Türkiye halkı üzerinde kapitalizme boyun eğmenin aracı haline getiriliyor. Güvenlik vb. nedenlerle yapıldığı ifade edilen bazı barajlar ile Kürt halkı üzerinde bir baskı unsuru haline getirilmek istenen su, bölgede bir silah olarak kullanılmak isteniyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...