28 Kasım 2012 Çarşamba

Çamlar fıstık vermeyince



Kozak Yaylasında bir kır lokantası. Fıstık çamı fabrikasında çalışan 5 işçi kadına ve hayvanlara sığınak olmuş…

Özer AKDEMİR

Kozak Yaylasının ormanları arasında kıvrılarak ilerleyen yol da acıkırsanız Yayla Kafe de mola verin. Bergama’dan Ayvalık istikametinde, Yukarıbey sapağına gelmeden, birkaç yüz metre önce yolun solunda hemen. Etrafında hayvanların özgürce gezip dolaştığı küçük ahşap bir kır lokantası burası. Önünde genişçe bir çardak, şirin

masaları, sandalyeleri var. Biraz ilerde otlayan vahşi at, sürüsünden kaçarak gelmiş, o da burada konaklamış. Lokantanın içindeki kafesteki kuş da, kedi de, dışarıda yeni yavrulamış köpek de bir yerlerden gelerek sığınmışlar buraya. Tıpkı lokantayı işleten Kozak’lı beş kadın gibi…

SIĞINAK

Biz gittiğimizde Emine Şen ve Saliha Uzun’un vardiyasına denk geldik. Vardiya usulü çalışıyor kadınlar lokantada. Vardiyalı çalışmaya alışkınlar. Aslında bu 5 kadın da birer fabrika işçisi. Kozak’ta bulunan çam fıstığı fabrikalarından birisinde işçi olarak çalışan kadınlar, iki yıldır fıstık üretimindeki düşüşün üzerine bu işe başlamışlar. Kozak’ta 3’ü özel, birisi kooperatife ait olan 4 çam fıstığı fabrikası var. Sebebi hala tam olarak belirlenememiş olan çamlardaki hastalık nedeniyle fıstık üretimi düşünce, kooperatifin de desteği ile 5 kadın ekmek paralarını çıkarmak için kır lokantası açmaya karar vermişler.

EKMEK TEKNESİ

Gün ışığının çamların dalları arasından sızarak tahta masamıza vurduğu bir öğle sonrası gittiğimiz lokanta da yemekler kadar sohbette güzeldi. Köy ekmeği, zeytinyağlı kuru fasulye, erişteli pilav, ev yapımı turşu ve yoğurttan oluşan yemeklerimizi masamıza getirirken lokantanın kuruluş öyküsünü şöyle anlatıyordu Emine Şen; “Fıstıklar olmayınca kooperatif başkanına çıktık. Böyle bir iş yapsak destekler misiniz dedik. Sağ olsun onun da desteği ile burayı yaptık. Kerestelerinde, çivisinde her şeyinde emeğimiz var. 5 kadın Mart’tan bu yana işletiyoruz burasını”. Haftanın günlerini kendi aralarında vardiya usulü paylaşan kadınlar, ekmek teknelerinde, evlerinde yaptıkları yemeklerin lezzetinde yemeklerle ağırlıyorlar konuklarını. Hafta sonları özellikle Ayvalık’tan, Bergama’dan gelenler çok oluyormuş lokantaya.

KADINLAR OLMADAN BİRŞEY OLMAZ…

Bakır madenine karşı mücadele eden Kozak Yaylasındaki Çamavlu Köyü’ne gitmeden önce uğradığımız lokantada, yanımızdaki o köyden bir gence Emine Şen şunları diyordu; “Biz altın madenine karşı kahvede yapılan bir toplantıya katıldığımızda sizin köylüler ‘kadınlar da kahveye gelmiş’ diye bizi kınayan sözler ettilerdi. Oysa bizim hor görülecek bir davranışımız yoktu. Biz köyümüzü, toprağımızı savunuyorduk. O zaman Çamavlu’lular sesiz kaldı. Şimdi aynı bela sizlerin de başında. Siz de göreceksiniz kadınlar olmadan bu işin olmayacağını”.

Kır lokantasının hemen ilerisinde bir tepeden, sonbaharın göz alıcı renklerinin tüm güzelliği ile sergilendiği Kozak Yaylasına bakarken, burada altın-bakır madenleri işletilmesindeki vahşeti iliklerinize kadar duyumsuyorsunuz. Taş ocaklarının açtığı yaralar bile Madran Dağı’nın yamaçlarında belli oluyor.

Kozak’ta, mavi bir sisin ardına gizlenmiş sonbahar. Önümüzde, fıstık çamlarıyla dolu yemyeşil bir ova uzanıyor…
http://www.evrensel.net/news.php?id=42212
Fotoğraflar için tıklayınız
http://on.fb.me/TqlHnQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...