Çanakkale
ve bölgesindeki altın madeni çalışmalarına tepkiler çığ gibi büyüyor.
Köylerdeki kadınları bilgilendirmek üzere Bayramiç’in Evciler Köyü’ne giden
Çanakkale Çevre Platformu ve beraberindeki akademisyenler büyük bir ilgiyle
karşılandı.
Köye gelen akademisyenler arasında Çanakkale Çevre
Platformu’nun davetlisi olarak gelen Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Beyza Üstün, Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
Ahmet Atalık ile Prof. Dr. Doğan Kantarcı vardı. Toplantıya, Muratlar,
Kızılelma ve Karaköy’den gelen kadınlar da katıldı.
Düğün Salonu’nda yapılan toplantıya katılım yoğun oldu.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü
Hicri Nalbant kadınlara, “Siz olunca her şey değişiyor. Siz de işin içinde
olunca mücadelenin başarıya ulaşmaması mümkün değil. Bu kadar kalabalık bir
kadın kitlesine hitap etmeyi bir şans olarak değerlendiriyorum. Madenciler
güçlü değil. Onlar sizden korkuyor, halktan korkuyorlar. Yaptıkları işin kötü
bir iş olduğunu bildikleri için korkuyorlar. Ben de onlara buradan
sesleniyorum; sizi burada rahat ettirmeyeceğiz. Geldiğiniz gibi gideceksiniz”
diye konuştu.
Bayramiç Belediye Başkanı İsmail Sakin Tuncer Kurtuluş
Savaşı’nı hatırlatarak, “O dönem ülkemizi topla, tüfekle işgal etmek
istemişlerdi. Şimdi de şekil değiştirdiler. Ülkemizi soymak istiyorlar. Ama biz
pes etmeyeceğiz. Dünya üzerinde çok fazla altın stoku var. Elzem bir ürün de
değil. Sadece süs eşyası olarak kullanılan ve çok küçük bir bölümü tıpta
kullanılan altın için burada bizim hayatımızı mahvedecekler” diye konuştu.
DEPREMDE SİYANÜR YAĞAR
Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nden (ÇOMÜ) Prof. Dr.
Murat Türkeş, bölgenin jeolojik yapısı ile ilgili bilgiler vererek, meydana
gelebilecek deprem ya da heyelan nedeni ile siyanür havuzundaki zehrin, bölge
halkının üzerine geleceğini ifade etti. Türkeş, “Madenlerin kurulmak istendiği
bölge Kuzey Anadolu Fay hattı ve uzantısı fay hatlarının üzerinde bulunuyor.
Ayrıca sizler daha iyi bilirsiniz buralarda kış aylarında ve baharda yağmurlar
nedeni ile heyelanlar olur. Diyelim ki engel olamadık ve altın madeni çıkarma
çalışmaları başladı. Diyelim ki bir süre sonra deprem veya heyelan meydana
geldi. Ne olacak? O atık havuzunda tutulan siyanür, tarlalarınızın
üzerine, sizlerin üzerine gelecek dedi.
KANSER HASTALIKLARI YOLDA
Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Ege
Çevre Platformu (EGEÇEP) Dönem Sözcüsü Prof. Dr. Ali Osman Karababa, altın
madeni ve termik santral çalışmalarının başlaması halinde cilt hastalıkları ve
kanser hastalığının bölgede yoğun bir şekilde görüleceğini ifade etti.
Karababa, “Ülkemizin değişik yerlerinde termik ve altın madeni çalışmaları
neticesinde zarar gören hayvanlar var. Burada da aynı şeyler söz konusu olacak.
Eğer engel olamazsak burada da doğum anomalileri göreceğiz. Hava, su ve besin
yoluyla alacağınız ağrı metaller, cilt hastalıkları, kanser ve doğumsal
anomalilere neden olacaktır” dedi.
İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Atalık da,
“Buradan çıkardıkları altını 300 dolara kendi ülkelerine götürüp, bin 600
dolara bize geri satacaklar. Kazancı onlara 5 bacaklı koyunlar bize kalacak.
Unutmayalım, çocuklarımızın, torunlarımızın, zehirli meyve ve sebze sattığımız
tüm insanların vebali bize kalacak” dedi.
‘SİZ İSTEMEZSENİZ YAPAMAZLAR’
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza
Üstün de yaptığı konuşmasında çevre mücadelesinin aynı zamanda bir gelecek
mücadelesi olduğunu, eğer bölge halkı başta istemezse bu felaketlerin
yaşanmayacağını dile getirdi. Üstün, 2000 yılında Romanya’da yaşanan, Tuna ve
Tizsa nehirlerinde balık ölümlerine neden olan çevre felaketinden fotoğraflar
göstererek bu felaketlerin Türkiye’de ve Çanakkale’de de yaşanabileceğini ifade
etti. Altıncıların rüşvet verdiklerini ifade eden Üstün, “Çocuklarınıza,
eşlerinize iş vermeye hazırlar. Onların işlerini, paralarını almayın. Size
kandırmalarına, sizi bölmelerine izin vermeyin. Unutmayın Gerze’de
Tortum’da istediklerini yapamadılar. Halkın izin vermediği hiçbir yere
giremediler. Kadınların direndiği hiçbir yere giremediler” dedi.
KÖYLÜ KADINLAR MÜCADELEDE
Hatice Karadeniz: Başbakanın bizi duymasını istiyoruz.
Elmalarımızdan biri yere düştüğünde içimiz sızlıyor. Bizim suyumuz bize kadar.
Onlara verecek tek damla suyumuz yok.
Zehra Aydın: Suyu güzel, havası güzel diye köyümüze geri döndük. 5-6 yıl önce emekli olur olmaz köyümüzde yaşamaya başladık. Ancak bu madenciler yüzünden tadımız, tuzumuz kaçtı. Biz şimdi nereye gideceğiz?
Hanife Özyurt: Dağlarımızı ellemesinler. Burası dünyanın ekinci oksijen üreten bölgesi.
Şerife Aysal: Köyümüze gelirlerse köyümüzden kovarız. Çocuklarımızın zarar görmesini istemiyoruz.
Ünzile Akbulut: Bir keresinde gelmişler kahveye. Bizim haberimiz yoktu. Bizim haberimiz olsa onları bu köyden kovalardık. Biz istemiyoruz altıncısını madencisini.
Sevim Ercan: Devlet bu dağları satmış diyorlar. Ama biz sonuna kadar direneceğiz.
Gülsüm İnce: Bu ormanları 70 sene boyunca biz koruduk. Onlar buraları yok etmek istiyor.
Hanife Dörtbaş: Biz yavrularımızı askere yolluyoruz bu vatan için. Acaba onlar nöbet tutarken burayı yabancılar işgal etsin diye mi tutuyor? (Çanakkale/EVRENSEL)
Zehra Aydın: Suyu güzel, havası güzel diye köyümüze geri döndük. 5-6 yıl önce emekli olur olmaz köyümüzde yaşamaya başladık. Ancak bu madenciler yüzünden tadımız, tuzumuz kaçtı. Biz şimdi nereye gideceğiz?
Hanife Özyurt: Dağlarımızı ellemesinler. Burası dünyanın ekinci oksijen üreten bölgesi.
Şerife Aysal: Köyümüze gelirlerse köyümüzden kovarız. Çocuklarımızın zarar görmesini istemiyoruz.
Ünzile Akbulut: Bir keresinde gelmişler kahveye. Bizim haberimiz yoktu. Bizim haberimiz olsa onları bu köyden kovalardık. Biz istemiyoruz altıncısını madencisini.
Sevim Ercan: Devlet bu dağları satmış diyorlar. Ama biz sonuna kadar direneceğiz.
Gülsüm İnce: Bu ormanları 70 sene boyunca biz koruduk. Onlar buraları yok etmek istiyor.
Hanife Dörtbaş: Biz yavrularımızı askere yolluyoruz bu vatan için. Acaba onlar nöbet tutarken burayı yabancılar işgal etsin diye mi tutuyor? (Çanakkale/EVRENSEL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder