3 Haziran 2013 Pazartesi

Deniz’lerin dalgası Bigadiç’te...

Deniz’lerin dalgası Bigadiç’te...

  
 03 Haziran 2013 17:31
     
Akyar köyünden ayrılırken, “Denizlerin dalgası sürüyor hala” dedi Yıldıray Gökay. Bir cezaevi fotoğrafının izini sürerek geldiğimiz Bigadiç’teki haberimizin başlığını da bu sözler belirledi.6 Mayıs 2013 tarihli Evrensel’in ilk sayfasında yayınlanan Deniz Gezmiş ve Cihan Alptekin’in fotoğrafı “
Özer Akdemir
6 Mayıs 2013 tarihli Evrensel’in ilk sayfasında yayınlanan Deniz Gezmiş ve Cihan Alptekin’in fotoğrafı “Ölümün öldüremediği” başlığı ile verilmişti. Fotoğrafta Deniz’le Cihan’ın ortasında siyah yelekli elleri arkasında birisi, önlerinde de kravatlı, pala bıyıklı başka bir adam vardı.
Haberden birkaç gün sonra gazetemiz İzmir bürosunu arayan Balıkesir Bigadiç’ten Nejdet Özer, aynı fotoğraftan bir tanıdığının da elinde bulunduğunu, haberdeki bazı bilgilerin ise yanlışlığını anlatıyordu. Özer, fotoğrafta Denizlerin ortasında ayakta duran kişinin İbrahim Gökay olduğunu, şimdi hayatta olmayan İbrahim Gökay’ın oğlu Yıldıray Gökay’ın bu fotoğrafın varlığını kendisine yaklaşık 1 yıl önce söylediğini belirtiyordu.
Bu konuşmadan sonra Bigadiç’te bizi karşılayan Nejdet Özer’le Yıldıray Gökay’ın köyüne, Akyar’a gittik. Köyde minibüsçülük ve çiftçilik yapan Gökay bizi evinde ağırladı. Sözünün başında gazetemizde çıkan haberdeki ‘kabadayı’ tanımlamasına tepki gösterdi; “Benim babam kabadayı değildi”  dedi. Kendisi 6-7 yaşlarındayken babasının cinayetten hüküm alarak Balıkesir, Bursa ve Bergama cezaevlerinde kaldığını aktaran Gökay, Deniz Gezmiş’lerle ilgili aklında kalanları ise şöyle anlattı. “Babam 6.5 yıl yattı, bunun 1.5-2 yıl Bursa Cezaevinde geçti. 1974 Ecevit Affı ile çıktı. Bursa cezaevinde kalırken ziyaretine giderdik. Ben o zaman 6 yaşındaydım. Yaşım küçük olduğu için beni koğuşa alıyorlardı. Deniz Gezmiş’i oradan hatırlıyorum. Çok uzun boyluydu. Benim babam 1.80 civarındaydı, fotoğrafta da görüldüğü gibi Deniz’in omzunda kalıyor”.
Yıldıray Gökay, babasından kendisine kalan fotoğrafı abisine verdiğini, onun ise istemesine rağmen fotoğrafı getirmediğini söyledi. Arkasında tarih ve isimlerin yazılı olduğunu belirttiği fotoğrafı gösteremedi. Gökay’ın fotoğrafı verdiğini söylediği kişiye telefonla ulaştık ama çelişkili sözlerini dinlemek dışında bir yararı olmadı bunun. Yaklaşık 1 yıl önce görünen, hatta bir sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan bu fotoğrafı 10 yıl önce Ankara’dan, adını tam bilemediği birilerine verdiğini söylüyordu. Ortada bir gariplik vardı. Belki de fotoğrafla ilgili maddi beklentiler oluşmuştu ve fotoğraf bu nedenle ortaya çıkarılmıyordu.
BİTMEYEN BİR ÖYKÜ
Sonuçta vardığımız nokta şu oldu; Gazetemizde yayınlanan fotoğrafın aynısından Balıkesir Bigadiç’te de vardı. İbrahim Gökay’dan oğluna kalan fotoğraf Bursa Cezaevinde 1971’de  çekilmiş, o tarihten bu yana da saklanmıştı. En önde çömelir vaziyette görünen gardiyandaki kopyası Adana’da orta çıkmış, bu yüzden haberde fotoğrafın Adana Cezaevinde çekildiği yanlışı yapılmıştı. Zaten haberin ardından gazete merkezimizi arayan Cihan Alptekin’in ablası, Cihan’ın hiç Adana’da yatmadığın, fotoğrafın Bursa Cezaevinden olduğunu söylemişti. Fotoğrafın Bigadiç’de olduğu ileri sürülen kopyasına ulaşmamız mümkün olmasa da öyküsünü öğrenebildik en azından.

YİNE DE DENİZ BU…

Denizlerin fotoğrafının izine birlikte düştüğümüz, politik görüşleri nedeniyle 1980 sonrası yıllarca cezaevinde kalmış olan öğretmen Nejdet Özer’le Akyar köyüne komşu kendi köyü Muradiye’ye geçtik sonra. Özer, 84 yaşındaki babası Arif Özer’in Deniz’leri misafir ettiğini söylüyordu. Arif Özer’in, ilerlemiş yaşına rağmen son derece canlı kalan anılarını dinledik. Bir yaz günü köyüne gelen 4 gence eşiyle yemek verdiklerini anlattı. Daha sonra onları talepleri üzerine köyün dışında Karyağdı denilen mevkiye götürürken, yolda kendisine kaçak devrimciler olduklarını söylemişler. Bunun üzerine jandarma görmesin diye başka yoldan götürmüş o bölgeye. “Yıllar sonra öğrendim Deniz Gezmiş’lerin Akyar tarafında saklandıklarını. Orada su kanalı kazılıyordu, orada çalışıyor göstermişler. Saklanmaları zorlaşınca da bana göndermişler. Denizlerin başına mükafat konmuştu, kimse de bu Deniz diyemedi o yüzden. O zamanlar söyleseydi ben Deniz Gezmiş’im diye, onu başımın üzerinde taşırdım. O zamanlar fotoğraf falanda yok, bilmiyorduk gelenin Deniz olduğunu. Ama o dördünün içinde de belliydi.” Günümüzde efsaneleşen yaşamları ile doğrunun-yanlışa karıştığı bir ortamda, Arif Özer’in bahsettiği kişilerin Deniz ve arkadaşları olup olmadığı net değil. Deniz’lerin mücadele arkadaşları Aydın Çubukçu ve Mustafa Yalçıner de Deniz’in Bigadiç tarafına gittiği konusunda bilgilerinin olmadığını söylediler. “Yine de Deniz bu” dedi Yalçıner. “Ne zaman neye gideceği de pek bilinmezdi. Ege tarafına geçerken belki de o dağlardan geçmiştir”. (Balıkesir/EVRENSEL)

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...