30 Haziran 2020 Salı

Bozcaada Habbele Koyu'na yine iş makineleri sokuldu

 30 Haziran 2020 18:10

 Son Güncellenme Tarihi: 30 Haziran 2020 15:07


Bozcaada'nın Habbele Koyu'na iş makineleri sokuldu. Müdahalenin koya zarar verdiğini belirten Bozcaada Forum üyeleri tepki gösterdi.

Habbele Koyu'na sokulan iş makinesi | Fotoğraf: Bozcaada Forum

       Paylaş

Özer AKDEMİR

Çanakkale'nin en önemli turistik değerlerinden olan Bozcaada'nın Habbele Koyu'na geçen yıl olduğu gibi bu yıl da iş makineleri sokuldu. Bir otel işletmesi tarafından "kıyı düzenlemesi" gerekçesiyle iş makinelerinin koya müdahalesinin geri dönüşü olanaksız zararlara yol açtığını ifade eden Bozcaada Forum üyeleri bu duruma tepki gösterdi.

"DÖRT YILDIR OLDUBİTTİYE GETİRİYORLAR"

Bozcaada Habbele Koyu ile Sulubahçe arasındaki sahil boyundaki kıyı şeridine bir otel işletmesi tarafından dört yıldır makineleri sokuluyor. Geçen yıl da koya iş makineleri girmesi üzerine Bozcaada Forum üyeleri kepçenin önüne çıkarak çalışmayı durdurmuştu. Forum üyeleri ile otel sahibi arasında yaşanan tartışmada ırkçı söylemlerde bulunan işletmeciye görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının ardından yoğun tepki gösterilmişti.

Aynı otel işletmecisinin bu yılda Hebbele Koyu'na iş makinelerini sokması üzerine bir açıklama yapan Bozcaada Forum üyeleri kıyının tahrip edilmesini kınadılar. Hebbele Koyundaki otel işletmecisinin 4 senedir işletmesinin önündeki kıyı kenar bölgesinde iş makinesi çalıştırdığına vurgu yapan Bozcaada Forum, forum katılımcılarının konuya dikkat çekip dört senedir her türlü tepkiyi göstermelerine rağmen yetkililerin gerekli müdahaleyi yapmadıklarını dile getirdi. Bozcaada Forum, oldubittiye getirme yöntemi ile 4 senedir bölgeye geri dönüşü olmayacak ve doğal dokuya büyük zarar verecek girişimlerde bulunan otel işletmecisinin kendisine tepki gösterenlere uygunsuz üslupla yaklaşarak tehditler savurduğunu aktardı.

BELEDİYE GÖZETİMİNDE KIYI TAHRİBATI!

Forum açıklamasında şöyle dedi:

Reklam

"Geçen sene de daha önceki iki senedir olduğu gibi olmayan bir izni izinmiş gibi göstererek belediyeyi ikna edip iş makinesi ile doğa tahribatını gerçekleştirmiştir. Bu sene de izin aldığını söylese de iznin içeriğini gizleyerek aynı bölgeye kıyı kenar çizgisinde çalışmalarına Bozcaada Belediyesinin gözetimi altında devam etmektedir. Bölgeye giden herkesin yaşanan büyük tahribatı görebilmesi gerekirken seneler boyunca buna göz yumulması hatta yerinde gözetim altlarında olduğunu iddia ederek yapılması anlaşılır durum değildir. Yetkilileri doğadan yana tavır alıp gerekli müdahalenin yapılması için göreve çağırıyoruz."

"İZNİ BİZ DEĞİL ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ VERDİ"

Öte yandan iddiaları sorduğumuz Bozcaada Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün ilgili komisyonundan, 45 metrekarelik bir alanda zemin kaymasından dolayı oradaki toprağın düzenlenmesi ile ilgili bir izinleri var. İzin belgesinde belediye de çalışmaların başında dursun, elle yapılabilecek işlemler elle, olmadığı durumda kontrollü bir şekilde 45 metrekarelik bir alan da iş makineleri ile düzenleme yapılabilir diyor yazıda. bu yazıyı hem bize hem kaymakamlığa ibraz ettiler. Zaten bugün de bitecek büyük ihtimalle çalışma. Geçen sene de aynı çalışmanın yapıldığı ve bu duruma yurttaşların tepki gösterdiğini anımsattığımız Yılmaz, "Geçen sene herhangi bir izin almadan girmişlerdi koya. Bu sene ise toprak kayması olduğu gerekçesi ile başvurmuşlar ve gerekli izin belli şartlarda verilmiş. Bizim arkadaşlarımız sadece oradaki çalışmayı gözetlemek için bulunuyorlar" dedi.

OTEL SAHİBİ: "BANA DEĞİL KAYMAKAMA SORUN!"

İş makinelerini koya soktuğu iddia edilen Bertiz Otel sahibi Kemal Özkarahan ise iş makinelerinin kendileri ile ilgilerinin olmadığını ileri sürdü. Kemal Özkarahan, "Otel benim ama sahiller devletin. Bu adanın kaymakamı var, belediye başkanı var, onlara sorun iş makineleri ne geziyor sahilde diye. Ben otelde bile değilim şu an ve oradaki çalışmanın bizimle hiçbir ilgisi yok. Beni hedef almayın!.." dedi.

https://www.evrensel.net/haber/408302/bozcaada-habbele-koyuna-yine-is-makineleri-sokuldu?a=d8d1e

{{387683}}

29 Haziran 2020 Pazartesi

Salihli'de JES'e direnen mahalleliye bir yıl sonra dava açıldı

 



 29 Haziran 2020 21:59


JES'e karşı mücadele eden Hacıbektaşlı Mahallesi kurulmak istenen JES için jandarma ablukasına alınmıştı. Yaklaşık bir yıl sonra, JES'e karşı direnen yurttaşlara jandarmaya mukavemetten dava açıldı.

Fotoğraf: Volkan Dalmaz

       Paylaş

Özer AKDEMİR

Manisa’nın Salihli ilçesi Hacıbektaşlı Mahallesi'nde yapılmak istenen JES'e karşı direnen yurttaşlara jandarmaya mukavemetten yaklaşık bir yıl sonra dava açıldı. Evlere 30 metre, üç okulun ortasında ve tarım arazilerinin yanı başında kurulmak istenen JES'e karşı yaşam nöbeti tutan yurttaşlara geçtiğimiz yıl Ağustos ayında yüzlerce jandarma müdahale ederek 26 kişiyi gözaltına almıştı.

33 KİŞİYE DAVA AÇILDI

Salihli 5. Asliye Ceza mahkemesi tarafından gönderilen dava evrakında müdahale sırasında görev yapan jandarmaların şikayetleri sonrası 33 kişiye dava açıldığı belirtildi. Dava açılanlar arasında mahallelinin avukatı ve Salihli Çevre Derneği Başkanı Seçil Ege Değerli de bulunuyor. Olayların ardından müdahalede bulunan jandarma görevlileri hakkında şikayet dilekçesi veren mahallelinin avukat Seçil Ege Değerli davada hem şikayetçi hem de sanık olarak görülüyor. Yaşanan olaylardan yaklaşık 11 ay sonra açılan davanın ilk duruşması 22 Ekim 2020 tarihinde görülecek.

TAMAMEN ZORLAMA BİR DAVA

Açılan dava ile ilgili görüşlerini aldığımız Av. Seçil Ege Değerli, dava evrakının kendisine yeni ulaştığını belirterek, "Muhtemelen 2911 sayılı Görevli Memura Mukavemet maddesinden açıldığını düşünüyorum. Bir yurttaşın özel mülkü olan bir arsada şirketin izinsiz ve hukuksuz olarak açtığı yolda mahalleli toplanmış ve iş makinelerini geçirmek istememişti. Bu arada jandarma halkın üstüne, gaz ve jopla saldırılmıştı" dedi. Bu saldırı ile kolluk gücünün fiili bir durum yarattığını belirten Değerli şunları söyledi; "zira ne özel mülkiyette müdahalenin ne de gözaltıların hukuki bir dayanağı ve haklılığı bulunmamakta. Bu arada 2019 yılında olaydan hemen sonra ilgili jandarma görevlileri ile ilgili şikayetimiz önce savcılık tarafından alınmak istenmedi. Müvekkillerimiz bir gün boyunca bahanelerle adliyede bekletildi. Hazırladığımız şikayet dilekçelerimiz alınmak istenmedi ve müvekkillerimiz ifadeye çağrılmadı. Tam bir sene sonra şikayetleri bile alınmayan bu kişilere dava açıldığını görüyoruz. Hem de jandarma erleri şikayetçi yapılarak. Tamamen zorlama bir dava bu".

"BU DAVA BİZİM İÇİN GURUR OLUR"

Sanıklar arasında telefonu zorla alınıp kırılan ve hakarete uğradığı basına da yansıyan kadının da bulunduğunu ifade eden Değerli, "O kadın arkadaşın mesela hiçbir fiili yok. Gözaltına alınırken annesinin peşinden koşuyordu. Koşarak mı memura mukavemet etti? Bence çok yoğun çevre tahribatı projeleri kapıda ve bu dava bizim için ceza değil gurur olur" diye konuştu.

SALİHLİ HACIBEKTAŞLI DA NE OLMUŞTU?

Salihli Hacıbektaşlı Mahallesinde konutların yanı başına kurulmak istenen JES'e 2019 yılının ilk aylarından itibaren direnen mahalleli, JES kurulmak istenen yere giden yolun üzerine çadır kurarak aylarca nöbet tutmuştu. Çoluk, çocuk, genç ihtiyar onlarca mahalleli tarafından gece gündüz sürdürülen kararlı direniş sonrası şirket geri adım atarak JES çalışmalarını durdurmuştu. Geçtiğimiz yıl JES'çi Sanko şirketi şantiye alanına iş makinelerini götürmek isteyince yine karşılarında mahalleliyi bulmuştu. 26 Ağustos tarihinde çok sayıda robokop giysili jandarma, polis araçları ve TOMA'larla JES direnişindeki mahalleliye yapılan müdahalede coplar ve göz yaşartıcı gazlar kullanılırken yurttaşlar kolkola girerek ve yol üstüne yetiştirdikleri üzümleri serere müdahaleye karşı durmaya çalışmıştı. Birçok mahallelinin darp edildiği, telefonlarına el konulduğu saldırıda 26 mahalleli gözaltına alınmıştı. Jandarma saldırısı sırasında bir jandarma komutanının mahalleli bir kadının telefonunu alarak küfür ettiği, "Bir sürü video, fotoğraf çekti, telefonu kıralım” ifadelerini kullandığı yurttaşlar tarafından yapılan video kaydında görülmüştü.

https://www.evrensel.net/haber/408249/salihlide-jese-direnen-mahalleliye-bir-yil-sonra-dava-acildi?a=e6f96





"Ilgın'da eşkiya düzeni kurulmuş, bir avuç kömür için bin kişiyi yok sayıyorlar"

 



Konya'nın Ilgın ilçesinde ekili durumdaki tarım arazilerinin kamulaştırılarak kömür ocağı yapılmak istenmesine tepkiler devam ediyor.

 29 Haziran 2020 18:05
 Son Güncellenme Tarihi: 29 Haziran 2020 19:12
    Paylaş

Özer AKDEMİR

Konya'nın Ilgın ilçesi Çavuşçugöl köyü yakınlarında ekili durumdaki tarım arazilerinin kamulaştırılarak kömür ocağı yapılmak istenmesine yönelik tepkiler devam ediyor. Köylü kadınlar bölgede önceki yıllarda işletildikten sonra terk edilen maden sahasından çıkan tozlar nedeniyle sağlıklarının bozulduğunu, ürünlerinin yetişmediğini dile getiriyorlar. Geçtiğimiz günlerde köyü ziyaret eden İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ise "Ülkede resmen eşkıya düzeni kurulmuş" dedi. 

MADEN SAHASI MAHALLEYE 200 METRE 

Ilgın'a bağlı Çavuşçugöl beldesi, Bütünşehir yasasının ardından mahalle statüsüne geçmiş. 1. derece arkeolojik sit korumasında olan binlerce yıllık höyüklerin, göçmen su kuşlarının uğrak yeri Çavuşçugöl göletinin yakınlarındaki mahalle aynı zamanda Konya Altınova Projesi içinde de kalıyor. Mahalleye yakın bir yerde 2006 yılında TKİ tarafından işletmeye başlayan kömür ocağı, daha sonra özel bir şirkete geçerken, şirket 2012 yılında zarar etiği gerekçesi ile maden sahasını olduğu gibi bırakarak gitmiş. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru başka bir şirket tarafından bölgede, Çavuşçugöl mahallesi evlerine 200-300 metre mesafedeki bir arazide yine kömür işletmeciliği yapmak için arazi satın alma girişimleri olmuş. Ilgın kaymakamı, belediye başkanı ve şirket yetkililerinin bu yılın başlarında Çavuşçugöl köylülerine 200 dekarlık bir arazinin şirkete satılması yönündeki teklifleri köylüler tarafından reddedilmiş. Reddedilen bu tekliften on gün sonra ise Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile satın alınmak istenen araziler "kamu yararı" gerekçe gösterilerek kamulaştırılmış. 

"KAMU YARARI BUNUN NERESİNDE?"

Bir gecede ailesinin iki yüz yıldır ekip diktiği 200 dekarlık tarlalarının kamulaştırıldığını söyleyen Çavuşçugöl köylüsü Sıtkı Mavuş, "kamu yararı" gerekçesine tepki gösteriyor. Daha önce işletilip terk edilen arazinin durumunu "içler acısı" olarak tanımlayan Mavuş, "Bizim bu arazimizi de aldıklarında aynı burası gibi yapacaklar. Yemyeşil olan tarlaları nasıl on yılda harabe haline getirip rehabilite etmeden gidebiliyorlar. Maden kanununu, terk edilecek alanın eski haline getirilmesi gerektiğini bir köylü olarak ben biliyorsam bu madene izin veren yetkililer bilmiyorlar mı? Kamu yararı bunun neresinde? Bu tarlalarda sesleri solukları çıkmayan binlerce canlının evi var. Onlar ne olacak?" dedi.

Arazisinin hemen yanında DSİ tarafından 1966 yılında yapılan sulama kanalı ve Abdülhamit zamanında yaptırılan Hicaz Demiryolunun da bulunduğunu belirten Mavuş, kömür ocağının bunları da yok edeceğini, kanalın yerinin değiştirileceğini söyledi. Mavuş, hazineye ait arazilerin satışı kanunu çıktığında kendilerinin talip olduğunu ancak 12 yıl önce verdikleri dilekçeye hala yanıt gelmediğini aktararak, bu şirket nasıl birkaç haftada tapu alabiliyor?" diye sordu.

"SENİ BİZ KAZANDIRDIK, SESİMİZİ DUY!.."

Kuşkusuz bu kömür ocağı çalışmasına en çok tepki gösterenler köyün kadınları. Çavuşçugöl mahalle meydanında özellikle kadınların çoğunlukta olduğu köylüler tarafından yapılmak istenen basın açıklaması jandarma tarafından engellenen kadınlar, maden çalışmasına tepki gösteriyorlar. Kameraya konuşan ancak adlarını vermekten çekinen kadınlar özellikle 8 yıl önce terk edilip gidilen maden alanının sağlıklarına ve ürünlerine verdiği zararlarını anlatıyorlar. Yetiştirdiği kazın, tavuğunun birer ikişer öldüğünü, serçelerin bile nefes alamayarak öldüğünü söyleyen bir kadın, "Gelin bahçemde duruyor ölüsü serçenin. Kumrular ölüyor, kuşlar ölüyor. İki fidan dikiyordum, bir patlıcan, bir biber onlar yetiyordu bana. Onlar bile ölüyor artık. Bu kömür ocakları geleli benim avlumda bahçe olmuyor. Bu kadar olmaz" dedi. Cumhurbaşkanına seslenen Çavuşgöllü kadınlar, "Sesimizi duy! Bizi böyle zor durumda bırakma. Seni biz kazandırdık! Bizim tertemiz topraklarımız, sularımız bitti. İçmeye su bulamıyoruz. Ciner Grubu geldi, buraya o kömür ocaklarını açtı. Bizim iki dönüm topraklarımızda biten ürünümüz bitmiyor artık. Ne yapalım biz? Nereye gidelim? Bir oturacak evimiz var"!..

"KENDİ KÖYÜMDE NEFES ALAMIYORUM"

İzmir'de emekli olduktan sonra 5 sene önce köyüne döndüğünü söyleyen mahalleli bir kadın şunları söyledi; "Ben köyüme emekli olunca gelemiyorsam, nefes alamıyorsam bunun ne anlamı var? Gençlerimiz, yaşlılarımızın hepsi kanser. Gençlerimiz başka yerlere göçüyor, köyümüz verimli bir köy oysa. Arazilerimiz elden çıkarsa bizler neyle geçineceğiz. Devlet büyüklerimiz, çiftçilerimizi küstürmeyin lütfen. Çocuklarımızın geleceği ile oynamayın" diye konuştu.

ÇOCUKLARIN GÖZÜNDE DE MADEN HASTALIK DEMEK

Mahalleli çocuklar için de maden ocağı hastalıklarla eş anlamlı hale gelmiş. Çocuklar, astım, kanser gibi hastalıkları olan akrabalarının adlarını sayarak, "Dedem kanser, Nigar halam kanser, Ahmet abim astım. Geleceğimiz mahvolmasın, kömür ocağı kapansın" diye konuştular.

"EŞKİYA DÜZENİ KURULMUŞ"

Geçtiğimiz günlerde mahalleyi ziyaret eden İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş şunları söyledi: “Köylü istememesine rağmen zorla atasından kalan toprağına el konulmuş. Çiftçinin tarlasını hasat etmesine müsaade edilmeden iş makineleri tarlaya girmiş Burada binin üzerinde insanı zehirliyorlar. Ülkede resmen bir eşkıya düzeni kurulmuş” dedi.

https://www.evrensel.net/haber/408225/ilginda-eskiya-duzeni-kurulmus-bir-avuc-komur-icin-bin-kisiyi-yok-sayiyorlar

28 Haziran 2020 Pazar

Akhisar'da jeotermal kuyu çalışmalarına tepki: Bu bir yem projedir

  28 Haziran 2020 17:54


Akhisar’da yerleşim yerlerine 300 metre uzaklıktaki alana JES kuyusu açma çalışmalarına halk tepki gösterdi. Sokağa çıkma yasağını fırsat bilen şirket tepkiler sonrası çalışmalarını durdurdu.

Fotoğraf: Mehmet Akif Aksezgin

Özer AKDEMİR
Manisa

Manisa Akhisar'da yerleşim yerlerine 300 metre uzaklıkta jeotermal kuyusu açma çalışmalarına yöre halkı tepki gösterdi. Sokağa çıkma yasağını fırsat bilerek kuyu çalışmalarına başlayan şirket tepkiler sonrası çalışmalarını durdurdu.

BUĞDAY TARLASINDA JES KUYUSU AÇIYORLAR

Akhisar ilçe merkezine çok yakın bir konumda Sakarya Enerji adlı şirket tarafından başlatılan jeotermal kuyu çalışmasının jeormal su kaynaklı kültür balıkçılığı yetiştirme projesi için olduğu iddia ediliyor. Yaklaşık beş bin ha’lık geniş bir bölgede arama ruhsatı alan şirket, 2,55 ha’lık alanı ÇED alanı olarak belirlemiş. Proje sahası olarak belirlenen alanın mülkiyetinin bir cemaat vakfına ait olduğu dile getirilirken, çalışmanın buğday hasadı yeni yapılmış birinci sınıf tarım arazisi üzerinde gerçekleştirildiği ifade ediliyor.

"SICAK SUYU BULDUKTAN SONRA JES KURACAKLAR"

Jeotermal kuyu çalışmalarının yapıldığı yere giden Akhisar Çevre Gönüllüleri burada bir basın açıklaması yaptı. Platform sözcüsü Mehmet Akif Aksezgin sunulan bu projenin JES’lere duyulan tepkiler nedeniyle kuyu açmayı meşrulaştıracak bir yem proje olduğunu düşündüklerini belirterek, "Çalışanlarla yaptığımız sohbetlerde açılacak kuyulardan uygun sıcaklık değerleri elde edilirse JES kurulacağının söylenmesi bu öngörümüzü doğrulamaktadır. Projenin adı ne olursa olsun  jeotermal kuyu açılması ve işletilmesi süreçlerinin kendi başına kirlik kaynağı olduğunu biliyoruz. Ayrıca kuyular açıldıktan sonra mücadele etmenin, devletin koruma ve kollaması altında iş gören şirketlere karşı durmanın daha büyük zorluklar taşıdığını, Aydın, Alaşehir ve Salihli’de yaşanan mücadelelerden  öğrendik. Bu nedenle burada çalışmaların başlamaması için tedbirler almaya çalışıyoruz" diye konuştu.

ŞİRKET SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINI FIRSAT BİLDİ

Şirketin sokağa çıkma yasağını fırsat bilerek sondaj çukurları açma çalışmalarını basın açıklamasına da katılan CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu’nun da çabalarıyla pazartesi gününe kadar engellediklerini ifade eden Aksezgin, "Öncelikle; gıda krizinin kapımıza dayandığı dönemde aç gözlü bir şirketin karı için verimli bir tarım arazisinin yok oluşuna neden olacak bu projeyi engellemek için ne gerekiyorsa yapma kararlılığındayız. Bunu başaramazsak sahip olduğu ruhsat nedeniyle şirketin bir felakete neden olacağının bilincindeyiz" diye konuştu.

https://www.evrensel.net/haber/408161/akhisarda-jeotermal-kuyu-calismalarina-tepki-bu-bir-yem-projedir

Deprem fırtınasına yakalanabiliriz (Pazar yazısı)

 28 Haziran 2020 08:15


Fotoğraf: Özkan Bilgin / AA

PAZAR
      Paylaş

Manisa’da önceki gün meydana gelen deprem paniğe yol açtı. Mani­sa’nın yanı sıra İzmir, Aydın, Muğla, Balıkesir gibi illerden de hissedilen depremin bü­yüklüğü 5.1 olarak açıklandı. Ülkemiz, bilim insanlarının hep söylediği gibi bir deprem ülkesi. Çeşitli büyüklerde sık sık depremler meydana geliyor. Son dö­nemlerde de deprem aktivitesinde bir artışın olduğu gözleniyor. Yaklaşık bir ay önce Van-Saray’da 5.4 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti.

Manisa’daki depremle ilgili görüştüğü­müz Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Genel Başkanı Hüseyin Alan, öncelikle Van depremi ile ilgili hazırladıkları rapordan bahsetti. Alan ile Manisa ve İzmir depremleri ile ilgili yaptığımız görüşmenin ay­rıntılarına geçmeden önce JMO’nun Van depremi rapo­rundan biraz bahsetmek gere­kiyor. Üç yüze yakın konutun hasar gördüğü, 20 vatandaşın yaralandığı depremle ilgili ha­zırlanan raporda yetkililere “2020 yılı başından bu yana ülkemizde görülen sismik hareketlilik dikkate alındı­ğında, 1939-1945 yılları arasında olduğu gibi ülkemizin bir deprem fırtınasına ya­kalanabileceği düşünülmektedir” uyarısı yapılıyor.

‘18 İL, 80 İLÇE, 502 KÖYÜN İÇİNDEN FAY GEÇİYOR’

JMO bu kapsamda Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu üzerindeki “sismik boşluk” alanları başta olmak üzere büyük depremlerin meyda­na gelmesine neden olabilecek alanların belirlenerek, fay hatları ile fay zonları üzerinde yer alan yerleşim birimlerinden başlamak üzere gerekli kentsel yenileme çalışmalarının acilen başlatılması gerekti­ğine işaret ediyor. Oda ayrıca Bolu, Sa­karya, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Kütahya, Eskişehir, Hatay, Kahraman­maraş, Bingöl, Erzurum ve Hakkari başta olmak üzere 18 kent, 80’i aşkın ilçe ve 502’yi aşkın köyümüzün içinden diri fay hatlarının geçtiğini belirterek, “Bu yerle­şim birimleri içerisinden geçen fay zonla­rı üstünde 100 bini aşkın binanın yer aldı­ğı ve yüz binlerce yurttaşımızın bu bina­larda yaşadığı da göz önüne alındığında ülke insanının içinde bulunduğu risk da­ha da bir önem kazanmaktadır” diyor. Oda son olarak depremlerdeki hasarlar ve zemin ve temel etütler arasındaki iliş­kiye dikkat çekerek Yapı Denetim Kanu­nu’nda gerekli değişikliklerin acilen ya­pılması çağrısında bulunuyor.

‘BÖLGEDE DAHA BÜYÜK DEPREM ÜRETEN FAYLAR VAR’

Manisa’da 26 Haziran günü meydana gelen depremle Manisa Akisar’dan başla­yıp Saruhanlı’ya devam eden bir fay zo­nunun güney ucunun kırıldığını aktaran Alan, “Fayın Balıkesir’e doğru olan kuzey kısmı da geçtiğimiz günlerde kırılmıştı. Bu şekilde orta büyüklükte 5.5-6 büyük­lüğünde depremlerle tamamlanmış oldu diye düşünüyorum ama o bölgedeki ku­zey güney yönlü fay hatları kırıldı, doğu batı yönlü faylar daha büyük deprem üretme potansiyeline sahip. Veyahut ku­zeydoğu, güneybatı eksenli olanlar, o böl­ge önemli. O bölgenin tehlikeli olan kıs­mı şu; zemin özellikleri açısından çok kö­tü. 6-6.5 civarındaki depremlerde önemli hasarlar görecek yapılar söz konusu”.

‘İZMİR DE KENTİN İÇİNDEN DİRİ FAYLAR GEÇİYOR’

Manisa depreminin İzmir’de de yoğun biçimde hissedildiğini, İzmir için büyük bir deprem riskini sorduğu­muz Alan tahmin edilebile­ceği gibi çok da iç açıcı bilgi­ler vermedi; “İzmir’in, deza­vantajı şu; orta büyüklükte depremler de olsa kentin içinde faylar geçiyor. Doğru­dan fayın üzerinde, bir çizgi gibi düşünün onun üzerinde yapılmış binlerce konut var. Oda olarak öneriyoruz, 7269 sayılı Yasa’da değişiklik ya­parak, bu fay zonlarının üze­rinde konut yapılması yasak­lansın. Fay zonunun geçtiği güzergahı ye­şil alan olarak bırakmamız lazım”.

Reklam

‘İLK DEPREMDE HEDEF OLAN İNSANLAR’

JMO Başkanı Alan, deprem gerçeği ge­rekçesi ile ortaya atılan kentsel dönüşüm uygulamalarının da doğru yapılmadığını söylüyor; “Kentsel dönüşüm yapacaksan gidip Boğaz’da kentsel dönüşüm yapma. Fay zonlarının üzerindeki yapıları öncelik­le boşalt. Vatandaşın can güvenliği önemli, en riskli alanlar buralar. İzmir, Manisa, Aydın, Balıkesir, Bursa, Yalova bu kentle­rin içinden fay zonu geçiyor. Bizim bu kentlerin içindeki fay zonlarının üzerini boşaltmamız lazım. Az bir konuttan bah­setmiyorum Türkiye çapında 100 bin bina­dan bahsediyorum, buralarda yaşayan 400- 500 bin insandan bahsediyorum. Bunlar ilk depremde hedef olan insanlar”.

‘DEPREM SİYASAL BİR OLAYDIR’

Öte yandan Deprem Bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’dan da Manisa depremi sonrası korkutucu bir yorum geldi. Sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirmede Ercan, 2020 yılı içerisinde Anadolu’da 7 büyüklüğünde bir depreme tanık olunacağını iddia etti. Bu depremin yüzde 52 olasılıkla Kuzey Anadolu Kırığı üzerinde, yüzde 33 oranında ise Batı Anadolu’da olabileceğini ileri süren Ercan, şunları paylaştı; “Bize düşen görev, deprem hangi bölgelerde ne büyüklükte olabilir, bu konuda halkı uyarmaktır. Deprem, daima yoksul ülkelerde öldürücü ve yıkıcı olur. Dolayısıyla bir ülkede yoksulluk kalkmadıkça o ülkede deprem nedeniyle ölümler hiçbir zaman durmaz. Deprem olaylarını dine bağlamak, sadece kötü siyasetçilerin ağzından çıkan sözdür. Deprem, toplumsal ve siyasi bir olaydır.”

https://www.evrensel.net/yazi/86636/deprem-firtinasina-yakalanabiliriz

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...