30 Aralık 2015 Çarşamba

2015 ÇEVRE BİLANÇOSU_PELİN CENGİZ yazdı

30 Aralık
ÇEVRE BİLANÇOSU 2015 - I
2015 Türkiye’de çevreci mücadelenin yoğunlaştığı ama çevre katliamının da hız kesmediği bir yıldı. İşte ilk altı ayın getirdikleri...
Dünyanın ve Türkiye’nin çevre gündemi, 2014’te olduğu gibi 2015’te de yine pek parlak değildi. P24 için 2014’ün iklim karnesini daha önce derlemiştim. 2014 Yılının Çevre Bilançosu 
1. Bölüm ve 2. Bölüm
Kalkınmak, büyümek ve daha fazla üretmek adına yine iklim değişikliği kaynaklı olarak şiddeti ve etkisi giderek artan afetlere, insanlığın iklimle imtihanına defalarca yeniden tanıklık ettik, buzulları biraz daha erittik, türleri biraz daha yok ettik, okyanusları, nehirleri, toprağı, gökyüzünü biraz daha kirlettik, orman yangınlarıyla kül olduk, toprak kaymalarına, sellere kapılıp gittik, iklim değişikliğiyle mücadelede COP21 iklim zirvesinde elde ede ede bir arpa boyu yol katettik.

Türkiye açısından baktığımızda ise dört bir yanındaki HES, altyapı, maden, termik, nükleer projelerine karşı gerçekleştirilen mücadelelere kulak verdik. 2015’in ilk günlerinde Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, zihinlere kazınan pek çok çevre felaketiyle çevre ve yaşam alanları mücadelesini görmezden gelerek, çevre konusunda dünyada iddialı bir noktaya gelindiğini, 2014’ün adeta Türkiye için “çevre yılı” olduğunu iddia etmişti. Ne 2014 Türkiye için çevre yılı olabildi, ne de 2015.

Artık AKP iktidarlarının bağımlı hale geldiği enerji, inşaat ve altyapı projeleriyle ilgili çok sayıda ihtilaf yaşandı, çevreye ve yaşam alanlarına zarar verecek projeler ÇED sürçlerinden kaçırıldı. 3. Havalimanı ve 3. köprü için Kuzey Ormanları’nın katledilmeye devam ettiği, SİT alanlarının, tarım arazilerinin ve hafıza mekanlarının rant uğruna umarsızca imara açıldığı, Marmara’nın, Boğaz’ın, denizlerin yok edilişinin planlandığı, buna karşı olarak da kömürlü termik santraller, madenler, HES’ler ve nükleer santraller için toplumsal muhalefetin Türkiye’nin her yerinde sesinin yükseldiği, bir yıl oldu 2015.

Yine bu yıl da iki bölüm halinde derlediğim çevre olaylarının ilk altı aylık bölümünde, özellikle kıyıların, koyların imara ve yapılaşmaya açılması, Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili gelişmeler, çevreyi tehdit eden farklı projelerle ilgili “ÇED olumlu” ve “ÇED gerekli değildir” kararlarına yönelik verilen hukuki mücadeleler, halkın yaşam alanlarını korumaya dönük eylemleri ağırlıkta yer aldı.

OCAK


İztuzu Plajı'nın işletme hakkını alan DALÇEV yetkililerinin 2014’ün son günlerinde tesisleri devralmaya
gelmesiyle, çevreciler plajda nöbet tutmaya başladı.

Caretta caretta kaplumbağalarının yumurtladığı İztuzu Plajı'nın işletme hakkını alan DALÇEV yetkililerinin 2014’ün son günlerinde tesisleri devralmaya gelmesiyle, çevreciler plajda nöbet tutmaya başladı. Mahkemenin verdiği tedbir kararının ardından nöbetin bitirildiğinin açıklanmasıyla DALÇEV'in sahiplerinden Ramazan Oruç, Twitter’dan, “Burası da son 50 yılın en soğuk ocak ayı. Allah yardım etti bize; hava iyi olsaydı biraz daha kalırdı bu yavşaklar” diye yazdı.

Akkuyu Nükleer Santralı’na ait ÇED raporlarında, sorumlu nükleer enerji mühendislerinin imzalarının taklit edildiği, raporların yatırımcı firma ve ÇED firması tarafından revize edildiği sırada hiçbir nükleer enerji mühendisi tarafından görülmediği ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, raporun sunulduğu tarihte işten çıkmış olan mühendislerin imzalarının taklit edildiğini kontrol etmeden ÇED raporunu kabul etti, rapor hakkında “ÇED Olumlu” kararı verdi. HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü durumu Meclis gündemine taşıdı.

Akkuyu Nükleer Santralı’nın ÇED raporunda, radyoaktif salım envanterindeki verilerin yanlış olduğu ortaya çıktı. Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, raporda santralın çalışması sırasında çevreye yayılan 23 radyoaktif izotopa yer verilirken, bunların toplam miktarının iki katına denk gelen çok tehlikeli karbon 14 ve trityumun bulunmadığını açıkladı.

Ataköy’de evler arasında sıkışıp kalan iki dönümlük yeşil alana 70 metre yüksekliğinde gökdelen dikilmek istendi. Danıştay, “şehircilik ilkelerine uygun değil” diyerek planı iptal ederken, Kültür ve Turizm Bakanlığı, gökdelenin “turizmi teşvik” olduğunu ileri sürerek karara itiraz etti.

Emek Sineması’nın da içinde bulunduğu tarihi bina kompleksinin üzerine yapılan inşaat için verilen yürütmeyi durdurma kararından sonra Beyoğlu’nda toplanan binden fazla kişi inşaatın durdurulmasını istedi.

Diyarbakır'da Dicle Vadisi ve Hevsel Bahçeleri'nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca tarım arazilerini tarım dışına çıkarılması yönünde aldığı karara yargıdan “dur” kararı geldi.

TÜİK verilerine göre, 20 milyon dekar olan ekilebilir bakliyat alanı, 8 milyon dekara gerilerken, Bartın ve Arhavi’de HES, Bodrum’da RES ve İzmir’de taş ocağına karşı protestolar yaşandı.

Petrol devi Shell, Nijer Deltası’nda nenden olduğu iki petrol sızıntısından etkilenen Bodo toplumu üyelerine 84 milyon dolar ödemeyi kabul ederken, Malavi’de iki hafta süren yoğun yağışlarda 176 kişi öldü, 200 binden fazla kişi evlerini terk ederek geçici sığınma merkezlerine sığındı. Kar fırtınası ve tipi, ABD’nin kuzeydoğusunda ve Kanada’da hayatı felç etti.


ŞUBAT


Emirgan Korusu’na bitişik Hazine’ye ait altı parselin imara açılması büyük tepki çekti

Hem doğal SİT hem de Boğaziçi ön görünüm sınırları içindeki Emirgan Korusu’na bitişik Hazine’ye ait altı parselin imara açılması büyük tepki çekti. Tepkiler üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, “Emirgan Korusu'na AVM yapılması imkansız. Emirgan Korusu'ca hiçbir şey yapılmayacaktır” açıklamasında bulundu.

İstanbul Boğazı Belediyeler Birliği’nin yaptığı Boğaziçi İmar Planı Çalıştayı’ndan sahil şeridinde bina yüksekliğinin artırılması ve taban alanlarının genişletilmesi kararının çıkması üzerine Boğaziçi Dernekleri Platformu (BODEP), Boğaziçi Belediyeler Birliği'ne başvurarak doğal, kültürel, kentsel bir SİT alanı olan Boğaziçi'nin yapılaşmaya açılmamasını istedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı ve Bozcaada ile Gökçeada'nın yüzde 90’ını “bağ evi” adı altında imara açan 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planına meslek odaları tarafından dava açıldı.

Söküm yapılmak üzere Angola’dan İzmir Aliağa’ya getirilen radyoaktif atık yüklü Kuito gemisi, tüm kaygıların dile getirilmesine ve engellemelere rağmen İzmir’e demirlendi.

Artvin’de Kamilet Vadisi'ne yapılmak istenen Orta HES projesi için hazırlanan imar planları, Artvin İl Özel İdaresi tarafından onaylandı. Üstelik 2014’te Rize İdare Mahkemesi, imar planı hazırlanmadan yürütülen bu inşaatı durdurmuştu.

Zeytinburnu’ndaki Zeyport Limanı Planları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onayladı. Yeni plan denize binlerce metrekare dolgu yapılarak limanın büyütülmesine izin veriyordu.

Meslek odaları, 3. Havalimanı için verilen “ÇED Olumlu” raporuna 2014’te dava açmıştı. Bilirkişi incelemesi isteyen İstanbul 4. İdare Mahkemesi davacı odalardan 20 bin lira keşif ve bilirkişi ücreti istedi. Mahkemenin istediği 20 bin liralık bilirkişi ücreti çevre davalarında talep edilmiş en yüksek rakam olarak kayıtlara geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde açıkladığı “çılgın projeler” arasında yer alan Kanal İstanbul ile ilgili yeni şehrin ayrıntıları ortaya çıktı. 43 kilometre uzunluğundaki Kanal İstanbul’un üzerinde altı köprü inşa edilip, en fazla altı katlı binalarla 500 bin kişilik nüfusa göre plan yapılması kararlaştırıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen Kanal İstanbul için Erdoğan, kurumlara “Kanal İstanbul’u hızlandırın, bir an önce tamamlayın” talimatı verdi.

Bursa Kestel’de Saitabat Şelalesi üzerine kurulmak istenen HES projesine karşı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, çevredeki dört köyden vatandaşlar eylem yaptı.

Tunceli Üniversitesi Munzur Vadisi’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması için bir rapor hazırladı.

Balkanları etkisi altına alan yağışlar hayatı felç etti. Makedonya’da aşırı yağışların neden olduğu seller nedeniyle tarım arazileri sular altında kaldı, ülkede olağanüstü hal ilan edildi. Arnavutluk’ta şiddetli yağış nedeniyle ülkenin güneyindeki 13 bin 500 metrekare alan sular altında kaldı, 250 ev tahliye edildi, Bulgaristan’da beş kişi ölürken, Tekirdağ’da tekneler battı.

Fukuşima Nükleer Santrali’nden Atlas Okyanusu'na radyoaktif madde sızıntısı olduğu açıklandı. Sızıntı neticesinde oluşan radyoaktivite seviyesinin normalden 70 kat daha yüksek olduğu kaydedildi.

Belçika’nın Doel 3 ve Tihange 2 nükleer santrallerinde binlerce çatlak bulunduğu, radyoaktif sızıntıların olabileceğine dikkat çekildi.

MART


Tokat Zile’de yapılacak üç HES’e karşı 2000 kişi yürüyüş yaptı, köylülere Jandarma gazla müdahale etti

 Nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarının uzun yıllar sonra Marmara Denizi’nde de yaşadığı ispatlandı. Sualtı Araştırma Derneği ve Akdeniz Foku Araştırma Grubu’nun yaptığı araştırmalarda Çanakkale’nin Karabiga kıyılarında beş Akdeniz foku görüntülendi. Yapılması planlanan yedi termik santralın fokların yaşam alanlarının içinde yer aldığı belirtildi.

Meclis’ten Torba Yasa içinde geçirilen bir maddeyle İstanbul’un akciğerleri olan Kuzey Ormanları’na yapılaşmaya izin verildiği ortaya çıktı. 1 Mart 2014’te Resmi Gazete’de yayımlanan, Torba Yasa’da Orman Kanunu’nun Ek 9’uncu maddesine bir fıkra eklendi. Bu fıkra, karayolları sınır çizgisi içindeki ormanlık alanlarda yap-işlet-devret modeliyle yapılan tesislerden herhangi bir bedel alınmayacağını içeriyordu.

22 Mart Dünya Su Günü’nde yayımlanan beş bilim insanının hazırladığı “İstanbul’un Su Krizi ve Kolektif Çözüm Önerileri” başlıklı rapor, 3. köprü, 3. havalimanı ve Kanal İstanbul gibi mega projelerin iklimi değiştireceği, İstanbul’da sıcaklığın 2050’de 3 derece artacağını ve Istrancalar’ın suyunun azalacağını ortaya koydu.

Tokat Zile’de 2000 kişi ilçede yapılacak üç HES’e karşı yürüyüş yaptı, köylülere Jandarma biber gazıyla müdahale etti, AKP’li Belediye Başkanı Lütfi Vidinel, köylülere “terörist” dedi.

Adana'nın Yumurtalık İlçesi'ne yapılması planlanan Misis Termik Santrali'nin ÇED toplantısına katılan vatandaşlar, termik santral istemediklerini söyledi.

Manisa Soma’ya bağlı Yırca Köyü’nde 6666 zeytin ağacının söküldüğü alanda termik santral yapılması için Bakanlar Kurulu’nun aldığı “acele kamulaştırma” kararını Danıştay esastan iptal etti.

Artvin Arhavi’de şehir merkezine yapılan Kavak HES projesi için daha önce verilen “ÇED Olumlu” kararı Rize İdare Mahkemesi tarafından eksik ve yanlış hazırlandığı gerekçesiyle iptal edilince, HES için yeni bir ÇED olumlu kararı alındı.

Üç yıl önce İzmir Gaziemir'de bir kurşun fabrikasının arazisine gömüldüğü ortaya çıkan nükleer atıklarla ilgili mahkeme yeni bir karar verdi. Arazinin temizlenmesi işlemleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED’e gerek duymamıştı. Açılan dava sonucunda idare mahkemesi atıkların insan ve diğer canlılar için tehlike arz ettiğini belirterek, ÇED sürecinin işletilmesi gerektiğine karar verdi.

Fabrikalar ve organize sanayi bölgelerinin yerleşim birimleriyle iç içe girmesi nedeniyle hava ve çevre kirliliğinin alarm seviyelerine ulaştığı Kocaeli'nin Dilovası İlçesi'ndeki dereler simsiyah akmaya başladı.

Konya 1. İdare Mahkemesi, Türkiye'nin tahıl ambarı Konya Karapınar havzasında kurulması planlanan 5400 megavatlık termik santraline linyit sağlayacak olan Karaman Akçaşehir kömür ocağı ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Greenpeace, Akkuyu Nükleer Santrali'ne karşı, Mersin’in 177 metrelik en yüksek gökdelen binasına “Nükleer pahalıya patlar” yazılı pankart astı.

Avustralya'da beslenme yetersizliği nedeniyle sağlık durumu iyi olmayan 686 koalanın veterinerler tarafından zehirli iğneyle itlaf edilmesi tepkilere neden oldu. Hayvanların açlık nedeniyle acı çekmelerinin önüne geçildiği ifade edilse de, Victoria eyaletinde koala nüfusunun hektar başına 20'ye kadar çıktığı, bunun 11'e düşürüldüğü belirtildi.

Uluslararası Balinacılık Komisyonu’nun verileri kullanılarak yapılan bir araştırmaya göre, balina avcıları geçen yüzyıl boyunca 3 milyondan fazla balinayı katletti.

TMMOB'a bağlı meslek odaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvurarak Bozcaada ve Gökçeada da dahil Çanakkale-Balıkesir bölgesinin çevresini değiştirecek yeni 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planına itiraz etti.
  

NİSAN

Kenya ’da bulunan ikisi dişi biri erkek gergedan 7 gün 24 saat silahlı korumalarla korunuyor.

Trakya’nın en önemli doğa alanlarından İğneada’ya çimento limanı yapılması gündeme geldi. Günde 300 ağır yük kamyonunun Vize-İğneada arasında gidip geleceği limanın, İğneada Körfez’inde ekolojik bir felaket yaratacağı, turizm ve balıkçılık sektörlerine büyük darbe vuracağı belirtildi.

Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'nden geçen Dicle Nehri üzerinde kurulan ve ruhsat süresi dolmasına rağmen faaliyetini sürdüren özel bir şirkete ait kum ocağı Bismil Belediyesi'nce yıkıldı, bir kum ocağı da mühürlendi.

Tokat Zile’de HES'i protesto eden köylülerden 56'sı hakkında yedi ayrı suçlamadan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle soruşturma başlatıldı. "Mağdur" sıfatıyla şikayette bulunanlar arasında köylüleri, otobüse zarar verdikleri iddiasıyla “terörist” ilan eden Zile Belediyesi de yer aldı.

Akkuyu Nükleer Santrali için ilk temel atma törenine tepki gösteren çevreci grup, inşaat alanının kapısını tutarak içeridekilerin dışarıya çıkmasına engel oldu.

Nisan ayı pek çok önemli yargı kararının da açıklandığı bir ay oldu. Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin Göcek’teki Göbün ve Sarsala koylarında yapılacak tesisler için yürüttüğü ihalenin iptali amacıyla açtığı davada mahkeme yürütmenin durdurulmasına hükmetti. Danıştay 6. Dairesi, Arhavi'de şehir merkezine kurulması planlanan Kavak HES projesi için Bakanlar Kurulu tarafından alınan “acele kamulaştırma” kararı hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi. Rize İdare Mahkemesi de, Artvin Arhavi’deki Kamilet Vadisi'nde yapımı devam eden Taşlıkaya HES projesi için hazırlanan imar planlarını “hukuka aykırı” olduğu gerekçesiyle iptal etti.

Soyları tükenmek üzere olan ve dünyada yalnızca beş tane kalan beyaz gergedanları korumak için sıra dışı bir önlem alındı. Kenya ’da bulunan ikisi dişi biri erkek gergedan 7 gün 24 saat silahlı korumalarla korunuyor.

Pakistan’ın Hayber Paktunya eyaletinde şiddetli yağış ve fırtına sonucu, 26 kişi öldü, 180 kişi yaralandı. Ağaçlar devrildi, binalar ve GSM operatörlerinin baz istasyonları çöktü. Nepal’in başkenti Katmandu yakınlarında yaşanan, 8 milyon kişiyi etkileyen ve 8000 kişinin ölümüne neden olan 7.8 büyüklüğündeki depremin dünyanın en yüksek dağı Everest’i birkaç santimetre kısalttığı belirlendi.

MAYIS


Karaman Ekoloji Derneği, “Şarkıların tadı kalmadı” adlı bir klip hazırladı

Bursa Mudanya’daki Myrleia antik kentinin üzerine Tesco Kipa’nın yapmak istediği AVM projesine ilk kez Eylül 2012 tarihinde Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu onay vermişti. Kurululun dokuz üyesi hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçuyla Bursa 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Mersin’de 1. İdare Mahkemesi, Enerji Bakanlığı’ndan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın Akkuyu’daki nükleer santral projesi için Türk Hükümeti’ne Şubat 2014’te teslim ettiği misyon raporunu istedi. Hükümet, uluslararası birçok benzer çalışmanın aksine raporu kamuoyundan gizledi. Devreye mahkeme girdi. Enerji Bakanlığı’ndan bu raporun temin edilmesini istedi. Ancak Bakanlık, sır gibi sakladığı raporu mahkemeye vermeyi reddetti. UAEA uzmanlarının Akkuyu ile ilgili olarak hazırladıkları rapor, hükümete 24 tavsiye ve 15 öneride bulunuyordu.

Enerji Bakanı Taner Yıldız, “Pergelin ucunu Eyfel Kulesi’nin ortasına koyun, 90 kilometre bir çizgi çekin, dokuz nükleer santral var. Paris’e 55 milyon turist geliyor. Dünyanın en fazla turist çeken şehri. Paris’teki turiste bir şey olmuyor, bizim Akkuyu’nun yanındaki turiste bir şey oluyor” diyerek nükleer santralleri farklı bir biçimde savundu.

Merzifon’da 450 MW gücündeki termik santral projesine tepki gösteren Merzifon Çevre Platformu üyeleri ve vatandaşlar termik santral yapılması planlanan alana siyah çelenk bıraktı.

Yassıada ve Sivriada'da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla temel atma töreni yapıldı.TOBB ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında yapılan sözleşme ve MESA’ya verilen inşaat ruhsatı sonucu Yassıada’ya dozerler girdi, ilk kepçe vuruldu ve ilk beton atıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin II. derece SİT ve orman içi dinlenme alanında kaldığı gerekçesiyle konut yapımına izin vermediği, ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 'özel eğitim alanı' olarak imara açılan Beykoz'daki ormanlık arazi havadan görüntülendi. Yemyeşil arazide, ne zaman konuldukları bilinmeyen konteynerler ve şantiye malzemeleri göze çarptı.

Elazığ 2. İdare Mahkemesi, Munzur Havzası’na kurulması planlanan bakır ve gümüş madeni için Tunceli Valiliği'nin verdiği “ÇED gerekli değildir” kararını hukuka aykırı bularak iptal etti. Böylece ilk kez Munzur Vadisi'nde bir madencilik faaliyeti yargıya takıldı.

Danıştay, SİT alanına Ak Saray’ın yapılmasının önünü açan Koruma Kurulu'nun ilke kararını oybirliğiyle reddetti. Bu kararla tarihi SİT alanlarında yapılaşma yapılamayacak. Bu kararla Ak Saray ikinci kez kaçak durumuna düştü. Ankara 5. İdare Mahkemesi'nin AOÇ arazisinde ilgili verdiği yürütmeyi durdurma kararı üzerine, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, 271 sayılı ilke kararını değiştirerek, "Koruma amaçlı imar planları olmadan tarihi SİT alanlarında kamu binaları yapılabilir" kararı almıştı, bu sayede Ak Saray SİT alanı olan AOÇ'de inşa edilmişti.

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi, Unkapanı'ndaki tarihi Bozdoğan Kemeri'ne asılan dev AKP pankartı nedeniyle, Koruma Bölge Kurulu, İlçe Seçim Kurulu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne şikayet başvurusu yaptı.

Manisa Soma’ya bağlı Yırca Köyü’nde, Kolin firması tarafından termik santral yapmak için sökülüp, kesilen 6666 zeytin ağacının yerine Yırca Köylüleri ve Greenpeace tarafından düzenlenen şenlikle yenileri dikildi. İlk etapta 100 fidan toprakla buluşturulup, can suyu verildi.

Termik santraller şarkılara konu oldu. Konya-Karaman’a yapılması planlanan altı termik santrale tepki veren Karaman Ekoloji Derneği, “Şarkıların tadı kalmadı” adlı bir klip hazırladı. “Gelecekte bir gün bir prova esnasında” başlığıyla başlayan klip, termik santral sonrası bölgede yetişen burçak, buğday, arpa ve kirazdan sonra bu bitkilerin yer aldığı şarkılarda da tat kalmayacağını anlatıyor.

Rize İdare Mahkemesi'nin, Ocak 2015'te, Kafkasör Yaylası Cerattepe Bölgesi’nde 38 hektar alanda bakır ve altın madeni projesi için hazırlanan "ÇED Olumlu" raporunu iptal etmesinin ardından yeni ÇED raporu hazırlayan ilgili madencilik şirketi, raporun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca kabul edilerek askıya çıkarılması sonrası bölgeye gelerek konteyner ve iş makinelerine yer teslimi yapmak istedi. Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde bir grup, Cerattepe’ye giden yolu kapatarak maden şirketine ait iş makinesi ve konteynerin bölgeye geçişine izin vermedi.

NASA'dan yapılan açıklamaya göre, Batı Antarktika'da bulunan ve 10 bin yaşında olan buzulda büyük çatlaklar oluştu ve buz tabakası parçalanmaya başladı. Böyle devam ederse 10 bin yıllık buzul, 10 yıla kalmadan yok olabilir.

Sadece buzullar değil, türler de tehlike altında. ABD’nin Connecticut Üniversitesi'nden Mark Urban'ın küresel ısınma ve risk altındaki canlı türlerini incelediği araştırması, dünya üzerindeki türlerin yüzde 16'sının soyunun tükeneceği sonucuna vardı. Araştırmada Güney Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda'daki türlerin en çok tehlike altında olduğu ifade edildi.

Dünyanın kimi yeri sıcaktan kavrulurken kimi sellerle, taşkınlarla mücadele etti. Hindistan’ı etkileyen sıcak hava dalgasında ısı yer yer 48 dereceye ulaşırken, en az 500 kişi öldü, aynı sebeple Pakistan’da 257 kişi hayatını kaybetti. ABD’yi sel, Meksika’yı fırtına vurdu. Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te şiddetli yağışların yol açtığı sellerin ardından hayvanat bahçesindeki hayvanların kaçması üzerine halka dışarı çıkmamaları çağrısı yapıldı.
 

 HAZİRAN
  
Heinrich-Böll Vakfı, Türkiye'yi de kapsayan bir atlas hazırladı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından üç yıldır ıslah çalışması süren Kurbağalıdere'den Marmara Denizi’ne akan kanalizasyon sularının, özellikle Kadıköy sahillerinde zehir saçtığı ortaya çıktı.

Ataköy sahil şeridindeki tüm parseller inşaatla doldurulunca sıra denize geldi. Gemilerle taşınan hafriyat kamyonları ile deniz 140 bin metrekare doldurularak yeni inşaat alanı ortaya çıkarılacak. Bu yeni alana konferans, kongre merkezleri ile restoran ve gazinolar inşa edilecek.

Artvin'in Arhavi’de şehir merkezine yapılan Kavak HES projesi için hazırlanan imar planları Rize İdare Mahkemesi tarafından hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle iptal edildi.

Tokat'ın Zile ilçesi ile Yozgat'ın Çekerek ve Aydıncık ilçelerini içerisine alan Çekerek HES, Zileli köylülerin direnişine çarptı. Maliye Bakanlığı mart ayında yapılan köylü mitinginden hemen sonra, HES yapılacak topraklara ilişkin acele kamulaştırma kararını iptal etti.

Yırca’da 6666 zeytin ağacını kesen Kolin firması, dikili zeytin ağacı bulunmadığını açıkladığı Yırca yakınlarındaki Türkpiyale ve Kayrakaltı köyleri arasında termik santral için ÇED raporu almak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvurdu.

Enerji Bakanlığı, hükümetin “devletin güvenliğini” gerekçe gösterip mahkemeden bile gizlediği Akkuyu Nükleer Santrali’ne ilişkin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın hazırladığı “Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme” misyon raporunun güncelliğini yitirdiğini iddia etti. Oysa çalışmadaki tavsiyelerin neredeyse hiçbirinin gerçekleşmediği ortaya çıktı.

TEMA Vakfı, Karadeniz Bölgesi'nde sekiz ilin yaylalarını birbirine bağlayacak olan yaklaşık 2600 kilometrelik Yeşil Yol Projesi'nin bölgenin doğal yapısı üzerinde çok büyük tahribatlara neden olacağını ve yeni bir tehdit oluşturacağını kaydederek, projenin eşsiz güzelliklere telafisi güç zararlar vermeden durdurulmasını istedi

WWF’in koruma altına alınması gereken 200 ekolojik bölge arasında gösterdiği Çamlıhemşin Fırtına Vadisi'nde yer alan Kavrun Yaylası'nda toplanan Fırtına İnisiyatifi grubu, “Bak işte yaklaşıyor Fırtına, direniyor Yeşil Yol’a" pankartıyla protesto eylemi gerçekleştirdi.

Heinrich-Böll Vakfı, Türkiye'yi de kapsayan bir atlas hazırladı. Çok sayıda grafik ve metinle, yaşadığımız toprağın durumu anlatılan 2015 Toprak Atlası'na göre Türkiye dokuz yıldır her gün, Yırca Köyü'nde kaybedilen zeytinlik alanı kadar toprak kaybetti. Toprak kaybında asıl sorunun yasalarda olduğu vurgulandı.
 

Türkiye’de çevreci mücadele ve çevre katliamı açısından 2015’in ikinci yarısı böyle geçti…
TEMMUZ
 
Yeşil Yol projesine gelen tepkiler sonrası Rize Valisi Ersin Yazıcı, köy muhtarları ve turizm derneklerinin temsilcileri ile bir araya geldi. İki muhtarın karşı görüş bildirdiği, yedi muhtarın ise onayladığı projenin “Doğaya daha az zarar vermek koşuluyla” devamı yönünde karar alındı. Çevreciler, “Yedi muhtarın imzasıyla bu yola meşruiyet kazandıramazsınız. Lütfen buyurun gelin, muhtarları ikna ettiğiniz gibi bizleri de ikna edin” diyerek tepkilerini dile getirdi. Vali Yazıcı’nın muhtarlarla yaptığı toplantı sonrası, “Kimse ahkam kesmesin. Bu yolu yapacağız” açıklaması tepkileri artırdı.
Yeşil Yol Projesi için Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavrun Yaylası’na tepkiler nedeniyle sokulamayan iş makineleri, vadinin arka tarafındaki Samistal Yaylası’na komando birlikleri eşliğinde getirilerek yol çalışması başlatıldı. Dozerin geçeceği güzergahın önüne elinde sopasıyla oturan Havva Bekar, “Yaylaların yolu birleşmeyecek. Kesinlikle istemiyoruz. Vali bize çapulcu diyor. Çocukluğumuzdan beri burada yaşıyoruz. Vali, Kaymakam kimdir? Ben, ben, ben, halkım ben” diye isyan etti.
İstanbul ’da, Maslak 1453 adlı toplu konut projesinin inşa edildiği alanda 5504 metrekare alanın ormanlık alanın devamı olduğu anlaşıldı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, bu arazinin orman vasfıyla tescili için dava açılması amacıyla Hazine’ye ihbarda bulundu. Fakat Hazine, arazinin 2010’da TOKİ’ye satıldığını, TOKİ’nin de imar planlarını değiştirdiğini ve inşaata başlandığını belirterek, dava açmayacaklarını açıkladı.
Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen UNESCO 39. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda, Efes Antik Kenti ve Diyarbakır Surları ile Hevsel Bahçelerinin “Dünya Kültür Mirası” olarak tescillendi.
İzmit Körfezi’ndeki mavi bayraklı Altınkemer Plajı kirlilikten kaynaklandığı belirtilen alg patlaması nedeniyle kızıl renge büründü. Kıyı bölgelerin kahverengi olmasına ve bölgeyi kötü bir koku kaplaması nedeniyle bir çok kişi denize giremedi.
Sarıyer ve Beykoz geri görünüm ve etkilenme bölgesinde yer alan 3. Köprü’nün bağlantı yolları ile ilgili imar planı değişikliği, İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin iptal kararının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kabul edildi.
Balıkesir’de Albayrak Turizm’in kurmak istediği kağıt üretim tesisi ve enerji santraline yönelik tepkiler artarken, halk projeyi anlatmak için Paşaköy Mahallesi’ne gelen yetkililere tepki gösterdi. Mahalle sakinleri, “Termik santral istemiyoruz” sloganı attı, projenin iptali için dava açacaklarını söyledi.
Erzurum Uzundere’de Türkiye’nin meyve veren tek anıt ağacı olan tescilli dut ağacı, içinde bulunduğu parka yapılacak olan yeni hükümet konağı için kesildi. Anıt ağaçla birlikte parkta 100 yıla yakın tarihi bulunan ceviz ve kiraz ağaçları da iş makinelerinin kurbanı oldu.
Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Yönetimi (NOAA), tüm dünyadan 413 bilim insanından gelen son verilerle her yıl bir rapor yayımlıyor. 2015’te yayımlanan raporun ortaya koyduğu tablo öncekilerin hepsinden daha ürkütücü: Rapora göre dünya, rekor sıcaklık, rekor su seviyeleri, daha fazla sıcak gün, daha az soğuk gece , artan kasırgalar, inanılmaz boyutlara ulaşan kirlilik ve hızla eriyen buzullarla karşı karşıya.
İngiliz petrol devi BP ve ABD makamları ile sivil toplum temsilcileri arasında varılan anlaşmaya göre, sebep olduğu zararlar sonucu BP’nin 18.7 milyar dolar tazminat ödemesi kararlaştırıldı. Meksika Körfezi’ndeki BP platformunda 2010’da yaşanan patlamada 11 kişi hayatını kaybederken Körfez sularına petrol sızıntısı üç ay durdurulamış, çevredeki tüm kıyılara ulaşan petrol, etkileri yıllarca sürecek bir çevre faciasına neden olmuştu.
Haziran sonu ve temmuz ayının ilk iki haftasında Orta Avrupa’yı kavuran anormal sıcaklar Avrupa’da binden fazla kişinin ölümüne yol açtı.
Chan-Hom tayfunu nedeniyle Çin’in kıyı kesimlerinde bulunan 865 bin kişi güvenli bölgelere taşındı. Yüzlerce tren ve uçak seferleri iptal edildi. Tayfun sonrası Japonya’nın Okinawa ve Miyako bölgelerindeki 42 bin ev elektriksiz kaldı. Tayvan’a doğru etkisi artan tayfuna önlem olarak borsa ve resmi binalar açılmadı, okullar tatil edildi, tehlikenin öngörüldüğü bölgelere asker yerleştirildi.
AĞUSTOS
Edirne’de taş ocaklarının doğada yarattığı büyük tahribat, yamaç paraşütü ve paramotor pilotu Yılmaz Özkaya tarafından havadan görüntülendi.
ÇED raporu 2009’da onaylanan Cide HES’e karşı başlatılan mücadele olumlu sonuçlandı. Kastamonu Cide’deki Loç Vadisi halkının mücadelesi sonucunda WWF Türkiye, Doğa Derneği ve TMMOB Peyzaj Mimarları Odası’nın da müdahil olduğu Cide HES’la ilgili davada, Danıştay ÇED raporunu iptal etti. Dava sürecinde Orya Enerji’nin bölgede 8000 ağacı kestiği kaydedildi.
Türkiye’de yaşanan aşırı sıcaklara Büyük Okyanus’taki deniz suyu yüzey sıcaklığının artmasından kaynaklanan ve en son 2009 görülen El Nino’nun sebep olduğu, ilerleyen dönemde de kuraklıkların görüleceği belirtildi.
Artvin’in Hopa ilçesinde etkili olan şiddetli yağış sel baskınlarına neden olurken, çöken bir binada sekiz kişi yaşamını yitirdi. İncelemelerde bulunmak üzere bölgeye gelen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nu, vatandaşlar “Karadeniz sahil yoluyla, barajlarla bu ülkeyi baltaladınız, dereleri sattınız” diyerek protesto etti. Uzmanlar, yol yapımları, denizlerin doldurulması, dere yataklarının daraltılması, yapılaşma sonucu doğanın tahrip edildiğini belirten uzmanlar, buna iklim değişikliğinin de eklenmesiyle sellerin kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Karadeniz’in yanı sıra Antalya’da etkili olan yağışlarla oluşan sellerde yollardaki parkeler söküldü, bazı mahalleler büyük zarar gördü.
Saros Körfezi’ne kıyısı bulunan Edirne’nin Keşan İlçesi’ne bağlı Mecidiye Köyü’ndeki İbrice Limanı çevresinde faaliyet gösteren taş ocaklarının doğada yarattığı büyük tahribat, yamaç paraşütü ve paramotor pilotu Yılmaz Özkaya tarafından havadan görüntülendi. Görüntülerde ağaçlık alanların çorak arazilere dönmesi, var olan yeşil alanların ise taş ocaklarından çıkan toz nedeniyle griye bürünmesi dikkati çekti.
Yaydığı kötü koku nedeniyle İstanbul’un Kadıköy ilçesini adeta yaşanmaz hale getiren Kurbağalıdere’nin ıslahı için yapılan çalışmaları takibe alan çevreciler, dereden çıkartılan balçık ve pisliğin Adalar bölgesine boşaltıldığını kaydetti. Akarsu özelliğini tamamen yitiren Kurbağalıdere’nin ıslah çalışması İstanbul Büyükşehir Belediyesi Altyapı Hizmetleri Müdürlüğü’nce üç yıldır devam ediyor. Kurbağalıdere’den kepçeler yardımı ile toplanan atıklar ise Dökü isimli gemilere yükleniyor. Gemilerin nasıl bir rota izlendiğinin tespit edilmesinde kullanılan Marinetraffic internet sitesi üzerinden takibe alan çevreciler, bu gemilerin Sivriada ve Yassıada yakınlarına gidip geldiğini tespit etti.
Yırca’da, köylülerin ve çevreci aktivistlerin direnişi üzerine iptal edilen termik santral projesinin arazisinde çıkan yangında sivil toplum örgütleri tarafından dikilen zeytin fidanlarının bir bölümü ve meyve ağaçları zarar gördü. Ağustos ayında Osmangazi ile Mudanya arasındaki Aksungur ile Çağrışan Köyü arasındaki ormanlık bölgede çıkan yangında da 50 hektar fıstık çamı ormanı zarar gördü. Antalya, Mersin, Adana, Muğla ve Diyarbakır’da da orman yangınları çıktı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, geçen yıl artan ayı saldırıları nedeniyle dört kentte ayıların vurulması için kota belirledi. Artvin’de altı, Kastamonu’da beş, Sinop’ta üç ve Giresun’da bir olmak üzere 15 ayının vurulması için nisan ayında açık artırma usulü ihale yapıldı! Kastamonu’daki beş ayının “av turizmi” kapsamında 50 bin lira karşılığında ekim ayında avlanacağı açıklandı.
Arnavutköy Durusu’da, 3. Havalimanı için yüklenici firma İGA tarafından duyurulan ÇED bilgilendirme toplantısı, Kuzey Ormanları Savunması ve İstanbul Kent Savunması üyelerinin protestosu nedeniyle yapılamadı. Kuzey Ormanları Savunması basın açıklamasında, toplantının prosedür gereği olarak halkı bilgilendirmek amacıyla proje başlamadan yapılması gerektiğini, proje ihalesinden neredeyse 2,5 yıl, temel atımından bir yıl ve yer tesliminden ise 3,5 ay sonra toplantının yapıldığına dikkat çekildi.
Gezegenin yıllık biyolojik kapasitesinin kullanıldığı ve tüketimin talebin üstüne çıktığı günü belirten “Dünya Limit Aşım Günü” 2015’te 13 Ağustos’u işaret ediyordu. 2014’e göre gezegenin bütçesi 2015’te altı gün daha erken tüketildi. Tüketim hızı bu haliyle devam ederse, 2030’da iki dünya bize ancak yetecek.
Los Angeles Belediyesi kente su sağlayan barajlardaki suyun aşırı sıcaklıkla buharlaşarak susuzluğa yol açmasını önlemek için barajları elma büyüklüğünde siyah plastik toplarla örtme kararı aldı. Bu çerçevede, Los Angeles’a su sağlayan barajlardan birine tam 96 milyon plastik top bırakılarak barajın üstü örtüldü.

EYLÜL
Kırşehir’deki Seyfe Gölü’nden bilinçsizce su çekilmesi sonucu göl tamamen kurudu.
Bolu ile Seben’i birbirine bağlayan yolun Aladağ ve Taşlıyayla mevkilerinde yapılan genişletme ve güzergah değişikliği çalışmaları nedeniyle yüzlerce ağaç kesildi. Kesilen yüzlerce çam ağacı orman depolarına götürülürken, ağaçlardan geriye kalan kökler de iş makineleriyle sökülerek kamyonlara yüklendi.
Fatsa’da Ekim 2014’te 100 dönümlük orman arazisindeki ağaçlar kesilerek siyanürle altın ayrıştırılması için çalışma başlatılmıştı. Bölgede kurulan şantiyede çalışmalar devam ederken, tepki gösteren yurttaşlar ve çevreciler tarafından da bölgede direniş çadırı kuruldu. Çevre köylerde yaşayan vatandaşlar, 11 aydır direniş çadırındaki siyanür karşıtı nöbet tutmaya eylemlerini sürdürürken, kimliği belirsiz kişiler tarafından direniş çadırı ateşe verildi.
Sakarya Pamukova’da faaliyet gösteren bir taş ocağında ihbar üzerine açılan büyük bir çukurun içine yaklaşık 12 kamyon kimyasal atık boşaltıldığı ve üzerinin toprakla örtüldüğü ortaya çıktı.
Toplam uzunluğu 584 kilometre olan Büyük Menderes Nehri’nin, Afyonkarahisar, Uşak, Denizli ve Aydın’dan topladığı, regülatör kapaklarında biriken katı ve sıvı atıklar, doğa dostlarının tüm uyarılarına rağmen alınmadı. Söke Ovası’nda regülatörlerde biriken binlerce ton katı ve sıvı atık, Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’ndan, Ege Denizi ve Bafa Gölü Tabiat Parkı’na döküldü.
Antalya’nın dünyaca ünlü plajı Kaputaş’ta, Kaş Belediyesi’nin büfe ruhsatıyla iş makinelerini sokarak inşaatına başladığı restoran, kafe, duş ve soyunma kabinleri ile tuvalet gibi yapılara yönelik açılan davada mahkeme, yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Kırşehir’deki Seyfe Gölü’nden bilinçsizce su çekilmesi sonucu göl tamamen kurudu. Çevreciler yüzlerce yaban kuşuna yataklık eden Seyfe Gölü’nden kalkan toz bulutları çevredeki bitki örtüsüne zarar vermeye başladığını ifade etti.
WWF’in Londra Zooloji Topluluğu ile ortaklaşa yürüttüğü araştırmada, bilim insanları, 1970’den bugüne su altında yaşayan memelilerin, deniz kuşlarının, balıkların ve sürüngenlerin nüfusunun yüzde 49 azaldığını ortaya koydu.Özellikle insanların beslenme amaçlı tükettikleri deniz canlılarının sayısındaki düşüşün hız kazandığı, ton balığı ve uskumru nüfusunda yüzde 74 azalma olduğu belirtildi.
Eylül ayı dünyada dev şirketlerin imza attığı skandallara sahne oldu. Volkswagen imza attığı emisyon skandalı tüm dünyada yankılandı. ABD’nin Çevre Koruma Müdürlüğü, Volkswagen’in dizel motorlu araçlarına fabrika çıkışında yapılan egzoz emisyon testlerinin hatalı olduğunu açıklayarak, şirketi egzoz emisyonlarını kasıtlı olarak düşük göstermekle suçladı. Toplam cezanın 18 milyar dolarla daha önce görülmemiş seviyelere çıkabileceğine işaret edildi.
Sekiz ay süren bir araştırmacı gazetecilik çalışması ile Plutzer ödülü sahibi InsideClimate News, ABD’li petrol devi Exxon’un kendi biliminsanlarının 1970’lerden beri iklim değişikliğinin insan eliyle yaratılmış olduğunu bildiğini, ama bunu büyük bir titizlikle gizlediğini belgeleriyle ve emekli çalışanların tanıklığıyla ortaya koydu. Küresel ısınmanın ölümcül etkilerini onlarca yıldır bilmesine rağmen Exxon, dezenformasyon kampanyalarından ve iklim inkârcılığı üzerine lobi faaliyetlerinden geri durmadı. New York Başsavcısı, iklim değişikliğiyle ilgili kamuyu yanlış bilgilendirmeden soruşturma açtı.
Petrol devi Shell, kuzey Kutbu’ndaki tartışmalı petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine son verdi. Shell, yüksek maliyet ve denemelerinin hayal kırıklığı yaratmasını bu karara gerekçe olarak gösterdi. Çalışmaları sonlandırmanın maliyetinin 3 milyar doları bulduğunu kaydeden Shell, buna yaklaşık 1 milyar 100 milyon doların da sözleşmeler nedeniyle ekleneceğini belirtildi.
Yeni Zelanda’da 30 yıl önce çevre örgütü Greenpeace’in Rainbow Warrior adlı gemisine düzenlenen saldırıda rol alan Fransız gizli servis dalgıcı Jean-Luc Kister, yaptıkları nedeniyle ilk kez özür diledi. Rainbow Warrior gemisi mayınlandığı 10 Temmuz 1985 günü nükleer deneme yapılacak Fransız Polinezya’sındaki Mururoa mercan adalarına demir almak üzereydi. Kister’in yerleştirdiği iki mayın Auckland Limanı’nda demirli gemiyi hemen batırmış ve Portekizli Fotoğrafçı Fernando Pereira ölmüştü.
Dünya Meteoroloji Örgütü, mart ayında başlayan El Nino doğa olayının, 2015’in son yarısında etkisini giderek artırabileceğini ve son 50 yılın en güçlülerinden biri olabileceğini açıkladı. El Nino, yarattığı ısıtıcı etki nedeniyle kasırgalara, şiddetli yağışlara, taşkınlara, kuraklıklara, yangınlara ve tarımsal ürün kayıplarına yol açıyor, bütün bunların sonucu olarak da salgın hastalıklar artıyor ve çok sayıda kişi ölüyor.
Çin, hava kirliliğiyle mücadele kapsamında Pekin’deki araba üretimi ve kullanımına kısıtlamalar getirdi. 5 milyon arabanın dönüşümlü olarak kullanımını da içeren bu kısıtlamalardan sonra başkent Pekin’de uzun zamandan sonra gökyüzünün mavisi görüldü.
Ortadoğu’da en az 15 kişinin ölümüne neden olan kum fırtınası muhaliflerin denetimindeki bölgelerde yaşayan Suriyelileri memnun etti. Kum fırtınasının doğal bir uçuşa yasak bölge oluşturduğunu söyleyen Suriyeliler, “Kum fırtınası Esad’in bize attığı varil bombalardan daha iyi” açıklaması yaptı.

EKİM
Şili’de dünyanın en kurak bölgesi olarak bilinen Atacama Çölü çiçeklerle kaplandı.
Ekim ayında bakanların ilginç açıklamarı dikkat çekti. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Yeşil Yol’a bölge halkının sahip çıktığını iddia ederek, tepki gösterenlerin “dışarıdan gelen provokatörler” olduğunu söyledi, Eroğlu, “Bu yol ormandan geçmiyor, ormandan geçen kısmı çok cüzi miktarda. 13 adet ağaç kesilmiş” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ise, “Beton makinesinin sesi bu ülkede hiç eksik olmasın. Bu beton makinası -ben inşaat mühendisiyim- çok keyif alırım onun sesinden böyle pat pat pat vurdukça. Türkiye kalkınıyor, kalkınacak gelişecek. Türkiye birilerine rağmen kalkınacak. Bu beton pompaları hiç durmasın. Rabbim bu ülkeyi hep böyle kalkındırsın” diyerek beton hayranlığını dile getirdi.
İğneada’ya nükleer santral yapılacağı 20 yıldır dilden dile dolaşan bir söylentiydi. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun’un 3. nükleer santralın İğneada’ya yapılacağını açıklaması söylenti, gerçeğe mi dönüşüyor endişesine dönüştü. Geçici hükümet bakanı Alaboyun, ABD’li Westinghouse ile mutabakat zaptı imzalandığını da açıkladı. Bölge halkı ve çevreciler karara tepki gösterdi.
Şili’de dünyanın en kurak bölgesi olarak bilinen Atacama Çölü çiçeklerle kaplandı. Tek bir yağmur damlası olmadan 173 ay geçiren Atacama dünyanın en kuru bölgesi olma rekorunu elinde tutuyordu. Okyanus sularının ısınmasıyla kasırga, sel, heyelan veya kuraklığı artıran El Nino doğa olayı iklimleri değiştiriyor. Bölgeye bir günde 14 yıllık yağmur yağmasıyla çöl, sarı, kırmızı, mor ve beyaz renklere sahip farklı çiçeklerle kaplandı.
Japonya’da 2011’de yaşanan deprem ve tsunaminin etkisiyle Fukuşima Nükleer Santrali’nde meydana gelen sızıntı sonrası ilk kez radyasyon bağlantılı kanser vakası tespit edildi.
Küresel ısınmanın etkisiyle yaşanan iklim değişikliklerinin neden olduğu dünyanın farklı bölgelerinde yoğun kar yağışı, sel, heyelan, kasırga ve kuraklığı artıran El Nino’nun bu yıl zirve yapmasının beklendiği belirtildi. İngiliz bilim insanları bu kış rekor kar yağışı beklediklerini açıklarken Türkiye için de soğuk hava ve sel uyarısı yapıldı. Süper El Nino son 30 yılda 1982 ve 1997’de olmak üzere iki kez etkili olmuştu.
Amerikan Doğa Tarihi araştırmacısı Christopher Filardi, en son 1950’lerde görülen ve tükenme aşamasındaki nadir ‘Bıyıklı Yalıçapkını’nı öldürdü. Nedenini ise “bilimsel çalışmalar” olarak açıkladı. 2015’te ABD’li diş hekimi Walter James Palmer, rehberlere 50 bin dolar ödeyerek Zimbabwe Ulusal Parkı’nın ünlü aslanı Cecil’i parkın dışına çıkartıp tüfekle vurmuştu. Bilim için ya da zevk için, canlıların hayatına kast edenlere hayvan hakları örgütlerinden tepki yağdı.
IMF Başkanı Christine Lagarde, iklim değişikliyle mücadele için petrol ve kömür gibi fosil yakıtlarına uygulanan teşviklerin bir an önce kaldırılması gerektiğini belirterek, “Eğer yapılması gerekenden tavuklar gibi topluca kaçarsak, hepimiz tavuk gibi pişeceğiz, kızaracağız, kavrulacağız” dedi.
KASIM
Batı Karadeniz’de planlanan 13 yeni santral Zonguldak’ta protesto edildi.
Sayıştay, Muğla’da doğal SİT ve özel çevre koruma bölgelerindeki yerlerin, mevzuata aykırı şekilde ihale edildiğini tespit etti. Sayıştay, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2014’teki faaliyetlerine ilişkin denetim raporunda, ona bağlı Türkiye Çevre Koruma Vakfı ve Muğla Valiliği’ne bağlı Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın yüzde 50’şer hisse ortaklığıyla kurulan MUÇEV’e verilen ihaleleri mevzuata aykırı buldu.
Türkiye’nin değişik üniversitelerinde görev yapan 23 akademisyen, iklim değişikliğinin en önemli nedeninin kömür olduğunu ve Türkiye’nin kömüre dayalı enerji politikalarından vazgeçmesi gerektiğini anlatan bir bildiri yayımladı.
Artvin’in Arhavi ilçesinde şehir merkezine yapılan ve mahkeme kararıyla “ÇED Olumlu” raporu iki kez iptal edilen Kavak HES projesinin inşaatı tekrar başlayınca bölge halkı HES inşaatının durdurulması için Arhavi Cumhuriyet Başsavcılığa başvurarak suç duyurusunda bulundu. Ardından inşaat sahasına yol ve köprü yapımı için iş makinelerinin jandarma eşliğinde çalışmaya başlaması tepkilere neden oldu. İnşaat sahası girişinde toplanan bir grup tepki gösterdi, iş makinesinin önüne oturarak çalışmayı engelleyen 56 yaşındaki Leyla Öncel jandarma ekiplerince gözaltına alındı.
Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen İklim Forumu’nda dünya için önemli raporlar açıklandı. Altı akademisyenin hazırladığı iklim raporuna göre, Türkiye’de her yıl termik santraller yüzünden 2876 kişinin erken öldüğü kaydedildi. Avrupa Birliği ülkelerindeki termik santraller kaynaklı erken ölüm sayısı ise 18 bin 200.
Antalya’da G20 Zirvesi’nin başladığı gün, Zonguldak’ta da önemli bir yürüyüş yapıldı. Türkiye’de en çok termik santral yapılmak istenen bölgelerden biri olan Batı Karadeniz’de planlanan 13 yeni santral protesto edildi. Zonguldaklılar, bölgenin artık yaşanabilir olmaktan çıkacağını belirtti.
Sakarya’nın kuzeyinde, Karasu ve Kaynarca ilçeleri arasındaki Acarlar Longozu’nu besleyen dere, kızıl renkli ve üzeri köpüklü aktı. Bartın’da da kent merkezi içerisinden geçen ırmakta artan kirlilik nedeniyle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri harekete geçti. Ekipler, simsiyah akan suyla ilgili inceleme başlattı.
Birleşmiş Milletler, atmosfere salınan sera etkisi yaratan gazların oranının 2014 yılında tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını açıkladı. Oranlar, güvenilir sera gazı ölçümlerinin 30 yıl önce başlamasından itibaren her yıl artıyor. Dünya Meteoroloji Kurumu da her yıl yayınladığı bildirisinde, dünyada küresel sıcaklığın artacağı, daha şiddetli hava olaylarıyla karşılaşılacağı ve deniz seviyesinin yükseleceği uyarısı yaptı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZSU kanalizasyon çalışmaları Eski Foça’da SİT alanındaki tarihi mezarları yok etti. İzmir II Numaralı Koruma Kurulu 2011’de reddettiği projeyi 2014’te kabul edince binlerce yıllık mezarlar kanalizasyon kazılarına kurban gitti. Bilirkişi katliama göz yumdu.
ABD’de büyük tartışmalara neden olan ve ABD Senatosu ve Kongresi tarafından onadan Keystone XL petrol boru hattı projesini Başkan Barack Obama veto etti.  Obama, Kanada’dan Meksika Körfezi’ne petrol taşıyacak boru hattının yapımını veto etme kararını, Dışişleri Bakanlığı ve başka yetkililerle yoğun görüşmeler yaptıktan sonra aldığını söyledi.
Volkswagen’in dizel motorlarından sonra benzinli motorlarının da karbon emisyonunu kasıtlı olarak düşük gösterdiği ortaya çıktı. Almanya Ulaştırma Bakanı Aleksander Dobrint, araç sahiplerinin uğradığı zararın kapatılmasından VW’nin sorumlu olduğunu ve bu sorumluluğun şirket tarafından karşılanması için Maliye Bakanlığı ile birlikte özel bir yasa tasarısı hazırlanacağını duyurdu.
Avrupa Komisyonu, 19 AB ülkesinin genetik yapısıyla oynanmış GDO’lu tarım ürünlerinin yetiştirilmesini yasaklayacağını duyurdu. AB ülkeleri sağlık ve çevresel risklerin yanında siyasi kaygılarla da topraklarında GDO’lu ürünlerin yetiştirilmesine izin vermeyecek. Çevre korumacı gruplar bu kararı memnuniyetle karşıladı. Avrupa Komisyonu sağlık ve çevreye etkileri nedeniyle GDO’lu ürünlerin kullanımına karşı çıkıyor.
ARALIK 
Aralık ayında İstanbul’da hava kirliliği zirve yaptı, havadaki zararlı madde değerleri tehlike sınırını aştı.
Germanwatch adlı Alman sivil toplum örgütü reasürans şirketi Münchner Rück’ün verilerine dayanarak her yıl doğal felaketlerin dökümünü çıkarıyor. Örgütün gayesi, en çok hangi ülkelerin radikal hava olaylarından etkilendiğine dair bir endeks hazırlamak. Rapora göre, 1995 – 2014 yılları arasında Sandy ve Mitch kasırgalarıyla Nargis siklonu ve Hayan tayfunu Honduras, Myanmar, Haiti ve Filipinler gibi yoksul ülkelerde yüksek can ve mal kaybına yol açtı. Aynı yıllar arasında doğal felaketler 525 bin kişinin ölümüne sebebiyet verdi.
İklim değişikliğine yönelik kamuoyunda farkındalık oluşturmak amacıyla kurulmuş Avrupalı bir inisiyatif olan #İklimKuşaklarıyız için çalışan yedi fotoğrafçı, yedi ülkede, yedi aileyi fotoğrafladı. Çekilen fotoğraflar Paris 2015 İklim Zirvesi boyunca Fransa, Belçika, İngiltere, Almanya, İtalya, Danimarka ve Türkiye’de eş zamanlı olarak sergilendi.
Konya 1. İdare Mahkemesi, Türkiye’nin tahıl ambarı Konya Karapınar havzasında kurulması planlanan Karaman Akçaşehir kömür ocağı ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. Firma karara itiraz ederek temyiz için Danıştay’a başvurdu. Danıştay, yürütmeyi durdurma kararını onayladı.
Antalya’da Rixos Oteller Grubu’nun Beydağları Olimpos Milli Parkı içinde projelendirilen “Dreams of Phaselis” otel projesi, tamamen rafa kalktı. Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, mevcut imar planlarının iptaline karar verdi.
Zonguldak’ın Kilimli İlçesi’ne bağlı 7766 nüfuslu Çatalağzı Beldesi’nde faaliyette olan üç termik santrale ek olarak bir santralin yapımı sürerken, yeni üç santral kurulması için yapılan başvuruya da onay çıktı. ÇED süreçleri devam eden üç santralin devreye girmesiyle beldede yedi termik santral faaliyet gösterecek.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı hava kalitesi ölçümleri sonucu hava kirliliğinde en riskli yerin Edirne’nin Keşan ilçesi olduğu tespit edildi. Keşan’ın havası “tehlikeli” sınıfında yer alırken Bakanlık, ilçede acilen doğalgaza geçilmesi uyarısında bulundu.
Aralık ayında İstanbul’da hava kirliliği zirve yaptı, havadaki toz partikül ve azot oksit değerleri tehlike sınırını aştı.
196 ülkenin siyasilerinin, bürokratlarının, sivil toplum temsilcilerinin katıldığı Paris’teki COP21 İklim Zirvesi, iklim değişikliği ile mücadele konusunda tüm dünyanın beraber harekete geçeceği bir anlaşma metniyle sonuçlandı. Anlaşma küresel ısınmayı 2 °C’nin altında, “mümkünse” 1,5 °C’de sınırlandırmayı hedefliyor. Anlaşma metni genel olarak beklendiği gibi güçlü çıkmadı, anlaşmanın en önemli eksiği iklim değişikliğini durduramayacak olması.

28 Aralık 2015 Pazartesi

Kapatılacağına yeni izin çıktı izin


Özer AKDEMİR
Aliağa-Foça arasında daha önce Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) halkın katılımı toplantısı, tepki nedeniyle yapılamayan İzmir Demir Çelik (İDÇ) Termik Santralinin kapatılması gerekirken ikinci ünite kurmasına izin çıktı. Bu karara itirazlarını Bakanlığa ileten yaşam savunucuları Konak Meydanı’nda açılan Başbakanlık Ofisi yakınında basın açıklaması yaptı. 
EGEÇEP bileşenlerinin yanı sıra İzmir’den demokratik kitle örgütü temsilcileri ve yurttaşlarının da katıldığı açıklamada zaten kirliliğe doymuş olan yörenin yeni termik santrallerle kirlilik yükünün daha da artacağını ortaya koyan pankart ve dövizler taşındı. Burada konuşan Foça Çevre ve Kültür Platformu’ndan (FOÇEP) Bahadır Doğutürk, yöredeki demir çelik fabrikaları, haddehaneler, petro kimya üniteleri, gübre ve gemi söküm tesisleri gibi kirletici sanayiler nedeniyle Aliağa ve Foça başta olmak üzere Menemen, İzmir ve yöresindeki hava, toprak, suyun kirlendiğini dile getirdi. Ilıpınar Gölyüzü mevkiine vahşice depolanan demir çelik cüruf, tufal ve baca tozlarına Danıştay’ın geçtiğimiz günlerde ‘dur’ dediğini anımsatan Doğutürk, kararın gerekçesinde ağır sanayi tesislerinin bölgede yoğunlaşmasının yaratacağı kümülatif etkiye dikkat çekildiğini aktardı. Bu kararın hemen ardından 1. ünitesinin davası süren İDÇ’nin termik santrali için 2. ünite kurmasına izin çıktığını dile getiren Doğutürk, “Bu kabul edilemez. Koca bir mezarlık haline gelen Aliağa bölgesinde yeni hiçbir kirletici faaliyetin yapılmasının fiilen olanağı yoktur” dedi. Faal olan ünitenin kapatılması gerekirken ikinci ünite için izin verilmesini “İzmir için bir cinayettir” diye yorumlayan Doğutürk, başta İzmir halkı olmak üzere tüm yurttaşları yaşamı savunmaya çağırdı. 
‘ÇIĞLIK ATMAK GEREKİYOR’
EGEÇEP Hukuk Komisyonu üyesi Av. Arif Ali Cangı, “Hukuksal kazanım elde ettiğiniz bir anda yerel ve merkezi hükümet onu yok sayan yeni kararlar alıyor. O zaman geriye tek birşey kalıyor; yaşamı savunmak için İzmirliler ayağa kalkmalı. Temiz hava istiyoruz, yaşamak istiyoruz diye çığlık atmak gerekiyor” dedi. Basın açıklaması Selçuk’tan bahçesinde yetiştirdiği mandalinaları ikram eden Ozan Toprak Dede’nin türküsüyle sona erdi.(İzmir/EVRENSEL)

 Eklenme Tarihi: 28 Aralık 2015 

25 Aralık 2015 Cuma

Yaşamı savunmak Zorlu’nun zoruna gitti


Özer AKDEMİR
İzmir
Manisa Gördes’te işletilen Zorlu Holding’e ait nikel madeni ile ilgili yapılan bir toplantıda konuşan Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) üyesi Hayri Bökü’ye şirketin suç duyurusu üzerine “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlamasıyla dava açıldı.
ZORLU HOLDİNG ALINMIŞ!
2013 Mayıs ayında getirildiği Aliağa limanından Gördes’teki nikel madenine doğru yol alan halkın “cehennem kazanı” dediği 738 tonluk otoklav adlı dev sülifirik asit liçi tankının gidişine engel olabilmek o dönemde birçok eylem ve etkinlik yapılmıştı. Bunlardan birisi de tankın geçeceği yol üzerindeki Soma’da oldu. Gezi Parkı direnişinin en etkili zamanlarına denk gelen günlerde Soma’da Manisa ve İzmir’den birçok ekoloji örgütü biraraya gelerek doğaya ve canlı yaşamına büyük zarar vereceği belirtilen tankın madene ulaşmasının nasıl engelleneceği ile ilgili görüş alışverişinde bulunmuşlardı. Soma Öğretmenevinde gerçekleştirilen toplantıda konuşan EGEÇEP bileşeni Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) yürütmesinden Hayri Bökü’nün yaptığı konuşma hakkında 2.5 yıl geçtikten sonra dava açıldı. Madenci Şirket Zorlu Holding’in şikayeti sonrası Soma Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturmada Cumhuriyet Savcısı Adem Aktaş, Bökü’nün konuşmasında halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesiyle kamu davası açılmasını istedi.
BU SÖZLERDE KİN BULDULAR
Toplantıda Bökü’nün madene karşı verilen mücadelenin önemine dikkat çekerek bu mücadelenin kazanılması için neler yapılması gerektiği konusundaki görüşlerine yer veren savcılık iddianamesinde şu sözlerin suç olduğu ileri sürüldü; “Gördes’teki mücadele hepimizi ilgilendiren mücadele. Gördes kaybederse buradaki madenci kaybeder. Buradaki sağlık emekçileri kaybeder, burada çiftçi arkadaşlar kaybeder, yaşam kaybeder, hepimiz kaybederiz”. İddianameye Bökü’nün kapitalizme karşı mücadelelerin birleştirilmesi ile ilgili sözlerini de alan savcılık günümüzde yaşanan gelişmelerle de örtüşen şu sözlerinde de suç unsuru buldu; “Ve savaşta yaklaşıyor, bunlar sizi kıracaklar. O yerdeki mahsun insanlara saldıracaklar, sizi birbirinize kırdıracaklar. Doğu bizi birleştirdi. Doğu olmasaydı kırılıyorduk. Bugün Taksim’deki mücadelenin özü budur. Bu anlamda bugün Gördes’teki mücadele buradaki insanların hepsinin mücadelesidir. Kaybedersek hepimiz kaybederiz. Tıpkı Taksim’deki mücadele gibi.”
SAVCI MADENİN TANKINA SÖZ SÖYLETMEDİ
Bökü’nün bu sözleri Soma’dan geçmesi planlanan maden tankı için söylediğini, şirket görevlilerinin de bu ‘eylem’ nedeniyle kendisinden şikayetçi olduğunu belirten savcılık mahkemeden Bökü’nün “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçu ile 1-3 yıl arasında hapisle cezalandırılmasını ve kamu haklarından men cezası verilmesini talep etti. Savcılıkta susma hakkını kullanan Bökü’ye yönelik iddiaları kabul eden Soma Asliye Ceza Mahkemesi, davanın ilk duruşmasının 29 Şubat 2016 tarihinde Turgutlu’da görülmesini kararlaştırdı.

KİRLETEN CEZALANDIRILMALI
EGEÇEP Eş Dönem Sözcüsü Hülya Yılmaz; “Anlaşıldığı kadarıyla bileşenimiz TURÇEP Yürütme Kurulu üyesi Hayri Bökü’nün sözleri Zorlu Holdingin zoruna gitmiş. Şirketin sülfirik asitle yaptığı madencilik nedeniyle yöredeki doğayı katlettiği, suları kirlettiği, binlerce ağacın kesildiğini biliyoruz. EGEÇEP olarak sonuna kadar arkadaşımız Hayri Bökü’nün yanındayız. Yaşamı savunanlar değil kirletenler cezalandırılmalı” dedi.
Eklenme Tarihi: 25 Aralık 2015 


16 Aralık 2015 Çarşamba

Hablemitoğlu suikastı neden çözülemiyor?


Özer AKDEMİR
İzmir
2002 yılı 18 Aralık günü evinin önünde kurşunlanarak öldürülen Dr. Necip Hablemitoğlu suikastının 13. yıl dönümüne günler kala neredeyse her yıl tekrarlanan bildik bir haber yeniden gündeme sokuldu. Tahir Elçi cinayeti sonrası AKP dönemi faili meçhul tartışmalarının gündeme getirildiği bir dönemde Hablemitoğlu suikastında FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) bağlantılarının araştırılması için dosyanın yeniden raftan indirildiği haberleri yapıldı. Artık neredeyse “gelenekselleşen” bu haberlere ne Hablemitoğlu’nun ailesi, ne de yıllardır bu olay ve arkasındakilerle ilgili yazıp-çizen gazeteciler olarak bizlerin olayın çözümüne dönük bir beklentisi var.

13 YILLIK YOL: BİR ARPA BOYU
Son haberlerde, Ankara Cumhuriyet Savcısının 13 yıllık dosyayı tekrar incelemeye aldığı, jandarma ve emniyet kriminal dairelerinden  suikastta kullanılan silahın başka eylemlerde kullanılıp kullanılmadığının bilgisini istediği yer aldı. Eğer 13 yılda bu bilgi araştırılmamış ve dosyaya girmemişse zaten şu saatten sonra araştırılacak ne kalmış ki! Baştan çözümsüz bırakılacak bir olay olduğu buradan bile ortaya çıkarılabilir.
Basına yansıyan bir diğer bilgi de telefon görüşme kayıtlarını içeren HTS dosyasının kayıp olduğu. 13 yıldır rafta bekleyen bir dosyadan bu telefon trafiği nasıl kaybolabilir ki? Hadi diyelim birileri dosyadaki bu bilgileri aldı, Hablemitoğlu suikastını takip eden hukukçularda, ailenin avukatında bu bilgiler yok mu? Son olarak savcının o dönem istihbarat ile terör birimlerinin başında bulunan emniyet müdürleriyle ilgili de bilgi isteyerek, suikastta “paralel yapı” izi aradığı çıkan bütün haberlerde verilen bir ayrıntı oldu.
2004 yılında zamanın Başbakanı olan Erdoğan, Danıştay saldırısının hemen ardından “Bu ülke Hablemitoğlu cinayetini yaşamış, sonra da her şeyi örtbas etmiş bir ülkedir” diye bir açıklama yapmıştı.
Erdoğan, son olarak geçtiğimiz günlerde Hablemitoğlu suikastı ile ilgili Eski Polis Müdürü Hanefi Avcı tarafından dile getirilen “Necip Hablemitoğlu ve Haydar Meriç cinayetlerinde Paralel örgüt bağlantısı çıkabileceği” iddialarıyla ilgili Türkmenistan dönüşü bir gazetecinin sorusu üzerine, “Hablemitoğlu meselesi kapalı kapılar ardında kalmış bir olay. Temenni ederiz ki bu açığa çıkabilsin. Hanefi Bey’in o yaklaşımına da katılıyorum” dedi. 13 yıldır AKP iktidarda, hâlâ suikastın çözülmesi ile ilgili “temenni” belirten “partili bir cumhurbaşkanı” var! Öyle ki bu suikastın mağduru da kendileri sanırsınız!..  
GÜLEN CEMAATİNİN PARMAĞI
“Hablemitoğlu suikastında Fethullah Gülen Cemaatinin ya da son ayların moda tanımlaması ile ‘paralel yapı-FETÖ’nün parmağı var mı?” sorusunu biz de 2011 yılında yazdığımız “Kuyudaki Taş-Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği” kitabında sormuştuk. Bizim ulaşabildiğimiz, bilgi-belgelerden sonra yorumumuz bu suikastın en çok Gülencilere yaradığı oldu. Kendilerine ağır eleştiriler yönelten bir ‘hasımları’ bertaraf edilmiş, MİT müsteşarlığı için adı geçen Hablemitoğlu’nun ‘ortadan kaldırılması’ ile bu kurumdaki kadrolaşmanın önü açılmış, suikasttan sonra altın madenciliğine yönelen cemaat şirketleri için son derece önemli olan Hablemitoğlu’nun yazdığı “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” kitabının çürütülmesinin önüne geçilmişti. Yani bir taşla birkaç kuş vurulmuştu.
Özellikle bu son madde; Hablemitoğlu’nun yazdığı ve yaşam alanlarını altın madenine karşı korumak için mücadele eden Bergama köylülerinin ardında “Altın madenlerinin işletilmesini dolayısıyla da Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen Alman vakıfları olduğu” tezinin işlendiği kitabın korunmasının önemi sonraki yıllarda yaşanan gelişmelerle iyice su yüzüne çıktı. Bu kitabın amiral gemiliğini yaptığı “psikolojik harp oyunu” ile Bergama köylü hareketi sönümlendirilirken, tüm yaşam savunucuları büyük bir psikolojik baskı altına alındığı gibi, altın madenciliğinin önü de sonuna kadar açıldı.

BERGAMA VE ALMAN VAKIFLARI KİTABI
Sahte belge, kişiler ve bilgilerle hazırlanan kitaptaki iddialar nedeniyle haklarında DGM’de “Legal Alman Casusluğu” davası açılan aralarında Alman vakıf yöneticilerinin ve Bergama köylü hareketi önderlerinin de olduğu 15 kişi hakkındaki davanın ilk duruşmasından 8 gün önce öldürüldü Necip Hablemitoğlu. Eğer öldürülmeseydi, kitabındaki o sahte belgelerin  (Alman Kalkınma Bakanlığının sahte raporu), belgeyi Türk yetkililerine ilettiği ileri sürülen “İsveç’te yaşayan Prof. Dr. Metin Deliormanlı”nın  (14 yıldır böyle bir kişinin varlığına dair tek bir iz bile bulunamadı) aslında ortaya çıkabilecekti. Dahası, Hablemitoğlu’nun kitabının altın madeni şirketi tarafından finanse edildiği, bilgilerin madenciler tarafından sağlandığı, kitabın dağıtımının şirketçe yapıldığı ve ülkedeki tüm protokole ücretsiz olarak kargolandığı iddiaları da su yüzüne çıkacaktı.

SUİKASTTAN BİR GÜN ÖNCE EVRENSEL’E GİDEN HABER
İşin iki ilginç yönüne de yeri gelmişken değinelim; suikastın işlendiği günden bir gün önce (17 Aralık 2002) Evrensel gazetesinin İzmir bürosundan gönderdiğimiz haber tamamen Hablemitoğlu’nun yazdığı kitabın altın madencileri tarafından yazdırıldığı, bütün masraflarının altıncı şirket tarafından karşılandığına dair madende 10 yıl kamu ilişkileri müdürlüğü yapmış Hasan Gökvardar’ın iddialarından oluşuyordu. Eğer haber manşet olabilmesi için bir gün bekletilmeseydi, Hablemitoğlu’nun sabah evinin önünde öldürüldüğü gün Evrensel’de bu haber yer alacaktı! Yine, suikasttan bir gün önce, Evrensel’e bu bilgileri veren Hasan Gökvardar, İzmir Barosunda kameralar karşısında bir grup avukata bize anlattıklarını yineliyordu.
TAŞLARI YERİNE OTURTALIM
Hablemitoğlu’nun öldürülmesinin ardından açılan davalar sürecinde dava dosyalarına giren, sonraki Ergenekon duruşma dosyası eklerine de geçen bilgilerden ve bizim yaptığımız diğer araştırmalardan bir derleme yapacak olursak;
1. “N. Hablemitoğlu’yu İzmirli mafya babası Çerkez İbrahim (İbrahim Çiftçi)’nin talimatı ile para karşılığı ben öldürdüm” diyen ve bu suikastı en ince ayrıntıları ile, tam üç kez çeşitli yıllarda savcılara anlatan Durmuş Anuçin adı üzerinde hiç durulmuyor. Anuçin şu anda işlediği diğer 5 cinayetten cezaevinde yatıyor. İbrahim Çiftçi ise İzmir’deki işyerine atılan bir el bombası ile öldürüldü. Bombanın Ergenekon operasyonlarını başlatan, Cumhuriyet gazetesine atılan el bombaları ile aynı kafileden olduğu tespit edildi.
2. Hablemitoğlu’nun öldürülmeden önce yazıp yayımlatamadığı kitabı “Köstebek”te Gülen Cemaatinin devlet içindeki kadrolaşması anlatılıyordu. Benzer iddiaları suikasttan 10 yıl sonra yazan Gazeteci Ahmet Şık’ın basılmamış kitabı nedeniyle 1 yıl cezaevinde yatırıldığını anımsayalım. Yine Gazeteci Nedim Şener’in Hrant Dink suikastı ve Gülen Cemaati arasındaki ilişkiyi sorguladığı “Kırmızı Cuma” kitabından hemen sonra Şık’la birlikte aynı kaderi paylaştığını da belirtip, tüm bunların ardında devlet içinde, emniyet, istihbarat ve adliyede örgütlenen Fethullahçıların olduğu iddialarını da ekleyince taşlar biraz daha yerine oturuyor sanki.
3. İbrahim Çiftçi’ye bu suikastı kimin yaptırdığı ile ilgili bilgilerden Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Binbaşı Muzaffer Tekin, Osman Yıldırım, Sami Hoştan, Sedat Peker gibi Ergenekon davalarında cezaevlerinde yatan ve ülkenin bir dönem ki karanlık geçmişinde adları geçen kişilere ulaşılıyor.
4. Bu arada Veli Küçük’le Fethullah Gülen’in taa Erzurum’dan, Komünizmle Mücadele Dernekleri döneminden tanıştığını ve aralarının çok iyi olduğu bilgisini de verelim.




























SUÇ ORTAKLIĞININ ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ
Son söz olarak; AKP’nin iktidara gelmesinden 2 ay sonra öldürülen Hablemitoğlu suikastında F. Gülen Cemaatinin parmağı var mı? Biz ‘yok’ diyemediğimiz gibi olduğuna yönelik ciddi kuşkularımızı 2011 yılında Evrensel Basım Yayın’dan çıkan “Kuyudaki Taş/Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği” kitabında gerekçeleriyle anlattık. Dosyayı hemen her sene en az bir kez raftan indiren savcılara önerelim kitabı, alıp bir okusunlar. Bilmedikleri ya da bilmezden geldikleri bir çok şeyi bulacaklarına eminiz de, işlerine gelir mi onu bilemiyoruz!
AKP iktidarı ile 12 yıl koalisyon ortaklığı yapan, ülkedeki bütün emek sömürüsü, doğanın yağması-talanında birlikte çalışan, antidemokratik ne kadar yasa varsa çıkarıp halkın tepesinde boza pişiren, hak diyeni içeri tıkan, döven, ötekileştiren politikaların uygulayıcıları olan AKP-Gülen Cemaati koalisyonu bu süre içerisindeki bütün suçların ortak sorumlularıdırlar. O yüzden AKP bu suikastı Gülencilerin üzerine yıkıp kendini sıyıramaz. Dolayısıyla AKP bu suikastı çöz(e)mez!..
Eklenme Tarihi: 16 Aralık 2015

15 Aralık 2015 Salı

İklim Konferansı Raporu: Fiyasko mu tarihi adım mı?


Özer AKDEMİR
Paris'te iki hafta süren Birleşmiş Milletler Paris İklim Konferansı (COP21) sonuç bildirgesi "tarihi bir anlaşma" olarak geçtiğimiz günlerde açıklandı. Kapitalist sanayileşmenin olağanüstü bir şekilde hızlandırdığı iklim değişikliğinin gezegeni bir felaketin eşiğine getirdiğinin bilimsel olarak ortaya konmasının üzerinden yıllar geçmesinden sonra bu gidişi durdurmaya dönük bir adım olarak yapılan konferansın en önemli çıktısının dünyadaki sıcaklık artışının 2 derecenin altına, mümkünse 1.5 derece civarında tutulması için çaba gösterilmesi maddesi oldu. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Doğanay Tolunay ve Prof. Dr. Yusuf Serengil'e konferanstaki anlaşmanın iklim değişikliğini önlemede ya da hızını durdurmada yetip yetmeyeceğini sorduk. Her iki bilim insanına sorduğumuz sorulan arasında bu anlaşmanın Türkiye'nin politik tercihleri, sanayileşme ve çevre politikaları bakımından ne anlama geldiği de vardı.

'UMUT VERİCİ BİR ADIM ANCAK...'
ABD ve Çin gibi yüksek sera gazı emisyonlarına sahip olan ülkelerin de imza atmasıyla oybirliği ile imzalanan sonuç bildirgesini "umut verici bir adım" olarak değerlendiren Prof. Dr. Doğanay Tolunay hemen ekliyor; "Ancak bildirgede bir bağlayıcılık olmaması, sera gazı azaltımlarının ülkelerin kendi koşullarına göre belirlenecek olması sorun yaratabilecek gibi görünmekte". Konferans sekreteryasına sunulan raporlara bakıldığında 1,5 ya da 2 C'lik sınırın gerçekleştirilmesinin oldukça zor göründüğünü aktaran Tolunay, "Küresel ısınmadan kaynaklanan ısınmanın şimdiden 1 C'ye yaklaştığı dikkate alınırsa 1,5 C sıcaklık artış limitine önümüzdeki 20-25 yıllık dönemde ulaşılabilir. Dolayısıyla sonuç bildirgesi sıcaklık artışlarının sınırlandırılması niyetlerinin ortaya konması açısından önemli. Ama sıcaklık artışına neden olan başta fosil yakıtlardan vazgeçilmesi olmak üzere, ormansızlaşma ve  arazi kullanım değişikliklerinin azaltılması konularında da somut adımlar atılması gerekiyor" dedi.  

TÜRKİYE YALNIZLAŞACAK
Sonuç bildirgesinde öne çıkan kararlardan birisinin de 100 milyar dolarlık Yeşil İklim Fonu Kurulması olduğunu söyleyen Tolunay, henüz aktif hale gelmeyen bu fonun yeterli olmadığı görüşünde. Türkiye'nin enerji ve sanayi politikalarına bakıldığında sera gazı salımlarının gelecekte de hızlı bir şekilde artacağının görüldüğünü belirten Tolunay, "2023 yılına kadar bütün kömür rezervlerini kullanmak gibi bir enerji politikamız var. Paris Sonuç Bildirgesi ülkelere bir yaptırım getirmemekte. Bu nedenle ülkemizi doğrudan enerji ve sanayi politikalarını değiştirtecek şekilde etkilemiyor. Ancak fosil yakıt odaklı ve ormansızlaşmaya neden olan kentleşme süreçlerinin devam etmesi durumunda ülkemiz uluslararası düzeyde yalnızlaşacaktır" diye konuştu.  

AZALTIM ORANI NEDEN ÖNEMLİ?
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Havza Yönetimi Ana ilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Serengil, "2 derece mi 1.5 derece mi" tartışmasının ülkelerden istenecek azaltım miktarının seviyesiyle ilgili olduğunu belirterek, "Eğer doğrudan 1.5 derece hedeflenseydi gelişmiş ülkelerden daha fazla bir azaltım istenecekti" dedi. Mevcut durumda ısınmanın 1880 yılına göre 0.85° C ve yüzyıl sonunda 3.0-3.5 ° C’ ye ulaşacak şekilde arttığına dikkat çeken Serengil, "Dolayısıyla yeni anlaşma önemli bir başarı olmasına karşın İklim Değişikliğinin etkilerine doğrudan maruz özellikle deniz seviyesine yakın bazı ada ülkeleri için çok tatminkar değil" diye konuştu.

ANLAŞMANIN MEKANİZMASI
Serengil anlaşma mekanizmasını şöyle özetledi; "Gelişmiş olsun gelişmekte olsun her taraf ülke 5 yılda bir “azaltım katkısı” adında hedef sunacak ve bu sunduğu azaltım hedefini tutturmaya çalışacak. Bu arada her azaltım katkı hedefi bir öncekinden daha güçlü bir azaltımı ifade etmeli. Hedeflenen azaltım miktarı tutturulmak zorunda aksi takdirde yaptırımı olacak". 12 sayfalık kısa bir metinden oluşan anlaşmanın çoğu detayının önümüzdeki aylarda yapılacak toplantılarda belirginleşeceğini kaydeden Serengil, "Şu an kafalar biraz karışık çünkü gelişmekte olan ülkeler daha net ve detaylı bir anlaşma istiyorlardı. Daha önceki bağlayıcı anlaşma olan Kyoto Protolünde (2008-2020) sadece gelişmiş ülkeler içinde az sayıda ülkenin azaltım hedefi vardı. Paris anlaşmasında ise tüm taraf ülkeler azaltıma “özel koşulları” çerçevesinde katkı yapacak. Gelişmekte olan ülkeler azaltım hedeflerine ulaşmak üzere finansal, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme desteği alacaklar. Bu desteğin en önemlisi 2020 de 100 milyar dolar/yıl’ a ulaşması hedeflenen Yeşil İklim Fonu".

TÜRKİYE ORMANLARINI KORUMALI
Türkiye'nin sera gazı salımları en hızlı artan Ek-1 ülkesi olduğuna vurgu yapan Serengil,  enerji sektörünün ana salım kaynağı olduğunu belirtti. Türkiye'nin 2030 yılında salım değerini olması gereken değerin %21 altına yani 929 milyon tona düşürmeyi hedeflediğini dile getiren Serengil, Türkiye'nin çok daha fazlasını yapabileceği eleştirilerine ise; "bu bir müzakere ve pazarlık masası ve buna en alttan başlamak ve diğerlerinin ne yapacağını görmek de fena bir strateji değil" diye yanıt veriyor. Anlaşma ile Türkiyede yeni yasa ve mekanizmaların ortaya çıkacağını söyleyen Serengil, "Türkiye bugüne dek İklim Değişikliği ile Mücadele kapsamında yasal bağlayıcılığı olan bir anlaşmada azaltım taahhüdü almamıştı. Türkiye kendi iç piyasasında her sektörde sera gazı salımlarına çeki düzen verme yoluna gidecektir, gitmelidir. En önemlisi de Türkiye orman ve benzeri ekosistemlerini koruyarak tutum kapasitesini artırmalıdır. Çünkü ormanlar sayesinde tutulan karbonun artırılması da sanayi sektöründe salımın azaltılması da azaltım mekanizmaları gibi görünse de aslında aralarında büyük fark vardır. Ormanlar karbonu tutmanın yanında su üretimi, biyoçeşitlilik, yaban hayatı gibi birçok hizmeti insanlara sunmaktadırlar" dedi.
'ANLAŞMA POZDAN ÖTE GİTMEZ'
Öte yandan İklim Konferansını değerlendiren Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı Türkiye eski Müdürü ve kalkınma ekonomisti Bartu Soral kararların pozdan öte gidemeyeceğini dile getirdi. Sonucu "fiyasko" olarak niteleyen Soral, anlaşma metninde karbon salımının hedefin altında olmasına somut bir bağlayıcılık getirilmediğini belirtti. Ancak maalesef sonuç fiyasko oldu. Önce ilan edilen ve en önemli konu yasal bağlayıcılık. Soral; "Bir kere en önemli madde diye sunulan maddenin içi boş. ABD ve Çin’in beş sorumlusu olduğu aşırı karbon salınımının iklim üstündeki olumsuz etkilerini sorumluluğu hemen hiç olmayan Gabon halkı da eşit derecede yaşıyor" dedi.

SİZ KİRLETEREK ZENGİNLEŞTİNİZ SIRA BİZDE!
Karbon salınımını azaltacak protokolleri ABD’nin yıllarca, “adet yerini bulsun” diye bile imzalamadığına dikkat çeken Soral, 'Paris’teki en önemli tartışmalardan birisi de sorumluluk paylaşımıydı. Sanayileşen ülkeler İngiltere, ABD, Almanya, Japonya vs. bir yandan zenginleşirken, bir yandan bugün yaşadığımız iklim değişikliğine sebep oldular. 1980’den sonra ise Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler işin içine girdi. Şimdi Çin önderliğindeki gelişmekte olan ülkeler, zenginlere “siz 250 yıldır sanayileştiniz, zenginleştiniz, dünyayı kirlettiniz. Şimdi sıra bizde, biz de sanayileşeceğiz, zenginleşeceğiz” diyor. İşte zurnanın zart dediği yer burası" dedi. Paris’teki iklim değişikliği konferansında 250 yıldır doğanın dengesini bozan gelişmiş ülkelerin, kendilerine yetişme çabasındakilere,“sınırlamalar” getirmeyi teklif ettiğini vurgulayan Soral, "Karbon gazı salınımını düşürecek yeni üretim teknolojileri ve uygulamalardan, çeşitli kotalara kadar pek çok tedbir tartışılıyor. Ancak bunun maliyetini kim üstlenecek belli değil. Paris’te yapılan açıklamaların benzerlerini biz daha önce görmüştük. Göreceksiniz 10 yıl sonra üretim ve tüketim de pek bir değişiklik yokken, doğa bize kestiği faturayı büyütmüş olacak." diye konuştu.

TÜRKİYE ENERJİ POLİTİKASINI DERHAL DEĞİŞTİRMELİ
Soral, "Bize gelince ülke olarak son 15 yıldır  enerji üretmek için arttırdığımız doğalgaz ve petrol bağımlılığını, derhal ve hiç zaman kaybetmeden düşürmek, yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye almak zorundayız. Başta ABD üretimlerini düşürmedikçe, karbon salınımlarını azaltmadıkça ve 200 yıldır yarattıkları tahribatı onarmak için ortaya ciddi bir finansman koymadıkça yapılan konferanslar fotoğraf çektirmekten öteye gitmez.
Eklenme Tarihi: 15 Aralık 2015


12 Aralık 2015 Cumartesi

Bodrum direnişi ‘RES’men kazandı

Özer AKDEMİR
Bodrum Yalıkavak yakınlarında yapılmak istenen Rüzgar Enerji santralleri (RES)’lere karşı yöre halkının yürüttüğü hukuki mücadelede verilen mahkeme kararı sevinç yarattı. Muğla 2. İdare Mahkemesi Yalıkavak Geriş mahallesi tepelerinde, 1. Derece Doğal ve tarihi SİT alanı içerisinde yapım çalışmaları süren RES’lere geçit vermedi. Mahkemenin RES’lerle ilgi verilen bakanlık izninin yürütmesini durdurması Bodrum’da şenliklerle kutlandı.
Bodrum Belediye Meydanı’nda gerçekleştirilen şenliğe Bodrumluların yanı sıra, yöresel kıyafetleriyle Yörük köylülerinin de katılımı dikkat çekti. Davullu zurnalı zeybek oyunlarının oynandığı şenliğe getirilen develerin üzerine “RES’tirin gidin gari”, “Bodrum’da dağlar diktir dolayısıyla SİT’tir”, “ne marjinal ne rantçıyız, sadece Bodrum sevdalısıyız”, “Bodrum’a RES yapılamaz” yazılı dövizlerin asılması dikkat çekti.
ŞİRKETİN KAZANDIĞI DAVA YOK
Mahkeme kararının kutlaması için yapılan şenlikte konuşan Bodrum Yarımadası Çevre Koruma Platformu Sözcüsü Mustafa Tanışık "RES şirketinin Danıştayın verdiği yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen şirketin çalışmalarına devam ettiği bir süreçte bu seferde Muğla 2'inci İdare Mahkemesi yargı kararlarını tanımayan faaliyetin yürütmesini durdurdu. Tarım alanlarını yok eden, SİT alanlarına zarar veren RES çalışmalarıyla ilgili şu ana kadar 15 ayrı mahkeme kararı, Geriş RES projesinin açıkça hukuka aykırı olduğu ve telafisi imkansız zararlara yol açacağını ortaya koydu. Şirket lehine sonuçlanan tek bir karar bile yoktur. Şirket derhal Geriş'i terk etmeli, doğaya verdiği zararlar ödetilmelidir" dedi.
BODRUM HALKI DİRENDİ VE KAZANDI
Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da yaptığı konuşmada şirketin Bodrumluların hoşgörüsünü iyi anlamadığını belirterek, Bodrum'un kentsel kimliğine zarar verecek her türlü inşaata ve yatırıma karşı olduğumuzu söyledik. Bodrum halkı direndi kazandı. Bodrumlu ile inatlaşmak kimseye yarar getirmez” diye konuştu. CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, partisini enerji yatırımlarına karşı olmadığını aktararak, “Ancak CHP, doğanın, tarihin, sit alanlarının, akarsularımızın, yaşam alanlarımızın katledilerek enerji üretilmesini doğru bulmuyor. Enerji yatırımlarının yapılacağı yerlerde alınacak kararda yöre insanlarımızın katılımının ve onay vermiş olmasının şart olduğunu düşünüyoruz” dedi.
HALK YARGI KARARINA SAHİP ÇIKMALI
Açılan davaların avukatlarından Remzi Kazmaz ise  adaletin geç de olsa geldiğini kaydederek, “Bu yargı kararının ardında durmak zorundayız. Halk olarak bu karara sahip çıkmazsak yine gelirler” dedi. Kazmaz, yargı kararını Bodrum Kaymakamına ileterek şirketin derhal alandan çekilmesini isteyeceklerini belirtti. "Adalet geç de olsa geldi. Aylardır şirkete burada yasalara karşı gelmeyin, çalışmayın, doğayı kültürü tarihi talan etmeyin dedik, dinlemediler. Şimdi yargı kararını verdi ve çalışma durdu. Kaymakamlık ve valilikten şirketin iş makinalarını bölgeden çekmesini isteyeceğiz. Yarın saat 12.00'de RES mücadelesi verirken yaşamını yitiren fotoğraf sanatçısı Nayil Kabak kardeşimizin mezarı başında bu kararı okuyacağız. Ayrıca kaymakam ile yaptığımız görüşme sonunda şirketin bugünden itibaren iş makinalarını bölgeden çekme kararı aldığını öğrendik" dedi.
Mahkeme kararı ile ilgili bir açıklama yapan RES şirketi müdürü Bertan Korkmaz, mahkemenin verdiği kararı bir ara karar olarak değerlendirerek, kamuoyunun yanıltmaya çalışıldığını ileri sürdü.


FB_IMG_1449912133778.jpg görüntüleniyor
ŞİRKET KEPÇESİNİ ÇEKTİ
Öte yandan basın açıklaması ve şenliğin olduğu saatlerde Geriş tepelerindeki RES çalışmalarını yürüten kepçenin apar topar aşağıya indirildiği ve çalışmaların durdurulduğu görüldü. RES inşaatı yapılan alanlarda çekime giden Çepeçevre Yaşam ekibi, şirket iş makinesinin tepelerden indirilmesine tanıklık etti. Yalıkavaklılar, Çepeçevre Yaşam çekimlerinde, RES çalışmaları nedeniyle bariyerlerle çevrilen alanların içinde kalan zeytinliklerine gidemedikleri, tarihi 400 yıl geriye kadar dayanan eski un değirmenlerini yanıbaşına yapılmak istene RES’lerin doğaya verdiği zararı gösterdiler. Yalıkavaklılar, son derece güzel bir manzarası olan RES inşaat alanlarının ilerleyen yıllarda farklı amaçlarla kullanılmasının gündeme gelebileceği endişesini dile getirdiler. 
(Muğla/EVRENSEL)
 Eklenme Tarihi: 12 Aralık 2015


İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...