30 Kasım 2020 Pazartesi

Özkonak’taki altın aramaları TBMM gündeminde

 30 Kasım 2020 17:23

Avanos’taki ağaçlandırma alanında altın aramak için ağaç kesilmesi Meclis gündemine taşındı.

Fotoğraf: CillanXC/Wikimedia Commons (CC BY-SA 3.0)


Özer AKDEMİR

Nevşehir Avanos'a bağlı Özkonak beldesinde Kanadalı bir şirket tarafından yapılan altın arama faaliyetleri TBMM’ye taşındı. CHP’nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, yaptığı açıklama ile "Kapadokya Kanadalılara peşkeş mi çekildi?" diye sorarken, HDP’li Ali Kenanoğlu ise Özkonak'taki durumla ilgili soru önergesi verdi.

CHP’Lİ ÖZTUNÇ: KAPADOKYA KANADALILARA PEŞKEŞ Mİ ÇEKİLİYOR?

Avanos’taki ağaçlandırma alanında altın aramak için ağaç kesilmesine tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztunç, "Mesele öncelikle Avanos’u, sonrasında tüm Türkiye’yi ve dünyayı ilgilendiriyor. Her yıl on binlerce turisti ağırlayan Avanosu’n ülke ekonomisine kattığı değer yetmiyor mu ? Avanos’un altını eşelemenin kimlere ne faydası olacak ?" yorumunda bulundu.

"KAPADOKYA’YI BİTİRİR"

Kazdağlarını Kanadalı altın firmalarına peşkeş çeken AKP’nin, şimdi de gözünü Kapadokya’ya diktiğini belirten Öztunç “Kapadokya’yı altın arama projeler ile, siyanürlü maden işletmeleriyle bitirecekler. Kanadalı firmanın ağaçları kesip sondaj yaptığı alan, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan Kapadokya'nın dibindeki Ziyaret Dağı'nda. Bu topraklar binlerce yıllık tarihe sahip. Kültürel açısından göz bebeğimizdir. Önemli su kaynaklarını barındırıyor. Kırgızistan'da siyanürle 5 bin insanın zehirlenmesine yol açtığı iddia edilen bir firmaya, bölgenin önemli su kaynaklarına sahip olan Ziyaret Dağı’nı teslim etmişler. Kurda kuzuyu emanet etmişler” dedi.

Öztunç böyle bir yerde altın madeni aramanın Kapadokya’ya yapılacak en büyük ihanet olacağını belirterek, “Hukuki ve demokratik mücadelelerini destekliyoruz. Kapadokya için, Avanos için birlikte mücadele edeceğiz” dedi.

KENANOĞLU’NDAN SORU ÖNERGESİ

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Kapadokya’nın yanı başında Kanadalı maden şirketi Centerra Gold’un altın arama çalışmaları kapsamında ağaçları keserek yaptığı sondaj faaliyetini Meclis gündemine taşıdı. Kenanoğlu, Tarım ve Ormancılık Bakanı Fatih Dönmez‘in yanıtlaması talebiyle verdiği soru önergesinde altın madenciliğinin risklerini, çevre ve tarıma olan etkisini sordu.

SADECE AVANOS’U DAĞİL TÜM BÖLGEYİ İLGİLENDİRİYOR

UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan Kapadokya’nın yanı başındaki Avanos ilçesindeki Ziyaret Dağı’nda 406,49 hektar alanda Kanadalı maden şirketi Centerra Gold’un, altın arama çalışmaları kapsamında sondaj faaliyetlerine başladığını aktaran Kenanoğlu, şirketin sondaj sahasında bulunan ağaçlandırma alanında onlarca çam ağacının kestiğini dile getirdi. Avanos Özkonak’ın binlerce yıllık geçmişile birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ve bu medeniyetlerin miraslarını günümüze taşıyan tarihi bir bölge olduğunu belirten Kenanoğlu, “İçme ve tarımsal sulama kaynaklarının yer aldığı, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yürütüldüğü Ziyaret Dağı Maksut Mevkiinde, altın arama faaliyetlerini başlaması bölgede yaşayanların itirazları ile birlikte tedirginliğe yol açmıştır. İlgili alandaki maden arama ruhsatıyla birlikte 3 ruhsat sahası daha bulunduğu, sorunun sadece Avanos’a bağlı Özkonak’ta değil, Avanos başta olmak üzere tüm bölgeyi ilgilendirdiği yetkililer tarafından dile getirilmektedir.2015 yılından beri Kayseri Develi ilçesinde altın madeni ve flotasyon tesisi işlettiği bilinen Kanadalı şirket Centerra Gold’un ayrıca, 1998 yılında Kırgızistan’da işlettiği altın madeninde ise 1.7 ton siyanürün suya karışması sonucu 5 bin insanın zehirlendiği de kamuoyu haberlerine yansıyan haberlerde yer almaktadır." dedi.

ALİ KENANOĞLU, BAKAN DÖMEZ’E ŞU SORULARI YÖNELTTİ

  1. Ağaçlandırma alanında maden araması çalışması için ÇED raporu alınmış mıdır?
  2. Maden arama sahasında kaç ağaç kesimi yapılacaktır?
  3. İçme suyu ve tarımsal sulama kaynaklarının bulunduğu alanda bu faaliyetlerin yürütülmesi halinde insan sağlığına ve bölgeye vereceği olası zarar hususunda etki analizi yapılmış mıdır?
  4. Bu maden sahasından etkilenecek olan yöre halkı bilgilendirilmiş midir?
  5. Tarım ve hayvancılığın devam ettiği bölgede yöre insanının itirazları neden dikkate alınmamaktadır?
  6. İnsanların yaşam ve geçim alanlarına, su kaynaklarına, tarım arazilerine, kültürel geçmişe, doğaya ve canlılara zarar vermesi muhtemel olan bu maden işletmesine izin verilecek midir?
  7. https://www.evrensel.net/haber/420019/ozkonaktaki-altin-aramalari-tbmm-gundeminde?a=c15
Bozkırda yeşertilen çamlar altın için kökleniyor!

Bozkırda yeşertilen çamlar altın için kökleniyor!

Kapadokya'da 15 yapı yıkılıyor

Kapadokya'da 15 yapı yıkılıyor

CHP’nin Doğa Hakları Raporu: İklim krizi, madenler, pandemi döneminde ÇED toplantısı

 30 Kasım 2020 14:37

CHP'li Ali Öztunç tarafından MYK'ye sunulan bilgi notunda ekolojik gündem maddesi ele alındı. Bilgi notunda iklim krizi ve pandemi dönemindeki doğa tahribatları da yer aldı.

Fotoğraf: Pixabay

Özer AKDEMİR

CHP'nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç tarafından MYK'ye sunulan bilgi notunda iklim krizinden, pandemi dönemindeki doğa tahribatları listesine kadar ülkenin son günlerindeki bir dizi ekolojik gündem maddesi ele alındı. .

İKLİM KRİZİ VE "YEŞİL MUTUBAKAT" ÖNERİSİ

"Yeşil düzen/mutabakat, pandemiden çıkışta önemli bir siyasi söylem ve pratik olabilir" başlıklı bilgi notunda İklim Haber ve Konda’nın birlikte hazırladıkları “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2020” araştırmasındaki verilere dikkat çekilerek; anketten çıkarılan sonuçlar şu şekilde sıralandı:

  • İklim krizi, Kovid virüsünden daha büyük bir krizdir.
  • İklim krizi, insan kaynaklıdır.
  • Ekonomik kalkınma, madenlerin ekonomiye kazandırılması sebebiyle de olsa çevrenin kirletilmesine izin verilmemeli, ormanlar ve yeşil alanlar korunmalı, iklim değişikliğine karşı mücadelede tarım ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmalıdır.
  • İklim krizi ve çevre sorunları seçmenler üzerinde etki yaratmaktadır. Bu nedenle, iklim krizi ve çevre sorunlarına bir politik ve ekonomik yönelim sağlandığında, halkın desteği alınacaktır.
  • iklim krizini pandeminin yarattığı krizden bile daha önemli bulan çoğunluk pandemi sonrası ekonomiyi kalkındırmak için yeşil ekonomi seçeneklerini tercih ediyor.
  • Yeşil Düzen/Mutabakat, pandemiden çıkışta çok kolay dinlenen ve takip edilen bir siyasi söylem ve pratik olabilir.

ORMAN ALANLARI YAPILAŞMAYA AÇILIYOR

Bilgi notunda son aylarda gelişen ekolojik gündemlere dair MYK'ye bilgi aktarıldı. Cumhurbaşkanı kararları ile İzmir Bayraklı ilçesi ile Bursa İnegöl ilçesindeki bazı alanların orman sınırı dışına çıkartıldığı aktarılarak; İzmir’in Bayraklı ilçesinde tapuda orman olarak kayıtlı 375 hektarlık alanda deprem konutları inşa edileceği iddia edilmektedir.  TMMOB İzmir İKK, konut yapılacak alan için, Yamanlar dağından başlayan ve yaklaşık bin 750 hektarlık su toplama havzasına sahip Laka Deresi Havzası içinde kaldığını belirterek sel felaketine dikkat çekmiştir. İklim krizi, iklim değişikliğine bağlı aşırı doğa olaylarıyla mücadele kapsamında acil önlemler alınması gereken dönemde, AKP iktidarı ormansızlaştırma politikaları yürütmektedir" denildi.

UNESCO KORUMASI ALTINDAKİ VADİYE MADEN OCAĞI

Bilgi notunda, Balıkesir Balya'daki bir maden ocağının atıklarını dere yatağına attığı, bu atıkların dere yatağını değiştirdiği belirtilirken, yaşanacak kuvvetli bir yağışta bu yığmanın kayacağı, pasanın biriktirildiği Gölcük göleti ve Koyuneri köyünün heyelan riskiyle karşı karşıya kalacağı iddia edildi. UNESCO listesindeki Kayseri Koramaz Vadisi’nin eşsiz antik dönem yerleşimlerine ev sahipliği yaptığı, sayıları yüzlerle ifade edilecek kadar çok 19. ve 20. yüzyılda inşa edilmiş konaklar/köşkler/okullar vadi içerisinde yer aldığının belirtildiği bilgi notunda, koruma altındaki vadide maden ocağı açılmasının gündeme getirildiği ifade edildi. Vatandaşların itirazlarına rağmen çalışmaların başladığının aktarıldığı bilgi notunda, konunun mahkemeye taşındığı, vali ile yapılan görüşmelerin ardından mahkeme süreci sonuna kadar çalışmaların durdurulacağı sözünün alındığı ifade edildi.

PANDEMİ DÖNEMİNDE ÇED TOPLANTISI

Bilgi notunda Erzincan İliç’te Anagol isimli firmanın taşeronları tarafından kapasite artışlarının yapılmaya devam ettiği, Kartaltepe isimli firma tarafından yapılan 2. kapasite artışı ile ilgili ÇED süreci kapsamında 26 Kasım günü İliç’te kapalı bir salonda halkın katılım toplantısı yapıldığı dile getirildi. Notta konuya dair, "Birbirine komşu birden çok ruhsat sahasında faaliyette bulunan Anagold Firması, farklı firmalar, farklı ruhsatlar üzerinden farklı ÇED başvuruları yaparak, ortaya çıkan çevresel etkinin bütüncül ve kümülatif olarak değerlendirilmesini engelleyecek süreçler işletiyor" denildi.

Raporda Rize Fındıklı Sahil Parkının Millet Bahçesi yapılması tartışmalarına da değinildi.

https://www.evrensel.net/haber/420000/chpnin-doga-haklari-raporu-iklim-krizi-madenler-pandemi-doneminde-ced-toplantisi

29 Kasım 2020 Pazar

Saros Gönüllüleri Dayanışması: Saros Körfezi’ni korumakta kararlıyız

 29 Kasım 2020 17:00

Saros Körfezi’nde doğal gaz boru hattı ve limanı inşaatı, hukuki süreç sonuçlanmamasına rağmen başladı. Saros Gönüllüleri Dayanışması Sözcüsü Mürşide Çoban, mücadelenin de süreciğini vurguladı.

Fotoğraf: Saros Gönüllüleri Dayanışması



Özer AKDEMİR

Saros Körfezi’nde yapılmak istenen doğal gaz boru hattı ve limanı ile ilgi hukuki süreçler devam etmesine rağmen inşaat çalışmalarının başlamasına tepkiler sürüyor. Saros Gönüllüleri Dayanışması Sözcüsü Mürşide Çoban hukuk yollarını ve toplumsal mücadeleyi bu hukuksuzluk ve doğa katliamı son bulup proje iptal edilinceye kadar yürüteceklerini dile getirdi.

"PROJENİN İKİ ÇED RAPORU DA YÜRÜRLÜKTE ŞU AN"

Bölgede iş makineleri ile inşaat çalışmalarına başlanması ile ilgili görüşlerini aldığımız Çoban, Saros gönüllülerinin Saroz Körfezi’ne yapılmaya başlanan FSRU likit doğal gaz limanı ve boru hattının vereceği tahribat ve zararı öngörerek 2,5 yıldır mücadele ettiğini dile getirdi.

Projeye verilen birinci ÇED raporu iptal davasında 10 bilirkişinin lehlerine karar verdiğini aktaran Çoban, “113 sayfalık bilirkişi raporuna istinaden, Edirne İdare Mahkemesi birinci ÇED raporunu ve ÇED olumlu kararını iptal etmişti. Bu iptal kararı Danıştayda temyizdeyken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ikinci ÇED verildi. Böylece Bakanlık aynı projeye iki ayrı ÇED olumlu kararı vermiş oldu. Her iki ÇED raporu da yürürlükte şu anda" dedi.

"ARAZİ SAHİBİNİN BİLE HABERİ OLMADAN ALANA GİRDİLER"

1038 kişiyi temsilen yeniden dava açtıklarını bu davada yapılan bilirkişi keşfinin sonucunun beklendiği bir süreçte hukukun bir kez daha çiğnendiğini ifade eden Çoban, “Proje alanına toprak sahibinin dahi bilgisi olmadan iş makineleriyle girildiği bilgisini aldık. Bugüne kadar tüm Saros kıyı kesimlerinde hatta Trakya bölgesinde 45 bin ıslak imza toplayıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunduk. Change.org da 62 bin 500 imzamız var. Katar’dan gelecek sıvılaştırılmış doğal gazın Avrupa’ya geçişi için yapılacak, bölgeye hiçbir fayda sağlamayacak projeyi halk istemiyor” diye konuştu.

"MAHKEMENİN YİNE BİZİ HAKLI BULACAĞINA İNANIYORUZ"

Saros Dayanışması Gönüllüleri olarak mücadelelerini Botaş alandan çıkıncaya kadar sürdüreceklerini kaydeden Çoban şunları söyledi;

“Henüz hiçbir şey bitmiş değil. Hukuksal sürecimiz devam ediyor. Yaşanan hukuksuz müdahaleyi tüm Türkiye’ye duyurduk. Saros’un her kıyısında, hatta tüm Türkiye’de bu hukuksuz müdahalenin konuşulmasını sağlıyoruz. Pandemi dönemi olduğu için çalışmaların başladığı alanda fiilen etkinlik yapamıyoruz. Bilgisi dışında arazisine girilen Mehmet Zeybek gerekli idari mercilere şikayetlerde bulundu. Avukatımız tüm yasal süreci hukuksal yollarla takip ediyor. Edirne İdare Mahkemesinin acilen yürütmeyi durdurma başvurumuzu kabul etmesini bekliyoruz. Eğer yürütmeyi durdurma kararı alırsak, şu an bizler için en önemli aşama bu olacaktır. Son yapılan keşifler sonucu hazırlanacak bilirkişi raporlarının lehimize olacağını ve de mahkemenin yine haklı davamızın kabulüne karar vereceğine inanıyoruz. Çünkü birçok bilim dalındaki gerçekler bunu gösteriyor.”

"SAROS’UN KİRLETİLMESİNİ İSTEMİYORUZ"

Hukuka ve bilime güvenmeye sonuna kadar devam edeceklerini ifade eden Çoban, “ÇED raporunu istedikleri gibi yeniden düzenleyebilirler ama Saros Körfezi’nin içindeki aktif fay hattının yerini değiştiremezler. Biz gönüllüler deprem gerçeği ile her gün sınanan ülkemizde bu olası felaketi hatırlatmak zorundayız. ‘Ben yaptım, oldu’ mantığıyla projenin bu alana yapılarak, nefes aldığımız ve huzur bulduğumuz Saros’un kirletilmesini istemiyoruz. Biz, Saros’un güzelliklerini nasıl yaşadıysak, torunlarımıza ve çocuklarımıza da, aynı şekilde devretmeyi arzuluyoruz” dedi.

"GELECEK KUŞAKLARA ANLATAMAYIZ"

Tüm hukuk yollarını ve toplumsal mücadeleyi bu hukuksuzluk ve doğa katliamı son bulup proje iptal edilinceye kadar yürüteceklerini belirten Çoban sözlerini şu çağrı ile sonlandırdı:

“Saros Körfezi’ni  korumak için herkesi harekete geçmeye çağırıyoruz. Herkesi bu doğa felaketine karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz. Aksi takdirde, dünyada eşine benzerlerine çok az rastlanacak bir doğa parçasının yok olmasını gelecek kuşaklara hiçbir zaman anlatamayız.”

https://www.evrensel.net/haber/419939/saros-gonulluleri-dayanismasi-saros-korfezini-korumakta-kararliyiz

Bozkırda yeşertilen çamlar altın için kökleniyor!

 29 Kasım 2020 15:21


Kanadalı Centerra şirketi Nevşehir Özkonak Beldesi ziyaret dağı ağaçlandırma sahasında altın arıyor.

Fotoğraf: Tayfun Ceyhan

Özer AKDEMİR
İzmir

Nevşehir’e bağlı Avanos ilçesi Özkonak Yer Altı Şehri'nde Kanadalı bir şirket tarafından gerçekleştirilen altın aranmasına yöre halkı tepki gösteriyor. Belde yakınlarındaki Derinkuyu Yer Altı Şehri'nde gerçekleştirilen altın arama faaliyeti ağaçlandırma sahasındaki çam ağaçları sökülerek yapılıyor!

BİNLERCE YILLIK TARİH VE DOĞA TEHLİKEDE

Binlerce yıllık yer altı şehri, Belha Manastırı ve kayaların içine oyulmuş yerleşimleri ile Kapadokya’nın tüm güzelliklerini taşıyan Özkonak beldesi bugünlerde altın madencilerinin sondaj çalışmaları nedeniyle tedirgin günler yaşıyor. Kanada sermayeli Centerra Madencilik AŞ Özkonak’ın güneyinde bulunan  Derinkuyu Yer Altı Şehri'nde, ağaçlandırma alanı olarak belirlenen ve çam ağaçlarının bulunduğu bir alanda maden arama sondajları yapıyor. Bozkırın ortasında binbir zahmetle yetiştirilen genç çam ağaçlarının, iş makineleri ve kepçelerle sökülerek gerçekleştirilen maden sondajları Özkonaklıları harekete geçirdi. Sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışan Özkonaklılar yöre milletvekillerinin ve belediye başkanlarının desteklerini beklediklerini dile getiriyorlar.

BELEDİYE BAŞKANI İBAŞ: İÇME SUYU KUYULARIMIZ BURADA

Avanos Belediye Başkanı Celal Alper İbaş, yaptığı yazılı açıklamada altın madeni aramalarına karşı olduğunu açıkladı. Avanos Özkonak’ın binlerce yıllık geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve bu medeniyetlerin miraslarını günümüze kadar taşıyan bir bölge olduğunu belirten İbaş, beldenin içme ve tarımsal sulama kaynaklarının yer aldığı, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yürütüldüğü Ziyaret Dağı Maksut mevkiinde altın aranma faaliyetinin doğayı zehirleyeceğini dile getirdi. İbaş, “Tıpkı Kaz Dağları gibi, Bakırtepe gibi, Fatsa, Ünye ve ülkemizin birçok yerinde yapıldığı gibi bu tarihi ve turistik coğrafyanın da doğası, yer altı ve yer üstü zenginlikleri katledilmek üzeredir. İlgili alandaki maden arama ruhsatıyla birlikte 3 ruhsat sahası daha bulunmakta. Sorun sadece ilçemize bağlı Özkonak kasabasını değil; Avanos’umuz başta olmak üzere tüm bölgeyi ilgilendirmektedir” dedi.

Köybağı sulama suyu ile Avanos’un yeni içme suyu kuyularının da bu sahada yer aldığını ifade eden İbaş, “Şu an arama ruhsatı aşamasında olan bu konuya, sürecin her aşamasında Avanos’u mirasları ile birlikte geleceğe tertemiz aktarma sorumluluğu ile Avanos Belediyesi olarak müdahil olacağız. Yasal yollardan her türlü itirazımızı yapıp; gerekirse yargı yoluna başvuracağız” dedi.

CHP’Lİ GÜLMEZ: TALANA KARŞI HALKIN YANINDAYIZ

Öte yandan dün altın arama sondajlarının yapıldığı alana giden CHP’liler, parti örgütleri olarak Özkonaklıların altın madenine karşı mücadelesinin yanında olacaklarını açıkladılar. CHP Nevşehir İl Başkanı Kamil Gülmez iş makinelerinin çalıştığı alanda yaptığı konuşmada, Kapadokya bölgesinin maden ve turizm şirketleri tarafından yağmalandığını belirtti. Gülmez, “Kanadalı bir şirket tarafından altın arama yapılan Ziyaret Dağı aslında bir ağaçlandırma alanıdır. Ancak görüldüğü gibi ağaçlar kesilmiş, iş makineleri tarafından Ziyaret Dağı adeta talan edilmektedir. CHP olarak halkımızın bu talana karşı haklı mücadelesinde yanlarında olup, destek vereceğiz” diye konuştu.

GÖZLERİNİ ORTA ANADOLU’YA DİKTİLER

Enver Göcek (Özkonaklılar Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı): Görünen o ki gözlerini Orta Anadolu’ya diktiler. Dün İsmail Sivrisi bugün Ziyaret Dağı, yarın neresi olacak bilmiyoruz. Şu anda Kanadalılar bölgeyi talan ediyorlar.

Bizim dernek olarak 2014 yılında başlattığımız 500 bin ağaç dikme kampanyası devlet tarafından da desteklenmişti. Ağaçların bir kısmı dikildi ve orası orman alanı ilan edildi. Devlet belli bir yatırım yaptı ve şimdi de birilerine peşkeş çekiyor! Bunu anlamak mümkün değil! O bölgede bizim eskiden kalan ağaçlarımız, meşelerimiz var. Tümülüslerimiz ve bir türbe var aynı zamanda. Altın aradıkları yer Özkonak Yer Altı Şehri ve Belha Manastırı’na kuş uçuşu 100-200 metre mesafede. Buradaki tarihi dokunun da tehdit altında olduğunu düşünüyoruz.

"SU KAYNAKLARIMIZ YOK OLACAK"

İşin bir başka boyutu İç Anadolu bozkırı burası. Karasal iklim hakim ve su kaynaklarımız son derece kıt. Bizim içme sularımız bu bölgeden geliyor. Yapılacak madencilik faaliyetinde bu kaynakların yok olacağı endişesini taşıyoruz. Biz bu madencilik faaliyetini durdurmakta kararlıyız. Önümüzdeki hafta içinde bir takım hukuki girişimleri de başlatıyoruz. Özkonak belediye başkanı iktidar partisinden ama halk hareketinin yanında olacağını söylüyor.

https://www.evrensel.net/haber/419926/bozkirda-yesertilen-camlar-altin-icin-kokleniyor

İliç'te bir çeşme var... (Pazar yazısı)

 29 Kasım 2020 04:05

İliç'te bir çeşme

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

PAZAR


Erzincan'a bağlı İliç ilçe merkezindeki küçük otelimizden erkence çıkıp şafak vakti yola düştük. Epey serince bir Mart sabahıydı. İlçe çıkışından hemen sonra başı karlı dağlara doğru saptık. Aracımız kıvrım kıvrım ilerleyen dar asfalt yola yavaşça tırmanırken, otomobilimizin buğulanan camından önümüzü görebilmek için sık sık sileceklerimizi çalıştırmak zorunda kalıyorduk. Arkamızdan adım adım bizi izleyen, izlerken de hiç acele etmeden yükselen güneşin ışıkları yolumuzu tıkayan sabah sisini an be an açıyor, yokuş yukarı tırmanan yolun etrafındaki çıplak kayalıklardan yansıyıp gözümüze vuruyordu.

Araçta benimle birlikte İstanbul'da havaalanında buluşup Erzincan'a birlikte uçtuğumuz metalürji mühendisleri odasından Cemalettin Küçük (Cemo) ve kasabalı iki kişi vardı. Otuzlu yaşlardaki bu arkadaşların birisi esnaf diğeri de onun akrabası olan genç bir avukattı.

Her iki yanı tepelik bir yere geldiğimizde otomobili yolun sağında kalan düz bir açıklığa yanaştırdı avukat Serdar. "Burada inip biraz yürüyeceğiz" dedi.

Günün ilk saatlerinde çiğ yağmış bozkır otları ile kaplı yamaca tırmandık. Önümüzde birkaç küme itburnu çalısı, oldukları yerde kuruyup sapsarı geçmiş çakırdikenler ve sabah çiği altında yıkanan sarı-mor-kırmızı küçük kır çiçekleri uzanıyordu. Biz yürüdükçe buğu buğu yükselen çimen ve toprak kokusu soğuktan üşüyüp kızaran burnumuzdan içeri doluyordu. Hemen sol tarafımızda kalan doruğu karlı çıplak dağdan doğru yayılan kaynağı belirsiz bir uğultu vardı. Uzaktan gelen keskin bir ıslık sesine dikkat kesildiğimizde, yılan gibi kıvrılan karayolunun yaslandığı dağın yamacında kımıl kımıl ilerleyen bir koyun sürüsü olduğunu gördük. Belli ki çobanın ıslığıydı sabahın sessizliğini bölen.

Esnaf arkadaşımız Mehmet “bunlar son sürüler artık” dedi, yürümesini yavaşlatmadan. “Madenin en önemli etkilerinden birisi bölgedeki küçükbaş hayvancılığı bitirmek oldu. Bir zamanlar koyunların merası olan yerlerde şimdi maden tesisleri var. Hayvancılık yapan köylüler de sürülerini satıp madene işe girdiler. Yani Erzincan tulumu artık sizlere ömür!”

Laflayarak tepenin ucuna kadar geldiğimizde hemen yamacın aşağısında kocaman bir alana yayılan maden tesislerini gördük. Maden, bir tepenin tam ortasındaydı. Tesislerin hemen kuzey tarafından itibaren simsiyah bir daire şeklinde liç alanının plastik örtüsü yayılmıştı.

"Çıkarılan cevher bu örtü üzerine yayılıyor, kamyonlarla yığılan toprağın üzerinden ince borular döşeniyor, borulardan damla damla sızdırılan siyanürle de toprağın içindeki altın ayrıştırılıyor" diye anlattı yapılan işlemi Cemo.

Maden tesisleri ve cevher yığılan alanın üç yüz, bilemediniz dört yüz metre doğusuna doğru gittiğinizde bulunduğumuz yerden kalın bir çizgi halinde görünün Fırat'a ulaşıyordunuz. Fırat nehrinin ana kolu olan Karasu madene o kadar yakın görünüyordu ki, maden tesislerinden atılan bir taş neredeyse Karasu’ya düşecekmiş gibi geliyordu insana. Üstelik madenin bulunduğu yer Karasu’dan daha yüksekçe, tepenin yamacına doğru kondurulmuştu. Durum tam anlamıyla felaketti anlayacağınız!..

Bir yarım saat kadar bulunduğumuz tepeden Çöpler altın madeni tesislerini izleyip çekimler yaptık.

Bir ara, biz çekimlere dalmışken Cemo’nun huysuzlandığını gördüm. Yüzünü yukarı çevirmiş, havayı kokluyordu. Değişik bir koku vardı gerçekten de havada. “Acı badem kokusu. Hidrojen siyanür bu! Hemen gidelim buradan “ dedi tedirgin tedirgin. Tedirginliği anında bize de bulaştı ve maden tesislerine sırtımızı dönüp hızlı hızlı tepenin aşağısında, yolun kenarına park ettiğimiz aracımıza doğru yürüdük.

*

O gün İliç’te öğleyin bir panele katıldık. Cemo altın madenciliği ve siyanürün çevresel etkileri anlattı, ben Bergama’dan Kışladağ’a kadar madenlere karşı verilen mücadele örneklerini. Panelin ardından küçük ilçe çarşısına inip İliçlilerle görüştük. Altıncı şirketin Amerika'ya götürdüğü ikna ekibinin içinde yer alan bir esnafı dinledik. “Bizi götürdükleri kasabada hiç kimse yoktu. Adeta terk edilmiş gibiydi” diye anlattı Amerika gezisini.

Bir arıcı kovanlarındaki arıların yüzde yetmişinin öldüğünden bahsederken, genç bir İliçli kasabayı kuşların bile terk ettiğini söyledi. Kafalarında sarı baretler, üzerlerinde fosfor yeşili yelekler bulunan işçilerin sokaklarında dolaştığı kasabayı gezdik bir süre.

*

Aradan yedi koca yıl geçmiş. İliç'ten dönünce yaptığımız çekimleri Çepeçevre Yaşam'da program yaptık. Geçenlerde "Fırat ölüyor" etiketi ile sosyal medyada bir kampanya başlatılınca o günlere gittim tekrar.

Biz İliç'ten geldikten sonra da takip etmeye çalıştım orada olan biteni. Aradan geçen yedi yılda oradaki maden büyüdükçe büyüdü. İliç sokaklarına tankerlerden sülfürik asit sızdı. Atık barajının üzerinde uçan ya da inip sudan içen kuşların öldüğü fotoğraflar, videolar birçok kez düştü önümüze. Civarda yaşayan hayvanların öldüğü, madende çalışan işçilerin asit dökülmesi nedeniyle ayaklarının yandığı haberler de yaptım madenden.

Şimdi ise üçüncü kez kapasite artırmak istiyor maden. Türkiye'nin en geniş havzasına sahip olan ve 1263 km'si Türkiye topraklarında olmak üzere 2800 km yol kat eden Fırat'a 350 metre uzaklıkta siyanür ve sülfürik asitle altın madenciliği yapılıyor! "Su fakiri" sayılan Türkiye'nin toplam su varlığının yaklaşık yüzde 28,5'ini oluşturan havza burası ve bu havza 21 farklı ili kapsıyor!.

Kanada kökenli Alacer Gold ve Çalık Holding’e bağlı Lidya Madencilik ortaklığında kurulan Anagold Madencilik tarafından işletilen madenin kapasite artışı ile ilgili hazırladığı ÇED dosyasında bölgede birçok endemik bitkinin varlığından bahsediliyor. " Tespit edilen bu türlerden 54’ü endemiktir. Ayrıca bu endemiklerin 21’i bölgesel endemik olup ya sadece Erzincan ilinde ya da Erzincan yakın çevresindeki illerde yayılış göstermektedir..."

“Ilıçlılar”ın (kasabanın adını böyle söylüyorlardı) "bu sudan içen dönüp dolaşıp mutlaka yeniden buraya gelir" diye anlattıkları bir çeşme var İliç'te. İlçeden ayrılmadan önce "yine gelelim" diye o sudan içmiştik. Behçet Kemal Çağlar'ın “İliç'te bir çeşme var. Altından su, üstünden zaman akar” dizelerinin yazılı olduğu bir saat kondurulmuştu kemerli çeşmenin alnına.

Madenin kapasite artışı onaylanırsa eğer, o çeşmenin levhasındaki sözler de "İliç'te bir maden var. Altından Fırat üstünden sırat geçer" diye değiştirilmeli diye düşünüyorum artık.

https://www.evrensel.net/yazi/87643/ilicte-bir-cesme-var

28 Kasım 2020 Cumartesi

HDP'li Ali Kenanoğlu Saros Körfezi'ndeki çalışmaları TBMM'ye taşıdı

  28 Kasım 2020 16:33

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Saros Körfezi'ne yapılmak istenen FSRU Doğalgaz Limanı ve Kara Boru Hattı Projesi’ni Meclis gündemine taşıdı, "Halkın projeye onayı yok" dedi.

Fotoğraf: Saros Gönüllüleri

Özer AKDEMİR

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasına yapılmak istenen FSRU Doğalgaz Limanı ve Kara Boru Hattı Projesi’ni Meclis gündemine taşıdı. Usulsüz yürütülen ÇED sürecine ve proje hakkında açılan dava sonucunda bilirkişi heyetinin ve mahkemenin verdiği "proje uygun değildir" kararına rağmen yapılmak istenen Doğalgaz Limanı projesinin bölgede yaratacağı olumsuz sonuçlara dikkat çeken Kenanoğlu, proje ile ilgili TBMM'ye Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un yanıtlaması talebiyle bir soru önergesi verdi.

"KIZILDENİZ'İN KUZEY VERSİYONU"

Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasına yapılması planlanan FSRU Doğalgaz Limanı ve Kara Boru Hattı Projesi’nin hayata geçmesi durumunda, bölgeye yılda 50-100 arası LNG Gemisi’nin gelmesi beklendiğini belirten Kenanoğlu, "Projeyle birlikte, bölgede yaklaşık 7 bin 200 ağacın yerinden söküleceği tahmin ediliyor. Ege Denizi’nin en temiz bölgelerinden birisi olan ve Kaptan Cousteau tarafından Kızıldeniz’in kuzey versiyonu olarak adlandırılan Saros Körfezi’ndeki Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasına yapılmak istenen Yüzer Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) Doğalgaz Limanı ve Kara Boru Hattı Projesi’yle ilgili bölgede yaşayanların rızası yoktur" dedi.

BİLİRKİŞİ RAPORU "BU PROJE UYGUN" DEMİŞTİ

31 Mayıs 2018 tarihinde Edirne Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün sitesinde "ÇED süreci başlatılmıştır" şeklinde duyuru yapılmasıyla birlikte sürecin başladığını ifade eden Kenanoğlu, projeye göre "ÇED toplantısı yapılmadan ÇED olumlu raporu verilen proje ile ilgili hukuki süreç başlatılmıştır. 1 Kasım 2019 tarihinde bölgede keşif yapmıştır. 10 farklı disiplinden mahkeme keşfine gelen bilim insanları, 113 sayfalık raporlarında 90 civarındaki hukuksuzluğu oy birliğiyle, tarihi bir karar vererek, projenin bu alana yapılmasının bilimsel, hukuksal ve çevresel anlamında uygun olmadığına karar vermiştir. Bu rapor üzerine, mahkeme FSRU Doğalgaz Limanı ve Kara Boru Hattı Projesi’nin yapılmaması yönünde karar vermiştir. ÇED olumlu kararı iptal edilmiştir. BOTAŞ ve Çevre Şehircilik Bakanlığı ise konuyu Danıştay’a taşımış ama karar beklenmeden ikinci ÇED süreci başlatılmıştır" dedi.

MAHKEME SÜRECİ BEKLENMİYOR

Mahkeme süreci beklenmeden ve kime verildiği belli olmadan yeni bir ihale yapıldığını aktaran Kenanoğlu, "Yetkililer, yılda 1-2 LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) gemisinin gelip gaz boşaltacağını ifade etmiştir. Ancak raporda yılda en az 50, en fazla 100 geminin bölgeye geleceği belirtiliyor. Yetkililerin söylemleriyle, hazırlanan rapor birbirini tutmamaktadır. Boru hattının 17 kilometre olacağı ve hattın büyük çoğunluğunun orman arazisinden geçeceği yetkililer tarafından paylaşılmıştır. Yöre halkı mahkemeye yürütmeyi durdurma talebiyle yeniden başvuruda bulunmuş, ancak, yetkililer 2020 yılında projeyi hayata geçirmeyi hedeflemektedir" dedi.

GAYTANCIOĞLU: AKP-KATAR ORTAKLIĞI HUKUK TANIMIYOR

CHP Edirne milletvekili Okan Gaytancıoğlu, sosyal medyadan yaptığı açıklamada AKP-Katar ortaklığının hukuk tanımadığını belirterek "Saros'un doğasını yok edecek FSRU projesine karşı halkımızla birlikte mücadelemizi vereceğiz. Bu topraklar, bu deniz burada yaşayanlarındır. Gözleri paranın yeşilinden başka bir yeşili görmeyenlere yeşilimizi mavimizi yağmalatmayacağız" dedi.

ALİ KENANOĞLU ŞU SORULARA YANIT İSTEDİ

HDP Milletvekili Kenanoğlu bakan Murat Kurum'a şu soruları yöneltti:

  • Bu ürünlerin limana nasıl geleceği, nasıl boşaltılacağı ve nereye transfer edileceği belli midir?
  • Bilirkişi heyetinin ve mahkemenin projenin uygun olmadığına karar vermesine rağmen, bu projenin uygulamasında neden ısrar edilmektedir?
  • ÇED toplantısı yapılmadan ÇED olumlu raporu nasıl verilmektedir?
  • Danıştay’ın kararı beklenmeden ikinci ÇED süreci nasıl başlatılmaktadır?
  • Yöre halkının itirazları neden dikkate alınmamaktadır?
  • Projenin hayata geçirilmesi halinde yılda kaç gemi bölgeye gaz boşaltımı yapacaktır?
  • Projenin büyük çoğunluğunun orman alanından geçmesi nedeniyle 7200 ağacın söküleceği iddiaları doğru mudur?
  • Mahkeme süreci beklenmeden yeni bir ihale nasıl yapılmaktadır? Bu ihale kime verilmiştir?
  • Birinci derece yüksek tehlikeli deprem bölgesinin üzerine ve aktif fay hattının yakına bu yatırımı yapmak kamu zararına yol açmayacak mıdır?
  • FSRU gemisi ve doğalgaz tankerlerinden kaynaklı gaz kaçağı, yangın ve patlama riskleri ve yakıtın saçılmasından kaynaklı riskler, ÇED raporunda yeterince değerlendirilmiş midir?
  • https://www.evrensel.net/haber/419890/hdpli-ali-kenanoglu-saros-korfezindeki-calismalari-tbmmye-tasidi
Evrensel Telegram

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...