24 Mayıs 2018 16:22
Menderes Nehri ve kanallarında görülen balık ölümleri,
azmaklara da sıçradı.

Özer AKDEMİR
Büyük Menderes Deltası ve nehir kanallarında görülen toplu
balık ölümleri azmaklara da sıçradı. Bu durum top balık ölümlerinin deltanın
sınırları dışında da yaşandığını gösteriyor.
YABAN YAŞAMININ SON ALANLARI
Söke Ovası’nın kuzeyinde, Menderes nehrinin yatak
değiştirmesi sonucunda gölet şekline dönüşen alanlara yöre insanı tarafından
Azmak denmekte. Hiçbir koruma statüsü bulunmayan bu azmaklar, Aşağı Büyük
Menderes Havzası’ndaki yaban hayatının son yaşam alanları olarak biliniyor.
Birçok türe ev sahipliği yapan Azmaklar, su samurlarının yanı sıra onlarca
memeli türünün ve yüzlerce kuş türünün barınma, beslenme ve üremelerini
sağladığı sulak alanlar durumunda. Azmakların bir diğer yararı ise kurak geçen
yıllarda bölgenin, çiftçinin ve yaban hayatının can suyunu sağlaması. Yağmur
sularıyla beslenen Azmaklara zaman zaman kanallar aracılığı ile Büyük Menderes
Nehri’nden de su verilmekte.

TOPLU BALIK KATLİAMI
Ekosistemi Koruma ve Doğa Severler Derneği (EKODOSD) Başkanı
Bahattin Sürücü Menderes Nehrindeki toplu balık ölümlerinin ardından Azmakların
birinde yaptıkları araştırmalarda buralarda da binlerce balığın öldüğünü tespit
ettiklerini açıkladı.
Ölümleri "Toplu katliam" olarak niteleyen Sürücü,
"başta yöre insanlarının sarıbalık dediği sazan balıkları, kefaller, yılan
balıkları, İsrail Sazanlarıyla dolu binlerce balığın öldüğü gördük. Parmak
büyüklüğündeki balıklardan, yaklaşık 10 kg .’a ulaşan sazan balıklarına kadar,
Azmaklarda hiç tahmin edemeyeceğimiz büyüklükteki balıkların öldüğünü tespit
ettik" dedi.
Bazı alanlarda sulama sularının alınmasıyla birlikte su
seviyesinin düştüğü ve ölen balıkların kokuşup kurtlandığını aktaran
Sürücü, ölü balıkların olduğu alanın kokudan yaklaşılamaz halde olduğunu ifade
etti.
Fotoğraf: EKODOSD
SUYUN 6 KM 'Sİ
ÖLÜ BALIKLARLA DOLU
EKODOSD Bilim danışmanı, Adnan Menderes Üniversitesi
Veterinerlik Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Serap
Birincioğlu ile birlikte, ilk balıkların öldüğü Menderesin içinde bir inceleme
gerçekleştirdiklerini belirten Sürücü şunları söyledi; "Yaklaşık ana yol
ile deniz arasındaki 6 km .lik
mesafede suyun yüzeyinin tamamen balıklarla kaplı olduğu görüldü. Rengi katran
gibi simsiyah olan tahliye kanalı, bir kepçe tarafından açılarak, ölen
balıkların çoğu Menderes vasıtasıyla birlikte Ege Denizi’ne ulaştırıldı"
dedi.
UYGARLIKLAR VADİSİNDEN ÖLÜM NEHRİNE!
Büyük Menderes’in son yıllardaki ekolojik sorunların, asıl
sorunun kaynağının 584 km .
boyunca etrafında şekillenen endüstriyel işletmeler ve OSB’ler’in arıtmasız
atıkları olduğunu kaydeden Sürücü, "tarımda giderek artan zirai
ilaçlamalar, evsel atıklar, biyolojik atıklar ve tüm bunların kahrını çeken,
Türkiye’nin en önemli sulak alanlarının başında gelen Büyük Menderes Deltası.
“Yüzmeyi Büyük Menderes’in tertemiz sularında öğrendik, pamuk çapasında suyunu
tülbentle süzer içerdik” diyen insanların hayatta olduğu düşünüldüğünde,
Menderesi ne kadar kısa bir sürede günümüzdeki haline dönüştürdüğümüzü
düşünmemiz gerekli. Tarihin babası Herodot’un yaklaşık 2500 yıl önce
“Uygarlıklar Vadisi” dediği bir bölgenin son 30 yıl içinde ne hale
getirdiğimizin resmidir bu" dedi.
Sürücü şöyle devam etti:
"Menderesin kıyısındaki sazlıkların aralarının
balıklarla dolu olduğu görüldü. Duruma en çok üzülen yöre balıkçıları olduğu
yüz ifadelerinden anlaşıldı. Balıkçının söyleyebileceği çok şey vardı ama
söylediği tek şey “Burada balığın kökü kurudu” oldu.
Yaklaşık 20
kg .’a yakın uzun süredir görülmeyen yayın balıklarının
da öldüğü görüldü.
Ulusal, yerel birçok basın ve medya kuruluşu meydana gelen
balık ölümlerine ilgi gösterdi.
Balık ölümlerini yapılan canlı yayın ve haberlerle ülke
gündemine taşıdı.
Yıllardır Menderesle ilgili projeler, ulusal ve uluslararası
toplantılar, Havza Valiliklerinin yönetim planları yapıldı. Ne yazık ki bugün
gelinen sonuca bakıldığında, durumun dünden daha kötüye gittiğini
göstermektedir. Biz sadece ölen balıkları görebiliyoruz. Buradaki ekosistem
içinde neleri kaybettiğimizin belki de farkında bile olamayacağız. Bölgenin
ekolojisi büyük bir yara almıştır. Bunun sorumluları mutlaka bulunmalı ve
gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Uluslararası sözleşmelerle koruma altında
bulunan Büyük Menderes Deltası’nın biyolojik çeşitliliğine zarar veren dış
kaynaklı atıkların ve kirliliğin nedenlerinin araştırılarak, çevreyi kasten
kirleten kişi ve kurumların cezalandırılması için Cumhuriyet Başsavcılığına
başvuru yaptık.
Belki bu bölgenin insanı hiçbir zaman mendereste bir daha
yüzemeyecek, suyunu süzerek içemeyecektir. Hiç olmazsa bu ekosistem içinde
yaşayan canlıları yaşatmanın, insan sağlığını yakından ilgilendiren temiz bir
suyla çiftçilerin ürünlerini üretmesini ve Türkiye’nin en önemli sulak
alanlarından biri olan Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nda Biyolojik
Çeşitliliğin sürdürülebilir olmasını sağlayabiliriz. Sorun da belli, çözüm de…
Bunları uygulayacak ve uygulatacak sorumluları göreve davet ediyoruz."
Son Düzenlenme Tarihi: 24 Mayıs 2018 17:17
www.evrensel.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder