İZMİR - 03. 03. 2001 tarihli Yeni Asır Gazetesi'nin iç
sayfalarında yer alan bir ödül haberi çoğu kişinin gözünden kaçmıştır. İzmir
Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin Gazetecilik Yarışması'nda Yeni Asır'ın aldığı
16 ödül, gazete tarafından "Gelenek bu yıl da bozulmadı. Ödüllerin büyük
bir kısmını Yeni Asır aldı" diye duyurulmuş. "İşte gurur
tablosu" başlığıyla da ödül alan gazetecilerin ismileri ve ödül aldıkları
alanlar yazılmış. Başka zaman olsa iki gün baş sayfadan hatta manşetten verilen
bu ödül haberleri, bu yıl her nedense iç sayfalarda, fazla göze batmayan bir
yerde verilmiş. Herşeyin bir nedeni olduğu gibi bunun da var elbet! Y. Asır
"işte gurur tablosu" diye sunduğu ödül alan 16 gazeteciden 5'i şu
anda işten atılmış durumda! Hem de bu haber çıkmadan günler önce işten
atılmışlardı! Sinan Genç, Seçil Utma, Müslüm Karaaslan, Saygın Sekizkardeş ve
Ömer Genç "ödüllü" ve "işsiz" gazeteciler şimdi.
"Çok iyi ilişkiler" içinde oldukları devlet
yetkililerinden milyarlarca lira teşvik alan, o da yetmeyip banka hortumlayan,
kara para aklamadan, hayali ihracata kadar bir sürü kirli ilişkiler içinde
yuvalanan medya patronlarının en son icraatları, yılbaşından bu yana işten
attıkları 3000 in
üzerinde gazeteci oldu. "Ekonomik kriz, küçülme ihtiyacı..." v.b. bir
sürü gerekçeler arkasına sığınarak basın emekçilerini işten çıkarmada
birbiriyle yarışan "İkitelli Baronları", bu gazetecilerin emekleri
karşılığı aldıkları ödülleri de, kendi reklamları olarak kullanmaktan bir
çekince duymuyorlar.
Günlerdir süren gazeteci kıyımına karşı çeşitli biçimlerde
tepki göstermeye çalışan gazeteciler, bayram öncesi işsiz kalmanın, yıllardır
emek verdikleri yerden gerekçesiz uzaklaştırılmanın burukluğunu yaşarken, işten
çıkarılanlar arasında yer alan, "köşe kapmış" ve "tanınmış"
kimi meslektaşlarının konuya yaklaşımlarındaki duyarsızlığı ile de
sarsılıyorlar. Gazetecilikte 30 yıllık geçmişi bulunan bir abileri
"Kimseye kırgın değilim. İşten çıkarılmam konjoktürel bir olay" diye nitelendiriyor, 30 yıldan sonra
"hadi eline sağlık" denerek kapı önüne konmayı.
Konjoktür her değiştiğinde insanları işten çıkarmak mübah
öyleyse?! Hatta patronlar, konjoktürün değişmesini de beklemeyip, canları
istediğinde kapının yolunu göstersinler insanlara! Ki çoğu zaman öyle oluyor
zaten. 30 yıllık tanınmış gazetecinin sözlerindeki umarsızlığı ve tuzukuruluğu,
işten atılan 3000 kişiye karşı en hafif deyişle saygısızlıktan başka birşey
değil. Tıpkı işten attıkları gazetecilerin aldıkları ödülleri "İşte gurur
tablosu" diye böbürlene böbürlene veren Yeni Asır'ın yaptığı gibi. İşten
atıldığı gün yaptığı haber manşetten giren meslektaşımızın yüzündeki şaşkınlık,
birkaç gün sonra ödül kazandığını
öğrendiğinde daha da artarken, yüzlerine bulaşan her ıslaklığı İzmir'in meşhur
İmbat'ının getirdiği deniz damlacıkları, ya da halkımızın bildiği tabirle
"Nisan Yağmuru" sanan gazete patronları ise, işten çıkardıkları
gazetecinin emeğini sömürmeye devam ediyorlar.
Yılardır iş güvencesinden yoksun, sendikalaşmaya
çalıştıkları, örgütlendikleri için işten atılan gazeteciler için son yaşanan
kıyım, imza kampanyaları, ya da basın açıklamalarının ötesinde bir anlam
taşımak zorunda. Toplumun her kesimi gibi gazetecilerinde, işleri ekmekleri
için örgütlenmekten, sermayenin karşısına örgütlü bir güç olarak çıkmaktan
başka şansları kalmamıştır. Örgütlü bir kesime sermayenin bu kadar pervasızca
saldıramayacağı, ya da saldırılar karşısında emekçilerin bu denli tepkisiz
olmayacağı, sınıf mücadelesinin yaşanan onca deneyimiyle sabitleşmiştir.
(Evrensel)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder