19 Mayıs 2015 Salı

Dağ bile erimiş koca dağ iken

Özer AKDEMİR
Avrupa'nın en büyük altın madeni Uşak Eşme yakınlarındaki Kışladağ Altın Madeninde bilirkişi keşfi yapıldı. Şirketin aldığı tüm izinler dava konusu olmasına rağmen maden kapasitesini arttırarak üretime devam ediyor. Bilim insanları, hukukçular, köylüler ve yaşam savunucularının katıldığı keşif bir zamanlar genç ormanlarla kaplı Kışladağ'ın altın madeni tarafından nasıl viran edildiğini gözler önüne serdi. Kışladağ adeta erimiş, içine çekilmiş gibi...
KEŞFE KATILIMA VE GÖRÜNTÜYE ENGEL
Manisa 1. İdare Mahkemesi'nde yöre köylüleri, TMMOB'a bağlı bazı odalar, EGEÇEP ve İnay Vicdan Hareketi derneği tarafından açılan davanın bilirkişi keşfi öncesi İnay Köylüleri keşif heyetini madene giden yol üzerinde İzmir'den gelen EGEÇEP üyeleri ile beklediler. Maden içinde gerçekleştirilen ön toplantıda mahkeme heyeti başkanı Tarık Özdirek, keşfe davacılar, şirket ve kurum temsilcileri dışında köylüleri ve EGEÇEP üyelerinin katılma taleplerini reddetti. EGEÇEP Avukatı Arif  Ali Cangı'nın keşf sırasında bilirkişilerin dışında kendilerinin de yargılamanın aleniyeti, silahların eşitliği ve adil yargılama hakkı gerekçeleriyle talep ettiği fotoğraf ve görüntü alma istemi de hakim Özdirek'ce reddedildi. Özdirek, gazetecilerin de keşfe katılmasına izin vermedi.

KÖYLER YOK OLDU, KUZULAR ÖLDÜ
Madenin 2003 yılından bu yana 3 ÇED Raporu hazırladığını her ÇED'le ilgili davanın henüz sonuçlanmadan kapasite arttırımları ile çalışmaya devam ettiğini dile getiren köylülerin ve odaların avukatları bu durumun hukuka karşı hile olduğunu söylediler. Madenin 2013-2011-2014 yılında üç ÇED raporu hazırladığını ve kapasitesini arttırdığını belirten hukukçular kapasite arttırımı sonucu yöredeki köylerin yok olduğunu, civarda yüzlerce kuzu ölümü gerçekleştiğini, bölgenin ekolojik kapasitesinin ve madenin bölgeye olan kümülatif etkisinin göz önüne alınmadığını belirttiler. Hukukçular, bilirkişi heyetinden bu konularla ilgili sorulara yanıt aramalarını istediler.


EFEMÇUKURUNUN ALTINI NEREYE GİDİYOR?
Maden açık ocağından başlayan keşifte açık ocağın 700 metre kadar aşağıya indiği ve köylülerin "cehennem çukuru" dedikleri ocak çukurunun devasa bir büyüklüğe eriştiği gözlemlendi. Şirket yetkilileri madenin ömrü tamamlandıktan sonra bu çukurda bir gölet oluşacağını ve gerekli rehabilitasyonun alınacağını ileri sürdüler. Daha sonra geçilen yığın liç alanında ise yüz metrelerce alana serilen cevherin üzerinden siyanürle damlama sulama yapılması yerinde gözlemlendi. Bu işlemle birlikte içinden altını ayrıştırıldıktan sonra geride kalan milyonlarca ton pasanın yörede yeni tepeler oluşturacak kadar büyük bir hacme sahip olduğu görüldü. Hukukçuların, şirket ÇED Raporunda maden işletmeleri içinde tank liçi yöntemiyle de ayrıştırılma yapılacağının belirtilmesi ve bu tesisin görülmek istenmesinin talebinin ardından maden yetkilileri ilginç bir bilgiyi paylaşmak durumunda kaldılar. TÜPRAG Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, şirketin Efemçukuru Altın Madenindeki cevheri de Kışladağ'a taşıyıp burada ayrıştırmak üzere bir tesis kurduklarını aktarırken, 2012 yılında tamamlanan tesisi hiç kullanmadan 2013 yılında kapattıklarını ileri sürdü. Yılmaz buna gerekçe olarak Efemçukurundan elde ettikleri altınlı konsantrasyonun adını vermediği başka ülkelerdeki şirket tesislerinde ayrıştırılmasının daha ekonomik gelmesine bağladı. Yılmaz'ın adını vermediği ülkenin Çin olduğu ileri sürüldü. Hakim Özdirek, şirket müdürünün bu sözlerine rağmen bilirkişi heyetinden bu tesisin çalışıyormuş gibi değerlendirilmesini istedi.

DEREYE SU SALINDIĞI İTİRAFI
Keşifte madende ayrıştırma sırasında ve tozu önlemek için kullanılan suların Ulubey'de açılan 5 kuyudan geldiği şirket yetkililerince açıklanırken, madenden dışarıya deşarj suyu verilmediği ileri sürüldü. Köylülerin madenin derelere su saldığı bu nedenle çok sayıda hayvan ölümü yaşandığı ısrarları üzerine şirket müdürü Yılmaz derelere su salındığını ancak bunun arıtılmış su olduğunu itiraf etmek zorunda. Keşifte madenin Ovacık köyünü tamamen yuttuğu, Söğütlü Köyü ve katrancıların da haritadan yok olmak üzere olduğu davacılar tarafından belirtilmesine rağmen şirket yetkilileri yöre köylerinin nüfusunun arttığını ileri sürdüler. Keşifte, geçtiğimiz yıl yığın liç alanında yaşanan kaymanın izleri olan yığınlar üzerindeki çok sayıda kırılmış borular da bilirkişilere gösterilerek, bu yığınların vadiye akması riskine dikkat çekildi. Öğle saatlerinde başlayan bilirkişi keşfi akşam 20.30'da tamamlandı. Yaşam savunucuları keşfin ardından İnay köylülerinin konuğu oldular. (Uşak/EVRENSEL)
Eklenme Tarihi: 19 Mayıs 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...