13 Ekim 2019 Pazar

Onlar ormandan gidene kadar... (Pazar yazısı)


13 Ekim 2019 21:16
Resim

 Özer AKDEMİR
Kaz Dağları’nda, altın madeni şirketinin yol açtığı doğa katliamı ve talana karşı aylardır devam eden hareketlilik 12 Ekim’de Çanakkale’de yapılacak mitingle sürecekti. Yüz binlerce ağacın kesilmesi, hektarlarca alanda ekosistemin yok edilmesinin görüntüleri sonrası ülke genelinde başlayan tepkiler nedeniyle uzun zamandır alanda çalışma yapamayan Kanadalı şirketin ruhsatı 13 Ekim’de bitecek. 12 Ekim’deki mitingde de bu ruhsatın uzatılmaması için önemli bir baskı oluşturmak hedefleniyordu.
Suriye’nin kuzeyine yönelik geçtiğimiz günlerde başlatılan “Barış Pınarı” Harekatı madenci şirketin de imdadına yetişti! Önümüzdeki günlerde tüm ülkedeki hak arama, demokrasi talepli eylem ve etkinliklerin yanı sıra ekoloji mücadelelerine yönelik de baskı ve yasaklamaların geleceğini söylemek için müneccim olmaya gerek yok. Şimdiden birçok ilde gösteri, toplantı ve yürüyüşler ‘Harekat’ gerekçe gösterilerek yasaklanmış durumda. Bu bütün işçi-emekçi eylemlerinin, konusu savaş-barış olsun olmasın hükümet politikalarına karşı yapılacak olan tüm basın açıklamaları, yürüyüşler ve her türlü eylem- etkinliklerin yasaklanması anlamına gelebilir. Bu yasak furyasının da, genişleyerek artacağını söylemek için elimizde yeterince veri var. Afrin harekatı günlerini anımsayınız!
‘İNSANİ VE VİCDANİ’ İPTAL! 
Kaz Dağları’ndaki talana karşı yapılacak mitingi hükümet değil, mitingin kararını alan Ege ve Marmara Belediyeler Birliği, Çanakkale Belediye Başkanlığı, Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyonu iptal etti. Mitingden 3 gün önce, bir akşam vakti “Su ve Vicdan Mitingi Tertip Komitesi” imzasıyla yapılan açıklamada mitingin “İleri bir tarihe ertelenmesi” kararı Suriye’ye başlatılan harekat nedeniyle “insani ve vicdani” gerekçelere dayandırıldı.
Günlerdir mitingin hazırlıkları içerisinde olan ülkenin dört bir yanındaki ekoloji örgütleri ve yaşam savunucuları arasında büyük bir şaşkınlıkla karşılanan bu karara tepkiler de gecikmedi. Karara ilk tepkiyi gösteren ekoloji örgütü olan Ekoloji Birliği mitingin ertelenmesi kararından birkaç saat sonra, gece yarısı yaptığı yazılı açıklamada mitingin tertip komitesi içerisinde Ekoloji Birliği eş sözcüsünün de olduğunu belirterek; “Ekoloji Birliği temsilcisi karar alma sürecinin dışında tutularak mitingin iptal kararı açıklanmıştır. Bu durum birlikte mücadele ve örgütlenme anlayışıyla uyuşmamaktadır ve kabul edilebilir bir tarafı yoktur” dedi.
Reklam
 
Fotoğraf: Evrensel
ŞİRKETLER TALANA ARA VERMEDİKLERİNE GÖRE... 
Mitingin Suriye operasyonu gerekçe gösterilerek ertelenmesinin doğru olmadığını açıklayan Ekoloji Birliği, “Suriye’ye operasyon nedeniyle şirketler talana ve yıkıma ara vermediklerine göre bizler de mücadelemize ara vermemeliyiz.” dedi. Ekoloji Birliği açıklamasının sonunda ise 26 Ekim tarihinde Ankara’da yapılacak olan “İklim Krizine ve Ekolojik Yıkıma DUR diyoruz” mitingi için tüm kesimlere katılım çağrısı yaptı.
Mitinge katılım için İzmir’den başlayan” Efemçukuru’dan Kaz Dağları’na Su Vicdan Yaşam” yürüyüşçüleri de mitingin iptal kararına rağmen yürüyüş programlarına devam ettiler.  
Sonuçta bu yazının yazıldığı saatlerde Çanakkale mitinginin iptal edilmesine rağmen 12 Ekim’de en azından kitlesel bir basın açıklaması yapılması için birçok kesimden çağrılar yapılıyordu. Balaban Tepesi’nde günlerdir Su ve Vicdan nöbeti tutan çadır direnişçileri, Kaz Dağı Koruma Derneği, İstanbul Kazdağları Dayanışmasından yaşam savunucuları 12 Ekim’de Çanakkale’de buluşup bir kez daha Kaz Dağları’ndaki talana karşı “Onlar ormandan gidene kadar biz dağları terk etmiyoruz” diyeceklerini açıkladılar.
Öte yandan, Ekoloji Birliği de 26 Ekim’de, Ankara’da yapmayı planladığı “İklim krizine ve ekolojik yıkıma DUR diyoruz” adlı mitinginin hazırlıklarına devam ediyor. Miting başvuru dilekçesi cuma günü Ankara Valiliğine verildi. Şimdiden ülkenin dört bir yanından yaşam alanlarını korumak için mücadele eden köylüler mitinge katılacaklarını dile getiriyorlar.
AKP’NİN BEKA SORUNU
AKP, ülkeyi içine soktuğu ekonomik krizin her geçen gün daha da arttığını, bunun kendisi için hiç de ‘Hayırlara vesile olmayan’ bir siyasi krize dönüştüğünü, adeta bir ‘beka sorunu’ yaşadığını zaten yerel seçimlerden bu yana çok yakından hissediyordu. ABD Başkanı D. Trump’ın da tweetler ve provokatif demeçlerle ivme verdiği bir ortamda başlatılan Suriye harekatını krizden çıkış için AKP’nin ülkeyi ateşe attığı şeklinde yorumlayanlar da az değil.
26 Ekim’de yapılacak olan miting Kaz Dağı ve Murat Dağı’ndaki maden, Aydın ellerindeki JES talanı, Karadeniz bölgesindeki HES yıkımı, Hasankeyf’in adım adım yok oluşa sürüklenmesi gibi onlarca ekolojik soruna karşı çıkış için son dönemde gelişen duyarlılığın yüksek sesle haykırıldığı bir alan yaratabilir. Bu miting, siyasi krizi fırsata çevirmek isteyen, bunun için savaş dahil her türlü politik manevrayı kullanmaktan çekinmeyen iktidarı-muhalefeti ile sermaye düzenine karşı “Siz talanı durdurmadıkça biz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” kararlılığının da bir göstergesi olabilir.
SAMİMİYET TESTİ
“Tüm ekoloji mücadelelerini destekliyoruz ancak Ankara mitingi eğer zayıf geçerse moral bozucu olabilir” diye çekincelerini belirtenler mitinge katılımın yüksek olması için ellerinden geleni yapacaklar mı bekleyip göreceğiz. Bu miting aynı zamanda “Tüm ekoloji mücadelelerini sahipleniyoruz” diyen her kesimin kendi samimiyetini sınadığı bir turnusol kağıdı işlevi de görecektir.
Kaz Dağı’ndaki talan Suriye operasyonu bahane edilerek tekrar başlayabilir. Kirazlı Balaban Tepesi’nde Su ve Vicdan nöbeti tutanları, Hasankeyf yaşasın diye yıllardır çırpınanları, Murat Dağı’nın ardıç ağaçlarını, Kyme’nin, Lagina’nın hoyratça yok edilen kalıntılarını korumak için mücadele edenleri daha zor günler bekliyor. 
Yine de Kaz Dağı direnişçilerinin dediği gibi “Onlar ormandan gidene kadar, biz burayı terk etmiyoruz”...
https://www.evrensel.net/yazi/84913/onlar-ormandan-gidene-kadar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...