27 Kasım 2014 Perşembe

EGEÇEP: Bergama'daki siyanür kazası karartılmasın! Maden derhal kapatılsın


Bilimsel raporlara ve Danıştay kararlarına rağmen yıllardır hükümetlerce çalışmasına göz yumulan, uğruna yönetmelikler hazırlanan, değiştirilen, Bakanlar Kurulu kararları alınan, açık veya gizli aflar çıkarılan Bergama-Ovacık Altın Madeni işletmesinde ne yazık ki istenmeyen ancak beklenen oldu. 21 Kasım Cuma günü madenin ikinci atık barajına siyanürlü çamur taşıyan boru patladı. Bu kaza ile birlikte dereye karıştığı tahmin edilen tonlarca siyanürlü bileşikler ve ağır metaller içeren atık doğada kontrolsuz biçimde çevre ve halk sağlığını tehdit ediyor.
Siyanür dünya üzerindeki en zehirli bileşiklerden biridir. Az miktarları dahi insan ve diğer canlı türlerinin çoğu için zehirlidir. Altın madenciliğinde kullanılan serbest siyanür en zehirli siyanür formudur. Meta-siyanür bileşikleri, her ne kadar serbest siyanürden daha az zehirli olsa da, doğada kalıcı olabilir. Bu kalıcı yıkım ürünleri serbest siyanürün anlık zehirli etkisine ek olarak uzun dönemde canlı yaşamını etkilemeye devam eder.
Filipinlerden Kırgizistan’a, Romanya’dan Endonezya’ya, Şili’den Papua Yeni Gine’ye, Brezilya’dan Bolivya’ya dünyanın dört bir yanında altın madenlerinde yaşanan kazalarda yüzlerce insan yaşamını yitirmiş, tarım alanları, yer altı ve yerüstü suları kirlenmiş, pek çok göl, nehir ve deniz yaşamı geri dönülemeyecek zararlar görmüş, binlerce insan göç etmek zorunda kalmış, onbinlerce hayvan siyanür zehirlenmesinden ölmüştür. Bilimsel gerçekler ve bugüne kadar yaşanan örnekler altın madenlerindeki risklerin, hele ki ülkemizde, göze alınamayacak kadar önemli ve büyük olduklarını göstermektedir.
İş kazalarında Avrupa birincisi olan ülkemizde, TÜİK’in 2013 verilerine göre, diğer sektörlerle açık ara farkla %10,4 ile madencilik sektörü birinci sırada yer almaktadır. Sağlık sorununa maruz kalanların oranının en yüksek olduğu sektör yine %5,5 ile madencilik sektörüdür…
Bu kadar riskli ve sorunlu bir çalışma alanında yıllardır imar planı olmadan, yapı kullanma izni olmadan açılma ruhsatları verilmiş, yargı kararları yok sayılarak, üstelik kapasite artırarak işletmeler faaliyetlerini sürdürebilmiştir. Bergama Ovacık Altın Madeni, sermayenin ve hükümetlerin bilimi ve hukuku yok sayarak talan politikalarını hayata geçirdikleri ilk örnek olmakla birlikte tek örnek değildir. Erzincan İliç'ten, Eskişehir Kaymaz'a, Uşak Kışladağ'dan İzmir Efemçukuru’na daha pek çok yerde talan politikası sürmekte, ekolojik yıkımlar devam etmektedir. Yıllar içerisinde yeni ruhsatlar alınmış, yeni altın madenleri açılmış ve hükümetler değiştiği halde altın politikası değişmemiştir. Çünkü hükümetler çok olsa da sermayenin çıkarları tektir. Ülkenin özgün koşulları göz ardı edilerek, doğa, bilim, hukuk ve halkın görüşleri hiçe sayılarak yargı kararlarının arkasından dolanarak ısrarla sürdürülen bu politika, küresel kapitalizmin Türkiye’ye yansımalarından başka bir şey değildir.
Bugün, Bergama Ovacık altın madeninde meydana gelen kaza ile ilgili başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere sorumluluğu bulunan tüm yetkili kurum ve kuruluşları göreve çağırıyor, hukukun üstünlüğü ve bilimsel gerçekler doğrultusunda maden işletmesinin faaliyetlerinin bir an önce durdurulmasını, olası felaketler için önlem alınmasını istiyoruz.
Altıncı şirketin, cuma gününden bu yana bütün vardiyaları alarma geçirerek kazanın izlerini yok etmeye çalıştığı bilgileri geliyor. Böyle bir ortamda altın madeninin yaşanan sorunla ilgili "rutin tamir ve bakım" açıklaması yapmasını suçu karartma ve geçiştirme çalışması olduğunu düşünüyoruz. Haziran 2006 yılında Eşme ve köylerinden yaklaşık 1500 yurttaşın siyanürle zehirlendiği Kışladağ Altın Madenindeki kazanın karartılması gibi bu kazanın da karartılacağı endişesini taşıyoruz.
Başta Narlıca köylüleri olmak üzere, yöre halkı endişe ve korku içindedir. Kaza ve sonuçları ile ilgili kamuoyunun sağlıklı bir şekilde bilgilendirilerek halkın kaygı ve endişesinin önüne geçilmesi ve çevre ve halk sağlığı açısından gerekli önlemlerin alınması konusunda ilgilileri uyarıyoruz.
EGEÇEP Eş Sözcüsü Burçak Karaman Uysal
EGEÇEP Eş Sözcüsü Prof. Dr. Ali Osman Karababa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...