14 yılın özeti: Efemçukurunda yaşamın kazanmasına izin yok
İzmir'in içme suyunu ilgilendiren altın madeni davasında
hukuktan çok siyasi iktidarın belirleyici olduğunu bir kez daha gözler önüne
serdi.
Özer AKDEMİR
14 yıldan bu yana süren Efemçukuru davalarından birisi daha
sona erdi. İzmir'in damı denen kente 20 kilometre uzaklıkta
Kanadalı TÜPRAG şirketi tarafından işletilen altın madenine verilen ilk ÇED'in
iptalinin ardından 2009/7 Genelgesine dayanılarak verilen ikinci ÇED olumlu
kararında da geçtiğimiz Nisan ayında yürütmeyi durdurma kararı çıkmıştı. Bu
kararın ardından daha önce madende bilirkişi keşfi yapılsın diyen İzmir 6.
İdare mahkemesi, bu görüşünden vazgeçerek taraflara duruşma çağrısı yaptı. Dün
görülen dava İzmir'in içme suyunu ilgilendiren altın madeni davasında hukuktan
çok siyasi iktidarın belirleyici olduğunu bir kez daha gözler önüne
serdi.
ÇEVRE BAKANLIĞINI KAPATIN!
Duruşmaya altın madenine karşı davalarda EGEÇEP, Türk
Tabipler Birliği ve Türkiye Barolar Birliği avukatları katılırken, TÜPRAG Genel
Müdürü Mehmet Yılmaz, şirket avukatları ve onların yanında Çevre Bakanlığı
avukatı da hazır bulundu. Çevre bakanlığı avukatının şirketin yanında davaya
müdahil olması EGEÇEP avukatı Arif Ali Cangı tarafından eleştirilirken,
"biz çevreyi korumaya çalışıyoruz adı Çevre Bakanlığı olan kurum şirketin
yanında karşımızda duruyor. O zaman kapatın Çevre Bakanlığını" diye tepki
gösterdi.

İZMİRLİNİN YAŞAM HAKKI TEHLİKEDE
Davaya Türkiye Barolar Birliğini temsilen katıldığını
belirten TBB Çevre Komisyonu Sekreteri Av. Ömer Erlat, kentin su havzasında
işletilen bir altın madenine normal hukuk devletlerinde asla izin
verilmeyeceğini belirterek, "Biz hukuk devletini korumak için bu davaya
müdahil olduk. 4-5 milyonluk İzmirlinin yaşam hakkı tehdit altında" dedi.
İzmir Tabip Odasını temsilen davaya katılan Av. Abdullah Hızar da kamu yararı
ve halk sağlığını ilgilendiren her durumda TTB'nin görevinin halkın yanı
olduğunu belirterek, "Sermaye ile halkın karşı karşıya kaldığı davalarda
siz yargıçların yerinde olmak istemezdim. Ama önlem alınmazsa Karadenizdeki
radyasyondan kaynaklanan sorunlar gibi İzmir'in geleceğini de benzer sorunlar
bekliyor" dedi.
İZMİRLİ BİLİRKİŞİYİ NEDEN İSTEMİYORLAR?
EGEÇEP ve Efemçukuru Köylüsü Ahmet Karaçam'ın avukatı Arif
Ali Cangı, Efemçukuru sürecinin 2002 yılından bu yana devam ettiğini
belirterek, "bu süreçte bilirkişilik müessesinin de zarar gördü.
Bilirkişilerin İzmirli olması neden istenmiyor. Çünkü İzmir'de oturan
bilirkişiler o bölgeyi bilirler, önemini anlarlar. Dışarıdan gelen bilirkişi 2
saatte nasıl inceleyecek yöreyi" dedi. Bakanlığın çıkardığı 2009/7
genelgesinin Anayasanın bile üstünde olduğunu, yargı kararlarını hiçe saydığını
belirten Cangı, "Göreceksiniz sizin kararınızı da uygulamayacaklar. Ama
tüm bu kararlarla not düşülüyor tarihe. 14 yıldır bu dava ile uğraşıyoruz. tüm
kazanımlarımızı elimizden alıyor siyasi irade ama yine de direnmeliyiz"
dedi. Siyasi irade Efemçukurunda hukukun kazanımlarına engel oluyor" dedi.
ŞİRKET: DENETLENİYORUZ, KİRLİLİK YOK
Duruşmaya madenci şirketin yanında müdahil olarak katılan
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilisi TBB ve İzmir Tabip Odasının müdahillik
taleplerini reddini istedi. Bakanlık avukatının bu isteğine karşı çıkan
avukatlar ise çevreyi korumakla görevli bir bakanlığın halkın çevreyi korumak
için dava açmasına karşı çıkmasının çelişkisine vurgu yaptılar. Şirketin
avukatı ise madenin her ay düzenli olarak denetlendiğini, bu denetimlerde
hiçbir kirliliğin tespit edilmediğini ileri sürdüler. Şirket avukatları
bilirkişilerin daha önce tespit ettiği ağır metal kirliliğinin başladığına dair
analiz sonuçlarının da akredite bir laboratuarda yapılmadığı için geçersiz
olduğunu savundu. Şirket avukatının "hiçbir kirlilik yok" dediği
yörede, su havzasında bulunan Efemçukuru köyünün Ağustos 2015 yılından bu yana
sularının ağır metal kirliliği yüzünden kesik olduğunu, köye İZSU'nun
tankerleriyle su taşındığını söyleyen Arif Ali Cangı, Valiliğin aksi yöndeki
açıklamalarına ise; "Valilik kendi kusurunu örtmek için böyle bir açıklama
yapıyor. Valilik denetimlerine güvenmiyoruz" dedi. Duruşma karar verilmesi
için ileri bir tarihe ertelendi.
24 Mayıs 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder