3 Mayıs 2016 Salı

Uranyum kirliliği var ve hiçbir şey yapılmıyor


Köprübaşı ilçesi ve Aydın Söke’nin Kisir Köylerindeki uranyum madenciliği kaynaklı radyoaktif kirliliğin bilimsel olarak ölçüldüğünün altının çizildiği panelde, bu yörelerde derhal gerekli önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekildi. Panelde, radyoaktif kirliliğin tespit edildiği alanların işaretlenerek boşaltılması gerektiği dile getirildi.
"TAEK üstünü örtüyor"
TAEK ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR
İzmir Nükleer Karşıtı Platform ve EGEÇEP bileşenlerinden Salihli Çevre Platformu tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen panel Salihli Ticaret Odası Konferans Salonu’nda yapıldı.  EGEÇEP bilim Komisyonu üyesi Erhan İçöz tarafından yönetilen panel Hayat Televizyonu Çepeçevre Yaşam programının Köprübaşı ve Kisir’de gerçekleştirilen bölümlerinden derlenen bir seçki ile başladı. Seçkinin gösteriminden önce konuşan Köprübaşı ve Kisir’deki uranyum kirliliğini haberleriyle ilk kez kamuoyuna duyuran Evrensel Gazetesi İzmir Muhabiri Özer Akdemir, her iki yörede de radyasyon kaynaklı kirliliğin bilim insanlarınca ölçülmesine rağmen TAEK’in olayın üstünü örtmeye çalıştığını söyledi.
Dokuz Eylül Çevre mühendisliği öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül Köprübaşında yapılan ilk radyasyon ölçümünün öyküsünü anlattı. Burada elde edilen ‘sarı pasta’ adlı nükleer yakıt hammaddesinin nereye gittiğinin hala belirsiz olduğunu aktaran Küçükgül, sunumunda Gaziemirdeki nükleer atıklar ve söke Kisir Köyünde gerçekleştirilen radyasyon ölçümleri ile ilgili de bilgi verdi.
STANDARTLARIN BİNLERCE KATI URANYUM KİRLİLİĞİ
Panelin ikinci konuşmacısı olan Elazığ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz 2009 yılında Köprübaşı bölgesinde yaptığı TÜBİTAK destekli bilimsel çalışma ve rapor hakkında bilgiler verdi. Köprübaşında uranyum madenleri ve sondajlarının olduğu bölgelerdeki bitkilerde, toprakta ve su da yaptıkları tahlillerde radyasyon kirliliğini tespit ettiklerini ve bunu raporladıklarını belirten Şaşmaz, “Hemen hemen tüm bitkilerde, oranları farklı olmak üzere uranyum tespit ettik. Toprakta ve sularda da çok yüksek oranlara varan uranyum değerleri ölçtük. Bu sular Demirköprü Barajına ve Gediz’e gidiyor. Doğal olarak kirlilik de Ege denizine taşınıyor. Gerek yerel yönetimlere gerekse diğer yetkililere bu değerleri iletmemize ve bir ön önce önlem alınması gerektiğini söylememize rağmen hiçbirşey yapılmış değil” dedi.

ÇİLEKTE, SU DA, TOPRAKTA URANYUM
Prof. Ahmet Şaşmaz’ın yaptığı çalışmalarda uluslar arası standartlara göre toprakta en fazla 2 ppm olması gereken uranyum miktarı Köprübaşı yöresinde bazı yerlerde 3.876,1081, 514 ppm gibi değerlere ulaştığı görülürken,  bitkilerde 0.01 ppm olmasına izin verilen uranyum değerleri ise hayvanların beslendiği bitkilerden sığırkuyruğunda yaklaşık 800, papatyada 100, arpada 100’ün üzerinde, soğan ve sarımsakta 100, yörnin en önemli tarımsal ürünlerinden çilekte ise yaklaşık 10 ppm e ulaşıyor. Şaşmaz’ın sularda yaptığı ölçümlerdeki değerler de toprak ve bitkilerinkinden farklı değil; EPA’nın sularda sıfır olması gerektiğini söylediği uranyum değerleri 230, 199 ppm gibi değerlere ulaşıyor.
BU ALANLARA GİRİŞLER ÖNLENMELİ
Bu bilimsel çalışma benzeri 10’a yakın çalışma olmasına rağmen uranyum kirliliği ile ilgili hiçbir önlemin alınmadığı bir kez daha ortaya serilirken, Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Raika Durusoy’un sunumu bu durumun ortaya çıkaracağı sağlık sorunları ile ilgili oldu.  Radyoaktivite ve sağlık başlıklı sunumunda Durusoy, Radyasyonun sağlık etkilerini sıralarken kanser, DNA hasarı, hücre bozulması gibi hastalıkları sıraladı.
Uranyum kirliliği var ve hiçbir şey yapılmıyor
Uluslararası radyasyondan korunma ilkelerine göre radyasyonun hiçbir dozunun zararsız olacak kadar düşük risk kabul edilemeyeceğini belirten Durusoy, Uranyumun sağlık etkileri arasında beyin ve böbrek rahatsızlığının başta geldiğini aktardı. Durusoy, ABD’de uranyum yatakları çevresinde yaşayan Navajo halkının böbrek yetmezliğinin ABD’den üç kat fazla olduğunu söyledi. Durusoy ayrıca kalp ve damar sorunları ve radon gazı kaynaklı akciğer kanserinin de yaygın hastalıklar arasında olduğunu belirtti. Terk edilmiş uranyum madenlerinin olduğu ABD ve Portekizde bunların yol açacağı sağlık sorunlarını önlemek için haritalarla bazı alanların girilemez, suların kullanılamaz olarak işaretlendiğini, kaydeden Durusoy, Köprübaşı ve Kisir Köyünde de aynı işlemin yapılması gerektiğini söyledi.

(İzmir/EVRENSEL)
03 Mayıs 2016 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...