Özer AKDEMİR
Manisa
Manisa
Turgutlu yakınlarındaki Çaldağı'nda sülfirik asitle yapılmak
istenen nikel madenciliğine verilen ÇED olumlu belgesine karşı açılan davanın
son duruşmasında madenciliğin yapılması durumunda bölgenin nasıl bir tehditle
karşı karşıya olduğuna vurgu yapıldı.
‘TARIMI BİTİRİR’ UYARISI
Manisa Bölge İdare Mahkemesi'nde gerçekleştirilen duruşmaya
Turgutlu, Manisa, İzmir, Foça, Salihli gibi yerlerden yurttaşlar ve yaşam
savunucuları katıldı. Aralarında TMMOB'a bağlı çeşitli odalar, EGEÇEP, Turçep,
gibi kurumların bulunduğu davacıların avukatları madende yapılan bilirkişi
incelemesi sonrası verilen rapordaki bazı noktalara dikkat çektiler. Bilirkişi
raporunda madende kullanılacak sülfürik asitin imal edileceği asit fabrikası
ile ilgili ÇED raporunda yeterli bilginin olmadığına yapılan vurgunun önemine
dikkat çeken hukukçular, tek başına bunun bile ÇED raporunun iptali için
yeterli bir neden olacağını dile getirdiler. Madenin ÇED Raporunu aldıktan
sonra işletmede kullanılacak yöntemi değiştirdiğine dikkat çeken hukukçular,
madende kullanılacak su konusunun bile henüz netliğe kavuşmadığını söylediler.
Türkiye yüzölçümünün %8'i kadar kalan 1. sınıf tarım arazilerinden birisi olan
Gediz Ovasında yapılacak bu madenciliğin yöre tarımını bitireceği uyarılarını
dile getiren hukukçular, madenin getirisinin götürüsü yanında bir hiç olacağını
söylediler.
BİLİRKİŞİ MADENİN DANIŞMANIYMIŞ!
Duruşmada da TMMOB'a bağlı odalar adına söz alan TMMOB
Yönetim Kurulu üyesi Cemalettin Küçük, madenle ilgili olumlu görüş bildiren
bilirkişilerden Prof. Dr. Erol Kaya'nın ünvanını ilk kez gördüğünü belirterek,
"Bizim 24 odamıza kayıtlı 93 disiplin var. Erol Kaya'nın karşısında yazan
'Maden ve Çevre Kirliliği Kontrolü Mühendisliği' gibi bir ünvan şimdiye kadar
görmedim. Bilirkişilere 17 soru sormuştuk keşif öncesi. Bu 17 konudan 10'unda
madenle ilgili olumsuz görüş bildirmişler. Tek birinde bile olumsuz görüş
bildirmeleri madene verilen izinlerin iptalini gerektirir" dedi. EGEÇEP
avukatı Arif Ali Cangı'da bilirkişilerden Erol Kaya'nın madenin daha önceki
sahibi Bosphorus şirketine danışmanlık yaptığının ortaya çıktığını belirterek,
güvensizliklerini dile getirdi.
EGEÇEP avukatlarından Berrin Esin Kaya'da bilirkişiler
içinde madene karşı olumsuz görüş yazan bilim insanının uzmanlık alanının çevre
olduğunu ve bu alana göre görüş bildirdiğini belirterek bu durumun göz önünde
bulundurulmasını istedi.
ŞİRKET MÜDÜRÜNDEN İTİRAF
Şirket avukatının yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
avukatı ve uzmanının da madenci şirket yanında yer aldığı duruşmada Bakanlık
avukatı madenin etkilerinin ÇED raporunda yeterince değerlendirildiğini, asit
tesisi ile ilgili yeni bir ÇED yapmanın mevzuata aykırı olduğunu söyledi.
Duruşmada söz verilen madenin Genel Müdürü Köksal İbrahimoğlu'nun önceki proje
alanında iki SİT alanının olması nedeniyle yığın liçinden tank liçine
geçtikleri, bunun da maliyeti arttırdığı ama aynı zamanda çevresel etkilere de
daha çok önem verildiği sözleri, davacı avukatlar tarafından bir itiraf olarak
değerlendirildi.
EKONOMİYİ DEĞİL EKOLOJİYİ GÖZETİN
Maden alanındaki 2 sit alanının ÇED raporu sürecinde
belirtilmemesinin hazırlanan ÇED raporunun niteliğini gösterdiğini belirten
avukatlar, mahkeme heyetine seslenerek; "Şirket doğal olarak madenciliğin
ekonomik boyutuyla ilgili. bilirkişiler de mühendisçe bakarak önlem alınırsa bu
maden çıkarılabilir demişler. Oysa biz ekolojik boyutunu ve Anayasa'nın,
yasaların doğayı korumakla ilgili kısımlarını göz önünde bulundurmalıyız.
Çaldağındaki bu madencilik yapılırsa yöre tarımı bitecek, çocuklarımızın
geleceği, sularımız kirlenecek" diye konuştular. Duruşmada söz alan CHP
eski Manisa Milletvekili Hasan Ören'de daha önce iki Çevre Bakanı'nın bu madene
izin veren belgelere imza atmadığını, bu nedenle de bakanlıktan alındıklarını söyledi.
Mahkeme önümüzdeki günlerde kararını bildirmek üzere duruşmayı bitirdi.
Eklenme Tarihi: 10 Şubat 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder