19 Mart 2016 Cumartesi

Siyasi partiler ormanlara varlık değil kaynak muamelesi yapıyor

Özer AKDEMİR
İzmir
Özer AKDEMİR
21-26 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Ormancılık Haftasına girerken siyasi partilerin ormancılığa bakış açılarını ortaya koyan bilimsel bir çalışma geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisinde yayınlandı. Bartın Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Erdoğan Atmış ve ve Yard. Doç. Dr. Hikmet Batuhan Günşen imzalı makalede 2015 yılında seçime giren siyasi partilerin seçim bildirgeleri ormancılık konusu özelinde ele alındı.
"ÖNEMLİ FARKLAR VAR"
"Türkiye’de 2015 yılı genel seçimlerinde siyasal partiler ve ormancılık ilişkileri" başlıklı makale siyasi partilerin seçim bildirgelerinde/beyannamelerinde yer verdikleri ormanlar ve ormancılıkla ilgili beyanlar ekseninde, partilerin ormancılık politikaları değerlendiriliyor. Makalede 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 tarihlerinde yapılan genel seçimlere katılan 11 partinin seçim bildirgeleri incelenmiş.  Toplanan veriler “Belgesel Tarama” ve “İçerik Analizi” yöntemleriyle analiz edildikten sonra sekiz başlık altında değerlendirildi. Bu değerlendirmeler sonucunda; siyasi partilerin ormanlara yaklaşımları konusunda önemli farklılıklar olduğu ortaya konarken, ormana varlık değil kaynak gibi yaklaşımların yanı sıra, bazı partilerin popülist söylemler, abartılı vaatler de bulunduğu tespitleri yapılıyor.

PARTİLERİN İLGİSİ 2B ARAZİLERİ
Seçim bildirgelerinde yapılan incelemeler sonrasında; ormanların mülkiyeti ve işletilmesi konusuna sadece bir parti, seçimlerin ardından başkanlık kurulu istifa eden ANAPAR ormanların satılmasına ve kiralanmasına karşı beyanda bulunduğunun belirtildiği makalede, diğer partilerin özelleştirme konusunda olumlu veya olumsuz anlamda herhangi açıklama yapmadıkları dile getirildi. Siyasi partilerin orman mülkiyeti ve işletmeciliği başlığı altında ilgi gösterdikleri konunun orman dışına çıkarılmış alanlar olan 2B alanlarının nasıl değerlendirileceği konusu olduğu görülürken, partiler bu konuya yaklaşımda da üçe ayrılmış; 1- 2012 yılında kanunla bu alanların satışıyla ilgili bir düzenleme yapılmamış gibi görüş bildiren muhalif partileri (MHP, SP, DP),
2- 2012 yılında yapılan düzenlemenin yetersiz olduğunu savunan ve konuyu daha adil bir şekilde çözeceğini iddia eden muhalif partileri: (CHP, HDP, DSP) ve
3- 40 yıldır çözülemeyen sorunu” 2012’de çıkardığı kanunla çözdüğünü iddia eden iktidar partisi AKP. Makale AKP'nin 2002 ve 2007 seçim beyannamelerinde 2B konusuna hiç yer vermezken, 2011 seçim beyannamesinde 2B alanlarının kamu yararına tekrar düzenlenmesi gerektiğini savunarak, bu konudaki yasal düzenlemenin hazır olduğunu bildirdiğini bu vaadini de 2012 yılında uyguladığını dile getiriyor. Makale konu ile ilgili; "Tabii ki bu düzenlemenin kamu yararına olup olmadığı sorgulanmaya muhtaçtır" yorumunu yapıyor.
"TABİATI BOZUK YASA" YOLDA!
Orman toplum ilişkilerine değinen AKP ve MHP'nin bu ilişkileri sadece orman köylüsünün kalkındırılması açısından ele alan öneriler sunduğunun belirtildiği araştırmada, bu partilerin 2011 seçimlerinde olduğu gibi başta kentte yaşayanlar olmak üzere diğer ilgi gruplarının ormanla ilişkileri konusunda bir değerlendirme yapmadıklarının altı çiziliyor. AKP'nin seçim öncesi toplumsal muhalefetin tepkisi nedeniyle TBMM'den bir türlü geçiremeyerek geri çekmek zorunda kaldığı “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu”nu seçim beyannamesine koyduğuna vurgu yapılan araştırmada, "seçimi kazanan AKP’nin bu yasayı tekrar gündeme getireceği çok açıktır" denildi.
KORUMAK MI YARARLANMAK MI?
Ormancılık hizmetleri ve korunan alanlar konusunda DSP, MHP, AKP, CHP gibi partilerin korumadan çok yararlanma eksenli olarak konuya yaklaştığının ifade edildiği araştırmada, ANAPAR, HDP, SP'nin ise korumacı bir yaklaşımı öne çıkartarak, mevcut iktidar partisinin doğa ve ormanlar üzerinde aşırı tahrip yaratan uygulamalarına son vereceklerini, bu tür projeleri iptal edeceklerini belirttikleri ifade edildi. AKP'nin bir yandan "korunan alanların yönetimi konusunda iyileştirmeler yapacağını” iddia ederken, iktidarı döneminde uyguladığı tahrip edici-gelir getirici politikaları da savunmasındaki çelişkiye vurgu yapılan araştırmada, "Ayrıca AKP’nin iktidarları döneminde artırdığını söylediği korunan alan sayısı ve alanı konusundaki bilgiler de yanıltıcıdır" deniliyor. AKP'nin ağaçlandırma ve erozyon kontrolü  gibi konularda da yanıltıcı rakamları paylaşmakta bir sıkıntı görmediğinin altı çiziliyor.

HER KOŞULDA HES'Cİ PARTİ
Bir parti hariç (BTP) partilerin çoğu çevreye ve ormanlara zarar veren nehir tipi HES’ler konusunda düşünce birliği içinde olduğunun tespit edildiği araştırmada. muhalefet partilerinin nehir tipi HES’lerin zararlarına vurgu yaparak bunları ya tamamen iptal edeceklerini, ya da ÇED sürecinde daha hassas davranacaklarını belirtirken, iktidar partisi olan AKP'nin de 1 Kasım öncesi seçim bildirgesine eklettiği bir hükümle, artık 10 MW gücünün altındaki HES’lere izin vermeyeceğini açıklayarak, nehir tipi HES’lerin yapmakta olduğu tahripleri bir nebze de olsa kabul ettiğinin altı çizildi. araştırmada tüm bunlara rağmen BTP'nin, su kaynaklarını harekete geçirerek hidroelektrik santralleri devreye koyacağını, barajlar ve hidroelektrik santrallerin yapımına önem vereceğini bildirdiği ortaya serildi.
ÇED SÜRECİ BEYANNAMELERE GİRDİ
Araştırmada ÇED süreci ile ilgili de ilginç değerlendirmeler yapılıyor. Siyasi partilerin 2007 ve 2011 genel seçim bildirgelerinde ÇED konusunda hiçbir yorumda bulunmadıklarının dile getirildiği araştırmada 2015 genel seçimlerinde ise MHP, SP ve CHP; ÇED süreçlerinin çevre ve orman kaynaklarını korumak konusunda hassas olmadığını, tam tersine bu varlıklara zarar veren yatırımların önünü açan süreçler olduğunu vurgulayarak, bu süreci bilimsel ve tarafsız bir hale getireceklerini, hatta stratejik ÇED yaptıracaklarını (SP) belirttiği kaydedildi.
İKTİDAR OLUNCA UNUTUYORLAR
Tüm bu değerlendirmelerin sonrasında siyasi partilerin ormanlara yaklaşımları konusunda önemli farklılıklar olduğu , kimisinin ormanlara bir varlık değil de gelir getirecek bir kaynak olarak yaklaştığı, tespitinin yapıldığı makalede şu görüşlere yer verildi; "bazı partilerin ormanlara bir varlık değil de gelir getirecek bir kaynak olarak yaklaştığı halkın hoşuna gidecek popülist söylemler geliştirdiği, abartılı veya yerine getiremeyeceği vaatlerde bulunduğu ve ormanlar hakkındaki görüşlerini sağlıklı bilgilere dayandıramadığı söylenebilir". Partilerin seçim bildirgelerinde yer verdikleri vaatleri, hükümet olunca mutlaka yerine getireceklerinin bir garantisinin olmadığının aktarıldığı makalede, "Hatta bu vaatlerin çoğunu yerine getirmek konusunda pasif kalmaktadırlar. Fakat seçim bildirgelerinde ormanlar hakkında yer verdikleri ibareler, bilim çevrelerinin ve toplumun o partilerin ormancılık politikaları hakkında bir izlenim oluşturmasını sağlamaktadır" denildi.  
Eklenme Tarihi: 19 Mart 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...