11 Ocak 2015 Pazar

"Yörüğün ayranını kabartmasınlar"


Taş ocağına karşı yaşam nöbeti tutan Akalan Köylüleri


Özer Akdemir


Kemalpaşa’ya bağlı Akalan köylüleri İzmir-İstanbul otoyoluna malzeme sağlamak için topraklarında taşocağı yapılmasına karşı direnişe devam ediyor. Sebze ve meyvecilikle geçinen köylüler taş ocağının tarımı bitireceğini düşünüyorlar. Yılbaşından bu yana taşocağı yapılmak istenen köy merasına çadır kurarak yaşam nöbetine başlayan köylüler şirkete geçit vermemekte kararlılar.

İzmir'i Kemalpaşa yönünden çıkarken karşılaştığınız doğa katliamının birkaç farklı nedeni var. Bu katliamın birinci sorumlusu olarak Bornova'nın çıkışındaki Batıçim Çimento Fabrikası gösterilebilir. Çevresindeki tepeleri delik deşik eden çimento fabrikasının etrafındaki ağaçlar, evler, çatılar her şey çimento renginde bir toz altında. Bunlar işin görünen yüzü. Fabrikanın geceleri yaktığı kimyasal ve tehlikeli atıklar nedeniyle civarında oturan on binlerce insanın yaşadığı sağlık sorunları ve kokudan kapı, pencerelerini dahi açamaz hale gelmeleri işin bir başka boyutu.

YOLLAR NE PAHASINA YAPILIYOR

Bornovayı Belkahve'den çıktıktan sonra sağlı sollu otoyol inşaatları tabelalarını ve çalışmalarını görüyorsunuz. AKP hükümetinin en çok övündüğü ve belki de en çok oy kazandığı bu yollar doğanın, tarihin, yaşamın katli pahasına yapılıyor oysa.

Kemalpaşa'ya bağlı Akalan Köylüleri Bornova'ya yaklaşık 20 km uzaklıkta. Çam ağaçları ile örtülü bir tepenin yamacındaki ovaya kurulmuş köy. Zeytinler, kiraz ağaçları, kış sebzeleri ile İzmir'i, İzmirliyi beslerken ormanlık örtüsü ile kente akciğer görevi de gören bir konumda. Köylüler hala 2007 yılında yaslandıkları tepe ile köy arasından geçirilen demiryolu tüneline ses çıkarmamanın pişmanlığını yaşadıklarını söylüyorlar. Tünel, köyle tepe arasında bir dere gibi çukurun açılmasına neden olmuş. Yaklaşık 5-6 metreyi bulan çukur doldurulmadan kalmış, alttan geçen tünelin yol açtığı çukur köyü zeytinliklerinden, ormanlarından, tepelerinden ayıran bir yapay dere gibi kalmış. Demiryolu yapılırken patlatılan dinamitlerle tahrip olan tepenin içler acısı hali hala orta yerde. Tepe, tünelin üzerine doğru çatlaklarla, heyelanlarla göçmeye başlamış. Bir zamanlar çam ağaçları ile örtülü tepenin yamacı şimdi ot bitmeyen bir yara gibi kalmış.

ASKERİ KARŞIMIZA GETİRİYORLAR
Demiryollarının zararını yıllardır yaşayan Akalanlıların sabrı, İstanbul İzmir Otoyoluna taş gereksinimi için köyün yaslandığı tepeye taşocağı açılması gündeme gelince taştı. Taş ocağı açılmak istenen yere çadır kurup toplanan köylüler, şirket iş makinelerinin geçişine izin vermediler. Şirket, bunun üzerine askerleri devreye sokmaya, köylü ile askeri karşı karşıya getirmek istemiş. Köylüler; "Bizim askerlerle bir sorunumuz yok. Ama kepçeleri askerlere sürdürüp, asker koruması altında arazimize girmeye kalktıklarında da geçit vermedik. Arbede de iş makinelerinin camları kırılmış ve seken taşlardan bir iki askerin de başı yarılmış. Ama bizim askerle işimiz yok" diyorlar. Taş ocağı arazisi içindeki çam ağaçlarının yanı başına yörük çadırı kuran köylüler, "Biz yörüğüz. Bizim ayranımızı kabartmasınlar, Yunana direndiğimiz gibi direnmesini biliriz" diyorlar. Demiryolu tünelinin yol açtığı yarığın öbür tarafındaki ağaçlık alanı göstererek, "Orası okulumuz. Taş ocağı yapılmak istenen yere 650 metre. 100 metre mesafede binlerce zeytinizim var. Bu çamları bizler kendi ellerimizle dikip büyüttük. Şimdi bunların kesilmesine, meralarımızın yok edilmesine izin vermeyeceğiz" diyorlar.

ÇOCUKLAR 10 GÜNDÜR OKULA GİTMİYOR

Çadırların önüne yaktıkları ateşlerde, soğuktan korunmaya çalışan köylülerin içerisinde kadınlar, çocuklar, gençler her yaştan insan var. Çocuklarının taş ocağına karşı mücadele nedeniyle 10 gündür okula gidemediklerini belirten köylüler,"Milli Eğitimden bir allahın kulu arayıp bu çocuklar niye okula gitmiyor demedi. Çocuklarımızda bizim gibi nöbet tutuyorlar" dediler. Kemalpaşa, İzmir ve civar köylerden kendilerine yoğun destek geldiğini belirten Akalanlılar, "Bizler kendi yaşam alanlarımız kadar Kemalpaşalıların, İzmirlilerin de yaşamlarını doğalarını koruyoruz. Hükümet, şirketlerin hakkını savunacağı yere bizlerin hakkını gözetsin" diyorlar. 24 saat boyunca nöbetleşe direniş yaptıklarını belirten köylüler, "Biz doğanın katlinin nasıl bir şey olduğunu demiryolu tüneli ile gördük. Onun zararlarını halen yaşıyoruz. Bu saatten sonra bir karış meramızı, toprağımızı vermeyiz, bir ağacımızı kestirmeyiz" dediler. Köylülerin eylemine EGEÇEP Yürütme Kurulu üyeleri de destek verdi.

Direniş ateşinin yandığı yerde görüştüğümüz köylülerden bazıları şunları söylediler:

BİZ KÖYÜMÜZÜ DEĞİL TÜRKİYEYİ KORUYORUZ

Ahmet Yaşar Çetin: 65 yaşındayım. Köyümüze 15 sene evvel bu taş ocağı denen dert gene geldi. Köy gene karşı geldi. Bizim kaderimiz gibi birşey oldu artık. Devletimize saygılıyız, milletimize daha fazla saygılıyız fakat taş ocağı olayı bizim köyümüzün devamlı huzurunu kaçırıyor. Hükümetin başından bir kişi gelip bize sorunlarımızı sormuyor. Biz sadece Akalanı değil, doğayı, İzmir'i, Türkiye'yi koruyoruz. Bu doğayı bozmayalım, bozulursa geri gelmez.

İsa İnce: Bu çamları büyütmek için ne meşakkatler çektik. Mal maşat çıkartmadık. Tek büyüsünler, yeşil kalsınlar diye. Bizim hiç haberimiz olmadı. Ne zaman taş ocağı açmaya geldiler bizim haberimiz o zaman oldu.

Musa Uyar: bu köyde doğdum büyüdüm. Köyümüzün gelir kaynakları, kiraz, zeytin, meyve ve sebzecilik. Fabrikalarda çalışan köylü çok az. Hep topraktan ekmek yiyoruz. İzmir'in bütün semt pazarlarında tezgahlarımız var. Kışlık sebze şu anda arazilerimizde dolu. Bu taşocağı açılırsa tozdan ne meyve alabiliriz, ne sebze üretebiliriz. O zaman bizim köye kim bakacak.

Fotoğraflar için tıklayınız:
http://on.fb.me/1AHnsno
Eklenme Tarihi: 11 Ocak 2015 
www.evrensel.net/haber/101902/yorugun-ayranini-kabartmasinlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...