29 Nisan 2015 Çarşamba

Yer cüruf gök duman!

Özer AKDEMİR
İzmir Aliağa Foça arasındaki ağır sanayi kuruluşlarının tam ortasında kalan Horozgediği köyünün topraklarının büyük çoğunluğu bu sanayi kurulmuşları tarafından satın alınmış. Köyün kalan topraklarının bir kısmına ise özellikle demirçelik fabrikaları ve termik santralin üretimleri sonucu oluşan cüruf ve küller depolanıyor. Milyonlarca ton olduğu düşünülen bu cürfular, üç köyün ortasındaki su havzasına yığılıyor. Fabrikalar bölgesinde adeta yer cürufla örtülürken gökyüzü tüten bacaların dumanlarından geçilmiyor.
İZMİRİN KUZEY ORMANLARI YOK EDİLİYOR
Horozgediği köyünün güneyinde, Foça Ilıpınar arasındaki Gölyüzü mevkii bu cüruf depolama alanlarından birisi. Horozgediğinden Gölyüzüne gelene kadar yolun sağ tarafından 4-5 metre yüksekliğindeki mavi levhaların gerisinde milyonlarca ton cürufun yarattığı tepeleri görmek mümkün. Yöredeki yeraltı sularından beslenen Gölyüzü mevkii hem sulak alan hem de çevresindeki zeytinliklerin ve ormanlık alanların yaşam kaynağı. Foça Çevre ve Kültür Platformu (FOÇEP) ndan Bahadır Doğutürk, cüruf depolayın şirketin Gölyüzünde kalan son vadiyi de aldığını, yakında bu zeytinliklerin ve sulak alanların cüruf tepeleriyle dolacağını söylüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinin 2010 yılında yaptığı cüruf zirvesinde bu soruna çözüm üretileceğini söylediğini aktaran Doğutürk, "Buldukları çözüm İzmir'in kuzey ormanlarının yok edilerek bu cürufların depolanacağı alanlar yaratmakmış. İzmir sahipsiz" diyor.
CÜZDANLA VİCDAN ARASINDA BİR YAŞAM
Bölgede, sanayinin insan ilişkilerini ve köy yaşamına etkileri konusunda günlerdir araştırma yapan Yeditepe Üniversitesinden Yard. Doç. Dr. Gözde Dalan Polat geçmişte tarım, hayvancılık ve turizmle geçimini sağlayan yöre halkının sanayi kuruluşlarının yayılmasının ardından önemli çelişkiler yaşadığını belirterek, "Ne köylü, ne kentli olabilmişler. Ciddi sağlık sorunları yaşamalarına rağmen çaresizlikten cüzdanla vicdan arasına sıkışmışlar diye konuşuyor. Polat, bölgede yaptığı gözlemlerin kendisini çok etkilediğini buradaki araştırmalara devam etmek istediğini söylüyor.

TEHLİKELİ ATIKLAR CÜRUFLARA GÖMÜLDÜ İDDİASI
Gölyüzü mevkiinde yapılan Hayat Tv Çepeçevre Yaşam Programı çekimlerinden bir hayli rahatsız olduğunu gizlemeyen cüruf tesislerinin sorumlu mühendisi, program çekim alanına kendisi gelmesine rağmen görüntülerinin çekilmemesini istiyor. Horozgediği köyünden Özcan Bora'nın Aliağa'nın kuzeyinde yer alan Viking Kağıt Fabrikası'nın tehlikeli atıklarının bu cürufların içine gömülmesi nedeniyle tesis yönetiminin tedirgin oldukları görüşünde. Bora her gün binlerce kamyonun vadilerine cüruf taşımaya devam ettiğini belirterek, "Bu sanayi kuruluşları gelmeden önce Horozgediği domatesi, sebzesi pazarlarda özellikle aranırdı. Şimdi köyün bir kısmı göçtü gitti kalanlar da kanserle mücadele ediyor. Ölenlerin %80'i kanser" diye konuşuyor. Bora, Nemrut Limanındaki malzemeyi sanayi kuruluşlarına taşıyan kamyonların kullandığı yolu göstererek, "Bu yol 50 fabrikanın verdiği zararı veriyor" diyor.
Aliağa Çevre Platformu yürütmesinden Şennur Yüksel Bal da, geçmişte tarımla geçinen insanların şimdi fabrika işçisi ya da nakliyatçı olduklarını, yöredeki kirli sanayi kuruluşlarının önlem almak, ya da sayılarını azaltmak yerine her geçen gün daha da arttığına dikkat çekiyor.
TÜBİTAK: "AŞIRI TOKSİK VE TEHLİKELİ ATIK"
Menemen de avukatlık yapan Diler Bosut Güven, cüruflarla ilgili İzmir Valiliği'nin ÇED Gerekli Değildir kararına karşı çeşitli üretici birlikleri, belediye ve vatandaşın açtığı davanın avukatlarından. Davada mahkemenin istediği bilirkişi incelemesi sonucu alanda çeşitli yerlerden alınan örneklerin TÜBİTAK tarafından analizlerinin yapıldığını kaydeden Güven, bu analizler sonucu cüruf örneklerinin "aşırı toksit ve tehlikeli atık" olarak değerlendirildiğini belirterek, "Ne yazık ki mahkemenin atadığı 3 bilimci TÜBİTAK'ın bu raporunu öyle bir yorumladılar ki çok açık ifadelere rağmen burada cüruflarla yapılan parke taşı, bordür ve yol dolgu malzemesi üretimine bir engel olmadığını raporunda belirtti. Mahkeme de bu rapora dayanarak bizim davayı reddetti. Temyiz ettik" diye konuştu.
kutu: EGEÇEP'TEN BİLİRKİŞİ SAHTECİLİĞİNE SUÇ DUYURUSU HAZIRLIĞI

Olayın belki de en ilginç ve bir o kadar da gözden kaçırılan noktası ise Evrensel'in ortaya çıkardığı bilirkişi raporundaki sahtecilik konusu. Bilirkişi raporunun TÜBİTAK Raporundaki gerçekleri tersyüz etmeye dönük yorumlarına yöneltilen bilimsel ve hukuki eleştirileri bir yana daha önce haberleştirmiştik. Bundan ötesi ise bilirkişilerin İzmir 3. İdare Mahkemesine sundukları 05.02.2014 tarih 2012/853 esas sayılı 9 sayfalık raporda yapılan sahtecilik! Raporun 3. sayfasında TÜBİTAK MAM raporundaki "Tüm bu değerlendirmeler ışığında 138/691 no'lu "atık cüruf"  örneğinin "TEHLİKELİ atık" olduğu sonucuna varılmıştır" cümlesi bilirkişi raporunda ""Tüm bu değerlendirmeler ışığında 138/691 no'lu "atık cüruf"  örneğinin "TEHLİKESİZ atık" olduğu sonucuna varılmıştır" şeklinde tam tersi bir sonuç doğuracak biçimde değiştirilmişti. Haberimizin çıktığı günden bu yana ne raporda imzası bulunan bilim insanlarından ne de başkaca bir kişi ve kurumdan bu konuyla ilgili hiçbir değerlendirme gelmedi. Cüruflarla ilgili davanın takipçilerinden EGEÇEP önümüzdeki günlerde bu bilirkişi sahteciliği ile ilgili suç duyurusunda bulunma kararı aldı. 
Eklenme Tarihi: 28 Nisan 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...