27 Kasım 2021 Cumartesi

Maden atık barajları: Bir bomba ile yaşamak! (Pazar yazısı)

 

2011 yılı ilkbaharında Küba’ya yaptığımız bir aylık gezinin son günlerinde cep telefonuma Türkiye’den bir arama geldi. Ankara’dan bir avukat arkadaşımdı arayan. Mayıs ayının ilk haftasıydı ve Küba’dan ülkeye dönmemize birkaç gün kalmıştı. Yurt dışında gelen aramaları genelde yanıtlamıyordum ama dönmemize az bir zaman kaldığı için hem yurt dışı paketindeki hakkı kullanmak, hem de önemli bir şey olabileceğini düşünerek açtım telefonu.

Avukat arkadaşım daha merhaba demeden “Kütahya’da mısın?” diye sordu. “Yok, Küba’dayım” dedim gülerek. Küba’yı Kütahya anladı, “Ben de geliyorum bugün Kütahya’ya. Neredesin sen?” diye hâlâ Kütahya muhabbetine devam edince artık sohbeti çok da uzatmamak için, “Kütahya değil, Küba’dayım. Havana’da. Birkaç güne döneceğim memlekete” dedim. Arkadaşımın şaşkınlığı kısa sürdü. “Hadi yaa, ben Kütahya anladım! Tamam o zaman görüşürüz dönünce” deyip kapattı. Dolayısıyla Kütahya’da ne olup bittiğini memlekete dönünceye kadar öğrenemedim. Küba’da o zamanlar internet olanağı son derece kısıtlıydı. Memleketi de sadece ailelerimizi günde 20-30 saniye kadar iyiyiz demek için arıyorduk.

KÜTAHYA’DA NELER OLDU?

Döndüğümüzde, İstanbul’a havalimanına inince öğrendim Kütahya Eti Gümüş tesislerinin havuzundaki çökmeyi. Gazetenin birinde konuya dair kısa bir haber vardı, birinci sayfada. Arkadaşımın neden aradığı belli olmuştu.

İzmir’e döndükten kısa bir süre sonra Kütahya’ya gittim. Şimdi tamamen terk edilmiş olan Dulkadir köyüne (Daha önce de gitmiştim) ve gümüş üretim tesislerinin gidebildiğimiz kadar yakınına gidip çekimler yaptım. Özel güvenlik ve jandarma, her zamanki gibi basına epey sıkı bir markaj uyguluyordu.

Yaklaşık 25 yıldır bölgede faaliyet gösteren Eti Gümüş şirketinin maden atık depolama havuzu kısmen çökmüş, atık havuzları taşarak üçüncü havuzu doldururken, siyanürlü atığın bir kısmı derelere karışmıştı. Çevre Mühendisleri Odası madenin atık havuzunda 25 milyon ton siyanürlü atık bulunan son havuzun her an çökebileceği ve çok büyük bir çevre felaketinin yaşanabileceğini söylüyordu. Bu, Macaristan’da bir yıl önce bakır madeni atık havuzunun yıkılması sonrası yaşanan çevre felaketinin 25 katı daha büyük bir felaketin kapıda olduğu anlamına geliyordu. Oda açıklamasında köylerin içme ve kullanma sularına siyanür karışmış olabileceği uyarısında da bulunuyordu.

BAKAN BİR GRAM SİYANÜR SIZINTISI YOK DEDİ AMA...

Nitekim köylüler atıkların derelere, bağ, bahçelerine karıştığını söylerken, hükümet yetkililerine göre ise ortada hiçbir sorun yoktu. Hatta zamanın Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun “Sulara bir gram dahi siyanür karışmadı” açıklamasının olduğu günlerde köylerde dere sularından içip ölen büyük ve küçükbaş hayvanlarının fotoğrafları gazetelerde yer alıyordu. Daha sonraki aylarda işçilerin kanlarında da siyanür çıktı.

Havuz çökmesinden bir ay sonra Dulkadir köyünde, çeşmelerden akan suyu kullanan köylülerden 8’i zehirlendi. İşletmede çalışan 800 işçiden sağlık taraması yapılan 137 işçinin 65’ininin kan ve idrarında kurşun, arsenik, kadmiyum ve civa gibi ağır metaller bulundu.

 

ŞİRKET DE FELAKET DE AYNI!

Aynı şirketin Şebinkarahisar’daki çinko-kurşun madeninin atık havuzu da benzer şekilde geçtiğimiz günlerde çöktü. TMMOB’ye bağlı odalar bir çevre felaketi olarak niteledikleri olayın etkisinin onlarca yıl sürebileceğini belirtirken, TTB de ağır metalli atıkların canlı yaşamı ve insan sağlığına olan etkileri konusunda ciddi uyarılarda bulundu.

Nesco Madencilik AŞ’nin iki madeninde meydana gelen bu havuz çökmeleri ülkemizin aslında nasıl ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğuna sadece iki örnek. Her yıl benzer onlarca olayın bir kısmı basına hiç yansımıyor bile.

ANADOLU’DA ONLARCA MADEN ATIK BARAJI VAR

Mesela Niğde’nin Ulukışla ilçesi Tepeköy Mahallesi yakınlarında işletilen altın madeninden 2020’de sızan siyanürlü su köylülerin tarlasından çıktı. Madenin atık havuzunun yanındaki tarladan çıkan atık suyun yapılan numunesinde siyanür olduğu analiz sonuçları ile tespit edildi. Analiz sonuçlarına rağmen şirket sorumluluğunu inkar etti, devlet kurumları da olayı örtbas etmek için köylüleri tehdit dahil her şeyi yaptılar.

Kayseri’deki Centerra Gold Öksüt’e ait Develi altın madeninden sulara siyanürlü atık karıştığı yine raporlarla tespit edildi. İşçilerin kanlarında kurşun olduğunu ortaya koyan, sudaki siyanürü belgeleyen raporlar üzerine Kanadalı şirket gereğini yapmak yerine bu raporları veren uluslararası analiz laboratuvarı ile olan sözleşmesini feshetti!

Bergama Ovacık altın madenindeki atık barajından kasım 2014 yılında derelere siyanürlü atıkların karıştığı iddiaları sonrası, sulardan alınan numunelerde de ağır metal tespit edildi. Yeri gelmişken belirtelim; bazı atık havuzları o kadar büyüktü ki uzmanlar bunların havuz değil baraj sayılması gerektiğini söylüyorlardı. İşte Bergama’daki böylesi bir atık barajı idi. Bugün bölgedeki üçüncü atık barajı da neredeyse dolmak üzere. Bu atık barajlarından birisinin çökmesi durumunda Bakırçay Ovası başta olmak üzere civardaki bütün köyler, taa Ege denizine kadar yok olup gidecek!

 

ON YILLARCA SÜREN KİRLİLİK

1974 yılında Türkiye’nin Kıbrıs harekatı sonrasında Amerikalı CMC şirketince terk edilip gidilen bakır madeninin atık havuzları o günden bu yana özellikle Lefke bölgesi için tam bir zehir kaynağı durumunda.

Ondan daha önce, 1930’larda kapatılan Balıkesir Balya’daki kurşun madeninin atık barajı aradan yaklaşık yüzyıl geçmiş olmasına karşın halen çevresine siyanür ve ağır metal saçıyor. Derelerdeki balıkların ölümüne yol açıyor. Atık havuzlarının bulunduğu alanlarda ot bile yetişmezken, kokudan atıkların üzerinde 10-15 dakikadan fazla gezilemiyor bile.

Benzer onlarca olaya rağmen ülkenin dört bir yanına yayılmış olan bu siyanür, sülfürik asit gibi son derece zehirli kimyasallar bulunan maden atık havuzları-barajları ile ilgili gerekli önlemler alınmıyor. Bu atık barajları bulundukları yerler için adeta birer bomba gibi her an patlamaya hazır bir tehdit oluşturuyor.

Bu atık barajlarına hiçbir şey olmasa bile bölge açısından mutlaka bir şeyler oluyor. Hem de çok kötü şeyler!..

Atık barajlarının olduğu bölgeler on yıllarca bu barajlardan yayılan kirlilikle beraber yaşamak durumundalar. Yanı başınızda ne zaman patlayacağını bilmediğiniz bir bomba ile yaşamak ister miydiniz? Bu bomba, patlamasa bile etrafındaki yaşamı öldüren bir bomba ise üstelik...

 https://www.evrensel.net/yazi/89901/maden-atik-barajlari-bir-bomba-ile-yasamak


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...