26 Aralık 2021 Pazar

Çeşme’nin başında dolananlar (Pazar yazısı)

 



Alaçatı azmağı kuş gözlem teleskopunun yanında çoğunluğunu kravatlı, koyu renk takım elbiseli adamlar ve şık giysili kadınların oluşturduğu bir grup insan daire şeklinde kümelenmişler, hararetle bir şeyler konuşuyorlardı. Etraflarında ise konuşmaları anlamaya çalışan sayıları neredeyse 50’yi aşmış meraklı bir grup birikmişti. Birkaç minibüs ve 15-20 kadar özel araçla azmağa gelenlerin birçoğu da sağa sola dağılarak etrafta fotoğraf çekiyorlardı. Arada seslerin yükseldiği kravatlı ve şık elbiseli grubun fotoğrafını çekmek isteyenler etraftaki sivil polisler tarafından anında uyarılıyordu; “Heyetin fotoğrafınI çekmek yasak!..”

ALAÇATI AZMAĞI

Biraz da bu müdahaleler nedeniyle bir saattir ayakta konuşan kalabalıktan uzaklaşarak etrafı izlemeye başladım. Öğle güneşi sonbahar serinliğinde üşümemizi önlüyordu. Alaçatı azmağının kenarına yapılan kuş gözlem alanı sarı, beyaz ve mor çiçekli bitkilerle bezeliydi. Sulak alanın kendine özgü endemik bitkilerinin yanı sıra peyzaj olarak buraya sonradan getirip dikilen petunyalar, koçak geveni ve papatyalar da hallerinden epey memnun görünüyorlardı.

Deniz börülceleri ve hasır otunun arasında dolanan altın yağmurcun arada küçük sarışın kafasını kaldırıp ötüyordu.

Sulak alanla Alaçatı evlerinin arasına kondurulan köprülü viyadükten vızır vızır geçen araçların seslerine alışkın birkaç pelikan pembeye çalan ince bacaklarının ortalarına kadar gelen suyun içerisinde dolaşıyorlardı.

Sulak alanın yanı başından geçip denize doğru giden derede yeşil durgun bir su vardı. İçinde yosunların, kurbağaların ve küçük tatlı su balıklarının dolandığı derenin kıyısına plastik bardak, poşet ve her türlü insan kaynaklı kirlilik birikmişti.

Çeşme Turizm Bölgesi projesine karşı açılan davanın bilirkişi keşfini, Çeşme Adliyesi önünde buluşup araçlarla bilirkişi heyetini takip eden onlarca İzmirli de katılmıştı. Yapılan konuşmalar ve değerlendirmelerin ardından heyet “Lütfen bizi yalnız bırakın” diyerek keşfi izlemek isteyen 100’ün üzerinde İzmirliyi keşfin diğer kısımlarına almadı. Zaten bu güzelim sulak alanın projeden zarar göreceği, yok olup gideceği olasılığı bile bölgeyi nasıl bir tehlikenin beklediğini anlatmaya yetiyordu.

*

Aradan birkaç ay geçtikten sonra bilirkişi keşfine İzmir Barosunu temsilen katılan ve epey kapsamlı bir değerlendirme yapan avukat Ömer Turgut Erlat’a dava sürecini ve Çeşme Turizm Bölgesi projesi ile aslında neyin amaçlandığını sordum. Erlat, imar planları aşamasında sona yaklaşıldığını söyleyerek ekledi; “Planlar geçerse Alaçatı’yı yoğun bir yapılaşma bekliyor”.

ÇEŞME’NİN YÜZDE 75’İ TURİZM BÖLGESİ

Yıllardır çeşitli şekillerde dillendirilen proje ile ilk ilgili somut adım “Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” adı altında 13.09.2019 günkü Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile atıldı. Bu karara göre proje için Çeşme ve Urla ilçelerinde bazı özel mülklerde acele kamulaştırmalar yapılacaktı. 12.02.2020 günkü Cumhurbaşkanlığı kararı ile de Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’nin sınırları yeniden belirlendi. Aralarında TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEP Derneği ve 107 yurttaşın bulunduğu kurum ve kişiler tarafından mart 2020 tarihinde projenin yürütmesinin durdurulması ve iptali ile ilgili dava açıldıktan bir süre sonra yeni bir Cumhurbaşkanı kararı ile acele kamulaştırmaların tamamı kaldırıldı. Dava süreçleri ve yapılan imar planı değişiklikleri ile ilgili hukuki süreçler ise halen devam ediyor.

Projeye göre Çeşme ve Urla ilçesinin önemli bir bölümü turizm bölgesi ilan ediliyor. İlan edilen turizm bölgesi ile daha önce ilan edilen turizm merkezlerinin toplam alanı Çeşme ilçesinin yüzde 75’ini kaplıyor. Avukat Ömer Erlat toplam 16 milyon metrekareyi aşan bu alanların orman, mera ve kıyı vasfındaki kamu arazileri olduğunu söylüyor. Bu alanların 2 milyon metrekaresi ise deniz alanı ve Çeşme Yarımadası’nın güney ve kuzeyinde yer alan adaları kapsamakta.

BELLİ BİR AZINLIK DIŞINDA HALK GİREMEYECEK

Turizm Teşvik Kanunu’na göre Çeşme ilçesinin yüzde 75’ini oluşturan kamuya ait bu alanların yerli ya da yabancılara 75 yıl süre ile tahsis edileceğini aktaran Erlat, yatırımcı lehine irtifak hakkı tesis edilerek bu alanların kamunun kullanımına kapatılacağını söylüyor. Erlat’a göre buralarda belli bir azınlığın yararlanmasına açık turizm kentleri oluşturulacak.

Neler olacak bu turizm kentlerinde; Mega yat limanları, AVM’ler, hastaneler, bakımevleri, eğitim tesisleri, oteller, golf sahaları...

Bu, bölgede yoğun bir yapılaşma anlamına geliyor. Bölgenin 2018 yılında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİB) tarafından  “Nitelikli Doğa Koruma Alanı” olarak belirlenmesi tüm bu yapılaşmaya yasal olarak engel ancak tabii minareyi çalan kılıfını da hazırlıyor bir şekilde!

Geçen ay ÇŞİB’ce çıkarılan ve 23.11.2021 tarihli Resmi Gazete de ilan edilen bir kararla bölgenin koruma statüsü düşürüldü. Erlat, “Sürdürülebilir Koruma ve Kullanma Alanına” dönüştürülen bu statü değişikliği ile birlikte yapılaşmanın önünün açıldığını ifade ediyor; “Şu sıralar sonuçlanma aşamasına gelmiş olan imar planlarının ilan edilmesi ve ardından müşterilere tahsis edilmesi sonrası yoğun yapılaşmalar başlayacak. Projeye karşı dava açan kurum ve kişiler bölgenin yapılaşmaya uygun hale getirilmesini sağlayan ÇŞİB’nin işleminin iptal davasının açılması için de tüm hazırlık tamamlanmış olup pek yakında dava açılacaktır”.

YABAN HAYVANLARI, KUŞLAR NEREYE GİTSİN?

Dava süreçleri ve yöre halkının mücadelesi bu yağmayı ve doğa katliamını durdurabilecek mi? Tüm bunlar olup biterken Alaçatı azmağında kalan bir avuç su içerisinde, yani aslında evlerinde sakin sakin dolanan pelikanlar, yağmurcuk kuşları ve angutlar ne olacak, düşünüldü mü hiç?

Bölgede gözlemlenen 120 kuş türünün içinde soyları risk altında olan tavşancıl, bıyıklı doğan, küçük kerkenezin bu projeden nasıl etkileneceği hesaplandı mı? Yine nadir yaban hayvanları arasında sayılıp bu bölgede görülen sırtlan, karakulak ne olacak?

Bölgenin nesli tükenmek üzere olan Akdeniz Foku’nun da korunması için ilan edilen 5 öncelikli alan içerisinde olduğunu bilmiyor mu bu projeyi ortaya atanlar? Ayrıca yörede korunması gereken 19 bitki türünün bulunduğu, bunlardan 6’sının endemik, 10’unun nadir ve 3’ünün uluslararası ticareti yasak bitkilerden olduğundan haberleri yok mu?

Emin olun sevgili okur bunların hepsini çok iyi biliyorlar. Gelin görün ki onlar için önemli olan tek şey ceplerine girecek para, oturdukları koltuklarda her ne pahasına olursa olsun oturmaya devam etmek!..

Çeşme’nin başında dolanan bu haramilere geçit vermeyelim. Sadece insan değil, pelikanlar, yağmurcuk kuşları ve mor çiçekli petunyalar yaşasın diye...

https://www.evrensel.net/yazi/90067/cesmenin-basinda-dolananlar?utm_source=twitter&utm_medium=twitter_ap&utm_content=80&utm_campaign=26-12-202111:07

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...