19 Ocak 2013 Cumartesi

Maden şirketlerinin foyası meydana çıktı






Özer AKDEMİR

Geçtiğimiz yıl belli zamanlarda siyaha yakın akan Çine Çayı'nın rengi son zamanlarda beyaza döndü. Çaydaki kirlilikten sorumlu tutulan zeytinyağı fabrikalarına yönelik sıkı kontrol ve cezalar kirliliği önlemedi ama asıl kaynağının ortaya çıkmasına neden oldu.

GÜNAH KEÇİSİ ZEYTİN FABRİKALARI

Büyük Menderes Nehri'nin en önemli kollarından olan Çine Çayı'nda yaşanan kirlilik balık ölümleri ve çayın renk değiştirerek akması nedeniyle çeşitli zamanlarda kamuoyunun gündemine gelmişti. İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel “zehir akan nehirler” olarak bilenen Çine Çayı ile birlikte Ergene, Samanlı ve Dalaman nehirlerindeki kirliliği geçtiğimiz yıl ekim ayında bir soru önergesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Veysel Eroğlu’na sormuştu.

Bakan Eroğlu verdiği yanıtta, Çine Çayı'ndaki kirlilikle ilgili “Denetimler esnasında söz konusu kirliliğin özellikle sezonluk (Kasım-Nisan ayları arasında) faaliyet gösteren ve bölgede yer alan zeytinyağı fabrikalarından (28 adet) kaynaklandığı tespit edilmiştir” diyerek, kirlilikten doğrudan zeytinyağı fabrikalarını sorumlu tutmuştu. Bakan Eroğlu havzada yer alan tüm zeytinyağı fabrikalarının üretim sezonu öncesinde, atık sularını çaya boşaltmamaları konusunda uyarıldığını, 2011-2012 üretim sezonunda karasularını (endüstriyel atık su) alıcı ortama bırakarak kirliliğe sebebiyet veren 16 adet zeytinyağı fabrikasının her birine 37.696,00 lira ceza kesildiğini de belirtmişti. Oysa Çineliler kirliliğin asıl kaynağı olarak maden şirketlerini işaret ederlerken, Bakan Eroğlu’nun yanıtında madenlerle ilgili tek satır olmaması dikkat çekmişti.

MADENCİLERİN FOYASI DÖKÜLDÜ

Zeytin fabrikalarına kesilen cezalar bu fabrikaları atık sularını çaya boşaltmalarını önlerken, çaydaki kirliliğin ise asıl kaynağını ortaya çıkardı. Çine Doğa Derneği İkinci Başkanı Ahmet Uslu bu ilginç durumu şöyle anlatıyor; “Çaydaki kirliliğin kaynağının madenlerden kaynaklandığını hep söyledik biz. Ancak madenciler şimdiye kadar biz kirletmiyoruz diye inkar ediyorlar, suçu zeytin fabrikalarına atıyorlardı. Zeytincilerin karasuyu, çayın üstünde aktığı için madencilerin kirliliğini kamufle ediyordu. Son denetimlerin ve cezaların ardından zeytinyağı fabrikaları gerekli önlemi alınca madencinin foyası ortaya çıktı”.

ÇAY BAŞINDAN BULANMIŞ


Ahmet Uslu, zeytinyağı fabrikalarının üzerine gidildiği kadar bu madenlerin üzerine gidilmediğini aktararak, “Maden şirketlerinin korunduğundan şüpheleniyoruz” diyor. Bu maden firmalarının en büyüklerinden olan Kaltun Madencilik’in CHP Aydın milletvekili Osman Aydın’ın olduğunu hatırlatan Uslu, “Kaltun’un çaya deşarj ettiği kirliliği gösteren çok sayıda fotoğraf çektik. Bizim bu çalışmalarımız nedeniyle derneğimize saldırarak dernek başkanını darp eden ve derneğe zarar veren iki kişi de milletvekili Osman Aydın’ın eski şoförlerindendi” diye hala mahkeme aşamasında olan dernek saldırısı davasını anımsattı.

Çine’de bulunan onlarca maden işletmesinden dünyanın birçok ülkesine sodyum feldspat, potasyum feldspat ve kuvars madenleri gönderiliyor. Bölgede Eczacıbaşı, Kaltun Madencilik, Polat Madencilik, Ak Maden gibi ülke madenciliğinde söz sahibi büyük 9 madencilik şirketinin yanı sıra irili ufaklı birçok madencilik firması var.

Çayın renginin geçtiğimiz haftalarda beyaza dönmesini değerlendiren Çine Ziraat Odası Meclis Üyesi Hakan Karabulut da çaydaki kirliliği madenlerin pis sularının çaya bırakmasından kaynaklandığı görüşünde.

HEM İŞÇİYİ HEM ÇEVREYİ ZEHİRLİYORLAR

Ahmet Uslu’nun bir diğer dikkat çektiği konu ise bu madenlerde çalışan işçilerin durumu oldu. Asgari ücretle, işçi sağlığı kurallarının göz ardı edildiği iş koşullarında çalışan işçilerin birçoğunun bu nedenle silikozis hastalığına yakalandığını kaydeden Uslu, aylık kontrollerde göğüs filmlerinde ciğerleri lekeli görünen işçilerin kapı önüne konduğunu vurguluyor. Uslu, “İşten çıkarılan bu hasta işçiler bir süre sonra sesiz sedasız ölüyorlar. Bizim bilebildiğimiz böyle 20’nin üzerinde işçi öldü. Bu maden fabrikaları hem içinde çalışanı hem dışarıdakini zehirliyor” dedi.

PERİLERİN GÖZYAŞLARI

Frigya efsanelerinde Çine (Marsyas) Çayı'nın Sanatın dokuz perisinin gözyaşları ile oluştuğu söylenmektedir. Çoban Marsias nefis ezgiler çıkarttığı flütü ile güzel sanatlar tanrısı Apollon’a meydan okuyunca, tarihteki ilk müzik yarışması gerçekleştirilir. Hakem Frigya Kralı Midas’tır. Apollon Lirini Marsyas flütünü çalar. Midas oyunu Marsias’tan yana kullanınca tanrının gazabına uğrar. “İyi duyamadın galiba” diyen tanrı Apollon Midas’ın kulaklarını eşek kulaklarına çevirir. Marsiası ise daha acı bir son beklemektedir. Derisi yüzülerek bir ağaca gerilir. Sanatın dokuz perisi Marsiays’ın bu haline o kadar üzülürler ve ağlarlar ki gözyaşları nehre dönüşür. İşte Çine Çayı sanatın dokuz perisinin gözyaşlarıdır.

(İzmir/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...