5 Kasım 2022 Cumartesi

Yönetmen Mehmet Gürü Avcu: Su filmleri serisi yapmak için yola çıktım

05 Kasım 2022 03:40


Yönetmen Mehmet Gürü Avcu “Munzur" isimli belgeselini anlattı.



Fotoğraf: Mehmet Gürü Avcu'nun kişisel arşivi 

 

Özer AKDEMİR

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Filmler Festivali’nde (BİFED) bu yıl ülkemizden ve dünyanın çeşitli coğrafyalarından birçok belgesel gösterildi. Bu belgesellerden biri de Mehmet Gürü Avcu’nun “Munzur”uydu.  “Munzur” belgeselini anlatan Avcu su filmleri serisi yapmak için yola çıktığını söyledi. Avcu “Munzur sonrasında Dicle ve Fırat Nehirlerini çekip su filmleri serisini tamamlamak istiyorum.” diyor. 

Mehmet Gürü Avcu kimdir? Sizi tanıyarak başlayalım…

Marmara Üniversitesi iletişim fakültesi mezunuyum. İstanbul’da yaşıyorum ve sektör dediğimiz sürecin içerisindeyim, onun bir parçasıyım. Son yıllarda ekolojik süreçlerin, yani iklim krizlerinin özellikle artık çok fazla had safhaya çıktığı bir evrede olduğumuzu fark ettiğim anda ben ne yapabilirim dedim ve su filmleri serisi yapmak için bir yola koyuldum.

"DÖRT ELEMENT FİLMİ ÇEKMEK İSTİYORUM"

Neden özellikle su filmleri?

İstanbul’da, ilk göç ettiğimizde Küçükçekmece Gölü’nün kenarında bir yere taşınmıştık ve halihazırda kendi doğduğum coğrafyadaki bir suyla bir araya gelememiştim normalde. Ama Küçükçekmece Gölü’nün kenarına geldiğimde oranın eskiden yüzülebilir bir yer olduğunu ve etrafındaki o küçük deniz taşlarının etkisinde kaldığımı hissettim. Ben su filmleri çekmeliyim diye bir kararı o zaman almamıştım. Su filmlerini çekmenin nedeni doğrudan suyla birleşik olduğumu hissettiğim için suyla başlamak istedim. Aslında dört element filmi çekmek istiyorum. Varlığın kaynağının dayandığı ilk akla gelen elementler olduğu için güneş, hava, toprak ve su filmleri serisi yapmak için aslında yoldayım. Sadece su filmleri serisi yapmak için değil.

Munzur tercihinizi nasıl açıklarsınız?

Munzur efsanesi ile ilgili bir yazı okudum ve bu yazının Munzur’la ya da işte Dersim geneliyle uzaktan yakından ilgisinin olmayacağını hissettiğim bir hikaye olduğu için bunu yerelde incelemek istedim. Halihazırda zaten su filmleri yapmak için bir düşünceye evrilmiş durumdaydım. Munzur’un bu süreçte ilk film olması benim için keyifli ve güzel hissettirdi aynı zamanda. İlk etapta Munzur sonrasında Dicle ve Fırat Nehirlerini çekip su filmleri serisini tamamlamak istiyorum.

Munzur efsanesinin birçok ağızdan farklı anlatımları da var belgeselinizde. Benim sizin belgeselin en beğendiğim yönlerinden birisi de o görüntüler çok güzeldi. Filmin çekim sürecinden bahseder misiniz biraz?

Ben bu işin yani reçetesini yazıp herhangi bir görüntü ekibine bunu versem gidip benzer şeyleri çekebilirler belki de. Ama kendim kesinlikle orada bulunmalıydım. Bir nesneye ya da işte bir dağa, bir şahısa, bir suya bakarken hani o bakanın arkasından benim orada olmam gerekiyordu. Kendimden bir şeyler katabileceğimi hissettiğim görüntüler çekip insanlara bunları sunmak istedim.

Sizin belgesel daha çok hani efsaneler, Munzur’un güzelliği ve o coğrafyanın güzelliği ile ilgili. Ancak Munzur’un birçok çevresel sorunu da var.  Belgeselde bunlara değinmemeniz bir tercih herhalde?

Aslında evet tercih çünkü doğrudan bir sorunu konuşmaktan ziyade çözüme odaklı olmamız gerekiyor diye düşündüm. Munzur Nehri bir şekilde kirletiliyor. Su zaten siyasileştirilmiş, bir krize dönüşmüş durumda? Belki farklı bir projenin konusu olabilecek bir süreç bence bu. Onun için Munzur ile beraber bu tarz bir konuya değinmek isteseydim mecburen yelpaze biraz daha genişleyecekti ve farklı bir yere kanalize olmak zorunda kalacaktım. Bu durumda Munzur’un kendi hikayesinden ve Munzur’un kendi varlığından olacaktım.

"NEHİR YOK OLURSA HAFIZA DA YOK OLUR"

Dicle’yi de mi bu şekilde yapmayı düşünüyorsunuz?

Doğrudan sorunların konuşulacağı bir proje düşünürsem eğer bunun üzerine giderim tabii ki. Çevre sorunlarını ele aldığım ya da işte yaraların ya da travmaların olduğu süreci destekleyen bir proje düşünebilirim bu durumda. Türkiye sular üzerinde çok ciddi bir güç haline gelmiş durumda ve suyu ciddi manada siyasi eleştiriyor. Güneye su gitmiyor ve güneye su gitmediğinde insanlar oradaki yerleşim alanlarını terk etmek zorunda kalacaklar. Halihazırda orada o suyun kenarında biriktirmiş oldukları o sözlü kültür dünyanın farklı noktalarına dağılacak ve oradaki hafızayı bitirmiş olacağız bu durumda. Yani aslında Munzur da bir hafıza derlemesi. Munzur Nehri tükendiğinde, kuruduğunda oradaki yaşayan insanlar orayı terk etmek zorunda kalacaklar. Beraberlerinde Munzur’a dair büyütmüş oldukları o efsane de yitip gidecek suyun tükenmesi ile beraber.

 https://www.evrensel.net/haber/473936/yonetmen-mehmet-guru-avcu-su-filmleri-serisi-yapmak-icin-yola-ciktim?a=9HnP


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...