30 Kasım 2012 Cuma

Çam ağaçları fıstık vermeyince (EVRENSEL)

  •  http://www.evrensel.net/news.php?id=42212
  • BİR KIR LOKANTASI, 5 İŞÇİ KADINA SIĞINAK OLMUŞ
  • Özer Akdemir
  • Kozak Yaylası’nın ormanları arasında kıvrılarak ilerleyen yolda acıkırsanız Yayla Kafe’de mola verin. Bergama’dan Ayvalık istikametinde, Yukarıbey sapağına gelmeden birkaç yüz metre önce yolun solunda hemen. Etrafında hayvanların özgürce gezip dolaştığı küçük ahşap bir kır lokantası burası. Önünde genişçe bir çardak, şirin masaları, sandalyeleri var. Biraz ilerde otlayan vahşi at, sürüsünden kaçarak gelmiş, o da burada konaklamış. Lokantanın içindeki kafesteki kuş da, kedi de, dışarıda yeni yavrulamış köpek de bir yerlerden gelerek sığınmışlar buraya. Tıpkı lokantayı işleten Kozak’lı beş kadın gibi…
    HEM SIĞINAK HEM EKMEK TEKNESİ
    Biz gittiğimizde Emine Şen ve Saliha Uzun’un vardiyasına denk geldik. Vardiyalı çalışmaya alışkınlar. Aslında bu 5 kadın da birer fabrika işçisi. Kozak’ta bulunan çam fıstığı fabrikalarından birisinde işçi olarak çalışıyorlaarmış. Kozak’ta üçü özel, birisi kooperatife ait olan 4 çam fıstığı fabrikası var. Sebebi hala tam olarak belirlenememiş olan çamlardaki hastalık nedeniyle fıstık üretimi düşünce, kooperatifin de desteği ile 5 kadın ekmek paralarını çıkarmak için kır lokantası açmaya karar vermiş. Gün ışığının çamların dalları arasından sızarak tahta masamıza vurduğu bir öğle sonrası gittiğimiz lokantada yemekler kadar sohbet de güzeldi. Köy ekmeği, zeytinyağlı kuru fasulye, erişteli pilav, ev yapımı turşu ve yoğurttan oluşan yemeklerimizi masamıza getirirken lokantanın kuruluş öyküsünü şöyle anlatıyordu Emine Şen; “Fıstıklar olmayınca kooperatif başkanına çıktık. ‘Böyle bir iş yapsak destekler misiniz’ dedik. Sağ olsun onun da desteği ile burayı yaptık. Kerestelerinde, çivisinde her şeyinde emeğimiz var. 5 kadın Mart’tan bu yana işletiyoruz burasını”. Haftanın günlerini kendi aralarında vardiya usulü paylaşan kadınlar, ekmek teknelerinde, evlerinde yaptıkları yemeklerin lezzetinde yemeklerle ağırlıyorlar konuklarını.
    KADINLAR OLMADAN BİR ŞEY OLMAZ…
    Bakır madenine karşı mücadele eden Kozak Yaylasındaki Çamavlu Köyü’ne gitmeden önce uğradığımız lokantada, yanımızdaki o köyden bir gence Emine Şen şunları diyordu; “Biz altın madenine karşı kahvede yapılan bir toplantıya katıldığımızda sizin köylüler ‘Kadınlar da kahveye gelmiş’ diye bizi kınayan sözler ettilerdi. Oysa bizim hor görülecek bir davranışımız yoktu. Biz köyümüzü, toprağımızı savunuyorduk. O zaman Çamavlulular sesiz kaldı. Şimdi aynı bela sizlerin de başında. Siz de göreceksiniz kadınlar olmadan bu işin olmayacağını.” Kır lokantasının hemen ilerisinde bir tepeden, sonbaharın göz alıcı renklerinin tüm güzelliği ile sergilendiği Kozak Yaylasına bakarken, burada altın-bakır madenleri işletilmesindeki vahşeti iliklerinize kadar duyumsuyorsunuz. Taş ocaklarının açtığı yaralar bile Madran Dağı’nın yamaçlarında belli oluyor. Kozak’ta mavi bir sisin ardına gizlenmiş sonbahar. Önümüzde, fıstık çamlarıyla dolu yemyeşil bir ova uzanıyor… (İzmir/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İklim değişikliği tarımı vuruyor: Gıda fiyatlarında sıçrama uyarısı!

  01 Haziran 2023 07:00 Dr. Oğuz Tutal'ın araştırmasına göre Türkiye için en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar... Araştırma g...